Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 750
Toplam 15249982
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü
06/12/2011 - 11:57
 
Müslüman hanýmýn baþörtüsüyle birlikte dýþ kýyafetinin temel özellikleri þunlardýr: Müslüman bir kadýnýn yabancý erkeklere ve müslüman olmayan bayanlara karþý yüzü, bileklere kadar elleri dýþýnda vücudunun tamamý avrettir, örtmeleri gerekir.

Hanýmlarýn, ev dýþýnda veya yabancý erkeklerin yanýnda normal ev içi elbisesinin üstüne bir dýþ elbise daha giymeleri gerekir. Âyette þöyle buyurulur: "Ey Peygamber! Eþlerine, kýzlarýna ve mü’minlerin kadýnlarýna dýþ elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onlarýn tanýnýp, kendilerine sarkýntýlýk edilmemesi için daha uygundur. Allah çok baðýþlayan ve çok merhamet edendir." (33/Ahzâb, 59). 

 

Örtünün sýk dokunmuþ ve altýný göstermeyen kalýnlýkta olmasý gerekir. Cildin rengini gösterecek derecede ince olan elbise ile avret yeri örtülmüþ sayýlmaz. Elbise þeffaf ve çok ince olmamasýna raðmen uzuvlarý belli edecek þekilde darsa ve organlarýn þeklini ortaya koyarsa yine tesettür gerçekleþmemiþ olur. Giyilen kýyafetin, örtünen baþörtüsünün, erkeklerin dikkatini çekecek þekillerde olmamasý, cinsel câzibeyi ortaya çýkarmamasý gerekmektedir. (O yüzden þekil ve renk olarak sade, daha çok koyu -siyah- renkte giysi ve örtü, yirminci asra kadar bütün dünya müslümanlarýnýn riâyet ettiði ölçü kabul edilmiþtir.)  

 

Kim ne yorum yaparsa yapsýn; baþörtüsü Kur’an’ýn emridir: “Mü’min hanýmlara söyle: Gözlerini korusunlar, nâmus ve iffetlerini muhâfaza etsinler. Görünen kýsmý müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini (süslerini ve süs taktýklarý organlarýný) teþhir etmesinler. Baþörtülerini, yakalarýnýn üzerine (kadar) örtsünler…” (24/Nûr, 31). Baþörtüsü teferruat deðildir. Allah’ýn Kur’an’da emrettiði bir farz teferruat, ayrýntý kabul edilemez. Bu mantýk(sýzlýk)la, eðer baþý örtmek teferruat ise, meselâ göðsü örtmek de teferruattýr; çünkü o da ayný þekilde farzdýr. Baþörtüsü, çarpýk yorumlarla önemsiz ve hizmet(!) için tâviz verilecek basitlikte görülemez, olmazsa da olur denilecek bir husus kabul edilemez.

 

Müslüman haným, Ahzâb sûresi 59. âyete göre sadece vücudunu ve baþýný örtmekle emrolunmamýþ, ayný zamanda yabancý erkeklerden eziyet görmeyecek ölçüde ve iffetli olduklarýný gösterecek biçimde cilbab (çekici olmayan ve baþtan ayaða örten geniþ ve kalýn bir dýþ giysi) ile örtüneceklerdir. Bu özellik, baþörtüsünün þeklini de, baþörtüsü dýþýnda dýþ giyimin nasýl olmasý gerektiðini ve bunun hikmetlerini de içermektedir. Vücudu örttüðü halde dýþ giysinin (cilbabýn) içindeki bol elbise, -cilbabsýz olarak- nasýl dýþarýda tesettür için yeterli görülmüyorsa, ayný þekilde elbise desenlerinden daha çekici, allý güllü, bol süslü eþarplar ve kadýný câzip gösteren kýyafetlerin de tesettürdeki temel espri ve hikmeti taþýmayacaðý bilinmelidir.

 

Bilindiði gibi, Nur sûresi 31. âyeti, kadýnlara -istisnâ edilen þahýslar dýþýnda- hiçbir erkeðe ziynetlerini göstermemelerini emretmekte. Ziynet, kadýný güzel gösteren saç, makyaj, parfüm, taký, mücevherât ve elbise gibi þeyleri içine almaktadýr.

