Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 3105
Toplam 15252337
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý
07/04/2009 - 14:38
 
Hayatýn Allah için olmasý demek, tüm yaþayýþýmýzý Allah'ý râzý edecek þekilde tanzim etmek demektir. Adama bilinci demektir; dâvâ adamýna özgü yaþamak, dâvetçi/tebliðci olmak, lillâh (Allah için) ve fillâh (Allah yolunda) yaþamak demektir. Her durumda, her oturumda, her konumda, her iþte, her zamanda ve her yerde Allah'ý akýldan çýkarmamak, her yaptýðý iþle Allah arasýnda bað ve baðlantý kurmaktýr.

Ýnsanlarýn yaratýlýþ gayelerinin Allah'a kulluk, yani Allah için yaþamalarý olduðunu belirten Kur'an (51/Zâriyât, 56), baþtan sona hayatýn nasýl Allah için olabileceði sorusunun cevabýný vermektedir. Örnek olarak nüzul yönüyle ilk âyetleri verebiliriz. Ýlk inen sûre olan Alâk sûresinde hayatýn nasýl inþâ edilip Allah'a tahsis edilebileceðiyle ilgili önemli veriler görebiliriz. Þöyle ki;

1- Yüce Yaratýcý'yý gereði gibi idrâk etmek ve her þeyin tek gerçek sahibi olarak hayatýn merkezine oturtmak (kulluk bilinci), Allah'ýn insaný zaaftan kuvvete çevirmesindeki hikmetin beyaný ve diðer mahlûkattan ayýrt edilmesi için ona "oku" diye emrettiðini unutmamak gerekir. Öncelikle okumalýyýz. Her iþe ve özellikle okumaya besmele çekerek baþlamalýyýz (Alâk Sûresi, 1. âyet). 

2- Okuyacaðýz; Neyi?: Ýnsan, kâinat ve vahy adlý kitaplarý; birbirleriyle tefsir ederek. Nasýl?:  Bi'smi Rabbike: Rabbinin ismi ve izniyle. Tâðutlardan deðil, O'ndan izin alarak, O'nun ismini anarak, O'nun yardýmýný isteyerek, O'nun istediklerine uymak için. Besmele ile: Ayný zamanda: "Ýsim" kelimesi; ad, ad vermek anlamýna geldiði gibi, -bi harf-i cerri ile de- (b'ismi) yüceltmek, yükseltmek anlamýna gelmektedir. Nitekim gökyüzü anlamýnda "semâ" kelimesi ayný kökten gelmektedir. O yüzden, "bismillâh"ýn veya "bismi Rabbike"nin anlamý, "Allah'ý (Rabbini) yücelterek" þeklinde de anlaþýlabilir (1. âyet). 

3- Okumak; O'nun ismi ile, O'nun izin verdiklerini, O'nun rýzâsýný kazanmak için. Öncelikle Kur'an'ý hayatýn kitabý olarak algýlayarak, anlamak ve yaþamak maksadýyla okumak ve toplumu mânevî-ahlâkî ilkeler doðrultusunda Kur'an'a çaðýrmak; ayný zamanda bu konuda gereken organizasyonlarýn yapýlmasý (vahyin zihnî ve sosyal inþâsý) dâvâ adamý mü'minlerin görevidir (1. âyet).

4- Okumanýn ve ilmin ilk temeli Allah'ý tanýmaktýr. Bu, Ýslâm'ýn ilk temeli olduðu gibi, ilmin de esasýdýr. Ýlmin esas kaynaðý vahiydir. Kur'anî mesajýn "Oku" emriyle baþlamasý, vahyin ve Ýslâm'ýn okumaya ve ilme verdiði önemi en güzel bir þekilde yansýtmaktadýr. Ayrýca bilimin ve dünya nimetlerinin insaný hak yoldan ve Allah'a tam anlamýyla bir kul olmaktan alýkoymasý muhtemel olduðu için, bunun ancak Allah'a ibâdet ile tamamlanacaðý ve ilim ile ibâdetin birbirlerinden ayrýlmaz unsurlar olduðu da sûrenin ilk ve son âyetleri arasýndaki insicâmdan anlaþýlmaktadýr (1. âyet).

