EĞİTİMDE EBEVEYN HATALARI |
Hayatı ve olayları etraflıca değerlendirebilme kabiliyeti henüz istenen düzeyde değildir. |
03/04/2012 - 12:46 |
ERGEN GENÇ KİMDİR?
Ergen bir genç, duygu öncelikli hareket eder. Aklı henüz olgunlaşmamıştır. Hayatı ve olayları etraflıca değerlendirebilme kabiliyeti henüz istenen düzeyde değildir.
İç dünyasındaki kanaatleri ve zanları ile hareket etmeyi daha doğru zanneder. Kimseyi kolay kolay beğenmez, ebeveynlerine karşı aşırı eleştirel ve çoğu kez sert davranır. Kendisinin anlaşılmadığına inanır. Akranları ile daha iyi anlaştığını ve onlarında kendisini daha iyi anladığını söyler. Olaylardan ve anlatılanlardan çabuk etkilenir. Kalıcı ve istikrarlı olamaz iç dünyası değişkendir. Kompleksleri vardır. Kendini topluma beğendirme ve ispatlama gayreti içindedir.
Ama unutlayalım ki biz onları iyi anlayamadığımız için, meselelere hep kendi tarafımızdan baktığımız için, telafisi zor birçok hatalar yaparız.
İşte bu hatalardan bazıları:
EĞİTİMDE EBEVEYN HATALARI
1– Değişime Hazırlıksız Yakalanma
Çoğu ebeveyn, hergün büyüyen çocuğunun, artık bir genç olduğunu ve onun hızla değiştiğini, kişiliğinin yavaş yavaş olgunlaşmaya başladığını, özgürlüğüne çok düşkün olduğunu, otoriteye boyun eğmek istemediğini, kendisine has bir hayat kurmak istediğini bir türlü görmek istemez. Ebeveynler hala ergen gencini o eski çocukları gibi zanneder ve ona göre davranırlar. Bu durum, anne babaların değişime hazırlıklı olmadıklarının göstergesidir. Halbuki çok önceden, konu ile ilgili kitaplar okunmalı, bu konuda tecrübeli ailelerle görüşülmeli, hatta gerekiyorsa uzman hekimlerden fikir alış verişinde bulunulması gerekirdi. Kısacası yaklaşan fırtınaya ebeveynler önceden tüm hazırlıklarını yapmış ve ergen gencini güler yüzle, ama kendinden emin, ne yapacağını bilen bir tarzda beklemeliydi. Birikimli ve hazırlıklı aileler bu badireyi her zaman başarıyla atlatacaklardır.
2– Gence OtoriterYaklaşma
Anne babaların yetişen gence karşı tesirli olamadıkları zaman yaptıkları en büyük hata, otoriter ve baskıcı yaklaşımdır. Hiçbir nefis baskıyı kabul etmez. Bunun tam tersi, onu tamamen serbest bırakmak ve onunla hiç ilgilenmemek de doğru değildir. Doğru olan,her zaman hazırlıklı, ve gençten daima bir adım önde olarak tatlı bir ciddiyetle kendimizi biraz hissettirerek, kırıp dökmeden hadiselere yaklaşmaktır. Kendiside çok sert davranılanbir genç daima, kendisine sert davranılmayan çevrelere özlem duyar ve elimizden uçup gidebilir. Unutulmamalıdır ki, ergen gencin kalbi çok kırılgandır ve nefsi alıngandır. Maalesef bunun tamiride çok kolay değildir!
3– Bıkkınlık ve Bırakma Hali
Yolunda gitmeyen şeyler insanı yorar ve bıkkınlık verir. İnsan ister ki her şey planladığı gibi gitsin. Ancak bu her zaman böyle olmaz. Anne baba çocuğunun ergenlik devresini fazla önemsemez ve bu konuda ciddi bir çaba içinde olmaz ise hazırlıklı ve birikimli olmadığı için çabuk yorulur ve pes eder. Artık her şeyi oluruna bırakır yenilgiyi kabul eder. Bunu fark eden genç dahada bir öne çıkarak ebeveyninin üstüne gider. Karşılıklı tartışmalar ve mutsuzluklar hat safhaya çıkar. Kabuğuna çekilmek zorunda kalan anne baba artık her şeyi oluruna bırakmıştır. Zaten şeytanın istediğide budur. Genç artık meydanı boş bulmuştur ve bildiğini okumaya devam edecektir. İnsan yetiştirmekte yorulan yada bunu bırakan aileler her zaman genci kaybetmeye mahkumdurlar. Halbuki azmetmeli, örnek olarak eğitmekten asla vazgeçmemeliyiz.
4– Helale ve Harama Dikkat Etmeme
Temiz ve her açıdan doğru bir nesil yetiştirmek istiyorsak, bunun hazırlık aşaması, bekarlıkta başlar. Bir genç evlenmeden önce ailesinde helal lokma yemeli, ev dışında yediği her şeyde helale ve harama dikkat etmeli. Evlilik çağına geldiği ve uygun bir eş aradığında, kendisi gibi helale ve harama dikkat eden, helal süt emmiş bir eş adayı aramalı. Evlendikten sonrada, bu durum devam etmeli, kesinlikle helalinden kazanmalı, asla rızkına haram karıştırmamalıdır. Çoluk çocuğuna daima helal lokma yedirmelidir.