 

Güzel kokudan (parfümden) kaçýnmak þarttýr: “Bir kadýn, güzel koku sürerek bir topluluktan geçer, onlar da ‘onun kokusu þöyle þöyleydi’ diye konuþurlar. Böyle (koku sürünmesi ve) söylenmesi çirkindir.” (Ebû Dâvud, hadis no: 351). Konuþurken ciddî olma mecbûriyeti vardýr: “...Eðer (Allah’tan) korkuyorsanýz, (yabancý erkeklere karþý) çekici bir edâ ile konuþmayýn; sonra kalbinde hastalýk bulunan kimse ümide kapýlýr...” (33/Ahzâb, 32). Müslüman hanýmýn davranýþý, yürüyüþü aðýrbaþlý olmalý, diþiliðini, cinselliðini öne çýkarmamalýdýr: “... Gizlemekte olduklarý ziynetleri anlaþýlsýn diye, ayaklarýný yere vurmasýnlar (dikkatleri üzerlerine çekecek þekilde yürümesinler).” (24/Nûr, 31).

 

Tesettürdeki gâye ve hikmet, ulemânýn ittifaký ve ümmetin icmâý ile, kadýnýn yabancý erkeklere karþý cinsî câzibesini gizlemektir. O yüzden, kadýnýn bileðindeki altýn bileziðin gözükmesine izin vermeyen din, kadýný daha süslü gösteren bir eþyanýn, bir aksesuar veya baþörtüsü ya da giysinin kullanýmýna da izin vermez. Nûr Sûresi, 31. âyet, kadýnýn yabancý erkeklere ziynetlerini/süslerini (ve ziynet yerlerini) göstermesini yasaklar. Halbuki þimdiki baþörtülerin ve dýþ giysilerin büyük oranda ziynet/süs unsuru olmasý, aranacak ilk vasýf sayýlabiliyor, ziyneti örtmesi gereken þeyin kendisi tümüyle ziynet özelliðine uyuyorsa bu nasýl tesettür olabilir? Tuz yiyeceði kokmaktan korur; tuz kokarsa o yiyeceðin hali ne olur?

   

Baþörtüsü, mü’min hanýmlara sadece üniversitede farz olmamakta, bülûða erdiði andan itibaren farz olmaktadýr. Ayrýca üniversite gibi resmî kurumlarda ve erkeklerle kýzlarýn karma eðitim yaptýklarý ya da içli dýþlý olduklarý yerde sadece baþörtüsü deðildir farz olan; onu tamamlayan diðer giysiler ve cinsî özellik ve câzibelerin tümünden arýnmýþ, fitne ortamýna hiç yer vermeyecek davranýþlar da þarttýr.

 

Müslüman bayan, erkeklerin de bulunduðu sosyal hareketlere katýlýr veya yabancý erkeklerle meþrû ölçüler içinde konuþurken, her þeyden önce diþiliðiyle deðil; kiþiliðiyle bulunmalýdýr. Bir kadýn için, sosyal hayatta tesettür her þey deðil; bir þeydir. Onsuz olmaz ama, onunla da her þey tamamlanmýþ deðildir. Kahkaha gibi aþýrý ve sesli gülme, yabancý erkeklerle þakalaþma, gereksiz samimi tavýrlar, kadýnsý iþveler, yapmacýk edâ ve sesin güzelleþtirilmesi için doðal olmayan çabalar vb. iffetli müslüman bir hanýma yakýþmayacak ve müslümanlarca yadýrganacak ya da farklý gözle deðerlendirilecek her türlü tavýrdan kaçýnýlmasý gerekir. Müslüman hanýmýn bu ölçülere riâyet etmeden sosyal hayatta yer almasý ya da erkeklerle konuþmasý, hem kendine, hem dâvâsýna, hem tesettürlü hanýmlara, hem Ýslâm’a ve hem de müslüman kadýnlarýn toplumda müslümanca yer etmesi için gereken ortamýn ve örfün oluþmasý önündeki zincirlerin kýrýlma çabalarýna çok büyük zararlar verecektir.