5- "Oku" emri önemli bir emir. Her hayrý içeren kapsamlý bir ifade. Ýmandan da ibâdetlerden de önce okumamýz gerekiyor. Çünkü ilim, imandan da ibâdetlerden de önce gelir. Kiþi, bilmeden neye nasýl inanacak ve ibâdetini nasýl yerine getirecektir? Kâfirlerden ayrýþmamýz daha ilk âyetin ilk kelimesinden sonra ortaya çýkýyor: "Oku, Yaratan Rabbinin adýyla (besmele ile)." Kâfirler, müþrikler de okurlar. Ama farkýmýz biz Allah'ý hatýrlayarak O'nun ismiyle ve O'nun izniyle okuruz. Allah'a yaklaþmak için okuruz. Onlarsa öyle bir ihtiyaç hissetmezler. Sadece kendileri besmelesiz deðildir; eðittiklerini de besmelesiz yapmaya çalýþmakta, besmeleyi meclislerinde, mahkemelerinde, okullarýnda yasaklamaktadýrlar. Onlarýn besmelesi tâðutun adýyladýr. Ýlk âyette kâfirler ve müþriklerle, müslümanlar arasýnda besmele simgesiyle bir ayrýþma istendiði sezilmekte, sûrenin devamýnda bu berâet /ayrýþma pekiþtirilmekte, son âyette zirveye çýkarýlarak onlara itaat yasaklanmakta ve isyan emredilmektedir (1. âyet). 

6- Yalnýz baþýna "Oku" hitabý deðilse bile; "Yaratan Rabbinin adýyla oku!" emri, mü'minlerle kâfirler arasýnda bir ayrýþma saðlýyor. Mü'min-kâfir ayrýlýyor, saflar netleþiyor. Demek diðer insanlar da okuyor; ama Kur'an'ý deðil, Allah'ýn; vahiy baþta olmak üzere okunmasýný istediðini istediði gibi okumayý deðil; þeytan vahiylerini, parayý, faydasýz bilgileri, televizyon kanallarýný, eðlenceyi okuyorlar, insanlarýn canýna okuyorlar; gecenin son üçte birinde deðil, ilk üçte birinde okuyorlar. Ýþte mü'minlerle kâfirler arasýndaki okuma açýsýndan da fark… Önemli olan okumak deðil; Allah'ýn râzý olacaðý þeyleri, O'nun râzý olacaðý gibi okumaktýr (1. âyet).

7- Ýlk inen âyette Allah'ýn "Rab" isminin vurgulanmasý, O'nun yarattýðý kullarýný eðitip yetiþtirdiði, ihtiyaçlarý olan her ne ise onlarý ihsan ettiðini deðerlendirmemiz gerekmektedir. Nice sýfatlarýndan "yaratma" sýfatýnýn zikredilmesi de; ancak yaratmaya kadir olanýn Rab olabileceðini ve kendi yaratýlmamýzdan baþlayarak tefekkür etmemizi iþaretle vurguluyor (1. âyet).

8- "Alâk'tan, Aþýlanmýþ, Asýlý, Yapýþkan Bir Hücreden Yaratýlmak": Ýslâmî hareketin de ilk aþamada dýþarýdan kimsenin fark etmedediði güvenli bir yere yapýþmasý, oraya saðlamca tutunmasý ve belirli bir büyümeye ulaþýncaya kadar o gizliliði sürdürmesine iþaret kabul edebiliriz. Hücre faaliyetine benzer cemaat çalýþmasý, dâru'l-erkam gayreti… Üç karanlýkla örtülü, dýþtan gelecek olumsuz etkilere karþý korunaklý bir yer. Kendisi gibi olanlarla neticeye ulaþmak için, hayýrda yarýþ içinde olmasý, Aynen 300 milyon spermin yumurtayý döllemek için þampiyonluk yarýþý gibi. Toprak altýndaki tohum gibi… Bir buðday baþaðýný düþünelim: Evimize ekmek olarak gelip bize enerji vermesi için hangi aþamalardan geçmiþtir? Bir tohumun topraða düþmesi, yere gömülmesi, çiðnenmesi, karanlýk yer altý zindanlarýnda uzunca çile çekmesi... Yarýlýp/yaralanýp ikiye bölünmesi, ölmesi lâzýmdýr; ölme yok olma deðil; daha güzel bir hayata dirilme olduðundan deðiþmesi, baþak olmasý gerekir. Sonra küçücük buðday baþaðý, yumuþacýk taze bir ot þeklinde olmasýna raðmen sert topraðý deler, zindan hayatý biter ve yeryüzüne çýkar. O yumuþak cüssesi ile soðuða, yakýcý sýcaða, þiddetli rüzgârlara ve daha nice zorluklara göðüs gerer. Eðilse de direnir, kýrýlmaz. Yazýn kavurucu sýcaðýnda olgunlaþýr, artýk bir buðday gitmiþ, yerine 70'den 700'e kadar çoðalan buðday baþaðý olmuþtur. Bu aþamalardan geçen buðday dânesi, bir ölür, yüz dirilir. (1) Þehidler de baþak gibidir, bir ölür, bin dirilir. Canlý þehid kabul edebileceðimiz tevhid ve þehâdet erleri de ölümden korkmadýðýný gösteren çabalarla Allah yolunda ölmeyi göze alarak ayný berekete sebep olurlar (2. âyet).   

