İyi aile temeli temiz, kendisi temiz ve sonucu temiz olan ailedir ki, elele tutuşularak Allah’a doğru gidilen evliliktir. İyi olmayan aile, ideal bir evlilik üzere kurulmamış, sürekli sorunların olduğu ailelerdir.
İnsan gözünü açtığında içinde yaşadığı aileyi, olabilecek en iyi aile zanneder. Herkesin kendisine benzer bir hayat sürdüğünü düşünür. Ne var ki yaşı ilerleyip, insanlarla tanışıp sorgulamaya başladığında durumun hiçte zannettiği gibi olmadığını anlar. İnsan bu arada doğru bilgi ve doğru düşünceyle karşılaşınca kendisini tanıma ve düzeltme evresi içine girer. İşte bu dönemlerde alacağı ideal kararlar ilerki yıllarında gerçekleştireceği ideal ailenin temellerini oluşturur.
Şunu hatırımızdan hiç çıkartmamalıyız ki, çevremizdeki az sayıdaki “ideal aile” temelleri yıllar öncesinden atılmış, karalı ve kendisini yetiştirmiş, iki iyi insanın oluşturduğu ailelerdir.
İDEAL AİLE NASIL OLUŞTURULUR?
İyi insanların oluşturacağı ideal aile iki, bölümde incelebilir.
a) Evlilik Öncesi Durum b) Evlilik Sonrası Durum
a) EVLİLİK ÖNCESİ DURUM
1) KİŞİNİN KENDİSİNİ TEMİT TUTMASI
Temiz kalmak, bir insanın bu dünyada yaşarken en çok ihtiyaç duyacağı ve en önem vermesi gereken konuların üst sıralarında yer alır. Çünkü temiz kalmanın zıttı olan kirlenmek , Allah’ın insanlarda görmek istemediği en olumsuz durumdur. İnsan maddi ve özellikle manevi kirlenmeye başladığı vakit, Allah’tan uzaklaşıp şeytana yaklaşacaktır. İşte bu kirlenmenin önüne geçmek, ideal hale gelmek isteyen isteyen insanın örtüsüdür. Kur’an’da bunun adı takvadır. İşte takva bu yüzden bu kadar önemlidir.
Hakiki takvaya ulaşabilmek için yedi yerin temiz olması gerekir.
Gözlerin Temiz Olması :
İdeal bir hale gelmek için bir insanın en önce temiz tutması gereken yeri gözleridir. Çünkü kirlenme ilk önce gözlerden başlar. Bir insan gözlerini, görmemesi gereken yerlerden çektikçe, imanın lezzetini alacaktır. Hz. Peygamber bunu bu şekilde izah ediyor. İnsan gözlerine hakim olmadığında ise önce zihni kirlenecektir ve sonrada kalbi kirlenecektir. Daha sonra ise artık amelleri, yani hayatı kirlenecektir.
Kulağın Temiz Olması :
İnsanı kirleten ve ideal halden uzuklaştıran diğer nokta ise dinlemektir. İnsan kendisini Allah’a yaklaştırmayan, hatta uzaklaştıran şeyleri dinlemeye devam ettikçe kirlenir. Burada da önce zihin, daha sonra kalp kirlenir. Ve sonuçta yine insanın hayatı kirlenir.
Ellerin (Kazancın) Temiz Olması :
Bir insanın kazancı, rızkı temiz olmaz ise ise kendiside temiz kalmayacaktır. Ve sonunda iyi ve temiz bir aile kuramayacaktır. O yüzden insan kazancına çok dikkat etmeli, rızkını helal ve temiz yollardan temin etmelidir. Şeytanın aç kalabilirsin fazla inceleme telkinine kulak vermeden, helal rızık aramalı ve bir iş şüpheli ise ondan mutlaka uzak durmalıdır. Çünkü rızkın temiz olmaması, hayatın temiz olmaması demektir.
Dilin Temiz Olması :
Kişinin özü doğruysa sözüde doğru olacaktır. İçi, özü doğru ve temiz olmayanın sözleride kirli ve yanlış olacaktır. İyi bir kıvama gelmek isteyen bir insan mutlaka “dürüst” olmalıdır. Dürüst bir insanın sözüde özüde amelide doğrudur.
Allah, mutlaka doğru olanları ve doğru kalanları sever.
Zihnin Temiz Olması :
Okuduğumuz, düşündüğümüz ve dinlediğimiz herşey zihnimizde toplanır. Zihnimize ulaşan bu bilgiler eğer belli bir elemeden geçirilmezse toplandığı yeri kirletirler. O yüzden kişi ne okuduğuna ne düşündüğüne ve ne dinlediğine mutlaka dikat etmelidir.
İnsanın davranışlarını ve hayatını etkileyen en önemli yerin, zihin olduğunu unutmamalıyız. Çünkü kirlenmiş ve karışık bir zihin, kirlenmiş ve karışık bir hayat demektir. Zihnin bulanık olmasına yol açan en önemli etkilerden bitanesi ise zihin yanılmalarıdır. Zihin ise birbirine benzeyen iki şeyi aynı zannedip hüküm ve karara varmasıyla yanılır. Bu sonucada kişiyi, bilgi ve dikkat eksikliği ve acele karar vermek götürür.