 

Bugün çarþýda, pazarda, tezgâhta, masa ve kasa baþýnda, baþörtülü bayanlarýn “örtülü çýplak” diye tanýmlanabilecek baþörtülü yozlaþmanýn görüntülerini de þöyle özetleyelim: Çarþaf ya da bol ve uzun pardösü benzeri bir dýþ giysinin tamamlamadýðý bir kýyâfet. Dýþ giysi cinsinden bir þey olmaksýzýn sadece baþörtü, altýna etek veya pantolon, üstüne bluz, elbise cinsinden bir þey giyerek çarþý pazarda dolaþma veya iþyerlerinde ya da okullarda bu kýyafetle yabancý erkeklere (iþ arkadaþlarýna, sýnýf arkadaþlarýna, müþterilere…) gözükmek.

 

Yasak savma cinsinden bile kabul edilemeyecek tarzda, çok ince veya çok kýsa ya da çok dar pardösümsü bir dýþ giysi.

 

Baþörtünün altýndan sýrýtan çirkinlik: Yüzde makyaj, dudaklarda ruj, yanaklarda allýk, gözlerde boya ve hatta baþörtüsünün rengine uygun özel lens, kaþlarda inceltme ve vücutta aðýr parfüm kokusu gibi acâyiplikler.

 

Ev hanýmý veya ev kýzý olmadýklarý imajýný her haliyle yansýtmaya çalýþarak entel takýlan genç bayanlarýn önemli bir kesiminin çarþýda, okulda, iþte… baþörtülü mankenlere benzeme gayreti. Üstü kapalý altý havalý, uygunsuz etek üstü türban, altta dar kot pantolon üstte baþörtüsü, bacaklarý açýk ama baþý kapalý tipler; Bu ne perhiz, bu ne lahana turþusu dedirtecek þekilde, altý kaval üstü þiþhane görüntüsü…

 

Süslü kubbesi olan bir câminin alt katýnýn tapýnak olarak kullanýma açýlmasý gibi bir þey. Baþýnda sarýk, ayaðýnda mayo olan imam kýyâfeti ne ise onun gibi. Ne var bunda demeyin, sarýklý imamýn giydiði mayonun HaÞeMa yani, Hakiki Þeriat Mayosu deðil; Batýlýlarýn giydiði cinsten iki parmaklýk mayo olduðunu düþünün. Sakallý ve baþýnda sarýðý olan genç bir imamýn sosyete plajýnda bakýnarak gezinmesi ne ise, ayný ve belki daha aðýr deðil midir, çarþý ve pazarda (hal diliyle “þiþþt, baksana bana!” diye konuþan giysi içinde) kendine baktýrarak gezinen baþörtülü kýz.

 

Ýkiþer kelimelik kýsa tanýmlarla özetlersek: “Baþörtülü açýklýk”; “örtülü çýplaklýk”;  “tesettürsüz örtü.”  Þunlar da üçer kelimelik: “Cilâlý baþ devri”; “cennetle cehennem koalisyonu”; “sulandýrýlmýþ Ýslâm’ýn görüntüsü”; “zakkum aþýlanmýþ çiçek”; “zehir karýþtýrýlmýþ bal.”

 

 

Peygamberimiz (s.a.s.)’in “giyinik olduðu halde çýplak gibi görünen kadýnlarý, Cehennem ehlinden” saymasýnýn (Müslim, Libâs 125, hadis no: 2128) sebebi üzerinde düþünülüyor mu dersiniz? Hz. Peygamber, bunlarýn Cennete giremeyeceði gibi, Cennetin kokusunu dahi alamayacaðýný belirtmiþtir. Kimdir bu örtülü çýplaklar? Bunlar þeriatýn koyduðu ölçülere uymayan, yani ince, dar ve uzuvlarý gösteren elbiseler giyen ya da vücudunda örtmesi gereken yerleri örtmeyen kadýnlardýr. Kadýnlarýn bu þekilde giyinmesi, küçük günahlardan olsaydý, Hz. Peygamber, onlarý Cehennem ehlinden saymaz, Cennetin kokusunu dahi alamayacaklarýný söylemezdi. Farzedelim ki, sözkonusu þekilde giyinmek, küçük günahlardandýr. Bu durumda küçük günahlarda ýsrar etmenin, günahý büyüteceðini bilmiyorlar mý? Bilinmelidir ki, “sürekli yapýlan hiçbir günah, küçük; tevbe edilen hiçbir günah da büyük deðildir.”

