Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 3467
Toplam 15252699
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir
09/03/2009 - 16:52
 
Zulüm; Hak Edene Hakkýný Hakk''ýn Belirlediði Oranda Vermemek, Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir Yeryüzündeki her çeþit zulme ve her tipteki zâlimlere karþý çýkmak, Ýslâm Dini''nin en önemli emirlerinden biridir. Ýslâm''ýn hâkim olmasý için de tüm zâlimlere isyan edilmesi þarttýr. Bunu gerçekleþtirmek için, önce zulüm ve zâlim kavramlarýnýn iyi bilinmesi gerekir.
  "Zulüm" sözcüðünün mastarý olan ''zulmet'', nûr''un (ýþýðýn) olmama durumudur, yani karanlýktýr. "Zulüm", kavram olarak, karanlýk, haksýzlýk, hakký yerine koymama, baský, þiddet, hak yeme, eziyet ve iþkence demektir. Zulmün halk arasýndaki en yaygýn mânâsý, haksýzlýk, baský, iþkence ve gaddarlýktýr. Zulüm, bu anlamlarý kapsamakla beraber, Kur''an'' da ve Ýslâm literatüründe daha geniþ anlamlara gelmektedir.

Zulüm denilince çoðumuzun aklýna sadece haksýzlýk, eziyet, iþkence ve benzeri fizikî yaptýrýmlar gelir. Dinimizde ve dilimizde bu kelimenin esas anlamý: "Bir þeyi (veya bir hakký) kendi yerinden baþka bir yere koymaktýr." Yani, hak edenin hakkýný Hakk''ýn belirlediði þekilde, hak ettiði oranda vermemek, haksýza hak etmediði bir þeyi vermektir. Allah''ýn koyduðu sýnýrý, haddi tecavüz etmek, tayin ettiði sýnýrýn dýþýna taþmak zulümdür. Zulüm, hakký terk etmek demektir. Bir þeyi, meþrû olan yerinden baþka bir yere koymaktýr. Zulüm, haktan sapma ve haddi aþma esasýna dayanýr. Yolun üzerinde dosdoðru gitmemek de zulümdür. Ýslâmî ýstýlahta; bir eþyayý veya olayý, þer''î hükmünden baþka bir þekilde deðerlendirmeye zulüm denir. Zulüm, baþkasýnýn mülkünde, onun izni olmaksýzýn tasarruf etmektir. Zulüm, yerli yerine koymamak, sapkýnlýkta bulunmak, akýntýsýndaki hakký saptýrmak anlamlarýna da gelir. Zulmün dayandýðý temel, "nur"dan yoksun olmaktýr. Aslýnda zulüm sözlükte, bir þeyi ait olduðu yerin dýþýnda bir yere koymaktýr. Yukarýda geçen anlamlarýn hepsinde de bu tanýmýn iþaretlerini görmek mümkündür.

Allah (c.c.) insanlarý doðru yola (hidayete) sevketmek için gönderdiði Din''e, ''Nûr'' 1 bu Din''in kitabý olan Kur''an''a da yine ''Nûr'' demektedir.2 Böylece ''nûr'' Ýslâm'' ýn sembolü, ''zulmet'' ise Ýslâm''ýn dýþýndaki inançlarýn simgesidir. Zulüm, yapýsý gereði karanlýklarý ifade eder. Bu karanlýklar, inkâr, þirk, isyan gibi þeyler olduðu gibi; haksýzlýk, iþkence ve tecavüz de olabilir. Bunlarýn her biri karanlýk gibidir, hakkýn yerine konulmamasýdýr; aydýnlýk gibi insana rahatlýk veren bir þey deðildir. Ýnsanlarýn uydurduðu dinler ise karanlýktýr, tümüyle zulmet''tir. Bu dinleri icat edenler ve bu bâtýl dinlere uyanlar, devamlý karanlýk içerisinde olduklarý için, bocalar dururlar, yanlýþ yollarýný bir türlü düzeltemezler.

Zulüm, böylesine karanlýk olan yolu, gidiþi, anlayýþý benimsemektir. Allah''a ait ilâhlýk hakkýný baþkasýna vermektir. Haklýnýn hakkýný vermeyip, ona haksýzlýk yapmaktýr. Sapýklýðý, isyaný, nefsin hevâsýna uyup da azmayý seçmektir. Eldeki servet ve iktidarla þýmarýp insanlara baský uygulamak, onlarýn haklarýna ve hürriyetlerine tecavüz etmektir.

