BU GECELER BİDAT Mİ DİR ?
BU GECELER BİDAT Mİ DİR ?
21/05/2016 - 15:00

Gerek içinde bulunduğunuz 'Miraç gecesi' gerekte diğer 'manevi geceler' ile ilgili son yıllarda bir 'bidatlama furyasıdır' tutturuldu gidiyor.

Özellikle bu furyada başı, (dini eksilmeyi seven) 'modern selefiler' ve 'modern mutezile' çekiyor.


Her ne hikmetse birbiriyle güya hiçbir konuda anlaşamayan bu iki ilginç akım bu ve benzeri konularda hep aynı nakaratı söylüyor!
 

Önce şunu bilelim ki; bu geceler bize hadis-i şerifler ile bildirilmeseydi biz bunları bilemezdik! 

Bir kere bunu en başa koymak gerekir.

Bu geceler 'kandil' denmesi, Osmanlı (2. Selim) döneminde insanlar farketsinler diye minarelerde kandiller yakılmaya başlandığı için bu ismi almıştır.

Bir eylemin bidat olabilmesi için onun dinin aslında olmayıp, aksine dini bir ibadet ve emir olarak yapılması, hatta yapılmadığında hataya ve 'günaha' düşüleceği inanışı olmalıdır.


Böyle bir şeyi kimsenin savunduğu ve söylediği yok!


Tarihte yaşanmış bir güzelliği önemli olayların olduğu (kandil) gecelerini anmak, anlamak ve anlatmak asla bidat değildir!

Çünkü sonuçta bu bir 'ibadet değil' bir 'adettir'. Ve insanımız da bunu o günlerin anlam ve önemine binaen 'önemsemiş' değer vermiş, anmış, hatırlamış ve anlatmıştır.


Bunda hiçbir 'mahsur' yoktur.


Eğer bir kişi kalkarda bu geceler ait, kitap hikmet ve sünnette olmayan 'özel' bir ibadet türü geliştirirse işte o bidat olur! Ancak gecenin kendisi değil!

Bir insan mesela 'kadir gecesinde' olmayan özel bir ibadet şekli geliştirirse, onun bu yaptığı kadir gecesini değersiz kılar mı? Kadir gecesini bidat yapar mı?


Hayır, hayır. Asla. .


Bunları birbirine 'karıştırmamak' gerekir.


İşte modern selefi ve mutezili ekolün yanılgısı da tam da burasıdır.

Modern selefilik, Türkiye'yi Suudi krallığındaki 'din' anlayışına benzemeye çalıştığı için oradaki türlü türlü bidatleri görmezden gelerek, insanımızın anlayışını ve inanışını, şu bidat bu bidat diyerek değiştirmeye çalışmaktadır.


Mutezile ise, 'aklının' iman ettiği din anlayışına insanımızı inanırmaya çalışmaktadır. Her ikisi de bir çok konuda ne hikmetse ‘aynı’ düşünmektedir.


Siz neredeyse her şeye karşı çıkan bu iki ekolün Ramazan gecelerinde ve özellikle kadir gecesinde neler yaptığına ve nasıl ihya ettiğine bakın gerçeği anlarsınız. Gerçekte mesele neymiş daha iyi görürsünüz biiznillah.


Ama elhamdülillah ki insanımız bu iki ana çizgi dışı anlayışa hiç itibar etmemektedir ve hiç yüz vermemektedir.

İnsanımız sözü dinler, zaman sonra 'aklından' konuşanlar ile 'kalbinden' konuşanları iyi ayırt eder biiznillah.

 

SAHABE DÖNEMİNDE BU GECELER 
İHYA EDİLİR MİYDİ?


Sahabe döneminde bu gecelerin kutlanmadığı daha doğrusu ihya edilmediği tamamen gerçek dışıdır. Çünkü bu gecelerin varlığı ile ilgili hadis-i şerifler mevcuttur. Bu hadislerden dolayı Sahabe efendilerimizin de bu geceleri ve arkasından gelen gündüzü bizim birçok heyecanlı geçlerimizin yaptığı gibi pas geçemezlerdi!


Çünkü Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onları çok güzel 'terbiye' etmişti. Onlar bizim gibi modernizmin ve daha başka ceyranların etkisinde kalmıyorlardı! 
Hem biz, Allah aşkına biz o dönemle ilgili ne bekliyoruz ki, ne görmek istiyoruz ki ?


Şöyle mi yazacaktı kayıtlar da :


Biz o mübarek gecelerde telefonla birbirimizi, akrabaları ve büyükleri aradık yada mesajlaşırdık. Kandil simitleri alırdık. Mescidleri tıka basa doldururduk. Sabahlara kadar namaz kılardık.


Hadis de geçtiği gibi ertesi günüde oruçlu geçirirdik. Şu kadar sadaka verirdik falan gibi şeyler mi arıyoruz kaynaklarda..


Ne kadarda az düşünüyoruz!


Onların zaten mescide gitmediği bir gün mü vardı ki?

Onların Allah'ı (cc) zikretmediği bir an mı vardı ki?

Onların nafile ibadet yapmadığı bir gün mü vardı ki?


Unutmayınız;


Bu geceleri 'ihya' tamamen 'nafile' bir ibadettir. O güzel insanlardan Allah (cc) ile aralarındaki 'özel' anları İbadetleri zikirleri ya da diğer 'güzel' anları anlatmalarını mı bekliyoruz?


Şimdi soruyorum :


Ashabı kiramın Ramazan gecelerini ve özellikle de 'kadir' gecesini ihya ettiğini (kutladığını) bilmiyor muyuz? Biliyoruz değil mi?

Peki soruyorum kaynaklarda 'kadir' gecesinin ihyası ile ilgili ne var bana söyler misiniz?


Çok az bilgiye rastlıyoruz değil mi?


Şimdi bu gerçeğe bakarak sahabenin de kadir gecesini öyle pekte kutlamadığını yani ihya etmediği, sahabenin aslında kadir gecesinde de pek bir şey yapmadığı sonucuna varabilir miyiz?

 

Bu doğru olur mu? 
Hayır asla..

 

Ah, ön kabullerimiz! 
Ah, bizi etkileyen selefi ve modernist akımlar! 
Ah, militan Müslümanlık!

 

Bir türlü Kitap ile hikmet ve sünnet ile 'terbiye' olamadık!

Hep sağdan soldan esen 'rüzgarlar' bizi etkiledi. .

 

Artık kendimize gelelim. 
Artık Allah'a (cc) gelelim inşallah.

 

Selam ile.