9- Alâk kelimesinin bir anlamý da alâka, ilgi, sevgi. Ýslâmî faâliyetlerde gayret ve çabanýn, sevginin yeri çok önemlidir. Ýslâmî çalýþmanýn da anasý sevgidir. Sevgi ananýn enerjisinden, sütünden beslenir. Sevgiyle, dayanýþmayla büyür. O sevginin, alâkanýn, ilginin çocuðudur (2. âyet).

10- Ýnsanýn ana rahminde asalak misali çok küçük canlý olarak spermadan, yapýþkan hücreden yaratýldýðýna dikkat çekiliyor. Oku emrinden sonra gelen insanýn alaktan yaratýldýðýný belirten bu ifadeler, okumaya insanýn yaratýlýþýný araþtýrarak baþlanmasý ve insan adlý kitabýn da mutlaka okunmasý gerektiðine iþaret ediyor (2. âyet).

11- Ýnsanýn bir damla hakir sudan, alâktan yaratýldýðýna vurgu yapýlarak gurura kapýlmamasý istenmektedir. Ýnsanýn aslý, hakir bir su ve onun embriyona dönmüþ þeklidir. Okumayýp vahye teslim olmayan, kendini müstaðnî görerek tuðyân edip azgýnlaþan insanlarýn kibirlenip gurura kapýlmasý ne kadar tuhaftýr? Ýnsan, yaratýlýþýndaki hakir suyu ve bunca acziyetini görüp bildiði halde, nasýl olur da kendini yüceltir ve Rabbine karþý müstaðnî tavýrlar takýnarak kulluktan kaçýnýr? (2. âyet)
12- Allah'ýn insaný alâktan yaratmasý, "alâk" kelimesinin diðer anlamý olan sevgi ve ilgiden yaratýlmasý demektir. Allah'ýn kendisini çok sevdiðini ve rahmet sýfatlarýnýn, lütuf ve ikramýnýn üzerinde bolca görüldüðü bir vâkýadýr. Bizi çok seven Allah'ý bizim de sevmemiz ve bizi O'na yaklaþtýracak ibâdet ve itaate dört elle sarýlmalýyýz (2. âyet).
  
13- Sonsuz kerem sahibi Yüce Yaratýcý'nýn bizlere bahþettiði nimetlerin devamlý hatýrlanmasý, insanlarýn ayný yerden geldiðini, bir damla hakir sudan yaratýldýðýný unutmayarak yaratýlýþ ve insan olma yönünden diðer insanlarla eþitlik inancýna sahip olmak, ýrkçýlýðýn her türlüsüne tavýr almak gerekir (3. âyet).

14- Okuma iki çeþittir. Birisi metlüv âyetlerin okunmasý, yani okunan, kulaða hitap eden iþitsel âyetler, Kur'an'ýn âyetleri; ikincisi meþhûd âyetlerin okunmasý. Meþhûd, yani müþâhede edilen, görülen, göze hitap eden görsel dediðimiz ay gibi, güneþ gibi, yýldýzlar, bitkiler, aðaçlar, semâ, arz gibi âyetler olmak üzere Rabbimizin iki tür âyeti vardýr. Ýnsan da âyetler mecmuâsý olduðu ve enfüsünde bulunan âyetlere (41/Fussýlet, 53) vurgu yapýldýðý için, ayrý ele alýrsak; birbiriyle tefsir edilerek Allah'ýn ismi ve izniyle okunmasý istenen üç kitabýn olduðu; bunlarýn hem gözlem yaparak ve hem de yazýlý bir metinden veya yazý olmasa da okunmasý, tefekkür edilip hayýrlý neticeler çýkartýlmasý istenmektedir. Bu sûrenin birinci ve üçüncü âyetlerinde "oku" emrinin tekrarý, bu ayrý âyetlerin ayrý ayrý okunmasý anlamýna da gelebilir. Demek ki, baþta Kur'an olmak üzere okunmasý gereken kitaplarý hayatýmýz boyunca ve günün her zaman diliminde okumamýz isteniyor. Kur'an'ý da her zaman, ama özellikle gece,(2)  aðýr aðýr, tane tane, (3) anlayarak, (4) düþünerek, (5) dersler çýkararak, (6) yaþama gâyesiyle (7)  ve öðrendiklerimizi paylaþma (8) arzusuyla okumamýz emrediliyor (3. âyet).
15- Allah, sonsuz kerem sahibidir, cömertliðinin sonu yoktur. Ýlmi insanýn hizmetine vermekte son derece cömertliðini sergiledi. Ýnsanoðluna fýtrat olarak, yaratýþýnda öðrenme ve hakký bulma kabiliyeti verdi. Ama bunlar bilgisayarlara yerleþtirilen hazýr bilgi çipleri gibi algýlanmamalý; bilgi levhalarý ya da paket programlarýn zihne yerleþtirilmesi þeklinde deðil; ilim elde edecek, vahyi anlayacak kapasite ve yeteneði verdi. Ayrýca, "kalem"le vurgulandýðý þekilde ilim araçlarýný ihsan etti. Ve insana, o araçlardan yararlanacak özellikler verdi. Yine bir lütuf olarak görme, iþitme, akletme (beyin) ve duyumsama (kalp) yolu ile bilgiye ulaþma nimeti vermiþtir. Yarattýðý insanýn nefsine takvâ ve fücur olarak iki farklý özelliði, yani kötülük ve iyilik yapma kabiliyetini de ilham edip veren (9) Allah, sonsuz rahmetiyle insanýn takvâ yolunu bulmasý için "vahiy" göndermiþtir. Vahyin hidâyeti, rehberliði olmadan hakka, ilme, doðru bilgiye ulaþýlamayacaktýr (3-5.âyet).

