ÇOÇUKTA SORUMLULUK DUYGUSUNUN GELİŞTİRİLMESİ

Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu alması, yeterince büyüdüğünde birgün içinde kazanabileceği bir beceri değildir.
01/09/2014


Her anne babanın ideali, çocuklarını kendi ayakları üzerinde durabilen, kendine güvenen bir birey olarak yetiştirmektir. Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu alması, yeterince büyüdüğünde birgün içinde kazanabileceği bir beceri değildir. Sorumluluk bilincinin gelişmesi, yaşamın ilk yıllarından itibaren atılan adımlar ile mümkündür. Hayat ile ilgili diğer değerler gibi sorumluluk da, çocuğun öncelikle anne babasından, daha sonra sosyal çevresinden öğrendiği, geliştirdiği bir beceridir. Sorumluluk kısaca, "Bireyin uyum sağlaması, üzerine düşen görevleri yerine getirmesi.Tanım olarak baktığımızda ise sorumluluk;


 


1- Kurallara uyma,


 


2- Tercihlerin ya da seçimlerin sonucuna katlanma,


 


3- Başka insanlara ve onların haklarına saygı göstermedir. 


 


Çocuğa kazandırılan pek çok alışkanlık gibi sorumluluk duygusu da daha bebeklik ve ilk çocukluk döneminden itibaren örneklerle yaşatılarak öğretilir. Sorumluluğun kazandırılmasında aile içinde çocuğa karşı takınılan tavır, aile içi etkileşim ve özellikle ailedeki disiplin anlayışının özel bir rolü vardır. Disiplin, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretmek, kendi kendini denetleme ya da iç denetim demek olan ahlâk gelişimini sağlamaktır.1   Bu da dıştan gelen bir zorlamayla olmaz; önemli olan, içselleşmiş bir sorumluluk duygusunun oluşturulmasıdır. Aşırı otoriter ve baskılı katı disiplin de, ana-babaya karşı korku ve öfke ile nefret duygularının geliştirilmesine, bağımlı bir bireyin ya da baş kaldırıcı tutumlar içinde isyankâr bir bireyin oluşumuna sebep olabilir. Sevgi temeline dayanmayan bir disiplin gerçekleşemez.


 


Sorumluluk Duygusunun Önemi


 


Doğal gelişimin parçası olarak çocuk, yaşam ile ilgili becerileri aşamalı olarak edinir. Kazanılan her beceri çocuğun bireyselleşmesinde, bağımsız, kendine yeten bir birey olmasında önemli adımlardır. Sorumluluklar ise çocuğun yeni edindiği bu becerileri hayata geçirmesi için önemlidir. Kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılama becerisini kazanan çocuğun, yetişkinlere duyduğu bağımlılık giderek azalır. Davranışlarının sonucunu yaşadıkça, gelişen becerilerini kullandıkça, çocuğun kendine olan güveni artar. Becerilerini kullanması ve geliştirmesi için fırsat verilmeyen çocukların ise yeterlilik duygusu ve özgüven gelişimi sınırlanır.


 


Sorumluluk Duygusu Nasıl Kazandırılır?


 


Sorumluluk erken çocukluk döneminden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun görevler vermekle başlar. İki buçuk yaşından başlayarak döke saça da olsa çocuğun çorbasını kendi başına içmesine fırsat vermek, oyuncaklarını toplamasını beklemek, kendi odasında kendi yatağında yatmasına ortam hazırlamak sorumluluk konusunda çocuğu cesaretlendirici ve destekleyici bir ortam sağlar. Böyle bir ortam çocuğun kendi kendisine yetmesine ve kendi kendini yönetmesine fırsat vereceğinden onun kendine olan güvenini de arttıracaktır. Tam tersine koruyucu yaklaşım; çocuğun kendi kendine yeten, bağımsız bir birey olmasını engeller. 2


 