 

Tesettür, kadýnýn kimliðini öne çýkaran bir onurdur. Müslüman hanýmýn, toplumda diþiliðiyle deðil, kiþiliðiyle yer edinmesini saðlayan, kadýnýn sömürülmesine ve eziyet edilmesine karþý, koruyucu bir kalkandýr. Kadýnýn teniyle, derisiyle deðil; insanî özellikleriyle topluma katýlma arzusudur. Bir bilinçtir, bir cihaddýr, bir ibâdettir tesettür. Ýzzetine, iffetine, þeref ve namusuna düþkün müslüman kýzlarýmýzýn bu erdemi bazý iki ayaklý þeytanlarýn gözüne batýyor. Hanýmlarýn diþiliðiyle deðil; kiþiliðiyle toplumda yer alma isteklerine karþý kýrmýzý baþörtüsü görmüþ boða gibi saldýracak yer arýyorlar. Ýslâmî örtünme iman alâmetidir. Ruhumuz gibi vücudumuz üzerinde de Allah'ýn hâkimiyetini kabul ediþin belgesi olan bir ibâdettir. Örtünme, çaðýmýzýn zulüm egemenliðine karþý kadýnýmýzýn cihadý, örtü de gerçek özgürlük bayraðýdýr. Materyalist modern insan; imajý, vitrini, kaportayý, yani madde cinsinden ve göz boyayacak þeyleri özün yerine koydu. Bunun kadýn açýsýndan durumu da þu: Fark edilip beðenilmek isteyen bir kadýn; teniyle, çekici kýyâfetiyle, diþiliðiyle bunu gerçekleþtirecek, toplumda bu özelliklerle yer edinecektir. Ýnsanî erdemlerle, hizmet ve hayýrlý çalýþmalarla kendini ispatlamak, ancak kulluk þuuruyla, Ýslâm kimliðiyle ve gerçekten hür kadýnlar için sözkonusu olabilir. Kadýn edilgenlikten, sömürüden, metâlaþmaktan, nesneleþmekten, kendi nefsine köle olmaktan veya kendi nefsine köle olanlara kölelikten kurtulmak ve erkek egemen dünyada hak ettiði saygýn yeri almak istiyorsa, bunun yolunun kesinlikle tesettürden, hicaptan, Allah korkusuna dayalý bir yaþayýþtan, Ýslâmî bir aileden geçtiðini unutmamalýdýr. Kadýnýn huzur ve mutluluðuna giden yol, çarþý ve pazardan geçmemektedir. Sokakta bulunanlar veya bulunduðu sanýlanlar, yine bir sokakta kaybedilecek þeylerdir. O olmadan tesettürün de olmayacaðý, ama sadece kendisiyle iþin bitmediði bir baþlangýç olan baþ tâcý baþörtüsü, diþiliðin örtülmesi olarak görüleceði yerde, diþiliði öne çýkarmanýn çarpýk bir aracý haline d(ön)üþmüþse, artýk tesettürün bir cüzü bile olmayan bu bez parçasýný baþýna koyan örtülü çýplak, Allah’ýn deðil; hevâsýnýn/hevesinin, ins ve cin þeytanlarýnýn kulu olmuþtur.  