16- Ýlâhî eðitim ve öðretim aracý olan kalemin ve meþrû her türlü ilim aracýnýn gereði gibi kullanýlmasý; buna baðlý olarak âlim ve aydýn kadrolar yetiþtirilmesi, kalem gibi araçlarla ilmin üretilmesi ve baþkalarýna ulaþtýrýlmasý, ihmal edilemeyecek görevlerimizdendir (4-5. âyet).

17- Allah Tealâ'nýn, vahiy ilimlerini bilmede, sosyal bilimlerin insanlar arasýnda yayýlmasýnda, müsbet ilimler aracýlýðýyla insan ve kâinat adlý kitaplarýn vahyin tefsiri ve Allah'ýn yarattýklarýnýn tefekkürünün aracý olan okuma ve yazma öðrenilmesini de (iþaret yoluyla) emretmektedir. Çünkü okuma-yazma; bilimlerin, kültürlerin, edebiyat ve sanatlarýn ilerlemesinde, uygarlýk ve medeniyetlerin geliþmesinde, dinin doðru öðrenilip öðretilmesinde esas teþkil etmektedir (4-5. âyet).
18- Allah Tealâ'nýn cehâlet karanlýðýndan ilim aydýnlýðýna çýkarmak için, insana bilmediðini öðretmesi, O'nun keremi ve fazlýndandýr. Onu ilimle þerefli ve onurlu yapmýþtýr. Ýnsanlýðýn babasý Âdem de meleklere onunla üstün gelmiþ ilim sahibi olmasýyla yeryüzünün halifesi vasfýný kazanmýþtýr. Ýlmin kaydedilmesi, daha sonraki nesillere intikali yazý ve kalem ile olduðundan, yazýnýn fayda ve faziletleri çoktur. Öyle ki Allah, yazý ve talimi insana ihsan ederken Zâtýný nihâyetsiz kerem sahibi olmakla methetmiþtir. "Rabbin nihâyetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemi (yazý yazmayý) öðretendir." Yani Allah, insana kalem vâsýtasýyla bilmediklerini, ilimleri öðretti. Ya da, kalemle ona yazýyý öðretti. Rasûlullah'ýn (s.a.s.) ümmî olup da sonradan Allah tarafýndan öðretilmesi, ümmî (okuma-yazma bilmeyen) Araplar arasýnda mûcizesinin isbâtý için daha elveriþli ve hücceti için de daha güçlü olmuþtur (4-5. âyet).

19- Allah katýnda deðer, mal ve mevki ile deðil, takvâ iledir. Allah, ibâdetlerini yerine getiren ve emirlerine uyan sâlih insanlara deðer verir. Müslümanlarýn, kendilerini müstaðnî görüp tuðyân ederek azgýnlaþmamasý; yeryüzünde sahiplik iddiasý ile deðil, emanetçi sorumluluðu ile hareket etmesi icap etmektedir. Özellikle okumayan ve kendini beðenmiþ insanlarýn Allah'ýn kendisine ikrâm edip verdiði nimetleri inkâr etmesi; servet ve taraftar çokluðu ile veya Meclisten kendisine destek gelecek umuduyla azgýnlaþarak nimetlere nankörlük yapmasý; böylece azgýnlaþmasý sözkonusudur. Çünkü Allah, insandaki basit bir mizacý haber vermiþtir: Kendisini müstaðnî ve çok zengin görürse þýmarýk, kibirli ve azgýn birisi olur.    Okumak ve ilim sahibi olmak farzdýr. Okumayýnca insan azar. Kendisini Allah'a muhtaç hissetmeyip Ýlâhî hayat sistemi dýþýnda kalan kiþi azgýnlaþýr ve O'na âsi olur (6-7. âyet).

