Arzın ıslahı için...
Hep düşünürüm; acaba günümüz insanlığının en temel ve acil ihtiyacı nedir?

Ateş topu ve kan gölüne dönen gezegenimiz öncelikle neye muhtaç?

28/11/2011 - 13:08

Özgürlük mü? Barış mı? Güvenlik mi? Demokrasi mi? Hukuk mu? Ekmek mi? Adalet mi? Ahlak mı? Ekonomik kalkınmışlık mı? Siyasi istikrar mı? Teknolojik gelişmişlik mi? İnsan hakları mı? Manevi değerler mi?

Bunların hepsi kendi bağlamında önem arz edebilir fakat daha da önemlisi insanlık “iyiliği emredecek her türlü kötülükten sakındırmaya çağıracak” bir sese muhtaç…

Evet, bu insani sorumluluğu üstlenecek inisiyatif alacak, irade beyan edecek, bu yolda risk almaktan çekinmeyecek insanlığın salahı ve felahı için kendini feda edebilecek yüreklere ihtiyaç var…

Ekonomik ve ideolojik savaşlardan yorgun düşmüş dünyanın geleceği bulanık…

Kötülüğü içselleştiren bu çağın yarınları karanlık…

İnsanlığın acısına yabancılaşan bireyler arttıkça, vicdan denen insanlık damarı da kurumaya yüz tutu… Başkalarının acılarına bakmak normalleşiyor… Katılaşan kalpler, şartlanmış beyinler, körleşen vicdanlar, taşlanan ruhlar yaşanan acılara ne kadar uzak?

Tüm bunlar gösteriyor ki; Yeryüzünün ıslahı hedeflenmiş bir iyilik hareketi aciliyet arz ediyor… Kötülüğe karşı bir ortak direniş ruhu kaçınılmaz oluyor…

 Bu çağa bir iyilik aşısı yapmalıyız…

İyilik denilince sadece dünyada ki açlık sorununu gidermeye yönelik çabalar anlaşılmasın… Açlık bir sonuçtur… Yeryüzünü talan eden sömürgeci güçler var oldukça; açlık, yoksulluk, zulüm, kan ve gözyaşı devam edecektir…

Onlar sömürecek, biz yara saracağız… Bu şekilde sonuç alamayız…

İyiliğin egemenliği, kötülüğün izalesi için mutlaka bir yol bulmalıyız… Bir şey yapmalıyız…

Küresel ifsada karşı evrensel sorumluluklarımıza dönmeliyiz…

Evet, bu küresel trajedilerin pasif izleyicileri olamayız… Bizi bir şekilde seyirce kalmaya ikna etmeye çalışıyorlar… Fakat bize düşen ulvi amaçların fedaisi olmaktır.

Kur’an bizi nasıl konumlandırıyordu:

“Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız…”  (Al-İmran 110)

Kötülüğü kanıksamış, kötülükle övünen bir dünyanın akıbetinden korkulur. İşte burada görev iyilere düşüyor...

İyiliği sürdürebilmenin, kötülüğe karşı durabilmenin sırrı ise şu kelimeler de saklı olduğunu düşünüyorum:

Aşkınlık…

Arınmışlık…

Adanmışlık…

Aşkınlık…Toprağa takılı kalan insan ruhunu ıskaladı…  Kutsallarını, değerlerini dumura uğrattıkça insanın çamurlaşma süreci hızlandı… Fizik dünyanın verileri ile yetinen birey öteler ötesinden koptu… Bu kopuş yok oluşa kapı araladı… Tüm seküler, rasyonel, liberal, fiziksel reçeteler ne tedavi edebildi ne de tatmin…

Artık tüm bunları aşmak ve aşkın olanda buluşmak lazım…

Müteal değerlere yaslanmaktan gayrı çıkış yolu gözükmüyor… Tüm sahip olduklarımıza ve sorumluklarımıza uhrevi bir boyut kazandırmadan hedefe yürüme takatimiz kalmayacaktır… Örtülü bir sekülerleşme, insanımızı nesneleştirme, sömürülmeyeteşne bir ruh haline sürüklüyor.

Çözüm, sosyal başarılar, somut sonuçlarla kendini sınırlamadan, sonsuz güzelliklere ve sınırsız nimetlerle odaklanmaktır…

İstikamet ayarlı, ahiret öncelikli bir yaşamda kararlı ve tutarlılık göstermektir.

Dünyevileşmeyi durdurmadan, duruşumuzu koruyamayız.. Değerlerimizi taşıyamayız… Doğrularımızın mücadelesini uzun soluklu sürdüremeyiz.

Modern dünyanın grafikleri, göstergeleri, anketleri, rakamları, puanları bizim gerçekliğimiz yansıtamaz, taşıyamaz, gösteremez…

Biz müteal olana yaslanmalıyız… Aşkın olanda karar kılmalıyız…

Arınmışlık…Biz tevhid ile arımadan, takva ile donanmadan ne Hakk’ın temsilcisi ne de hakikatın tebliğcisi olabiliriz… İç dünyasında bir temizlik hareketi gerçekleştirmeyenler, dış dünyada sürdürecekleri iyilik projeleri karşılık bulamayacaktır… Islah hareketi ancak salihler eliyle sürdürülebilir…

Yüksek vizyon, güzel imaj, güçlü karizma, üstün kariyer, büyük kapital sahibi olabiliriz… Şayet iç dünyamızda bir zenginlik ve derinlik yoksa, ruhi dayanaklarımız sağlam değilse, deteruni dinamiklerimiz güçlü değilse, ne dayanabiliriz, ne de direnebiliriz…

Önemli olan İslami kalitemizdir… İnsani damarımızdır…

Vahiyle arınan temiz ellere, Allah yeryüzünü tevdi edecektir…

Adanmışlık…Kendini önceleyen ve sadece kendisi için yaşayanların kimseye verecek bir şeyi kalmamış demektir… Başkası için yaşama erdemini kuşananların eli ile dava yürüyecektir…

Şayet bizde; anlam, yorum, birikim, donanım, deneyim, bilgi, beceri, başarı, analitik düşünce, stratejik derinlik gibi zenginlikler var, adanmışlık ruhu, fedakarlık bilinci oturmamışsa bir rüzgar estirmeyiz, yeni çığırlar açamayız…

Hasbilik, harbilik, kalbilik olmadan hesapçılıktan, fırsatçılıktan, çıkarçılıktan, bencillikten nasıl kurtulabiliriz?..

Aşk için… Azim için… Aksiyon için… Adam olmak için, adanmışlık şarttır…

Ah şu aşırılıklarımızı, asabiyetlerimizi, alışkanlıklarımızı, arzularımızı, ataletimizi yenebilsek, belki o zaman herşey mümkün olacak, önümüz açılacak…