Ýnsanýn hüsraný, toplumun helaký, hakimiyet hevanýn eline geçince baþlar… Ýnsanýn bozulmasýna yol açan bütün olumsuz içsel etkenlere ise heva diyoruz… Ýstek, tutku, nefsin arzu ve hevesi, þehvete yönelik þiddetli eðilimi bu kapsamda görebiliriz…
Vahyi ölçü almayan, Allah’ý razý etmeyi amaç edinmeyen her türlü tutum ve davranýþ hevanýn habercisidir…
Benliðini vahye tabi kýlmayan, arzularýnýn güdümüne kendini kaptýran herkes hevanýn hedefindedir…
Hevanýn egemenliðinde ölçü, kural, kriter, deðer yoktur; sadece çýkar, haz, israf ve isyan vardýr…
Hevaya yönelmek, haktan yüz çevirmektir… Þayet bir yerde heva hakimse orada haksýzlýk ve hukuksuzluk kaçýnýlmazdýr… O zeminde doðru ve geçerli tek þey arzularýn tatminidir…
Heva, sonuna kadar hazlarýný konuþturmaktýr… Zevklerini harekete geçirmektir… Yeni literatürde hedonizmin diðer adýdýr… Hatta, hedonizmin, pragmatizmin, opürtinizmin, egoizmin, sekülerizmin, narsizmin döl yataðý hevaizmdir…
Tüm cahili yapýlarýn referansý hevadýr… Tüm kötülüklerin adresi hevadýr…
Bu bakýmdan Batý, kocaman ve kocamýþ bir heva imparatorluðudur… O dünyanýn artýk hayrý yok sadece hazzý var… Epikür felsefe, hedonist duygular, “ye, iç, eðlen, seviþ” modunda, hayatý manasýzlaþtýrýyor… Beyinleri midelerine ve cinselliðe indirgenmiþ, mide ve haz medeniyetinin çocuklarý, hevanýn esaretinde ve sefaletinde çýrpýnýyorlar…
Sýnýrsýz hazlarýn zararý topyekun insanlýðýn geleceðini tehdit ediyor… Haþarý, asi ve þýmarýk nesiller hiçbir kural, deðer, ölçü tanýmýyor… Daha doðrusu kendini tanýmýyor, fýtratýyla zýtlaþýyor, Rabbine ters düþüyor…
Hayatýn esas gayesini zevk olarak belirleyen bu öðreti, insaný sürekli öðütüyor, deðerleri örseliyor…
Profan yaþam, popüler kültür aþkýn olaný dýþlýyor… Hazzýn esiri, zevkin zebunu, tadýn tabisi kiþiler zamanla kimliksiz, kemiksiz bir kulvara kayýyorlar…
Hevasýný putlaþtýran; içgüdülerin kulu, iþtahýn kölesi, þehvetin esiri olmaktan nasýl kurtulabilir?
Huþudan kopup ruhlarýna iþkence edenler, hazlarýný tatmin ile bedenlerini oyalama yoluna gidiyorlar…
Kýþkýrtýlan anlýk hazlar nice günahlarýn tetikleyicisi…
Her þey zevk almak, keyif çatmak için…
Dostluklar, kardeþlikler, komþuluklar, akrabalýklar, iliþkiler, yaklaþýmlar, evlilikler, sanat, kültür, spor, siyaset, eðitim anlamýný, ruhunu, özünü yitirdi… Hiçbir þey kalýcý deðil, köklü deðil… Günübirlik zevkler, anlýk hazlar belirleyici ve sürükleyici… Dolayýsýyla hayatýn hayrý ve bereketi kalmadý… Zevkler konuþuluyor, renkler tartýþýlýyor, yaþamýn ahengi gitti… Bu gidiþatýn sonunda baþlayacak “ah”larý ve “vah”larý kimse duymak istemiyor…
Heva kapýsýndan girmek kolay, çýkmak ise zor…
Heva ile heba olan hayatlar… Helak olan kuþaklar… Heder olan halklar… Tüm bunlar neyin habercisi?
Hevaya takýlý kalanlarýn dava diye bir derdi kalýr mý?
Heva sahipleri hakikatin þahitliðini sürdüremezler…
Hakikat ve hidayet yoluna örülen duvardýr, heva…
Heva hüdaya mesafe koymaktýr… Gayrý meþruya çaðrý yapmaktýr… Baþlangýçta hevalarýna tabi olanlar, zamanla tapýnmaya baþlarlar… Ve þeytan hevacýlara yaptýklarýný hoþ gösterir…
Artýk vahyi hesaba katmayanlarýn hayatlarýndaki vehamet ve vahþetleri görmek lazým…
Kendimizle ilgili de bu içsel tehdidin farkýnda olmamýz gerekiyor…
Ertelenen sorumluluklarýmýzýn, ölümcül suskunluðumuzun, iflah olmaz sorumsuzluðumuzun, marazi duyarsýzlýðýmýzýn sebebi sizce ne olabilir?
Sefersizliðimizi ne ile izah edeceðiz?
Ýradesizliðe, idealsizliðe, iddiasýzlýða, ihmale bir teþhis koymak gerekmiyor mu?
Rabbinin isteklerini geçiþtiren, canýnýn istediði gibi yaþamayý cana minnet bilen insanýmýzýn acýnasý haline ne demek lazým?
Kimse hevada huzur olmadýðýný hatýrlamak istemiyor… Heva ile gelecek periþanlýðý ve piþmanlýðý birilerinin anlatmasý gerekiyor…
Biz þu nebevi öðretiye inanýyoruz:
“Kiþi arzularýný benim getirdiklerime tabi kýlmadýkça gerçek anlamda iman etmiþ sayýlmaz.”
Allah azze ve celle buyurmuyor mu?
“Onlarýn hevalarýna tabi olma!”
Çözüm mü?
Heva deðil takva… Heva deðil hüda… Heva deðil ukba…
Çare?
Mistik bir yola girip münzevileþmek deðil… Nefsi öldürmekte deðil… Ýstikamet ve ihlas üzere bir mücadelede karar kýlmak…
Evet, nefsimizi hevamýza tabi kýlmadan, vahyin aydýnlýðýnda sonsuz lezzetlere müþteri olmamýz gerekiyor… Bunun içinde Rasulullah (sav) þu uyarýsýný yaþamýn serlevhasý kýlmalýyýz:
“Lezzetleri kesen þeyi(ölümü) çokça hatýrlayýnýz.”
“Hayat ancak ahret hayatýdýr.”
Ýmanýn tadýný ancak o zaman alýrýz…
Ramazan Kayan, Milat