Bir kere, “Ben asla öğrenemem!” dememek gerekiyor. Böyle konuştuğumuzda sadece kendimizi kandırmış oluruz. 60 yaşından sonra birçok insanın Kur’an’ın tamamını ezberleyip hafız olduğunu düşünürsek, mazeretimizin pek de geçerli olmadığını görürüz. Bu iş, en başta sevmek ve niyet etmekle ilgilidir. Severek ve isteyerek yapılan işlerden netice alınamadığını söylemek yerine “sevgi” ve “gayretimizi” sorgulamamız gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’i okuyamıyor ve okuma gayreti göstermiyorsak, onu okumaya verilen müjdeyi bilmiyoruz demektir. Allah’ın kelamı, kurtuluşumuzun müjdesi, hayatımızın rehberi Kur’anı Kerim, bizleri bekliyor... Doktor, avukat, işadamı, ticaret sahibi bir insan, memur, işçi, çalışkan bir öğrenci, kendini evine ve çocuklarına adamış bir ev hanımı ya da emekli bir vatandaşımız olabilirsiniz. Yaşınız 18 de, 88 de olsa Kur’an öğrenmek için geç kalmış sayılmazsınız. Mü’minin en hayırlılarının Kur’an’ı öğrenen ve öğretenler olduğuna dikkat çeken Resûlullah (sas), Ebu Zerr (ra)’e şöyle demişti: “Ey Ebu Zerr! Senin evden çıkıp Allah’ın kitabından bir ayet öğretmen, senin için yüz rekat namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Keza gidip ilimden bir bölüm öğrenmen ki bununla amel edilsin veya edilmesin senin için bin rekat namaz kılmaktan daha hayırlıdır.’’ Peygamber Efendimiz (sas)’in Kur’an okumaya yönelik bu kadar müjdesinin ardından, giderek azalan günlerimizi bir ganimet bilmek ve bugünden tezi yok Kur’an’ı öğrenmeye karar vermek gerekiyor.
Her harfi ayrı bir hazine
İbni Mes’ud (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sas) şöyle diyordu: “Kur’an’dan ı Kerim’den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her sevap on misliyle kayda geçer. “Elif Lâm Mîm” bir harftir demiyorum. Aksine Elif bir harf, Lâm bir harf, Mîm bir harftir.” (Tirmizî, Sevâbü’l Kur’an, 16, 2912)
Kur’an’da 323 bin 70 harf vardır. Buna göre hesap edebiliriz. Kur’an’ı cuma, bayram, Ramazan, Kadir Gecesi gibi mübarek ve özel vakitlerde okuduğumuzda ise her harfine verilen sevap karşılığı 1’e 700 hatta 1’e 700 bine kadar çıkmaktadır.
|