Zulmün Karþýtý Olarak Adâlet
Zulüm, hakký yerli yerine koymamak, yer ve zaman, nitelik ve nicelik olarak yanlýþlýk yapmak ve sapkýnlýða düþmek, az veya çok tecavüzde bulunmaktýr. Bu anlamda zulmün karþýtý adâlettir. Adâlet: Bir iþi yerli yerine (hakký olan yere) koymak, her þeyi yerli yerinde yapmak, hak sahibine hakkýný vermek, hak ve hukuka uygunluk, doðru ve yerinde olmak anlamlarýna gelir. Ýnsan-eþya iliþkilerini, insanlarýn birbirleriyle olan münasebetlerini ve insanýn devletle olan alâkasýný, Allah''ýn indirdiði hükümlere göre düzenlemeye adâlet denir. Bu, bir anlamda Allah''ýn emrini, emrettiði þekilde yerine getirmektir. Yine adâlet, zâlimlerin cezalandýrýlmasý, her ferdin lâyýk olduðu mükâfatýný veya cezasýný almasýdýr. Zulmün ve haddi aþmanýn zýddýdýr. Lügat olarak, hakkaniyet, doðruluk ve müsâvat gibi anlamlara gelir. Kötülükten arýnmýþ vicdanýn ifrat ve tefritten uzak olarak itidal çizgisinde gördüðü her çeþit meþrû (þer''î) hareket mânâsýna da kullanýlýr. Allah''ýn indirdikleriyle hükmedilen dâru''l-Ýslâm''a "dâru''l-adl" de denilir. Çünkü Ýslâm dini, Allah''ýn indirdiði ile hükmetmektir ki, esasen adâlet budur. Ýmam Þâfii, er-Risâle adlý kitabýnda "adâlet, Allah''ýn emrine uygun þekilde amelde bulunmaktýr" diye adâleti tanýmlar.

Düzgün ve usûlüne uygun olmayan þey zulüm iken, bunun tersi adâlet; þaþýrtmak, bozmak, yoldan çýkarmak, karartmak zulüm iken; tersi adâlettir. Adâlet, dengedir, orta yoldur, itidalden ve orta yoldan ayrýlmamaktýr. Dosdoðru, düzgün ve tam yapmaktýr.

Bir yönetim ilkesi olarak adâlet, iki kiþi ve bireyle toplum arasýndaki iliþkilerde Ýlâhî yasalara uygun davranmak, haklýya hakkýný tam olarak ödemek; suçluya cezasýný vermede gevþeklik yapmamak demektir.

"Allah adâlete uyanlarý sever." 3 ; "Andolsun, Biz elçilerimizi açýk delillerle gönderdik ve onlarla beraber Kitab''ý ve adâlet ölçüsünü indirdik ki, insanlar adâleti yerine getirsinler." 4 ; "De ki: ''Rabbim bana adâleti emretti." 5

Kur''an''da tâðutun huzurunda muhakeme olmak ve tâðuttan adâlet beklemek haram kýlýnmýþtýr (4/Nisâ, 60). Çünkü tâðutlar, Allah''ýn indirdiði hükümlerle deðil; kendi hevâ ve heveslerinden kaynaklanan kanunlarla hükmederler. Bu ise adâlet deðil; zulümdür. Ýslâm topraklarýnda adâlet mefhumu korkunç deðiþikliðe uðramýþtýr. Tâðutî iktidarlar, kendi kanunlarýný, "adâlet" kavramýný kullanarak kitlelere kabul ettirmek gayretindedirler. Dolayýsýyla zulüm, adâlet olarak sunulmaktadýr. Müslümanlar "adâlet" ve "zulüm" kavramlarýnýn mahiyetini kavradýklarý ve bu istikamette görevlerini yerine getirdikleri zaman, gerçek bir inkýlâb ortaya çýkar. 6 Nice insan, eþitlikle adâleti karýþtýrýyor, ayný zannediyor. Hâlbuki mutlak eþitlik, yani her þeyin her yönüyle birbirinin ayný olmasý, adâlete zýttýr. Eþit olmayan konularda insanlara eþit davranmak da adâlet deðil; zulümdür.

Allah (c.c.) kendi sözünün (Kitab''ýnýn) doðruluk bakýmýndan da adâlet bakýmýndan da tastamam olduðunu belirtiyor.7 Öyleyse adâlet ve doðru olmak, O''nun sözüne (Kitab''ýna) uymakla gerçekleþir. Kur''an''a göre gerçek adâletin ölçüsü hakka uymaktýr. 8 Hak neyi gerektiriyorsa onu yapmak, hak kime aitse onu sahibine vermek, hak ile hükmetmekten ayrýlmamak, her konuda hakký ölçü almak, herkesin ve her þeyin hakkýný korumakla adâlet yerine getirilir.