 

Saðduyu sahibi her insanýn kabul edeceði gibi, Ýslâm’ýn istediði gibi örtünmemek ve bunun sonucunda karþý tarafý tahrik etmek bir eziyettir. Bayanlara yönelik cinsel tâciz elbette bir eziyettir, zulümdür; ama buna sebep olan cinsel tahrik de erkeklere yönelik bir eziyet ve zulümdür. Ýslâm’ýn istediði gibi tesettüre, hayâ ve edebe, takvâ giysisine özen göstermeden toplum içine çýkan bayanlar, özellikle nâmuslu müslüman erkeklere yönelik bir eziyet yapmakta, onlarýn vebalini almakta, günahlarýna vesile olmaktadýr. Gereði gibi tesettür ve edep içinde olmayan bayanlar, kendilerini ister istemez gören erkeklerin haklarýný gasp etmektedirler; en doðal haklarý olan namuslu olma, Allah’a kulluk yapma, haram iþlemeden yaþama hakkýný çiðnemektedirler. O yüzden tesettüre ve hayâya tam dikkat etmeyen bayan, kendisine gözüktüðü tüm erkekleri taciz ederek kul hakký suçu iþlemektedir.

 

Örtü bir kalkan oluyor. Karþý tarafý tahrik edecek unsurlarý perdeliyor. Karþý tarafa karþý caydýrýcý bir özellik taþýyor. Ve örtülü bir kadýn böylece çok yönlü bir eziyetten de kurtuluyor. Tâciz gibi eziyetlerden, çirkin bakýþ ve düþüncelerden, teklif ve sataþmalardan korunmak isteyen bir bayanýn þöyle düþünmesi gerekir: “Baþkasýnýn bana cinsel tâcizde bulunmasýný istemiyorsam, bana ait güzellikleri allayýp pullayarak teþhir etmemeliyim. Tahrik ederek baþkalarýnýn bana cinsî tâciz yapmasýna sebep olacak duygularýný kabartmamalýyým.” Halk da, bu konuda biraz kabaca þöyle þey eder: “Þey, þeyini þey yapmazsa, þey de þey yapmaz.” 

 

Örtünmeden amaç korumak ve korunmaktýr. Görüntü ile harekete geçen söz dinlemez erkek duygularýna karþý yine erkeði koruyoruz. Tabii dolaysýyla erkeðin tahrik olup saldýrmasýna karþý kadýn kendini de koruyor. Örtü, erkeðe Ýlâhî sýnýrlarý hatýrlatma ve onun günaha girmesine engel olma fonksiyonunu yerine getirir. Erkeðin içindeki söz dinlemez duygular, örtü karþýsýnda sessiz kalýp tahrik olmadan yuvalarýna dönerler. Örtü erkeði kötü düþünceden korurken, kadýný da kötü düþüncenin fiile dönüþmesinden korur. Yani örtü, kadýný ve erkeði günahlardan, þeytanî dürtülerden, fitnelerden, dolayýsýyla cehennemden korur.

 

Günümüzde cilbâb, yani pardösü benzeri dýþ elbise önemsenmez hale geldiði gibi, “baþörtüsü zulmü” farklý bir tepkiyi aþýrýlaþtýrdý; tesettür denince sadece baþörtüsü akla gelmeye baþladý. Bazý genç bayanlar da sadece baþörtüsüyle yetinmeye baþladý. Giderek artan bir ucûbe olarak boneli, baþörtülü, fakat makyajlý; baþörtülü, ama eteði dizlerine kadar yýrtmaçlý; baþörtülü fakat üstünde sadece tiþörtlü-etekli kýyafetler boy göstermeye baþladý. Ýslâm kadýnýnýn sadece tesettürü bile yeterli görmesi mümkün deðilken, yani ayný zamanda takvâ elbisesi olan iffet, hayâ, saygýn kiþilik özelliklerini kuþanmak; tavýr, yürüyüþ, konuþma, gülme, aþýrý serbest hareket vb. davranýþlarda fitne unsuru olabilecek tüm hususlardan sakýnmak mecbûriyetinde olduðu halde, sadece giysi olarak tesettür konusu bile uygulamada büyük çapta dejenereye uðramaya baþladý. Kala kala sadece bir baþörtüsü kaldý; o da zora gelinince, sözgelimi üniversite uðruna, öðretmenlik vb. amaçlar için çýkarýlabilecek; pazarlýk ve tâviz konusu olabilecek; türbanla, þapkayla, perukla... deðiþtirilebilecek bir ucuzluða düþtü. “Artýk televizyonlarda ve halka açýk salonlarda tesettür defileleri yapýlýyor’ deyin, gerisini onlar anlar” diyecek Bekri Mustafa’lara kaldý iþ. Biraz alaylý, biraz da gerçeðin düþmanlarý tarafýndan müslümanlarýn yüzüne tokat gibi vurulmasý kabilinden, boyalý basýn buna “çeyrek tesettür” adýný taktý. “Tesettür ya vardýr, ya yoktur; bunun yarýmý, çeyreði, ekmekarasý olur mu?” demeyin, uygulamaya bakarsanýz oluyormuþ...