20- Sûrenin ilk âyetleri ilmin övgüsüne, ikinci bölüm âyetleri de malýn yergisine delâlet ediyor. Dine teþvik ve kiþiyi Allah'tan uzaklaþtýran dünyadan, maldan uzak durmak için bu yeterlidir (6-7. âyet).

21- Bu nedenle de Allah, dönüþ ve varýlacak yerin kendisine olduðunu, her insanýn malýný nereden toplayýp nereye harcadýðýndan hesaba çekileceðini haber vererek vahyi okumayýp azgýnlaþan kimseleri tehdit edip azgýnlýðýný dizginlemesi ve sorumsuzluðunu durdurmasý için öðüt vermiþtir. O'ndan geldiðimiz gibi, son dönüþ yine Allah'a olacaktýr. O yüzden Allah'a dönüp O'na hesap verileceðinin bilinci içerisinde davranmak gerekmektedir (8. âyet).

22- Hakký savunup yaþayan kimselerin karþýsýnda mutlaka bâtýl adýna mücadele eden kimseler olacaktýr. Gerçek anlamda ibâdet yapana engel olmak isteyenler çýkacaktýr. Bu insanoðlunun tarihinden kýyâmete kadar ortaya çýkan ve çýkacak olan Ýlâhî bir kuraldýr; Hak-bâtýl mücâdelesi. Kullarý namazdan ve onun gibi Ýlâhî emirleri uygulamaktan alýkoymaya çalýþan tâðîler ve tâðutlar çýkacaktýr. Bu kimseleri ve onlarýn düzenlerini görmek zorundayýz (9-10).

23- Allah'ýn istediði þekilde okuyup gereðini yapanlara, insanlarý diliyle ve hâliyle Allah'a dâvet edenlere (okuyanlara) karþý mücâdele eden bâtýl taraftarlarýnýn varlýðýnýn kaçýnýlmaz olduðu anlaþýlmaktadýr. Aslýnda bu mücâdelenin Allah'a, O'nun vahyine karþý, O'na yapýlan ibâdetlere karþý mücâdele olduðunun bilinmesi ve bile bile bu tâðutî mücadeleyi yapanlarýn cezasýnýn Allah'a ait olduðu belirtilmektedir. O zâlimlere, tâðî ve tâðutlara kesinlikle itaat etmemek emredilmekte, secde ile Allah'a yakýnlaþma istenmektedir. Tâðut ve zâlimlere itaatsizlik ile secde arasýnda kopmaz bir bað olduðu vurgulanmaktadýr. Allah'a yaklaþmak ile zâlimlerden uzaklaþmak arasýnda yine ciddi bir bað olduðu, bunlarýn birbirinden kopmaz bütün olduðu anlaþýlmaktadýr (9-10, 19).   
 
24- Dine, ibâdete engel olup yasaklama getirenlerin; din hürriyetine, müslümanca yaþayýþa, dinin kurallarýný uygulamaya mâni olanlarýn maddeci þaþkýnlar ve azgýn tâðî veya tâðutlar olduðu belirtilerek o gibilerin cehennemde cezasýný çekeceði vurgulanýyor (11-12. âyet).   
  
25- Namaz kýlan, Allah'a ibâdet eden kul, bunu hidâyet çizgisi içinde, dosdoðru yol olduðu bilinciyle yapar. Ve sadece kendisi güzel þekilde yaþamakla yetinmez; çevresine takvâyý emreder. Takvâ; her þeyden önce þirkten sakýnmadýr ve Allah'a isyandan kaçýnmadýr (11-12. âyet).   
26- Rasûlullah'tan "kul" vasfý ile bahsediliyor. Peygamberimiz'in peygamberliðinden bile öncelikli ve önemli konumu Allah'a "kul" olma bilinci ve gerektiði gibi kulluk yapmasýdýr. Þehâdet kelimesinde de biz öncelikle onun Allah'ýn kulu olduðuna þehâdet etmekteyiz. Kul, ancak kendi cinsinden kulu örnek alabilir. Biz de "o kul"u örnek alýp okursak kurtuluþa yönelmiþ oluruz (11-12. âyet).    

27- Kýldýðýmýz namazlarýn, yaptýðýmýz ibâdetlerin hayata müdâhale etmesi, bizi ve toplumu fahþâ ve münkerden alýkoyacak þuurda olmasý gerekiyor. Fesatçý kâfirler, namaz kýlan mü'minlerin toplumsal ve siyasal hayata müdâhale etmesi durumunda bizim namazýmýza ve müslümanca yaþayýþýmýza müdâhale edecekler. Buna hazýr olmalý ve bu þuurla ibâdetlerimizi onlarýn tepkilerine raðmen hayat boyunca sürdürmeliyiz (11-12. âyet).    
 