Kalbin Temiz Olması :
Kalp; İçinde tüm duyguların, sevgilerin, nefretlerin, en çokta imanın barındığı derin bir mekandır. Oraya birçok şey yerleşir ve onlar imanla birlikte aynı mekanı paylaşırlar. Eğer imanın yanına gönderdiğimiz veriler ve kanaatler imanımıza olumsuz etki edecek türde şeyler ise, kalbimizi ve sonuçta imanımızı kirletirler. İmanın kirlenmesi ise, hem bu dünyanın ve hemde ahiretimizin kirlenmesi anlamına gelir. O yüzden kalbin mutlaka temiz tutulması gerekir. Bunun kısa formülü ise; Allah için sevmek ve Allah için yaşamaktır. Herşey Allah için olur ve kul Allah’(cc)a bağlı olursa kalpte Allah’(cc) ın olur.
Amellerin Temiz Olması :
Amellerin kaynağı kapltir, yani imandır. İman azalırsa ameler azalır, iman güçlenirse amellerde güçlenir. Amellerin temiz ve güçlü olması, kalbin temiz ve güçlü olması ile doğru orantılıdır. Unutmayalım ki Allah kalplerimize bakar, ama amellerinizin karşılığı olarak cennetime girin der! Demek ki kalp ile amel temiz olmalıdır. Amelleri temiz olanın dünya hayatı (evliliği) ve ahiret hayatıda temiz olacaktır.
Ne mutlu, her haliyle temiz kalıp Allah’a temiz varanlara...
2) KİŞİNİN KUR’ANİLEŞMESİ :
Kur’an’ın öngördüğü ailenin kurulabilmesi için, kişilerin mutlaka Kur’anileşmesi gerekir. Aslında buraya kadar sıraladığımız konular Kur’anileşmenin ön hazırlığıdır. Rahman, “biz Kur’an’ı insanlar düşünüp öğüt alsın diye indirdik” diyor. Düşünüp öğüt alınmamış Kur’an, amacına ulaşmamış bir kitap olarak kalır. Bir insanın, Kur’an’ın amacına ulaşması için, şu üç şeyi üzerinde bulundurması gerekir.
Doğruluk : Rahman’ın yeryüzünde görmek istediği ideal insan şeklinin oluşabilmesi için, kişinin önce dürüst ve doğru olması gerekir. Doğru olmayan bir insan düzgün olmayan bir insandır. Ondan düzgün bir hayat ve düzgün bir nesil ortaya çıkmayacaktır.
Güzel Ahlak : Ahlak, bu dinin oturduğu ikinci önemli noktadır. İdeal insanın üzerinde, Allah (cc) ın görmek istediğidir. Güzel ahlak Kur’anileşmenin en güzel delilidir. Ahlakı güzel olan, kendisini tanımış ve düzeltmiş demektir. Kainatın en güzel insanı (s.a.v.) ise; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demektedir.
Kalbileşme : Kur’anileşmenin nihayi amacı, kişinin kalbileşmesidir. Kalbileşme, içinde bulunduğumuz nefsilik çukurundan sıyrılmakla mümkün olur. Bu doğru bilgi, doğru düşünce, ve güzel ahlakla varılacak bir zirvedir. Allah adı anıldığında, kalbin ürpermesidir. Kalbileşmek, kendisine verilmişleri başkasıyla paylaşmaktır. Kalbileşmek, hadiselere hiçbir zaman nefsi yerden değil, sürekli kalbi pencereden bakmaktır.
3) KİŞİNİN HEDEFLERİNİN OLMASI :
Hedef; Kişinin her türlü zorluğu ve engeli aşmaya niyet edip, önüne varmak istediği bir hayat projesi koymasıdır. Hedeflerde kendi içinde üçe ayrılır. Kişisel hedefler, ailevi hedefler, toplumsal hedefler
Kişisel Hedefler; Kişi kendisini tanımalı, yetiştirmeli ve ıslah etmelidir.
Ailevi Hedefler; İki idealist insanın bir araya gelip iyi insanlar yetiştirmeye niyet ve gayret etmelidir.
Toplumsal Hedefler; Toplumdaki çürüme ve bozulmaya karşı kendi gücü nispetinde dur diyebilmek ve bunun için projeler geliştirip, toplumu ıslah çalışmaları içinde olmalıdır.
4) EŞİYLE DİNDARLIĞI İÇİN EVLENMEYİ TERCİH ETME :
İnsanlar evlenmeden önce, evlilikle ilgili hayaller kurarlar. Bu hayaller çoğu kez, kişisel tercihlerle şekillenir. Hz. Peygamber bir kadınla dört şey üzere nikah edilir der. Ancak sonuncu madde olan dindarlığı için evlenmeyi tercih etmemizi ister. Bir kişi eşini seçerken kişisel tercihlerini bir kenara bırakıp Rahman’ın memnuniyetini dikkate alarak, eşiyle dindarlığı için evlenirse, hem dünyası gülecek, hemde ahireti gülecektir.
5) EŞİYLE, ELELE TUTUŞUP ALLAH’A YÜRÜMEYE NİYET ETMEK :
Dindarlığı için seçilen eş, kişiyi Allah’a yaklaştıracaktır. İnsan Allah’a yaklaştıkça başka şeylerden uzaklaşacaktır. Dolayısı ile Kur’an’ın öngördüğü ideal bir aileyi oluşturmak için, eş adaylarının, elele tutuşup Allah’a yürümeyi dert ve niyet etmeleri gerekir.
Hedefi Allah olanın varacağı yerde Allah olacaktır.
Yüzü, Allah’a dönük olarak yaşayanlara selam olsun...
|