HADİSLER KUR'AN'A ARZ EDİLEBİLİR Mİ?
Bismillahirrahmanirrahim

Eğer Allah'ın fazlı (lütfu) ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni dalalete düşürmeye yeltenmişti. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini dalalete düşürürler ve sana hiçbir şeyle zarar da veremezler.

Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lütfu) çok büyüktür. (Nisa-113)
09/01/2018 - 09:50

Dünyanın en ciddi ve güvenilir disiplini, "hadis usulu" disiplinidir. Çünkü hadis alimleri dünyada daha önce hiç yapılamamış çok zor olan bir ilmi tasnifi hadis ilmi için yapmışlar ortaya çok güvenilir ve dürüst bir ilim kazandırmışlardır.
 
Ancak yinede adeta din ile sorunu olanlar en çok hadis ilmi ile uğraşıp sürekli tartışmaya açmaya çalışmışlar. Hadisi, kendilerince hırpaladıkça hakikatin ortaya çıkacağını sanmışlar, hadisden uzaklaştıkça Kur'ân'a daha çok yaklaşacağını sanmışlar.  
 
Bir kişinin hadislere ve onun sonucu olan sünnete yaklaşımı, o kişinin dine yaklaşımını yani anlayışını gösterir.
 
'Hadis ve sünnet ilmi' kişinin nerede durduğu, ne yapmak istediğini, nereye varmak istediğini ve dine nasıl baktığını açıkça ortaya koyar!
 
Çünkü hadislerin büyük bir kısmı, dinin çoğu kez Kur'ân'da yer almayan, ancak Hz. Resulullah'a (sav) öğretilmiş diğer hikmetlerdir. 
 
Biz Kur'ân'dan açıkça biliyoruz ki, 
 
Hz. Resulullah'a (sav) sadece Kur'ân vahyedilmedi, onun açıklaması yani 'beyanı', detayları, nasıl anlaşılacağı ve nasıl yaşanacağı da 'ayrıca' vahyedildi.   
 
Evet, Hz. Resulullah'a (sav) kitap olarak sadece Kur'ân vahyedildi. Ancak vahyedilen şeyler sadece Kur'ân değildi. Kur'ân'ın dışında ayrıca hikmet vahyedildi, mizan vahyedildi ve bilmediği şeyler kendisine öğretildi. Bunu bizzat Kur'ân'ın kendisi birçok ayette söyler. (Nisa-113)
 
Aklına yatmadığı için hadisleri bir türlü içine sindiremeyenler yada hadisler ile alttan alta savaşanlar, daha önce olmayan güya kendilerince yeni bir usul ortaya çıkarttılar yani uydurdular. Uydurulan bu çabanın adı; "hadislerin Kur'ân'a arzı meselesidir".
 
Evet, doğrusunu söylemek gerekirse bu ifade ilk bakışta düşünmeden algılandında kulağa hoş geliyor. Hadislerin aslını sahtesinden Kur'ân'a bakarak ayırdetmek gibi geliyor. Masum ve önemli bir çabaymış gibi geliyor!
 
Savunanlar ise; "Ne var bunda? Bak işte hadisleri Kur'ân'a arzederek hem hadisler ile hadis olmayanları ayıklıyoruz, hemde dini koruyoruz" diyorlar!
 
Acaba öyle mi? 
 
Gerçeklen hadisler ile hadis olmayanlar bu şekilde ayıklanıyor mu? Burada amaç hadisenin güvenilirliğini mi ortaya çıkarmak yoksa hadislerin 'akla' uygunluğunu mu sağlamak? Eğer gerçekten iddia ettikleri gibi ise neden hep (güya) akla uygun olmayan hadisler atılıyor? Yoksa bu sonradan üretilen yöntem başka bir amaca mı hizmet ediyor?  
 
Hem bu fikri ilk ortaya atan hangi 'oryantalist' acaba? Neden oryantalistler bu işin üzerine bu kadar düşüyor? Sonuçta oryantalistlerin peşinden gidildiğinde din korunmuş mu oluyor? Sonuçta bu gerçekten masum bir çabamı? 
 
Konuya biraz daha yakından bakalım;
 
Hadislerin Kur'ân'a ters olduğunu kim neye göre, hangi kritere göre söylüyor? Bunun bir kesinliği bir ölçüsü var mı? Ayrıca herkesin Kur'ân'dan ve her ayetten anladığı aynı mı ki? Yani hadisi bir ayete arz eden kimse, ya baktığı ayetti doğru alamamış yada eksik anlamış ise ne olacak?
 
Hadi diyelim ki bir hadis o kişinin Kur'ân'dan anladığına ters geldi, ama bir başkasıda çıkıp Kur'ân'ın o ayetinin iddia edilen hadise hiçte ters gelmediğini iddia etti ve savundu! Bu zaman ne olacak? 
 
Şimdi kimin görüşü esas alınacak? Kaldıki biliyoruz ki hadis uyduranların bir çoğu hadis uydururken kolay anlaşılmasın diye 'Kur'ân'a uygunluğuna' dikkat ediyor. Bu durumda peki ne yapacağız, işin içinden nasıl çıkacağız?
 
Bunun gibi daha birçok 'soru' ve 'sorun' bizim karşımıza çıkar!
 
Sonuç olarak;
 
Hadislerin Kur'ân'a arzı düşüncesi 'dürüst ve ilmi' değildir. Zaten böyle bir ilim de yoktur. Çünkü böyle bir şey ilmi değil ancak 'hissidir' yani kişiseldir. Tamamen 'zan' ve kanaat üzerine kurulur!
 
Aynı zamanda kesinlikle 'objektif' değil, 'subjektiftir'. Çünkü kişi gerçekte bir hadisi Kur'ân'a arz edemez, sadece Kur'ân'dan aklının aldığına ve 'anladığına' arz eder!  Yani 'kendisine' arz eder kitaba değil! Buda 'kişisel' kanaatten (hevadan) öteye gidemez ve ilmi olmayan tamamen 'uydurma bir anlayış' olur.
 
Selâm ile.