“Daha ufak, o yapamaz” düşüncesiyle çocuklara görev vermemek, sorumluluk yüklememek hayata eksik hazırlanmalarına sebep olur. Aşırı kollanan, baskı altında tutulan ve sorumluluk verilmeyen çocuklar, pasif, içine kapanık, üzerine düşen görevleri birilerinin yapmasını bekleyen bir fert haline dönüşür. Çocuklara, yaşlarına uygun vazifeler vermek gerekir. Sorumluluk duygusunun; çocukların gelecekte kendine olan özgüveni yüksek, bağımsız ve başarılı bir birey olarak yetişebilmesi için aile tarafından kazandırılması gerekir. Çocuğun yaşı büyüdükçe sorumlulukları da doğru orantılı olarak artırılmalıdır. Bir takım küçük işleri yerine getirip tamamlaması için imkânlar oluşturmak çocuğun kendini değerli hissetmesini sağlayacaktır. Ailelerin çocukların eğitiminde gözden kaçırdıkları en önemli nokta çocuğun sorumluluk gösterdiği davranışlarında ve hareketlerinde ödüllendirilmemesidir. Çocuk kendisinden bekleneni yaparak sorumluluğunu yerine getirmiştir. Çocuğa sorumluluk gerektiren bir görevi yerine getirdiğinde övgü dolu sözler söylemek ve özel bir ilgiyi hak ettiğini ona hissettirmek güzel davranışlarının devamı için pekiştirici güç olur.


 


Bu sebeple sorumluluk duygusu nasıl kazandırılır?


 


-  Model olma: Birçok davranışta olduğu gibi sorumluluk bilincini kazandırma sürecinde yetişkinlerin örnek davranışları önemlidir. Yetişkinlerin kendi yaşantılarına ait sorumluklara gereken özeni göstermeleri, çocukların dikkatini çeker ve onların tutumlarını gözlemleyerek daha iyi öğrenirler.


 


- Evdeki yardımcının rolü: Ev işlerine yardım eden kişilerin de çocukların sorumluluk bilinci kazanmasında etkisi vardır. Eğer her gün biri yatağını topluyorsa uzun yıllar yatağını toplamayı öğrenmeye gerek duymayacaktır. Bu konuda hem yardımcınız hem de çocuğunuzla konuşarak sorumluluk alanlarını netleştirin.


 


- Çocuğa seçme hakkı tanıma: Çok küçük yaştan başlayarak bir çocuğa seçme hakkının tanınmasıyla sorumluluk kazandırma eğitimi verilebilir. Seçim yapabilme fırsatlarının çocuğa sunulması, çocuğun kişilik gelişimini olumlu yönde etkiler. Seçim yapabilme; karar verebilme ve seçimlerin sorumluluğunu alabilme becerisini geliştirir. Kendilerini daha iyi tanımalarını sağlar. Hayat boyu önlerine çıkacak zor kararlarda mücadele edebilmelerine yardımcı olur.


 


- Bireysel sorumluluktan sosyal sorumluluğa: Çocuklarda sorumluluk bilincini geliştirmek için, küçük yaştan itibaren önce, Kendi ile ilgili sorumlulukları öğrenmesini desteklemek (çıkardığı kıyafetleri katlayıp yerine koymak, oyuncak ya da eşyalarını kullandıktan sonra yerlerine kaldırmak)


 


Daha sonra ev ile ilgili sorumlulukları paylaşmasını beklemek (yemekten sonra tabağını lavoboya koymak vb) Son olarak da sosyal sorumluluklar konusunda model olmak (ağaç dikmek, ihtiyacı olanlara yardım etmek, yerlere çöp atmamak) sorumluluk bilinci kazandırmak için önemli adımlardır.


 


Anne-Baba Ne Yapmalı?


 


- Aile olarak yapabileceği görevleri kısa cümleler kurarak çocuğa açık ve net bir biçimde ifade edin.


 


- Sorumlulukların çocuğunuzun yaşına ve karakterine uygun olmasına dikkat edin.


 


- Günlük hayatınızda yapacağınız işlerde size yardım etmesi için onu teşvik edin.


 


- Sofranın hazırlanmasına yardım etmek, çalan telefonlara bakmak gibi basit görevler verebilirsiniz.


 


- Çocuğunuzun sizden ayrı bir birey olduğunu kabul edip ona seçme şansı verin. Bu şekilde olumlu veya olumsuz sonuçları görmesine yardımcı olmuş olursunuz.


 


- Destek olun, fakat müdahale etmeyin.


 


- Ebeveyn olarak ona sorumluluk konusunda örnek olmaya çalışın, unutmayın ki çocuğunuz sizin birer yansımanız olacaktır.


 


- Çocuğunuz vermiş olduğunuz bir görevi başardığında onu mutlaka "Aferin, çok güzel yapmışsın." gibi sözcüklerle ödüllendirin.


 


- Sorumluluklarını yerine getirmediğinde onu cezalandırmaya kalkmayın. Ebeveyn olarak çocuğunuza vereceğiniz ceza ödül vermemek olmalıdır.


