Açın Halinden Kim Anlar
Ramazan geldi…
04/07/2014 - 15:51

Gelen her Ramazan bizler için yeni bir sınav demektir... Sorumluluk alanlarımızın yeniden tespiti demektir.

Ramazan günlerinde mazlum İslam coğrafyalarıyla imtihanımız devam ediyor… Suriye, Gazze, Patani, Arakan, Afrika bizi bekliyor…

Suriye’deki insanlık dramı tüm dehşetiyle devam ediyor… 6 milyon insan yurdundan yuvasından kopmuş durumda… 170 bin insan can verdi… Kayıpların yaralıların haddi hesabı yok…

Mısır’da Rabia ruhu demir kafesler ardında, küflü hücrelerde direnişini sürdürüyor….

Arakan yine sessizliğe mahkum…

Doğu Türkistan’da vahşet bitmiyor… Kızıl Çin zülmü Müslümanlara nefes aldırmıyor… Çin’in kuzeybatısındaki Şincan Uygur Özerk Bölgesinde memurlar, öğrenciler ve öğretmenlerin  ‘ verimi düşürdüğü’ gerekçesiyle oruç tutması resmen yasaklandı…

Somali sınavımız bitmedi… Yıllardır yağmur yüzü görmeyen Somali halkı açlığın, susuzluğun, kuraklığın, kıtlığın pençesinde kıvranıyor... Dehşet verici bir insanlık dramı yaşanıyor...

Bizler Temmuz sıcağında 17 saatlik oruca nasıl dayanabileceğimizin hesabını yaparken, Allah bizi Somali gerçeğiyle yüzleştirdi.

Arşa yükselen tüm çığlıklar, akıtılan kanlar, dinmeyen iniltiler, durmayan gözyaşları hep bizim coğrafyaya ait... Mümkün olsa da, mele-i Ala’ya çıkıp bunu dinleyebilsek.

Aslında Allah’a karşı olan samimiyet ve sadakatımız bu toplumsal sorumluluğa olanı duyarlılığımızla bağlantılı.

Mazlumlarına, mağdurlarına, muhtaçlarına sahip çıkmayan bir ümmette asalet ve izzet aramayın.

Kulluğumuzun kalitesi ve kalibresi kardeşliğimize olan katkımız oranında kendini gösterdi.

Allah’a olan yakınlığımızın göstergesi de insanlık için ortaya koyduğumuz gayret ve katkının ta kendisidir.

Delil mi istiyorsunuz? Efendimiz (sav) sözlerine kulak verelim;

“Allah(cc) Kıyamet Günü’nde şöyle buyuracak: “Ey Ademoğlu, hastalandım da beni ziyaret etmedin” Ademoğlu diyecek ki:

 “ Ben seni nasıl ziyaret edebilirim ki. Sen alemlerin Rabbisin” Allah (cc) buyuracak ki;

“Falan kulum hastalandı onu ziyaret etmedin. Bilesin ki onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun”

“Ey Ademoğlu, açıktım da beni doyurmadın.” Ademoğlu diyecek ki;

“Seni nasıl doyurabilirdim ki, Sen alemlerin Rabbisin” Allah (cc) buyuracak ki,

“Bilesin ki, kulum senden yiyecek istedi de vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, onu Benim yanımda bulurdun.”

“Ey insanoğlu, senden su istedim de vermedin.” Ademoğlu diyecek ki,

“Ya rabbi, Sana nasıl su vereyim? Sen alemlerin Rabbisin”  Allah buyuracak ki,

“Kulum falan senden su istedi de vermedin, bilesin ki eğer ona su verseydin onun yanında bulurdun.” (Müslim)

İşte yeryüzünde açlık, susuzluk, kıtlık, kuraklık sorununu çözebilmenin sırrı ve şifresi…

Bu yolda yapılacak tüm insani girişim ve gayretleri, iyilik ihsanları Allah (cc)  bizatihi kendi zatı ulûhiyetine yapılmış gibi bir değer biçiyor.

Her şeyden münezzeh ve mualla olan şanı yüce Allah oldukça nazik ve nezih bir çağrı ile bizi teşvik ediyor.

Allah’ın taltif ve takdirine bakınız lütuf ve ihsanını görünüz…

Bir açın açlığını gidermek melekut aleminde neye tekabül ediyor? Nasıl bir mazhariyet? Ne yüce bir izzet?

Bu rabbani teşvik bizi harekete geçirmiyorsa artık ne söylesek boştur.  Beyhude bir uğraştır.

Afrika’daki sefaleti vahameti gördükçe yukarıda geçen nebevi uyarının ne anlam ifade ettiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğin susuzluğunu giden kişinin, kurtuluşu ile ilgili hadisin günümüz dünyasına iz düşümünü çok rahat algılayabiliyorum…

Hadis-i şerifleri şerh eden bir Afrika gerçeğimiz var.

İşte onlardan iki kare…

Kenya’daki dünyanın en büyük mülteci kampı Dadaab’a sığınan Somalili Mümini İbrahim bir annenin başına gelebilecek en büyük dramı yaşadı. Mümini, ikiz bebeklerinden biri ölünce, diğerine daha fazla yemek yardımı alabilmek için bebeğinin ölümünü yetkililerden gizledi. Mümini hayatını kaybeden 7 aylık Osman’ın açlıktan öldüğünü, ikizi Kadida’ya yetecek kadar yiyecek alabilmek için böyle davranmak zorunda kaldı.

Diğer kare:

Somali’nin başkenti Mogadişu’da ki yardım kampına ulaşmak için köyünden yola çıkan Mabure ismindeki kadın 6 günlük yolculuk esnasında 3 çocuğunu açlıktan kaybetti, geride kalan 2 çocuğunun açlıktan ölmemesi için dua ediyor. Yolda ölen 3 çocuğunu gömmeye bile fırsat bulamıyor, cesetlerini yolun kenarına bırakıveriyor, çünkü gecikirsem diğerleri de ölecekti, diyor…

Bu nasıl bir dünya? İnsanlık öldü mü?

Yaşadığımız dünya da her yıl 160 milyar dolar güzellik için yani kozmetik için harcanıyor.

Somali için sadece 1,5 milyar yeterli, açlık sorununu aşmak için…

BM’de yapılan açıklamalar ortada; 14 milyon insan açlık krizi ile karşı karşıya…

Şimdi bu acı gerçek karşısında, tatil köylerinde, yaz kamplarında bulunan insanlarımız başlarını çevirip Dadaab mülteci kampını görebilecekler mi? 90 bin kapasitesi olan kampta şu an 480 bin kişi kalıyor…

Sadece Daadab mı? Arakan, Patani, Dara, Deyru’l-zor, Bingazi, Gazze, Hama yolumuzu gözlüyor.

Mükellef sofralarda semizleyen bizlere mükellefiyetlerimizi kim hatırlatacak?

Ekonomik kalkınmışlığımızdan dem vurmayın, siz insanlığa katkımızdan haber verin…

Yoksulluğun sebebi sadece “ yokluk, değildir…”

 Vicdanların sükût etmesidir… Merhametin iflas etmesidir… Adaletin iptal olmasıdır…

Bize düşen görev; yağmalanan bir dünyada rahmet yağmuru olup yağmak değil midir?

Yağın… Yağdırın… Ki Rabbim de sizi yarlıgasın…

Evet, oruç; sadece aç kalmak mıdır, yoksa aynı zamanda açlıkla savaşmak mıdır?