Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 5818
Toplam 15274034
En Fazla 20355
Ortalama 2610
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
CÝHAD VE BARIÞ PEYGAMBERÝ
04/12/2013 - 13:41
 
Ýslâm, Dünya-Ahiret Dengesinin Ýyi Kurulmasýný Emreder
Din: Dünya ve Ahiret saadetini temin için Allah tarafýndan konulan, Peygamberleri vasýtasýyla kullarýna teblið edilen, inanç, ibadet, ahlak ve hayat nizamýdýr. Ýslâm, ilk, son ve tek ilahî dindir. Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. Ýbrahim, Hz. Musa ve Hz. Ýsa’nýn dini de; Hz. Muhammed Mustafa’nýn dini de Ýslâm’dýr. Bütün Peygamberler ayný iman esaslarýný teblið etmiþlerdir.
 
Dünya-Ahiret dengesine büyük önem veren Ýslâm, biri lehine diðeri aleyhine bu dengenin bozulmasýný hoþ karþýlamamýþtýr. Müslüman, hem dünyanýn imarýna, hem ahiretin imarýna taliptir. Ýslâmî yaþayýþý ile ve dünyada kurduðu veya kuracaðý Ýslâm Medeniyeti ile ahiretini kazanacaktýr. Cennet’e talip olan Müslüman, yaþadýðý her yeri elinden geldiði kadar Cennet’e çevirmekle yükümlüdür. Müslüman huzur, barýþ, mutluluk, adalet, hürriyet ve hoþgörü adamýdýr.
 
Müslümanlar; ne hristiyanlar gibi sadece ruhanî, mistik bir hayat anlayýþýna, ne de yahudiler gibi sadece maddeci, materyalist, pragmatist bir dünya görüþüne sahiptir. Ýslâm; ruh ile maddenin birleþtiði, hem maddî hem manevî hayatýn önemsendiði bir hayat anlayýþýdýr. Ahiret yurdunu talep etmekle yükümlü olan Müslüman, dünyadan da nasibini unutmayacaktýr: “Allah’ýn sana verdikleri ile Ahiret yurdunu iste. Dünyadan da nasibini unutma.”[2]
 
Ýslâm Ana Kaynaklarýyla Tanýnmalýdýr
 
Ýslâm’ý Kur’an ve Sünnetin ýþýðýnda anlamak, Kur’an ve Sünnet ölçüleriyle tanýmak ve tanýtmak zorundayýz. Kur’an ve Sünnet çerçevesinde deðerlendirmeyi bir yana býrakýp Ýran ve Libya gibi bazý ülkelerde veya bazý bölgelerde yaþanan Ýslâm’ý daha doðru ifade ile “gerçek anlamýyla yaþanmayan” Ýslâm’ý ölçü kabul etmek, bu bulanýk fotoðrafý göz önünde bulundurarak Ýslâm’a çatmak gerçekleri çarpýtmaktan baþka bir þey deðildir.
 
Hiç kimsenin Ýslâm’ý olduðundan farklý gösterme, karalama veya deðiþtirme hakký yoktur. Hiçbir merci Ýslâm’ý çarpýtma, birilerine þirin gösterme yetkisine sahip deðildir. Allah’ýn Kitabý önümüzde, Allah Resûlü’nün hadis-i þerifleri elimizdedir. Uygulanmasý emredilen Ýslâm, ana kaynak Kur’an ve Sünnet’te bildirilen, Asr-ý Sadette yaþanan Ýslâm’dýr.
 
Ýslâmî emirler doksan dokuzluk bir tesbihin taneleri gibidirler. Hepsi ayný derecede,  ayný konumdadýrlar. Ýlmî bir gerekçe olmaksýzýn birini diðerine tercih etmenin anlamý yoktur. Ýslâmî emirler birbirlerini tamamlamaktadýr. Kur’an ayetleri arasýnda bütünlük, tutarlýlýk ve uyumluluk mevcut olup âyetler arasýnda kesinlikle hiçbir çeliþki, tutarsýzlýk ve eksiklik bulunmamaktadýr.
 
Cihad Kavramý Çarpýtýlmamalýdýr
 
Günümüzde yaþanan kavram kargaþasýnda kasýtlý ye da bilgisizce pek çok kavram ve terimin içi boþaltýlmýþ, birçok kavram ve terime yanlýþ, eksik, çarpýk anlamlar yüklenmiþtir.
 