 

Baþörtüsü, bir aksesuar gibi deðerlendiriliyor bazý kýzlarýmýzýn gözünde. Kadýnsý çekiciliði yabancýlar karþýsýnda en aza indirmesi gereken tesettür, bir moda olarak düþünülüyor artýk. "Tesettür(!) defilesi" denilen ucûbeler, bir taraftan talebe/isteðe cevap verirken, daha çok da arzý körüklüyor. Dýþarýya çýkarken erkek bakýþlarýný üzerine çekmemeye gayret etmesi gereken müslüman bayan, -kocasýnýn karþýsýnda belki bu kadar süslenip kýyâfetine özen göstermezken- en az yarým saat ayna karþýsýnda kendine çeki düzen vermeye çabalýyor, baþörtüsünün rengine uygun olmayan pardösü ve ayakkabýyý giysiden saymýyor... Akþam olunca da evinde, Filistin'li kýzlarýn dramýný, Irak’taki kadýnlara yapýlan zulmü gözünden yaþlar akýtarak seyrediyor.   

 

Bütün bunlar, câhil býrakýlmýþ ve okullar baþta olmak üzere düzen ve onun tüm kurumlarýyla, gayr-ý Ýslâmî çevre þartlarýyla yozlaþtýrýlýp bilinçsizleþtirilen, çok kimliklileþtirilen/kimliksizleþtirilen, Batýnýn ve bâtýlýn deðersiz deðerlerine özendirilmeye çalýþýlan toplum kurbaný þuursuz müslüman kýzlarýmýza kýzmamýza ve suçu sadece onlara yüklememize sebep olmamalý. Zaten onlar da erkeklerin aynasý, elmanýn diðer yarýsý. Müslüman erkeklerdeki dünyevîleþme, takvâyý hatta haram-helâl sýnýrlarýný geri planlara atmayý dýþarýdan hemen tespit etmek mümkün olmuyor; eðer kadýndaki tesettür gibi dýþtan hemen belli olan bir ölçüt olsaydý veya varsa, hemen bu diðer yarýmda da benzer dejenerasyon ayný oranda sergilenecektir. Zaten bu bayanlarýn da çoðu, bu çeþit þuursuz müslümanlarýn eþleri, kýzlarý, kardeþleri deðil mi? Bunlara kýzmaktan, hatta acýmaktan da önce, kadýn ve erkek hepimize bu yozlaþmanýn sebeplerini doðru teþhis edip çareler üretmek için gece gündüz çalýþmamýz, fedâkârlýklarda bulunmamýz, güzel örnek olmamýz, fesat ortamýný salâh ortamýna çevirmek ve insanlarý ýslah için hilâfet görevimizi yerine getirme gayretiyle ha bire koþturmamýz gerekiyor.     

 

Eðer baþörtülüler, gerçekten Allah rýzâsý için ve O’nun emri olduðundan dolayý baþörtüsü örtüyorlarsa, Peygamber ihtarlarý; modadan, yabancý erkekler tarafýndan beðenilme arzusundan ve hevâya uymaktan, þeytaný ve þeytanlaþanlarý râzý etme çabasýndan daha etkili olacaktýr. O yüzden insanýmýza, özellikle baþörtülü tesettürsüzlere þu hadis-i þerifleri hatýrlatalým:

 

"Cehennemliklerden kendilerini dünyada henüz görmediðim iki grup vardýr: Biri, sýðýr kuyruklarý gibi kýrbaçlarla (coplarla) insanlarý döven bir topluluk. Diðeri, giyinmiþ olduklarý halde çýplak görünen (örtülü çýplak) ve öteki kadýnlarý kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve baþlarý deve hörgücüne benzeyen kadýnlardýr. Ýþte bu kadýnlar cennete giremedikleri gibi, þu kadar uzak mesâfeden hissedilen kokusunu bile alamazlar." (Müslim, Cennet 52, 53, h. no: 2857, Libâs 125, hadis no: 2128)