Ýslâm, haklarýn yerine ulaþmasý için adâleti emrederken Ýlâhî adâletin de âhirette herkese hakkýný vereceðini, hiç kimseye haksýzlýk yapýlmayacaðýný bildirmektedir. 9 Mahkeme iþlerindeki adâlet; hak ile, Allah''ýn indirdikleriyle hükmetmek þeklinde anlaþýlmýþtýr. Adâletle hükmedin diyen âyetler bunu emretmektedir. 10 Ýman edenlerin her konuda Allah''ýn indirdiði ile hükmetmeleri Rabbimizin emridir. Bunu yapmayanlar zâlim, fâsýk veya kâfir olurlar.11 Ýnsanlar arasýnda hükmederken, hakemlik yaparken, hak konusunda karar verirken, hatta çocuklarý eðitirken bile adâletli davranmak Ýslâm''ýn getirdiði önemli bir prensiptir.


Zulüm, varlýk düzeninde bozulmaya yol açan faaliyettir. Bu bozulmayý da insan yapmaktadýr. Toplum ve kâinat dengesini, insan eliyle meydana getirilen zulüm bozmaktadýr. Allah''ýn emanetini yüklenen insan, bunun gereðini yerine getirmediði için zâlim ve cahildir. (12). Hâlbuki o emanet, dengeleri kuran, insana doðru yolu gösteren, insanýn uymasý gereken Ýlâhî kurallardýr. Ýnsan, o emaneti yerine getirmediði için, önünü aydýnlatan nûr''u ve emin (güvenilir) olma özelliðini kaybeder. Böylece karanlýða yol açtýðý ve hakký yerine getirmediði için zâlim, emanetin gereðini ve kýymetini bilmediði için de cahil olur.

Küfür ve þirkin zulüm olduðu, hem de tüm zulüm çeþitlerini içinde barýndýrdýðý nasslardan açýkça anlaþýlmaktadýr. Farzlarý terk eden ve haramlarý iþlemekten çekinmeyen kiþi, önce kendi nefsine (kendine) zulmetmektedir. Bazý haramlarý iþlerken; hem kendi nefsine ve hem de çevresinde bulunan insanlara zulmetmesi de söz konusudur. Mesela, faiz alýp vermek, tefecilik yapmak, gýybet ve iftira gibi günahlarý iþlemek çift taraflý zulümdür. Yine zulüm, ferdî planda olabildiði gibi, siyasal iktidar ve toplum planýnda da olabilir. Allah''ýn indirdiði hükümlerle hükmetmeyen siyasî bir iktidar; bütün vatandaþlarýna zulümle karþý karþýyadýr.

Ýnsanlara zulmeden zorbalara boyun eðmek büyük bir zillettir. Nitekim Âd kavmi, zorbalarýn peþinden gittiði için lânetlenmiþtir. "Ýþte Âd kavmi! Onlar, Allah''ýn âyetlerini bilerek inkâr ettiler. Peygamberlerine isyan ettiler. Böylece baþlarý (liderleri) olan her zorbanýn emrine uyup gittiler. Onlar bu dünyada da, kýyamet gününde de lânet cezasýna tâbi tutuldular." 13 Lânetten kurtulmak için, hem zorbalara, hem de onlarýn zulümlerine karþý direnmek þarttýr. Hz. Ali (r.a.) þöyle buyurur: "Zulmün iki temel unsuru vardýr. Birisi zâlim, diðeri de mazlum. Zâlim zulmettiði için, mazlum da zulme rýzâ gösterdiði için hesaba çekilir." Tâðûtî iktidarlarýn; hem Allah''ýn hukukuna, hem insanlarýn haklarýna tecavüz ettikleri, bir vâkýadýr. Dolayýsýyla tâðûtî iktidarlara karþý elleriyle, dilleriyle ve kalpleriyle mücadele vermeyen kimselere de zâlim demek mümkündür. Zâlimlere, zihnen ve kalben meyletmek dahi büyük bir tehlikedir. "Bir de zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateþ dokunur. Zaten sizin Allah''tan baþka yardýmcýnýz yoktur. Sonra (zâlimlere meylettiðiniz için) Allah''tan da yardým göremezsiniz." 14 Zâlimlere kalben meyletmek ve zulümleri karþýsýnda sessiz kalmak, baþlý baþýna bir fâciadýr. Onlarla iþbirliði yapmak ise, cinayet hükmündedir. 15