Cihad kavramý da bunlardan biridir. Ýslâm literatüründe Cihad; ülkeler fethetmek, yeni toprak kazanmak, anarþi, terör, fitne ve fesat sayýlabilecek eylemler ortaya koymak, ideolojik bir mücadele peþinde olmak deðildir. Masumlarýn kanýný akýtarak, tehdit, korku, terör ve þantaj vasýtalarýyla, çete ve mafya anlayýþýyla yapýlan kanlý mücadele cihad deðildir.
 
Cihad: bütün gücünü Allah yolunda harcamak, Allah’ýn adýný yüceltme uðrunda gönülden ve içtenlikle Ýslâmî anlamda mücadele etmektir. Ýslâm Medeniyetini nefisden ve aileden baþlayarak bütün topluma, sonuçta bütün yeryüzüne yaymak için meþrû, makbul, geçerli bütün vasýtalarla hayat boyu, çaðlar boyu sürecek ulvî mücadeledir. Cihad; kalemle, sözle, alýn teri ile, göz yaþý ile, maddî imkânlarla ve son olarak caný feda ederek sergilenen her çeþit ihlaslý azamî gayretin adýdýr. Mücahidiler için Cennet’te özel dereceler, ikramlar, eþsiz nimetler hazýrlanmýþtýr:
 
“Cennette yüz derece vardýr ki, Allah bu dereceleri Allah yolunda cihad edenler için hazýrlamýþtýr. Bu derecelerden her iki derece arasýnda yerle gök arasý kadar mesafe vardýr.”[3]
 
Cihad, zulüm, diktatörlük, sömürü ve her çeþit haksýzlýðýn kaldýrýlmasý, gözü yaþlý mazlumlarýn hukukunun her platformda savunulmasý, zalimin zulmüne engel olunmasý için ortaya konan kutlu bir eylemdir. Cihad, Ýslâm Medeniyetini bir adým ileriye götürmenin yolu olduðu gibi; barýþ da ayný þekilde önemli teblið ve davet vesilelerinden biridir. Aslýnda cihad, barýþý temin etmede en önemli, en etkili vasýtadýr. Barýþý arzulayan kiþi, savaþa hazýr olmalýdýr: Hazýr ol cenge, ister isen sulh u salah.[4]
 
Cihad, imanýn, Ýslâm vatanýnýn, imanî deðerlerin, iffet ve namusun korunmasý ve kollanmasý için, Ýslâm topraklarýnýn istiklali için yapýlan þerefli mücadeledir. Cihad; Bedir’de, Uhud’da, Hýttîn’de, Malazgirt’te, Kosova’da, Ýstanbul’un Fethinde, Çaldýran’da, Çanakkale’de mücahitlerin sergiledikleri þanlý mücadelenin adýdýr.
 
Allah yolunda cihad eden “mücahid”, cihad yolunda her çeþit aþýrýlýktan, kontrolsüz davranýþlardan, meþrû olmayan tavýrlardan uzak durur. Elindeki býçakla saða sola saldýran bir saldýrgan edasýyla deðil, elinde neþter tutan bir doktor edasýyla hareket eder. Allah sevgisi ve Allah korkusuyla, helâl-haram duygusuyla davranýr, insanlýk onur ve haysiyetine yakýþmayan seviyesiz tavýrlardan sakýnýr.
 
Cihadýn gerçek anlamda cihad olabilmesi için en önemli þart, cihadýn fî sebilillah (Allah yolunda, Allah için, Allah rýzasý için) olmasýdýr. Cihad, kuru kof iddialarla deðil, samimiyetle ve ihlâsla yapýlmalýdýr. Cihadda ana gaye, Allah’ýn emrinin en güzel þekilde, O’nun emrettiði biçimde yerine getirebilmek için gerekli zeminin hazýrlanmasý olmalýdýr.
 
Cihad eri, bunun için sürekli kendini kontrol edecek, gönlünü ve gayesini devamlý test edecektir. Acaba ben ne kadar Allah yolundayým? Acaba ben gerçekten Allah yolunda cihad edebiliyor muyum? diye düþünecektir.
 