28- Namaza, ibâdetlere düþman olan kimseler Hakký (Kur'an'ý, Ýslâm'ý) yalanlýyor ve ona sýrtýný dönüyor demektir. Onun doðruyu (hidâyeti) araþtýrma ve bulduðunda ona uyup teslim olma gibi bir düþüncesi yoktur. O, azgýnlýðýn sonucu bu davranýþlarda bulunmaktadýr (13. âyet).

29- Allah'ýn kendisini devamlý gördüðünü, O'na hesap vereceðini düþünse bunu yapabilir mi insan? Ýnsan, ihsân bilincinde olur ve devamlý Rabbinin kendini gördüðünü bilirse O'na itaat edene engele olabilir, kendisi bu kadar isyan içinde bulunabilir mi? (14. âyet)

30- Gerçek anlamda ibâdet eden kimsenin düþmanlarýna karþý Allah devreye girmekte, maddî yönden zayýf/güçsüz ve sayý olarak az olanlara Allah yardým edecektir. Ýnsan, davranýþlarýnýn sonucunu unutmamalý; yaptýðýnýn yanýna kâr kalacaðýný sanmamalýdýr. Bu dünyanýn bir de sonu, âhiret hayatý vardýr. Orada Ýslâm'a ve Müslümanlara tavýr alanlar þiddetle cezalandýrýlacaktýr (15-16. âyet).

31- Ýnsanýn gücü Allah'ýn gücüyle karþýlaþtýrýlabilir mi hiç? Allah dilemeden kâfirler tümüyle meclislerini, taraftarlarýný toplasalar; yasalarýyla, ilkeleriyle, düzenleriyle ortaya çýksalar Allah'a karþý ve Allah'ýn yardým edeceði þahsa karþý ne yapabilirler ki! Dünya bir araya gelse, Allah dilemedikçe bir kimseye en küçük bir fayda veya zarar veremezler. Allah'ýn dýþýnda gerçek anlamda güç ve kuvvet yoktur. Kim Allah'a sahip o neden mahrum, kim Allah'tan mahrum o neye sahip? (17-18. âyet)
32- Tâðîlere ve tâðutlara itaat edilmez. Allah'a itaat eden kul, Allah'a isyan edene itaat edemez. Allah'a isyan edene isyan edilir. Onlardan korkulmamalý, onlara tâviz verilmemelidir (19. âyet).

33- Zâlimlere, isyankârlara, tâðutlara deðil, Allah'a yakýn olmak, O'na yaklaþmak önemlidir. Allah'a da ancak ibâdetle, namaz ve secde ile yaklaþýlýr. Öyleyse isyankârlardan uzaklaþmak ve Allah'a yaklaþmak gerekmektedir. Yalnýzca Yüce Yaratýcý'nýn önünde tevâzu ile eðilerek O'nun emir ve yasaklarý karþýsýnda boyun bükmek (secde) ve ibâdetlerle O'na yaklaþmak emredilmiþtir. Her türlü baský ve sýkýntýdan, ümitsizlik ve stresten kurtulmak için secdeye kapanmalýdýr (19. âyet).             
Nüzûl Ortamý ve Biz
Alâk sûresi, yani ilk vahiy, Peygamberimiz'in câhiliyye toplumundan uzaklaþmasý sonucunda indi. Biz de gönlümüze ve zihnimize vahyin inmesini istiyorsak, biz de içinde bulunduðumuz câhiliyyeden inanç, yaþayýþ tarzý ve dünya görüþü yönüyle ayrýlmalýyýz. Mânevî hicret içinde olmalýyýz. Câhiliyyeden, câhilce zihniyetten arýnmadan vahye muhâtap olmanýn, onu kuþanmanýn mümkün olmadýðýný bilmeliyiz. 

Meleðin "oku" emrine karþý mâzerete yer olmadýðý onun kanatlarýyla sýkýlarak gösteriliyor. Okumamaya mâzeret bulan sýkýlacaktýr, sýkýþtýrýlacaktýr; tekrar tekrar iç sýkýntýsýna muhâtap olacaktýr; ta okumayý kabulleninceye kadar. Okumanýn ve Ýlâhî emre uymanýn önemine dikkat çekilmekte, bu konuda mâzeretin kabul edilmeyeceði, okuma bilmememizin bile mâzeret olmayacaðýna iþaret edilmektedir bu sûrenin iniþ sürecinde.