Kur''ân-ý Kerim''de Zulüm
Kavramý
Kur''an''ýn çokça kullandýðý kelimelerden biri de "zulüm" kelimesidir. Ayný kökten gelen türevleriyle birlikte üç yüz on beþ yerde geçmektedir. Dilimize Arapça''dan giren bu kelimenin esas anlamlarýný en güzel Arapça ile inzâl edilmiþ Kur''ân-ý Kerim''de buluruz. Kur''an'' da zulüm, hepimizin bildiði eziyet, iþkence ve haksýzlýk yanýnda, esas olarak hakkýn zýddý, haktan sapma ve haddi aþma anlamlarýyla kullanýlýr. Bu yüzden; Allah''ýn koyduðu sýnýrý (hududu) aþanlar zâlimdir. 16 Allah''ýn yasakladýklarýný yaparak, insanlar kendi (nefis)lerine zulmederler. 17 Kâfirleri dost edinmek zulüm; onlarý dost edinenler de zâlimdir. 18 Çünkü "Kâfirler (in tümü) zâlimdir." 19; "Þirk en büyük zulümdür." 20; "Allah''ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, zâlimlerin ta kendileridir." 21

Câhiliyyenin Zulüm Anlayýþý
Câhiliyyenin adâlet ve zulüm anlayýþý, birçok çarpýklýklarla ve çifte standartlý nifakla hastalýklý bir anlayýþtýr. Zulmü sadece fizikî bir yaptýrým olarak ve hiç sebep yokken yapýlan bir haksýzlýk olarak deðerlendiren câhiliyye, özellikle müslüman müstaz''aflara inanç ve psikolojik zulümleri zulüm olarak kabul bile etmez. Câhiliyye zihniyetine sahip olanlar, kendi içinde bulunduklarý zulmün farkýnda bile deðillerdir. Kendi kurtuluþlarý için çabalayan dâvetçilere kendi haklarýna saldýrýyor ithamýnda bulunduklarý çokça görülür. Allah''a þirk koþmanýn büyük bir zulüm olduðunu hiçmi hiç düþünüp kavramazlar. Müslüman olduðunu iddia eden câhiliyye mensuplarý, müþrikce inanç ve yaþayýþý, küfür ahlâkýný (ahlâksýzlýðýný) bir hak olarak görür, müslümanlarýn bunlara tavýr almasýný ise zulüm olarak deðerlendirir.

Câhiliyyenin zulüm hakkýndaki anlayýþýný Kur''an''dan bir örnekle sergileyelim: Kur''an''a göre put kýrmak deðil; puta tapmak zulümdür, hem de en büyük zulüm. Müslüman da zulme tepki gösteren kiþidir. Zâlimin zulmüne engel olmak, kahramanca bir iþ kabul edilmesi gerektiði halde, Hz. Ýbrahim''in putlarý kýrmasýnýn, putperest câhiliyye mensuplarýnca bir zulüm olarak nitelendiðini Kur''an bize haber verir. "Bunu tanrýlarýmýza kim yaptý? Kim cür''et etti ilâhlarýmýza bunu yapmaya! Muhakkak o, zâlimlerden biridir'' dediler." 22 Görülüyor ki, zulmü ortadan kaldýrmaya çalýþmak, putperestlerin bakýþ açýsýndan büyük bir zulüm olarak deðerlendirilmektedir.
Ýzutsu bu konuda þunlarý söyler: Zulüm, esasen kiþinin meseleye bakýþ için seçtiði mihenge/ölçüye göre izâfî/görecelidir. Kâfirlere göre putlarýn tahribi bir zulüm eylemi teþkil etmektedir. Zira, müþrikler açýsýndan bakýldýðý zaman, bunun yapýlmasý için hiçmi hiç neden yok iken, mü''minler açýsýndan ayný hareketi haklý gösterecek birçok sebep bulmak mümkündür. Benzer biçimde, müslümanlarýn, sadece "Rabbimiz Allah''týr" dedikleri için kâfirler tarafýndan evlerinden çýkarýlmalarý onlar için, hiçbir haklý sebebe dayanmayan inkârý imkânsýz bir zulüm fiilidir. Ancak, kâfirlerin bakýþ açýsýndan, Ýslâm''ýn tek Allah inancý, kendilerinin mü''minlere karþý bu þekilde davranmalarý için yeterli sebebi rahatlýkla saðlamaktadýr. 23 "Kendileriyle savaþýlanlara (mü''minlere), zulme uðradýklarý için (savaþ konusunda) izin verildi. Þüphe yok ki Allah, onlara yardýma mutlak surette kadirdir. Onlar ki, sýrf ''Rabbimiz Allah''týr'' dedikleri için haksýz yere yurtlarýndan çýkarýlmýþ kimselerdir." 24