Rıza-i İlahi üzere kurulan yuvalarda, Allah (c.c.)’ın izniyle Rıza-i İlahiye uygun temiz ve düzgün bir nesil yetişecektir.
5– Besmelesiz Bir Hayat
Besmelesiz bir hayat, şeytanın müdahil olduğu bir hayattır. Besmelesiz bir hayat, Allah’ı unutarak yaşanmış bir hayattır. Besmelesiz bir hayat şeytandan sakınılmadan yaşanmış bir hayattır. Bir mümin yemeğe başlarken besmele çeker. Peygamber Efendimiz (sav) diyor ki: "Bir kişi yemeği besmelesiz yerse şeytan onun yediğine ortak olur." (Kütüb-ü Sidde)
Yine başka bir hadiste: "Bir erkekle bir hanım çocuk olması niyetiyle bir araya gelir de eğunzu besmele çekmez ise şeytan o birlikteliğe dahil olur. Ve o çocuk şeytana muti (itaatkar) olur." (Kütüb-ü Sidde)
Bazı gençlerin neden hiç söz dinlemediği, neden hep başına buyruk gittiğinin sırrını birazda buralarda aramak gerekir. Siz ne yaparsanız yapın, ona söz dinletemezsiniz. Çünkü o genç şeytana bir yönüyle muti olmuştur. Akıllı bir mümin hayatının her anını besmeleli kılar. Besmelesiz bir hayat, aslında şeytanın hayatıdır.
6– Gence Doğru Model Olamamak
Bir genç anne ve babasını her zaman ideal bir noktada görmek ister. Çoğu kez kendi anne ve babasını arkadaşlarının ebeveyni ile kıyaslar. Bu durum onda bazen belli birtakım mutsuzluklara yol açar. Kendi ebeveynini örnek alacak şekilde görmek ister. Eğer ebeveyn insani, manevi ve ahlaki konularda genç için bir örnek teşkil edemez ise bu genç için büyük bir hayal kırıklığı oluşturacaktır. Kendisini yeterince geliştiremeyen ve yetiştiremeyen ebeveyn hiç bir zaman gence doğru örnek olamazlar. Asıl olan ebeveynin her zaman gençten birkaç adım önde ve örnek olmasıdır.
Eğer genç ailesinde doğru modeller bulamaz ise dışarda binlerce kötü modeli kendisine örnek alacaktır. Bu da kırılmanın ve felaketin habercisidir!
7– Rahman’a Dua Etmeden Yaşamak
Buraya kadar sıraladığımız tüm sorunlar ve çözüm yollarına dikkat edilse bile, eğer aileler gençle anlaşabilme ve onu anlayabilme konusunda Rahman’a dua etmeden yaşar ise, batılıların ve seküler düşünceye sahip insanların düştüğü durumdan daha ileriye gidemezler. Akıllı bir mümin, her zaman Rahman ile bereber yaşamayı başaran, onakarşı sürekli nefsi ve nesli ile ilgili dua edebilen bir insandır. Duasız bir hayat. Allah(c.c.)’ı dikkate almadan ve O’ndan birşey beklemeden yaşanan bir hayattır. Ki bu da insanı müstağniliğe ve sekülerizme götürür.
Akıllı bir mümin evlenmeden önce hayırlı bir eş için dua eder. Evlenirken hayırlı bir evlilik olması için dua eder. Çocuk meydena getirirken halırlı bir çocuk olması için dua eder. Çocuk doğunca çocuğu Allah(c.c.)’a ısmarlar ve hayırlı olması için Allah(c.c.)’a emenet eder. Çocuk büyüyünce ve yetişince hayırlı olması için dua eder. Onu hayata hazırlarken dua eder. Onu evlendirirken hayırlı bir evlilik olması için dua eder ve onun kulağına şunu fısıldar: "Oğlum, hayatında hiçbir anın duasız olmasın, ben seni hep dua ile yetiştirdim ve bu günlere getirdim. Sende inşaallah çocuklarını böyle büyüt, onlarada benim sana anlattığım gibi anlat, benim sana öğrettiğim gibi öğret!"
Çocuklarımıza iki şeyi mutlaka iyice öğretelim. Birincisi, Allah sürekli ve her yerde bizi görüyor anlayışı. Yani Allah (c.c.) ile birlikte yaşama ahlakı.
İkincisi, kendisinde olan her şeyi paylaşma ahlakı. Yani infak bilinci. Kul kendisinde olanı verdikçe, Allah (c.c.)
Unutmayalım ki, merhamet etmeyene merhamet olunmaz.
Allah (c.c.)’ı unutmadan yaşayanları, Allah (c.c.)'da ahirette unutmayacaktır inşallah. |