 


- 7-10 Yaş arası çocuğunuza Dinî sorumluluk bilinci kazandırmalıyız. Peygamber (s.a.s.); “Çocuğun babası üzerindeki hakkı güzel bir isim vermesi ve terbiyesini (eğitimini) güzel yapmasıdır.3 buyurmaktadır. Çocuk konuşmaya başladığı andan itibaren Allah ve Hz Peygamber’in ismi öğretilmeli, Allah ve Peygamber sevgisi de verilmelidir.  Daha sonraki yıllarda dinin inanç, ibadet ve ahlâk boyutu çocuğu sıkmadan, onun yaşına, psikolojisine uygun bir şekilde anlatılmalı ve öğretilmelidir. Dolayısıyla çocuğun, ailesine, cemiyetine faydalı bir şekilde yetişmesi, ihtiyaç duyduğu bütün insanî ve ahlâkî faziletleri, sosyal kural ve toplumun davranışları, dinî inanç ve değerleri öğrenmesi ve yaşaması, ruhî ve bedenî bakımdan sağlıklı, bilgili ve yetenekli olabilmesi için ana babanın bütün imkânları kullanarak gayret sarf etmeleri gerekir.  Çünkü eğitim ailede başlar. Bu sebeple anne ve babaların bütün çaba ve gayeleri çocuklarını istikbale daha iyi hazırlamak, onlara daha güzel bir hayat sunabilmektir. Çocukları, sağlıklı, dindar, güzel ahlaklı, kültürlü, çalışkan, dürüst, örf ve adetlerimize bağlı birer model insan olarak yetiştirmeliyiz...


 


- Bu dönem çocukları dini tutum ve davranışları ebeveyniyle birlikte yapmaya ve onları sorgulamaya çok yatkındır. Yine ebeveynle birlikte camiye gitmeye, namaz kılmaya ve bunun gereklerini yerine getirmeye heveslidir. Anne-baba bu durumdan faydalanmalı ve mümkün olduğunca çocuklarıyla camiye,  sünnete vb. dini merasimlere çocukların iştirak etmelerini sağlamalıdır.


 


- Çocuklar çevreleriyle olan etkileşimlerinde bir din dili geliştirirler. Dini bilgilerin soru-cevap şeklinde ezberletilmesi mesela, “Allah kaç?”, “Kimin kulusun?”, “Kimin ümmetisin?”, “Ne zamandan beri Müslümansın?” gibi sorulan sorularla çocuğun bu alandaki kabiliyeti gelişir. Ancak burada ailenin dikkat etmesi gereken önemli bir nokta vardır ki o da öğretilen bu dini bilgilerin kuru bir bilgi ve taklit seviyesinde kalmamasıdır.


 


 


 - Yedi on yaş döneminde namaz ibadetinin önemli bir yeri vardır. Namaz aslında ergenlik çağı ile birlikte farz olur. Fakat eğitim olayının belli bir süreçte tamamlandığı gerçeği dikkate alınırsa, çocuğa yedi yaşından itibaren namaz kılma eğitimi yaptırmanın hikmeti daha iyi anlaşılır. Çünkü namaz, insanın yaşamında sadece Allah’a yönelik bir ibadet olarak kalmaz, aynı zamanda onun davranışlarını düzenleyen, günlük hayatını disiplin altına alan, kötülüklerden alıkoyan ve iyiliğe sevkeden bir motivasyon sağlar. Bu dönemde ibadet neşe ve heyecanını yaşayan çocuk, bu güzel duyguları yaşadığı sürece unutmaz ve bunları çocukluğunun en güzel hatıraları olarak muhafaza eder. Bunlardan sorumlu olduğunda da en kolay ve rahat şekilde bunları yerine getirir.


 


 


- Dikkat edilecek en önemli nokta dini eğitim ve sorumluluk bilinci kazandırma çalışmalarının çocuğun gelişim özellikleri, ilgi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılmasıdır. Anne-babalar bu özelliğe çok dikkat etmelidirler aksi takdirde kaş yapayım derken göz çıkarabilirler.


 


Dipnot


 


1.      Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Çocuk ve Ergen Eğitiminde Anne-Baba Tutumları, Timaş Yay., İst. 2010, s. 22-23


 


2.      Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Çocuk Eğitimi El Kitabı, s. 107


 


3.      Prof. Dr. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, c. 7. s. 363