ZULMÜN VE ZALİMİN PSİKOLOJİSİ.. |
Zulüm kelime anlamı olarak, ışığın olmaması yani karanlık anlamına gelir. Ancak daha geniş anlamıyla, bir şeyi yerinden etme, hakkı yerine koymama, baskı şiddet, hak yeme, eziyet ve işkence gibi anlamlara gelir. Kısacası tüm büyük ve küçük haksızlıklar ve dengesizliklerdir. |
21/01/2010 - 18:05 |
Zalim ise tüm bu yukarıda saydığımız tanımları bilerek ve isteyerek, sözüm ona kendince haklı olduğunu bir takım gerekçelere dayandırarak işleyen kişi yada kurumdur. Anlatılır; Kedi yavrularını yemeyi kafasına koyduğunda onları fareye benzetirmiş, İşte tüm zulümlerin ve sonuçta da zalimlerin pisokolojisi buradan başlar. Yani zaten yapmak istediklerini ve tasarladıklarını bir takım ön gerekçeler bularak, haklı bir zemine oturtmak isterler. Kur’an’da sıklıkla bahsedilen, tarihin en meşhur zalimlerinden olan Firavun dahi, Hz Musa’ya karşı zulmünü meşru gösterebilmek için, halkına; - “Size zarar vermesinden ve sizin dininizi değiştirmesinden korkuyorum” demişti. Bu günde eskinin zalim Firavunlarında hiçte altta kalmayan dünya Firavunlarıda yaklaşık aynı gerekçeleri ileri sürmektedirler. Çünkü asıl varılmak istenen mevcut işgal düzenini sağlamlaştırmak için karşı tarafı adeta “yemek”tir. Bu gün tüm dünyada aslında bir tek rüzgar esmektedir. O da “güçün” rüzgarıdır. Eğer güç varsa ezme, yok etme, evini elinden alma hakkıda var demektir. Çünkü temelde tüm insanlar başarılı ve üstün olmayı istemektedirler. Ancak bunun biraz daha derinine inildiğinde karşımıza çıkan şey güç olacaktır. Güç tüm insanların ortak amacı olagelmiştir. Eğer gücün varsa gözüne kestirdiğin yada evine ve toprağına gözünü diktiğin, hayince emellerini, tüm dünyanın gözünün içine tabessümle bakarak gerçekleştirirsin ve kimsede bu zülme ses çıkaramaz. Çünkü güç herkezi kendisine “secde” ettirmiştir. Allah (cc); Hz. Ademe secde etmesini istediğinde, Şeytan’da kendisinin üstün ve güçlü olduğunu düşünüyordu. Ancak çok geçmeden Allah(cc), O’nu oradan aşağıya indirmişti. Bu böyledir, çünkü zulüm mutlak değildir. Ve Tüm zalimler bunu mutlaka öncekilerin tattığı gibi tadacaktır! Zalimlerin zülüm yapmalarını doğuran en büyük etken, zülmetmeyi kendine haklı gördüğü kesimin, kendisine “mutlak itaat” beklentisinde olmasıdır. Çünkü tüm zalimler “mutlak otorite” olmayı isterler. Eğer karşı tarafta birileri ona itaat etmezse, o zaman orası onun gücünün bittiği yer olacaktır. İşte bu durum tüm zülüm işleyenleri çileden çıkaracı bir durum olacaktır. Çünkü kendisine itaat etmesi gerektiğine inandığı halk, itaat etmiyorsa, orada onun gücünün geçmediği ortaya çıkacaktır ki bu bir zalim için olacak şey değildir. İşte bu durum zalime zulüm için haklı bir zemin oluşmuş olacaktır. Mutlak itaat isteği, “ilahlaşma sürecininde” bir yansımasıdır. Çünkü kula kulluk zalimlerin en büyük rüyasıdır. Onlar; Tüm kuralları belirlemek ister, onlar nereye gidilip gidilmeyeceğini, neyin giyilip giyilmeyeceğini, nasıl yaşanıp, nasıl yaşanıp nasıl yaşanılmayacağını belirlemek isterler. Tüm zalimlerin özelde kendilerinin çok doğru olduğuna inanan, dolayısıylada “kendisinede tapan” insanlar oldukları içinde, genelde de elinin altındaki tüm insanların tam olarak “kenrisine tapmasını” ister. Zalimin cesareti gücünden gelmektedir. Gücü olmadığında şahsiyet olarak bir hiç olduğunu bildiği için de temelde “korkak” insanlardır. Bu korkaklıklarının ortaya çıkmaması için etrafırı abartılı bir duvarla örmüşlerdir. Psikolojik olarakta genelde zayıf karakterli, çeşitli endişeleri ve kompleksleri olan, acımasız ve “yokedici” tipler olduklar için insanlara hep yukardan bakan insanlardır. Zalimler genelde iç huzuru olmayan ve sürekli acı çeken insanlardır. Acı çektirmeyi bu kadar sevmeleri burdan ileri gelir. Acı onlar için kutsaldır. Kendi inandığı değerlere inanmayanları, inandırmak için tüm kaba kuvvetini devreye sokarlar. Tüm zalimler aşırı hırslı ve alıngan insanlardır. Bu durum onlar için cezalandırmayı hızlandırıcı önemli bir unsurdur. Benmerkezciliklerini insanlarının bir takım kısmi yanlışlıkları ile beslerler. Onlar için en önemli şey, kurmuş oldukları camdan kulelerinin devamını sağlamak ve gücünü arttırmaktır. Çünkü gücün bittiği yerde “hiçlik” başlayacaktır. Allah (cc) Kitabında zalimleri anlatırken, onların azgınlıklarına dikkat çeker, Azgınlık aslında, insanlığı aşmış ve karşı tarafa geçmiş olmanın bir doğal sonucudur. Daha genel bir ifadeyle söylemek gerekirse, tüm zalimler baskı yaparlar ve baskıyı haklı göstermek isterler. Saldırganlık, haksızlık ve azgınlık yapanlar aslında ruhen “hasta” insanlardır. En büyük hastalıkları ise bu hastalıklarının farkında olamamalarıdır. Son olarak şunu söylemek gerekir ki, zalimin zulmüne birazda zulme uğrayanlar izin verirler. Dahada doğrusu Hz. Ali’nin dediği gibi, zulme rıza göstermek en az zalimlik kadar suçtur. |