Firavun''un Ýsrâil oðullarýný köleleþtirmesi, erkek çocuklarýný öldürüp kýz çocuklarýný sað býrakmaya varan zulümleri25, Firavun ve ona baðlý olanlarca normal bir durum olarak kabul edilirken; bu apaçýk zulme karþý çýkan Hz. Mûsa, fitne ve fesad çýkaran bir nankör olarak nitelenir.26 Meselenin hakikatini ve içyüzünü Hz. Mûsa Firavun''un suratýna þöyle çarpar: "O baþýma kaktýðýn nimet, Ýsrâil oðullarýný köle yapman (yüzünden)dir." 27

Kur''an, þirkin ve dolayýsýyla zulmün sebeplerinden birinin, atalarýn yolunu körü körüne sürdürme ve taklit olduðunu belirtir. Geleneði sürdürme alýþkanlýklarý, câhiliyye tarafýndan bir hak ve haklýlýk olarak benimsenir. O yüzden câhiliyye düþüncesinde, zulüm normal bir vaka, câhiliyye yönetiminde de doðal bir icraat olarak kabul edilir. Zulme adâlet, adâlete de zulüm dendiði, kavramlarýn ters yüz edildiði de sýkça görülür.

Câhiliyye anlayýþýnda câhiliyye hamiyyeti/taassubu söz konusudur.28 Ýster haklý ister haksýz olsun, yakýn akrabasýný, hatta kendi sülâlesini, hemþehrisini, vatandaþýný kayýrma duygusu vardýr. Dolayýsýyla "kendi yakýnlarý, hata etmez, zulm etmez, her zaman haklýdýr; ona karþý olanlar da her durumda zulüm içindedir" anlayýþý câhiliyyenin bu konudaki yaklaþýmlarýndan biridir.

Zulmün Çeþitleri
Zulümden bahseden âyetlere ve hadislere baktýðýmýz zaman üç türlü zulümden söz etmek mümkündür:

a- Ýnsanýn Allah''a Karþý Ýþlediði Zulüm
Bu, insanlarýn Allah''a þirk koþmalarý veya küfür içinde, inkârcý olmalarýdýr. Nitekim Kur''an''ýn birçok âyetinde zulüm, kâfirlerin bir özelliði olarak geçmektedir. Kur''an birçok yerde kâfirlere ve müþriklere zâlim demektedir.

"Ýman edip de imanlarýna zulüm karýþtýrmayanlar (var ya), iþte emniyet/güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermiþlerdir." 29 Bu âyet nazil olunca, imana zulüm karýþtýrma meselesi sahabelere aðýr geldi. Peygamberimize dediler ki: "Kim imanýna zulüm karýþtýrmayabilir?" Peygamberimiz þöyle buyurdu: "Ýþ böyle deðildir. Siz Lokman (a.s.)''ýn oðluna, ''Ey oðlum, Allah''a þirk koþma, þüphesiz þirk en büyük zulümdür'' 30 sözünü iþitmediniz mi?" 31

Allah''ý inkâr ederek ilâhlýk dâvâsýna kalkýþanlarýn bu tavrý da bir zulümdür. Çünkü onlar böylelikle Allah''ýn ilâhlýk hakkýna tecavüz etmektedirler. 32 Bunun tipik örneði Firavun''un yaptýklarýdýr.33 Peygamberlerini dinlemeyen, onlarýn getirdiði âyetleri yalan sayanlarýn bu hareketi bir zulümdür. 34 Bu gibi inkârcý zâlimler hak ettikleri cezaya daha dünyada iken kavuþurlar. 35 Kendi hevâlarýna uyup da Allah''ýn vahyine itaat etmeyenler de zulüm içerisindedirler. 36 Allah''ý býrakýp baþka putlara (ilâhlara) ibâdet edenler de zulmetmiþ olurlar. 37 Allah''a iftira etmek, O''nun adýna din uydurmak da zulümdür. 38

Örneklerde görüldüðü gibi zulüm; küfrün ve þirkin diðer adýdýr. Ýnkârcýlarýn ve müþriklerin yaptýklarý yanlýþlýk ''zulüm'', kendileri de ''zâlim'' diye niteleniyor. Onlarýn yaptýðý karanlýða davetiyedir. Onlar bir taraftan Allah''ýn zulmet (karanlýk) dediði çýkmazlarý tercih ederken, bir taraftan da Rablik ve ilâhlýk hakkýný baþka varlýklara vermektedirler. Bütün zulümlerin temelinde insanýn Allah ile olan iliþkisini yerli yerine oturtmamasý vardýr. Bu sebepledir ki þirk, küfür, yalanlama, fýsk ve cehaletin her türlüsü Kur''an''da zulüm olarak tanýmlanýr.39 Þirk ve küfür gibi zulümler içinde bulunan insanýn günahlarýný Allah baðýþlamayacaktýr. 40 Çünkü þirk ve küfür büyük bir zulümdür. Biliyoruz ki, ilâh, rabb ve melik olma Allah''ýn hakkýdýr ve insanýn yalnýzca Allah''ý rabb, ilâh ve melik olarak tanýmasý gerekir. Bu hakký sahibine vermeyen insan, birinci derecede, yani en büyük zâlimdir. 41