 

“Ümmetimin son zamanlarýnda açýk ve çýplak kadýnlar bulunacaktýr. Baþlarýndaki saçlarýnýn kývrýmlarý develerin hörgücü gibi olacaktýr. Siz onlarý lânetleyin. Çünkü onlar mel’un kadýnlardýr.” (Taberânî, Mu’cemu’s-Saðîr)

 

"Rasûlullah (s.a.s.), hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarýný örtmeyen kadýnlara “Onlar adý örtülü ama gerçekten çýplaktýrlar” buyurmuþtur (Süyûtî, Tenvîru’l-Havâlif, c. 3, s. 103).

 

“Kadýn, örtülmesi gereken avrettir. Dýþarý çýktýðý zaman þeytan ona gözünü diker.” (Tirmizî, Radâ 18)

 

Âiþe (r.a.)'den rivâyete göre, bir gün Ebû Bekir (r.a.)'in kýzý Esmâ (ki, Peygamberimiz’in baldýzýdýr) ince bir elbise ile Allah Rasûlü’nün huzuruna girmiþti. Rasûlullah (s.a.s.) ondan yüzünü çevirdi ve þöyle buyurdu: “Ey Esmâ! Þüphesiz kadýn ergenlik çaðýna ulaþýnca, onun þu ve þu yerlerinden baþkasýnýn görünmesi uygun deðildir.” Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarýna iþaret etmiþti." (Ebû Davûd, Libâs 31, 34, h. no: 4104)

 

Yüce Peygamberimiz, zevceleri Ümmü Seleme ve Meymûne vâlidelerimizle oturuyorlarken ashâb-ý kirâmdan görme özürlü Abdullah ibn Ümm-i Mektûm çýkagelince Peygamberimiz eþlerine: “Bu zâttan korunun, ona karþý örtünün” buyurdu. Ümmü Seleme annemiz de: “Yâ Rasûlallah! Bu zât a’mâ deðil midir? O bizi görmez, tanýmaz ki (ondan sakýnalým)!” deyiverdi. Bu söz üzerine Peygamberimiz mü’min kadýnlara ölçü olan þu cevabý verdi: “Evet (o a’mâdýr, görmüyor), ama siz de mi körsünüz? Siz de mi onu görmüyorsunuz? (Gözlerinizi koruyun ve tesettüre uyun).” (Ebû Dâvud, Libas 37, hadis no: 4112; Ýbn Kesir, Tefsîr, 3/283)

 

“Allah, peruk takana ve taktýran kadýna lânet etsin!” (Buhârî, Libâs 86, Týbb 36; Müslim, Libâs 119, hadis no: 2124; Nesâî, Ziynet 25)

 

“Rasûlullah (s.a.s.) kadýn gibi giyinen erkeðe, erkek gibi giyinen kadýna lânet etti.” (Ebû Dâvud, Libâs 28; Ahmed bin Hanbel, II/325)

 

“Allah’ýn en çok sevdiði yerler mescidlerdir. Allah’ýn en fazla nefret ettiði yerler de çarþý ve pazarlardýr.” (Müslim, Mesâcid 288, hadis no: 671)

 

 “Gözler de zinâ eder; onlarýn zinâsý (bakýlmasý haram olan kimselere þehvetle)  bakmaktýr.” (Buhârî, Ýsti’zân 12; Müslim, Kader 20)

 

Cerîr (r.a.) þöyle dedi: Rasûlullah (s.a.s.)’a ansýzýn görmenin hükmünü sordum. “Hemen gözünü baþka tarafa çevir!” buyurdu. (Müslim, Âdâb 4; Ebû Dâvud, Nikâh 43; Tirmizî, Edeb 28)

 

“Erkek, erkeðin avret yerine, kadýn da kadýnýn avret yerine bakamaz...” (Müslim, Hayz 74; Tirmizî, Edeb 38; Ýbn Mâce, Tahâret 137)