Kim gerçekten Allah yolunda cihad etmektedir? Kim Allah yolundadýr? Cihadla ilgili hadislerde bu soruya þöyle cevap verilmiþtir: “Allah yolunda cihad eden (mücahid); hiç ara vermeden sürekli oruç tutup sürekli namaz kýlan kimse gibidir. Ancak kimin Allah yolunda cihad ettiðini en iyi bilen Allah’dýr”.[5]
 
Peygamberimiz Cihad Peygamberidir
 
Peygamberimiz (s.a.s.), sevgi ve rahmet peygamberi olduðu gibi Cihad Peygamberi’dir. Her vesile ile sevgi, þefkat, rahmet ve hoþgörüyü emreden Peygamberimiz, bu sevgi ortamýnýn kurulmasý ve devamý için, sevgi ve hoþgörü ortamýný tehdit edenlere karþý mücadele etmeyi de emretmiþtir. Allah Rasûlü takva ve zikri, dua ve tesbihi tavsiye ettiði gibi, Allah yolunda cihadý da tavsiye etmiþtir.
 
Cihad, Ýslâm’ýn gönüllere ve hayata hâkim olmasý için izlenecek en güzel, ideal yoldur. Allah Rasûlü’nün hayatýnda cihad, kulluðun ve takvanýn bir parçasýdýr. O’nun hadislerinde: “Cihad, Ýslâm’ýn zirvesidir”.[6]
 
Peygamberimiz (s.a.s.) hadislerinde nöbet bekleyen asker ile Allah korkusuyla gözyaþý döken zikir ehlini birlikte zikretmektedir: “Ýki göz vardýr ki, bu iki göze Cehennem ateþi dokunmaz: Allah korkusuyla yaþaran göz.. Allah yolunda nöbet bekleyen göz”.[7]
 
Cihadý sürekli vurgulayan Kur’an’ýn mesajýna uyarak Peygamberimiz (s.a.s.) de cihadý sürekli gündemde tutmuþ, cihad olayýný hayatýmýzýn bir parçasý olarak mütalâa etmiþtir. Allah yolunda cihad etmeksizin, cihadý düþünmeksizin geçen hayat, O’na göre gayesiz, ruhsuz, idealsiz, samimiyetsiz, ikiyüzlü, tek kelime ile “münafýkça” bir hayat olarak telakkî edilmiþtir. Allah Rasûlü, Allah yolunda cihad etmeden veya nefsine cihadý hatýrlatmadan ölen kimsenin münafýklýk þubesi üzerinde öleceðini yani “bir çeþit münafýk” olarak öleceðini ifade etmiþtir: “Kim cihad etmez ve nefsine cihadý hatýrlatmazsa münafýklýk þubesi üzerine ölür”.[8]
 
Nübüvvet ve risalet gibi en üstün makama ve en yüce rütbeye sahip olan Sevgili Peygamberimiz, þehid olmayý, sonra tekrar þehid olmayý, sonra tekrar þehid olmayý temenni ettiðini ifade etmektedir.[9] Bu ifade, þehitliðin yüksek derecesini ortaya koyma konusunda çok anlamlýdýr.
 
Peygamberimiz (s.a.s.), “Cihad Peygamberi” olarak gazve adý verilen askerî harekâtýn bizzat komutanlýðýný üstlenmiþ, müslümanýn cesur olmasýný emretmiþ, savaþlarda en önde mücadele ederek, bizzat kýlýç, kalkan kullanarak, ok atarak cesaretiyle sahabe-i kirama örnek olmuþtur. Bedir’de, Uhud’da, Huneyn’de savaþýn en tehlikeli anlarýnda bile yiðitçe, kahramanca, yüz yüze göðüs göðüse çarpýþan Þanlý Peygamber’i gören ashabý O’nun korkusuzluðuna ve yürekliliðine hayran kalmýþlardýr.[10]
 
Ramazan ayý; oruç, Kur’an, takva ve kardeþlik mevsimi olduðu gibi; ayný zamanda cihad mevsimi, zaferler ve fetihler ayý olarak tarihe geçmiþtir. Cihad ibadeti ile diðer ibadetler iç içedir. Cihad ederken “Allah.. Allah..” deyip zikreden mü’minler, zikrederken de cihadý düþüneceklerdir. Cihad ve zikir beraberliði, gönül erbabýnda özellikle Rus iþgaline karþý kutlu direniþin sembolleri, Ýmam Þamil torunlarý Çeçen mücahidlerinde açýkça görülmektedir.
 