b- Ýnsanlar Arasýndaki Zulüm
Zulüm, ayný zamanda insanlarýn diðer insanlara, içinde yaþadýklarý topluma ve tabiata, diðer canlýlara karþý iþledikleri suçlar, haksýzlýklar ve tecavüzlerdir. Bu bir anlamda kiþi ve kamu haklarýnýn ihlâlidir. Bu ihlâli ister kiþi yapsýn, ister bir topluluk, isterse siyasî otoriteler yapsýn; hepsi zulümdür. Bütün diktatörler, bütün despot ve baskýcý rejimler zulme baþvururlar, elleri altýndaki insanlarýn haklarýný gasp ederler. Kurulan zulüm düzenleri insanlarýn en doðal haklarýný vermez, onlara baský ve þiddet uygular.

Allah (c.c.) insanýn cüz''î iradesini eline vermiþ, ona müdahale etmemiþtir. Bunun anlamý; dileyen iman eder, dileyen etmez. Dileyen ibâdet eder, sonucuna katlanmak þartýyla dileyen etmez. Allah kendi yarattýðý ve nimet verdiði insanýn irâdesine ipotek koymamýþtýr. Ancak insanlarýn kurduðu nice zulüm sistemleri baþkalarýnýn iradelerine müdahale ederler. Onlara ''þöyle inanacaksýnýz, böyle düþüneceksiniz, þu þekilde giyineceksiniz, bu þekilde yaþayacaksýnýz'' diye dayatýrlar. Þüphesiz bu zulümdür.

Ýnsan haklarý ihlâlleri, tabiatýn acýmasýzca tahribi, hayvanlarýn, ormanlarýn, yeþil alanlarýn ve yeraltý zenginliklerinin yaðmalanmasý birer zulümdür. Kiþinin mahkemede, iþ yerinde, baþka yerlerde hakkýný alamamasý zulümdür. Baþkalarýnýn hakkýna engel olmak, rüþvet, torpil veya benzeri yollarla baþkalarýna ait bir hakký almak, görevi kötüye kullanmak, emanate ihânet etmek zulümdür. Bütün iþkence þekilleri, inançlara saldýrýlar, inançlarý yaþamanýn önündeki engeller, kiþilerin kimliðini ifade etmesine engel olma, ýrk ve bölge ayrýmcýlýðý, sýnýf kavgalarý, dilleri ve kültürleri yasaklamak, ýrk, dil ve renk gibi farklý dünyevî ve maddî unsurlarý yükseklik veya aþaðýlýk sebebi saymak birer zulümdür. Resmî ideolojilere inanmayanlara ikinci sýnýf insan muamelesi yapmak, onlarýn haklarýna engel olmak, onlara tepeden bakmak da zulmün baþka bir çeþididir. Yine, adam öldürmek, hýrsýzlýk yapmak, gasp, soygun, baský ve þiddet; zulümden baþka bir þey deðildir.

Ýnsanlara en güzel hayatý Ýslâm gösterdiði gibi, insanlar arasýnda adâleti de ancak Ýslâm''ýn kurallarý saðlayabilir. Ýslâm, insanlarýn haklarýný ve bu haklara riayet etmeyi en güzel þekilde açýklamýþtýr. Allah''ýn hükümleri, hayatý düzene koyan hükümlerdir. Bundan dolayý kiþi veya siyasî otorite olarak, Allah''ýn indirdiði hükümlerle hükmetmemek zulme sebep olur. Buna sebep olanlar da zâlimlerdir. 42
c- Ýnsanýn Kendi Kendine
Zulmü
Ýnsanýn kendi kendine zulmü, ya þirke veya küfre bulaþarak olur, ya da inandýðý halde Allah''a isyan ederek, yani günah iþleyerek olur. Nitekim Hz. Âdem ve eþi, cennetten, orada yaptýklarý hata sebebiyle çýkýnca þöyle dua ettiler: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eðer bizi baðýþlamazsan ve rahmet etmezsen, gerçekten zarara uðrayanlardan oluruz." 43 Mü''minler, nefislerine zulmettikleri veya bir çirkin iþ (fâhiþe) iþledikleri zaman hemen Allah''ý hatýrlayýp, baðýþlanma isterler. Buradaki nefse zulmetmek, günah iþlemek anlamýndadýr. 44

