Gelin bu Ramazan farklı olsun. Önce 'niyet' edelim, Rahmân'dan 'gönül dolusu' isteyeceklerimizi isteyelim. Bir önceki Ramazanda neleri 'eksik' bıraktığımızı hatırlayalım. Eksilerimizi eksilmeyi, artılarımızı arttırmayı hedefleyelim!
Gelin bu Ramazan, elimize çokta fazla alamadığımız, Allah'ın (cc) bize 'değişmemiz ve düzelmemiz' için göndermiş olduğu yüce Kur'an'ı çokça 'düşünerek' okuyalım.
Kur'an'ı yüceltelim, Kur'an ile yücelelim.
Gelin bu Ramazan, çoğu kez 'şüpheyle' baktığımız, Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme indirilmiş ve öğretimiş hikmetleri, yani hadis-i şerifleri elimize alalım ve gönlümüze koyalım!
Gelin bu Ramazan, sadece 'midemize' oruç tutturmayalım. Elimize de oruç tutturalım, dilimize de oruç tutturalım, gözümüze ve özümüze de oruç tutturalım.
Gelin bu Ramazan, hayatın kendisinin de aslında bir 'oruç tutmak' olduğunu hatırlayalım. Hayatımızı her yönüyle ‘oruçlu’ geçirelim ki ahiretimiz 'bayram' olsun inşallah.
Gelin bu Ramazan, sahura kalktığımızda sadece 'sofra sahuru' yapmayalım. Çoğu kez ertelediğimiz ya da önemsemediğimiz aslında çok kuvveti bir sünnet olan 'seccade sahurunu' yani 'teheccüdü' yaşayalım.
Gelin bu Ramazan, namazlarımızı artık cemaatle, ilk vaktinde kılmaya niyet edip karar verelim.
Gelin bu Ramazan, insanlara her zamankinden daha fazla 'tebessüm' edelim. Hiç kimseye 'kızmama' kararı alalım.
Gelin bu Ramazan, daha çok 'hayırlar' yapalım. Daha çok 'infaklar' yapalım. Daha çok 'sadakalar' dağıtalım.
Gelin bu Ramazan, kızdığımız-küstüğümüz insanları affedeyim, onlara ikram edelim.
Dostlarımızı sevindirdiğimiz gibi düşmanlarımızı da sevindirelim ve onları kazanmaya çalışalım.
Gelin bu Ramazan, Allah'ı (cc) eskisinden daha çok zikredelim. Yani analım, anlayalım ve anlatalım.
Gelin bu Ramazan, Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme daha çokça salavat getirelim. O'nu (sav) ve davasını her yönüyle destekleyelim.
Ahlakımızın O'nun (sav) 'ahlâkına' benzemesi için uğraş verelim.
Gelin bu Ramazan, iftarlarımızı abartmayalım. Sofralarımızı, adeta boş yer kalmayacak şekilde donatmaktan kaçınalım. Lüks, zengin ve 'açık büfe' denilen bize ait olmayan 'ekabir' ve 'israf' sofralardan uzak duralım.
Gelin bu Ramazan, içinde 'fakirlerin' ve yoksulların olmadığı, sadece birbirini ağırlayan sofralara katılmayalım.
Gelin bu Ramazan, gerek evimizde gerekse vakıf ya da derneğimizde insanlara çokça Ramazan iftarları açtırma güzelliğini yaşayalım.
Gelin bu Ramazan, unutulmuş bir güzellik olan, camilerde 'tam Ramazan' iftar yemeği verelim, destek olalım ve halkın arasına karışalım.
Gelin bu Ramazan, iftar açmadan hemen önce, içten, dolu ve kalbi duâlar yapmayı ihmal etmeyelim.
Gelin bu Ramazan, terâvih namazlarımızı hızlı kılmayalım. Severek ve isteyerek, 'hatimle' ve 'kalple' kılınan camileri tercih edelim.
Gelin bu Ramazan, önemi son yıllarda artık fark edilmeye başlanan i'tikaf ibadetini dolu dolu yaşayalım. İ'tikafın hakkını verelim. İ'tikafın Ramazanın 'sultanı' olduğunu bilelim.
Mümkünse Ramazan umresine gidelim. Son 10 günü, Medine'de ya da Mekke'de geçirmeye çalışalım.
Gelin bu Ramazan, tuttuklarımızı artık bırakmayalım, bıraktıklarımızı (attıklarımızı) da artık tutmayalım!
Artılarımızı arttıralım, eksilerimizi eksiltelim. Kendimizi 'manen' güzelleştirelim.
İyi bir kul olmaya ahdedelim.
Hayatın aslında bir çeşit ‘oruç tutmak’ olduğunu zihnimizde diri tutalım.
Bugün dünyada 'oruç tutanlar' yarın ahrette 'bayram' yapacaklar inşallah.
Hayat; iman, sabır ve cihaddır.
Ahiret ise; ecir, ödül ve sonuçtur.
Kısacası hayat belki bir yönüyle acıdır ama, âhiret tatlıdır biiznillah.
Selam ile.
[email protected]