Anadolu’nun güneyinde sýnýrda ribatta nöbet bekleyen, düþman hücumlarýna karþý kahramanca çarpýþan mücahid ve muttakî alim Abdullah b. Mübarek (rh.a), Mekke’de Kâbe-i Muazzama’da nafile ibadetle meþgul olan, takva, zikir, ilim ve irfan ehli olan arkadaþý Fudayl b. Iyad (rh.a.)’a yazdýðý mektupta cihad ibadetiyle diðer nafile ibadetler arasýnda þu karþýlaþtýrmayý yapmaktadýr:
 
 
“Ey nafile ibadetle meþgul olan kiþi Haremeyn’de!..
 
Bizi görseydin, oyun oynadýðýný anlardýn nafile ibadetinde.
 
Ey yanaklarýný ýslatan göz yaþý damlalarýyla!..
 
Bizim göðüslerimiz boyanýyor kan damlalarýyla.
 
Ey atýný yoran boþ meydanlarda!..
 
Bizim atlarýmýz yorgun düþüyor cihad meydanýnda.
 
Sizin olsun misk ü anber,
 
Temiz topraðýn tozlarý bize yeter.
 
Bize doðru bir haber geldi Efendimiz’den,
 
Asla yalan söylemeyen, o sâdýk Peygamberimiz’den:
 
Cihad yolunda koklanan tozlar, Allah’ýn yolundaki süvarinin burnunda;
 
Bir olmayacaktýr, alevli Cehennem ateþinin dumanýyla.
 
Allah’ýn kitabý aramýzda haykýrýyor, yalan söylemez:.
 
Allah yolunda þehid olanlar asla ölmez.”
 
 
Bu þiirli sitemli mektubu alan gönül ve irfan adamý Fudayl b. Iyad (rh.a.):
 
 
— Abdullah b. Mübarek doðru söyledi ve bana nasihatte bulundu, demiþ, ona mücahidlerin manevî derecesi ile ilgili þu hadis-i þerifi yazarak cevap vermiþtir:
 
Ebu Hureyre (r.a.) anlatýyor. Biri Allah Rasûlü’ne geldi:
 
Ya Rasûlallah!.. Bana Allah yolunda cihad eden mücahidlerin sevabýna eriþeceðim bir ameli öðret, dedi. Peygamberimiz (s.a.s.):
 
— “Hiç durmadan sürekli namaz kýlabilir, hiç orucunu açmadan sürekli oruç tutabilir misin?” diye sordu. Adam:
 
— Ben buna yapamayacak kadar güçsüzüm, deyince; Peygamberimiz (s.a.s.):
 
— “Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, buna gücün yetse bile yine Allah yolunda cihad edenlerin ulaþtýðý dereceye ulaþamazsýn. Bilmiyor musun ki, cihad yolundaki at koþturmaya devam ettikçe, bu durum mücahide sevap olarak yazýlýr.”[11]
 
Barýþ Peygamberi
 
Sevgili Peygamberimiz, cihada verdiði önem kadar barýþa da büyük önem vermiþtir. O’nun muazzez Sünnetini iyi inceleyenler, O’nun huzur ve barýþa verdiði deðeri takdir edeceklerdir. Medine’de Yahudilerle birlikte yýllarca barýþ içerisinde yaþayan mü’minler, Barýþ Peygamberi’nin talimatýyla hareket etmiþler, yabancýlarla huzur ve barýþ içinde “birlikte yaþama” projesini en güzel þekilde uygulamýþlardý.
 
Toplum barýþýný saðlamak için önce kendimizle, ailemizle mü’min kardeþlerimizle barýþý gerçekleþtirmek zorundayýz. “Allahým!.. Kalplerimiz arasýnda sýcaklýk meydana getir. Aramýzda barýþý sen temin eyle...”[12] duasý Peygamberimizin sýk sýk yaptýðý dualardan biridir. Hadislerde aile içi barýþý veya toplum içi barýþý temin için arabulucu tarafýndan söylenen gerçeðe aykýrý ama yapýcý ve birleþtirici sözlerin yalan kabul edilmemesi huzur ve barýþa verilen deðeri göstermektedir.
 