Kur''an, gerek dünyada gerek âhirette azabý hak edenlere Allah''ýn kesinlikle zulmetmediðini, fakat onlarýn kendi kendilerine zulmettiklerini ýsrarlý bir þekilde vurgular. "Allah, insanlara hiç bir þeyle zulmetmez. Fakat onlar kendi nefislerine zulmederler." 45

Kendilerine kitap gönderilen insanlarýn kimi nefsine zulmeder, kimi de Allah''ýn izniyle hayýrda öne geçer. 46 Mü''min olduðu halde günah iþlemek, hata etmek veya isyanda bulunmak suretiyle nefsine zulmedenler, Allah''ý Ðafûr (baðýþlayýcý) ve Rahîm (rahmet sahibi) olarak bulurlar. 47

Hz. Ali þöyle der: "Bir kimse birine zulmettiði veya bir kötülük yaptýðý zaman, hakikatte kendisine zulmetmiþ olur. Çünkü Cenâb-ý Hak, Kur''ân''da: "Kim iyilik yaparsa, kendisinin lehine; kim de kötülük yaparsa, kendisinin aleyhinedir." 48 buyurmuþtur.

Ülkelerin, toplumlarýn ve uygarlýklarýn çöküþ nedeni zulümdür. Toplum içerisinde servetiyle þýmaranlar, ellerine iktidar gücünü geçirenler adâletle iþ görmezlerse zulme saparlar. Zâlimler hevâlarýna (kendi nefislerinin arzularýna) uyarlar. Onlar, akýllarýný yerli yerinde kullanmayan cahillerdir. Tuðyan eden, azýp yoldan çýkan tâðutlar da zulüm yapmaktan geri durmazlar. Onlar adâlet ölçülerine zaten uymazlar. Bulunduklarý konuma, sahip olduklarý güce ve iktidara hak ederek gelmedikleri için, bunlarý korumak üzere devamlý zulme baþvururlar. 49
Son olarak "zulüm"le ilgili birkaç âyet meali ve birkaç hadis rivâyeti tercümesi nakledelim:

"Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde size ateþ dokunur (cehennemde yanarsýnýz). Sizin Allah''tan baþka dostlarýnýz yoktur. Sonra da size yardým edilmez." 50

"Zâlimlere hiçbir yardýmcý yoktur." 51

"Ancak iman edip sâlih ameller iþleyenler, Allah''ý çok zikredenler ve zulme uðradýklarýnda kendilerini savunanlar baþkadýr. Zâlimler, hangi inkýlâpla devrileceklerini yakýnda bileceklerdir." 52

"...Kim Allah''ýn hududunu/sýnýrlarýný aþarsa, þüphesiz kendisine zulmetmiþ olur." 53

Peygamberimize, "hangi cihadýn daha faziletli olduðu" soruldu. Buyurdu ki: "Zâlim bir sultanýn (yöneticinin) yanýnda hak kelimesini konuþmaktýr." 54

"Kim bir kiþinin zâlim olduðunu bilerek ona yardým etmek üzere zâlim ile birlikte yürürse, Ýslâm''dan dýþarý çýkmýþ olur." 55

"Kim bir zâlime yardým ederse, Allah Teâlâ, o zâlimi ona musallat eder." 56

"Ýnsanlar, bir zâlimi görür, ona engel olmazlarsa, bundan dolayý hemen hepsi cezalanýr." 57

"Zulüm üç türlüdür. Bir zulüm vardýr ki, Allah onu affetmez. Bir zulüm vardýr ki, Allah onu affeder. Bir zulüm vardýr ki, Allah onun mutlaka hesabýný sorar. Allah''ýn affetmediði zulüm þirktir. Çünkü Allah ''þirk, büyük bir zulümdür'' 58 buyurmuþtur. Allah''ýn affedeceði zulüm; kullarýn kendi nefislerine karþý iþlediði zulümdür. Rableri ile kendi aralarýndaki iþlerde (emre itaat ve yasaklardan kaçýnmak noktasýnda) yaptýklarý hatalardýr. Allah''ýn hiç býrakmayýp, mutlaka hesabýný soracaðý zulüm ise kullarýn birbirlerine karþý hayâsýzlýklarýdýr. Allah, bunlarýn hesabýný sorar ve zâlimleri cezalandýrýr." 59