Bu kýsa sûrede özet þekilde Ýslâm'ýn inanç sistemi (tevhid) vardýr, âhiret vurgusu vardýr, ibâdet vardýr, farzlar ve haramlar, yani fýkýh vardýr, cihad vardýr, takvâ vardýr, ahlâk vardýr. Daha ilk sûrede Ýslâm dini özetlenmiþtir. Bu kýsa sûre, "nereden geldik (10) , nereye gidiyoruz (11)  ve ne durumda olmalý, ne yapmalýyýz?" (12)  gibi en önemli insanlýk soru ve sorunlarýna cevap vermektedir. Hayatýn merkezine Rab olan Allah'ý, tevhidi yerleþtirmektedir. Rabbin ismi ve izniyle O'nun istediklerini O'nun istediði gibi ve O'nun rýzâsý için okumamýz icap ettiðini öðretmekten bu sûre, kime itaat edip kime isyan etmemiz gerektiðini, namaz düþmanlarýna boyun eðmememiz gerektiðini bize bildirmekte, okumayan ve kendini müstaðnî gören kimsenin nasýl azgýnlaþýp tuðyan edeceðini ve imkâný varsa tâðutlaþacaðýný haber vermektedir.   
Alâk sûresi, içeriði itibarýyla insanýn kendisini vahiy doðrultusunda yeniden yapýlandýrmasý ve dolayýsýyla hayatýn yeniden inþâ edilmesi açýsýndan da temel teþkil etmektedir. Bu sûrede Rab sýfatýyla bizi terbiye ediyor Cenâb-ý Hak. Eðitiyor, okumamýzý, Yaratanýmýzý tanýyýp O'na ibâdet etmemizi emrediyor. Bizi bu þekilde yetiþtiriyor.  

"Oku" Emri Aktif Bir Hareket Çaðrýsýdýr!
Alâk sûresinden anlýyoruz ki, vahyin ilk mesajýndan itibaren insanlar, sorumluluða ve mücâdeleye dâvet edilmektedir. "Yaratan Rabbin adýyla okumak", O'nun rýzâsýný ve memnuniyetini gözeten bir hayat tarzýný ve mücâdeleyi biçimlendirmeyi gerekli kýlar. Bu, her zaman ve mekânda, her iþte Allah'ýn (c.c.) ismini yüceltecek þekilde yaþamaktýr. Ancak, unutulmamalýdýr ki, Allah'ýn adý sadece sözle deðil; esas olarak þirke, zulme, ifsâda, tuðyâna ve istikbâra karþý verilecek tevhid mücâdelesi ile yüceltilir. Bu sebeple, Yaratan Rabbin adýyla okuma; ayný zamanda ilâhlýk iddiasýndaki her beþere, her çeþit beþerî sisteme ve onun akîdesini oluþturan beþerî ideolojilere meydan okuma sorumluluðunu da beraberinde getirir. O yüzden "Oku" emri aktif bir hareket çaðrýsýdýr.

"Ýnsan; inancýna, kimliðine ve hayatýnýn her alanýna referans noktasý olarak vahyi almakla sorumludur. Dolayýsýyla 'Yaratan Rabbin adýyla okumak' demek; kiþinin kendisini bir alâktan yaratan Rabbine karþý sorumluluk bilincini kuþanmasý, O'na itaat etmesi, her zaman ve mekânda egemenliðin yalnýzca O'na ait olduðuna iman etmesi, bu imanýný sadece dili ile deðil her davranýþý ile seslendirmesi, vahyin mesajýný Rabbinin adýný yüceltmek için hayata taþýmasý demektir. Þâyet insanlarýn vahyin mesajýyla buluþmasýný ve yalnýzca Allah'a kulluk etmesini engelleyen faktörler varsa onlarý aradan çýkarmak, ortadan kaldýrmak demektir. Hakikatin üstünü örtmeye kalkýþanlara karþý çýkmak, onlara meydan okumak ve onlarla kesintisiz bir mücâdeleye giriþmektir. Bu da, elbette tevhid mücâdelesidir. Görüldüðü gibi Yüce Yaratýcý, daha ilk âyetlerinden itibaren hem kullarý arasýndan seçtiði elçisine hem de tüm insanlara hayata doðrudan müdâhale eden bir okuma biçiminin sorumluluðunu yüklemektedir. Bu durumda, Allah'ýn kayýtsýz þartsýz egemenliðine þirk koþan tüm düzenlere ve o düzenlerde kendi egemenliðini ilân eden tüm sahte ilâhlara karþý açýktan yapýlmayan her okuma biçimi eksik kalacaktýr."