Ýslâm kelimesi, barýþ anlamýndaki Arapça “silm” kökünden gelmektedir. Ýslâm, barýþý temin etmek demektir. En hayýrlý, en güzel hayat, barýþ ve huzur içerisinde yaþamaktýr. “Barýþ, daima daha hayýrlýdýr,”[13] âyeti bu gerçeði ifade etmektedir. Ýnsan önce kendisiyle barýþýk olmalýdýr. Nefsiyle cihad eden, nefsinin azgýnlýklarýný dizginleyen kendi kendisiyle barýþýk olan müslüman, aile ve toplum barýþýný saðlamakta Allah’ýn izniyle baþarýlý olacaktýr..
 
Dünya ve Ahiret mutluluðunu temin etmek, gönül barýþý, aile barýþý, toplum barýþý ve dünya barýþýný saðlamak, gönülleri ihya etmek gibi ulvî bir ideali olan Ýslâm’ýn terör kelimesiyle yan yana zikredilmesi Ýslâm’a yapýlacak en büyük hakarettir.
 
Ýslâm Terörü, Ýslâmî Terör ifadeleri kesinlikle kabul edilemez. Ýslâm; her çeþit terörist, anarþist, yýkýcý, bölücü ve ýrkçý faaliyetleri þiddetle reddetmekte ve kýnamaktadýr. Ýslâm her çeþit saldýrganlýðý, arsýzlýðý, her çeþit tecavüzü, düþmanca davranýþlarý yasaklamaktadýr. Bazý müslümanlarýn sergiledikleri Kur’an ve Sünnete asla uymayan bu çeþit provakatif, saldýrgan, ölçüsüz, nefsî ve keyfî davranýþlarý kesinlikle Ýslâm’a mal edilemez. Kimsenin Ýslam’ýn nurlu veçhesine zift sürme hakký yoktur.
 
Önemli olan; Ýslâm inancýnýn ve Ýslâm düþüncesinin insanlýða güzellikle sunulmasýdýr. Ýslâm inancý barýþ yoluyla sunulamazsa; zulüm, saldýrganlýk ve haksýzlýklar yaygýnlaþýr, bunu engellemek için bütün yollar denenir de yine çare bulunmazsa o takdirde meþrû ölçüler çerçevesinde yetkili ve etkili meþrû güç (ordu, jandarma, polis) eliyle son çareye –silahlý mücadeleye- baþvurulacaktýr.
 
Silahlý çatýþmayý, düþmanla karþýlaþmayý tavsiye etmeyen Peygamberimiz, bütün þartlar oluþup da düþmanla çarpýþma durumunda kaldýðýmýzda ise savaþtan kaçmayý en büyük günahlardan saymaktadýr. “Düþmanla karþýlaþmayý temenni etmeyin. Karþýlaþtýðýnýz zaman da sebat edin,”[14]hadisi ile Cihad ve Barýþ Peygamberi olduðunu en güzel þekilde ifade etmektedir.
 
Sonuç
 
Tarih boyunca savaþ þartlarýnda sivillere, silahsýz savunmasýz kadýnlara, masum çocuklara, mabedlerinde ibadetle meþgul olan silahsýz din adamlarýna dokunulmamasý, aðaçlarýn, evlerin yakýlmamasý, kulak ve burunlarýn kesilmemesi, gözlerin oyulmamasý, eziyet ve iþkence yapýlmamasý gibi dinî, ahlakî, insanî ve medenî kurallar, Ýslâm’ýn insana verdiði deðerin ve saygýnýn gereði olarak uygulanmýþtýr. Düþmanla savaþta manevî, insanî ve ahlakî kurallar ihmal edilmemiþ, mücahidlerin insanî tavýr ve davranýþlarý Ýslam düþmanlarý tarafýndan daima takdir edilmiþtir.
 
 
Dipnot
 
 
[1]- Fatih Sultan Mehmet Vakýf Üniversitesi Ýslami Ýlimler Fakültesi Dekan Yrd. ve Hadis Anabilim Dalý Öð. Üyesi
 
[2]- Kasas: 77
 
[3]- Buharî: Cihad 4.
 