1- 9/Tevbe, 32 2- 5/Mâide, 44-463- 60/Mümtehýne, 84- 57/Hadid, 255- 4/Nisâ, 1056 - Yusuf Kerimoðlu, Kelimeler Kavramlar, Ýnkýlab Y., s. 30-317- 6/En''âm, 1158- 7/A''râf, 1599- 21/Enbiyâ, 47; 10/Yûnus, 5410- 4/Nisâ, 58; 5/Mâide, 5211- 5/Mâide, 44, 45, 4712- 33/Ahzâb, 7213- 11/Hûd, 59-6014- 11/Hûd, 11315- Yusuf Kerimoðlu, A.g.e., s. 349 16- 2/Bakara, 229 17- 2/Bakara, 35, 131 18- 9/Tevbe, 23 19- 2/Bakara, 254 (20)- 31/Lokman, 13
(21)- 5/Mâide, 45 (22)- 21/Enbiyâ, 59 (23)- Toshihiko Ýzutsu, Kur''an''da Dinî ve Ahlâkî Kavramlar, Pýnar Y., s. 226 (24)- 22/Hacc, 39-40 (25- Bk. 2/Bakara, 49-51 (26- 26/Þuarâ, 18-19 (27- 40/Mü''min, 26; 26/Þuarâ, 22 (28- 48/Fetih, 26 (20- 31/Lokman, 13 (31- Müslim, Ýman 56, hadis no: 197; Buhârî, Ýman, Ýstitâbe; Nesâî; Tirmizî, tefsiru Sure 6, Ahmed bin Hanbel, I/444 (32- 21/Enbiyâ, 29 (33- 7/A''râf, 103 (34- 11/Hûd, 37 (35- 11/Hûd, 67, 94; 17/Ýsrâ, 59 (36- 30/Rûm, 29 (37- 37/Saffât, 22 (38- 3/Âl-i Ýmrân, 94 (39- 6/En''âm, 68, 93; 9/Tevbe, 23; 21/Enbiyâ, 2, 3, 5; 22/Hacc, 52-53; 39/Zümer, 32; 11/Hûd, 18-19; 2/Bakara, (114; 4/Nisâ, 168 (40- 4/Nisâ,168 (41-31/Lokman, 13 (42- 5/Mâide, 44 (43- 7/A''râf, 23 (44- 3/Âl-i Ýmrân, 135; ayrýca bkz. 4/Nisâ, 64, 110 (45- 10/Yûnus, 44; ayrýca bkz. 9/Tevbe, 70; 29/Ankebût, 40; 2/Bakara, 57; 7/A''râf, 160; 16/Nahl, 33, 118 vd. (46- 35/Fâtýr, 32 (47-4/Nisâ, 110 (48- 41/Fussýlet, 46 (49- Hüseyin K. Ece, Ýslâm''ýn Temel Kavramlarý, Beyan Y., 786-788 (50- 11/Hûd, 113 (51- 22/Hacc, 71 (52- 26/Þuarâ, 227 (53- 65/Talak, 1 (54- Ýbn Mâce, Fiten 20, Hadis no: 4012, 2/1330 (55- Ýbn Kesir, Hadislerle K. K. Tefsiri, c. 5, s. 2089 (56- Deylemî; Ýbn Aslâkir, Tarih (57- Tirmizî; Tuhfetu''l Ahvezî Þerhu Câmiu''t Tirmizî, 8/423 (58-Lokman, 13 (59- Hadislerle Kur''an Tefsiri, Ýbn Kesir, I/508

Bu Makale 4439 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

10 Sevvâl 1445 |  19.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

"Ey mü’minler, Mûsâ’ya eziyet edenler gibi olmayýn!.."

( Ahzâb sûresi - 69)

Bir Hadis

Ebu Hureyre (ra) anlatýyor:

Resulullah (sav) buyurdu ki:

"ALLAH bir kulu sevdi mi, Cebrail'e (Aleyhisselam) þöyle seslenir: 'Ben falanca kiþiyi seviyorum, sen de sev!' Bunun üzerine semada da ayný þekilde nida edilir. Sonra, arz ehli arasýna onun sevgisi indirilir. Bunu þu ayet ifade etmektedir: "Ýnanýp hayýrlý iþ iþleyenleri Rahman sevgili kýlacaktýr." (Meryem, 19/96).

"ALLAH bir kula buðz etti mi, Cibril'e (Aleyhisselam) seslenir: 'Ben falancaya buðz ediyorum.' Bu þekilde semada nida edilir. Sonra, yeryüzüne onun hakkýnda buðz indirilir."

(Tirmizi, Tefsir, Meryem)

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Allah’ým! Yaratýlýþýmý güzelleþtirdiðin gibi, ahlakýmý da güzelleþtir.”

(Ýbn Hanbel, Müsned, I/403)

Hikmetli Söz

Ýyiliðin þartý beþtir: Tez olmalý, gizli olmalý, gözde büyütülmemeli, sürekli olmalý ve yerini bulmalý.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com