Vahiy, Hayata Müdâhaledir!
Evet, vahy, hayata her yönden Ýlâhî bir müdâhaledir. Allah'ýn her yaptýðýmýza karýþma hakkýnýn ilânýdýr. "Müslümanlarýn imanlarý vahiyden besleniyorsa, o halde amelleri de doðrudan hayata müdâhale etmelidir. Bireyselleþen, sosyal ve siyasal hayata karýþmayan, beþerî sistemlerin egemenliðini rahatsýz etmeyen, istikbar ve istiðnâ sahiplerinin huzurunu kaçýrmayan okuma biçimleri; ilk mesajlardan itibaren yüklenen sorumluluðu terk etmektir. Oysaki mü'min kiþi, dini egemen kýlmaya çalýþma husûsunda peygamberlerin vârisidir. Bu hususta onun yol göstericisi de Kur'an'dýr. O halde Kur'an'ý insanlara ve hayata okumanýn anlamý; azgýnlýk, bozgunculuk ve fesatçýlýk yapanlarla, takvâ ve ýslah bilinciyle mücâdele etmektir. Bunun anlamý, vahiyle insanlar arasýna giren, kendi egemenliklerini zorbalýkla dayatan, beþerî düzen ve ideolojilerini din gibi sunan güçlerin devrilmesidir… Çünkü hangi imkâna, zenginliðe ve güce sahip olursa olsun, meþrûiyetinin referansý vahiy olmayan her iktidar Müslümanlar için gayr-i meþrûdur. Azgýn ve zâlim olan, ifsâd eden ve hakikatin üstünü örten her türlü iktidar biçimine karþý çýkmak ise meþrû bir tavýrdýr. Âhiret günü ise, bu iktidar mücadelesinin asýl kazananlarý ve kaybedenleri arasýndaki nihâî hesabýn görüleceði gündür. 
"Yaratan Rab" tamlamasýnda "Rab" ifadesinin tekilliðiyle tevhid inancýna gönderme yapýlmýþtýr. Ýnsana "alâk" tan yaratýldýðýnýn hatýrlatýlmasýyla da bir bakýma þu mesajlarýn verildiðini deðerlendirmek mümkündür: "Ýnsanlar yaratýlmýþlardýr ve bunu gerçekleþtiren Yüce Allah'týr. Dolayýsýyla yaratma gücüne sahip tek bir yüce otoritenin varlýðýnýn kabulü, kanun ve hüküm koyma yetkisinin, yani egemenliðin de O'na ait olduðunu kabul etmeyi gerekli kýlar. Çünkü yaratmaya güç yetiren emretmeye de güç yetirir demektir. "…Ýyi bilin ki, yaratma ve emir (yönetme) O'nundur. Âlemlerin Rabbi Allah, ne uludur!" (13) Yaratan kim ise, ülûhiyet onun hakkýdýr; kulluk da ona yapýlýr. Yaratýcý Allah olduðuna göre, ibâdete lâyýk olan da O'dur. "Ben, niçin beni yaratana kulluk etmeyeyim? Oysa siz hep O'na döndürüleceksiniz." (14) "Rabbiniz Allah iþte budur. O'ndan baþka tanrý yoktur. (O) her þeyin yaratýcýsýdýr. O'na kulluk edin, O her þeye vekildir." (15) Bu gerçeði kabul etmemek, O'nun otoritesini tanýmamak müstaðnîliktir, istikbardýr, küfür ve zulümdür…
Dipnotlar:
1-48/Fetih, 29
2-73/Müzzemmil, 2-6, 20
3-73/Müzzemmil, 4
4-Bk. 12/Yûsuf, 2
5-Bk. 38/Sâd, 29
6-Bk.54/Kamer, 17, 22, 32, 40
7- Bk.7/A'râf, 3
8- Bk. 51/Zâriyât, 55
9- 91/Þems, 8
10-Yaratan Rabbimiz'in bizi alâktan yarattýðý, O'ndan geldiðimiz: Bk. 96/Alâk, 2
11-Dönüþün ancak Rabbimize olduðu: Bk. 96/Alâk, 8
12-Okumak, namazý ikame etmek, hidâyet üzere ve takvâ sahibi olup onu baþkalarýna da emretmek, müþriklere itaat etmeyip Allah'a secde edip namaza devam etmek: Bk. 96/Alâk, 1, 10, 11, 12, 19
13-7/A'râf, 54
14-36/Yâsin, 22
15-6/En'âm, 102


Bu Makale 4364 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

10 Sevvâl 1445 |  19.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Âyetlerimizi geçersiz kýlmak için çaba gösterenler var ya, iþte onlar cehennemliklerdir.



( Hacc Suresi - 51)

Bir Hadis

Hz. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
,
"Bir adamýn seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kýrmýzý koyunlardan daha hayýrlýdýr."

Müslim

Bir Dua

Bismillahirrahmanirrahim “Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah’ým! Mülkü dilediðine verirsin, dilediðinden çekip alýrsýn. Dilediðini yüceltirsin, dilediðini de alçaltýrsýn. Hertürlü iyilik senin elindedir. Hiç kuþku yok sen herþeye kâdirsin.”

(Âl-i Ýmrân Suresi -36)

Hikmetli Söz

“…Allah’ým, nefsime takvasýný ver, onu temizle, onu temizleyenlerin en hayýrlýsý sensin.
Onun velisi (sahibi) ve mevlâsý (efendisi) sensin…” (Müslim, Zikir, 73)

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com