[4]- Barýþ ve huzur istersen savaþa hazýr ol.
 
[5]- Buharî: Cihad 1; Müslim: Ýmare 104; Nesaî Cihad 14; Malik, Muvatta: Cihad 2.
 
[6]- Tirmizî: Ýman 8.
 
[7]- Tirmizî: Fezailü’l-Cihad: 12
 
[8]- Müslim: Ýmare 158, Ebu Davud: Cihad 17; Nesaî: Cihad 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/374.
 
[9]- Buharî: Ýman 26; Müslim: Ýmare 103, Cihad 18; Nesaî: Cihad 1; Malik b. Enes, Muvatta. Cihad 27
 
[10]- Kadý Ýyaz, Þifa: 1/237 (Bab 1, Fasýl 14)
 
[11]- Ýbn Kesîr, Tefsir: Âl-i Imran Sûresi: Son âyetin tefsirine bakýnýz. bkz. Buharî: Cihad: 1; Nesaî:Cihad 17.
 
[12]- Ebu Davud: Salât 178
 
[13]- Nisa: 128.
 
[14]- Buharî: Cihad 112; Müslim: Cihad 19; Ebu Davud: Cihad 89; Darimî: Siyer 6.

Bu Makale 4408 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

04/07/2014 - 16:00 ÝTÝKÂF, MANEVÝYAT KAMPIDIR

©

04/12/2013 - 13:41 CÝHAD VE BARIÞ PEYGAMBERÝ

©

04/10/2013 - 14:33 Asr-ý Saadette Kardeþlik Örnekleri

©

04/06/2012 - 12:14 Sahabe Kardeþliði Nasýl Yaþadý?

©

02/01/2012 - 13:36 EHL-Ý SÜNNET VE HADÝS

©

09/05/2011 - 14:03 Tek Çözüm Yolu Kuran ve Sünnet Yoludur

©

06/01/2011 - 11:19 Peygamberimiz ve genç nesil

©

02/12/2010 - 11:04 Sevgili peygamberimizi üzmeyelim (2)

©

14/10/2010 - 18:21 SevgÝli Peygamberimizi Üzmeyelim (1)

©

24/09/2009 - 11:52 ÝSLÂMÎ DURUÞ

©

24/07/2009 - 12:00 Öncü Kuþaðýn Öncüsü HAZRETÝ EBUBEKÝR SIDDÎK r.a.

©

27/06/2009 - 11:44 Umre Yolcusuna Notlar

©

01/06/2009 - 15:51 MANEVÎ PROGRAM

©

02/05/2009 - 15:11 Ýlim Yolculuðu

©

07/04/2009 - 14:50 Ýslami Ölçülere Uygun Düðün

©

09/03/2009 - 15:38 Onlar, Rasûlullah (sav)’a Âþýk Ýdiler

©

17/11/2008 - 23:37 Kur'an Âyetlerinde seçici Davranma Fitnesi

©

30/05/2008 - 22:54 Gençleri Nasýl Kazanabiliriz.

©

01/03/2008 - 00:58 GERÇEK MÜ’MÝNÝN ÖZELLÝKLERÝ
 
 

Site Ýçi Arama

15 Sevvâl 1445 |  24.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Ve þüphesiz, senin Rabbin, sinelerinin gizli tuttuklarýný ve açýða vurduklarýný kesin olarak bilmektedir.

( Neml Suresi - 74)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh’den rivayet edildiðine göre,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

“Korkan kimse, geceleyin yol alýr. Gece yol alan kimse de varacaðý yere ulaþýr. Ýyi biliniz ki, Allah’ýn metâý çok pahalýdýr. Ýyi biliniz ki, Allah’ýn metâý cennettir.”



(Tirmizî, Kýyamat 18)

Bir Dua

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey Rabbimiz! Biz gerçekten iman ettik, günahlarýmýzý baðýþla, bizi ateþ azabýndan
koru…”

Âl-i Ýmrân Suresi-16

Hikmetli Söz

Gönlünün arzusuna göre iþ yapma ki, sýrtýna piþmanlýk yükü yüklenmesin.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com