 

“Hiçbiriniz, yanýnda mahremi bulunmayan bir kadýnla baþ baþa kalmasýn.” (Buhârî, Nikâh 11, Cihâd 140; Müslim, Hacc 424; Tirmizî, Radâ’ 1; Fiten 7)

 

"Kim dünyada þöhret için elbise giyerse Allah ona kýyâmet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonra da onu cehennemin alevli ateþlerinde yakar." (Ebû Dâvud, Libas 5, h. No: 4029, 4030).  Þöhret elbisesinden maksat, baþkalarýna câzip görünmek ve fors satmak için giyilen elbisedir (Þevkânî, Neylü’l-Evtâr, c. 2, s. 94). Ýbnü’l Esir ise þöhret elbisesinden maksat insanlarýn arasýnda göz alýcý elbiseler giyerek büyüklük taslamak, kibirli tavra bürünmektir diye belirtir.

 

“Kim (dünyada, dikkatleri üzerine çeken) þöhret elbisesi giyerse, Allah, alçaltacaðý gün alçaltýncaya kadar, o kimseden yüz çevirir (rahmet nazarýyla bakmaz).” (Kütüb-i Sitte Tercüme ve Þerhi, Ý. Canan, c. 17, s. 465)

 

"Cennette bir kadýnýn nasifý, dünyadan ve bir o kadar daha þey­den daha hayýrlýdýr.” Dedim ki: ‘Ya Rasûlallah, nasif nedir?’ “Baþörtüsüdür” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel, II/483)

 

Ve bir âyet-i kerime: “Ey Âdem oðullarý! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takvâ elbisesi (takvâ ile kuþanýp donanmak) ise daha hayýrlýdýr. Ýþte bunlar, Allah’ýn âyetlerindendir. Belki düþünüp öðüt alýrlar (diye onlarý indirdi).” (7/A’râf, 26). Daha hayýrlý olan “takvâ elbisesi” nedir? Takvâ (din örtüsü) ile kiþi, kendini korumaya, dinî ha­yatýna zarar verecek þeylerden sakýnmaya çalýþýr. O örtü ile korunur, o örtü ile temiz fýtratýný savunur, o örtü ile edep dýþý iþlerden kendini muhâfaza eder. O örtü onun için zýrh gibidir, saðlam bir kale gibidir, çevresinde onu tehlikeler­den saklayan nöbetçiler gibidir. Ýþte takvâ elbisesi budur. Ýnsanýn rûhunu giydiren ve doyuran elbise. Ýnsanýn mânevî dünyasýný kollayan, yüzünü kýzar­tacak bütün yanlýþ hareketlerden koruyan bir mânevî giysi, bir örtünüþ ve davranýþ biçimi. Mü’minin onuruna, kiþiliðine, inancý, ahlâký ve namusuna zarar verecek davranýþlardan onu koruyan bir giysidir takvâ elbisesi. Takvâ elbisesi, sýrf Allah rýzâsý için ve emredildiði gibi, þuurla sevgi dolu teslimiyetle örtünmektir. Takvâ elbisesi, takvâ hissi veya takvâ duygusu ile gi­yim, yani hayâ duygusu ve Allah'a karþý sorumluluk bilinci ile giyilen ve Allah'ýn izniyle maddî-mânevî ayýptan, çirkinlikten, zarar ve tehlikeden koruyacak olan bu elbise daha güzeldir, sýrf faydadýr. Takvâ duygusu olmayanlar ne kadar kalýn giyseler de çýplaklýktan kurtulamazlar. Asýl hayýr takvâ elbisesidir ki, örtülmesi gereken yerlerin örtünmesini saðlar, kiþiyi maddî ve mânevî hayâsýzlýklardan korur. 

    

Vahye dayalý gerçek ilimden uzaklaþtýrýlmýþ, tefekkür nedir bilmez hale getirilmiþ, Kur’an’ý okuyup anlamayý ve ona göre yaþamayý tek çýkar yol olarak düþünemeyen, imaný çalýnarak ibâdet zevkinden mahrum býrakýlmýþ, kýsacasý çaðdaþlaþtýrýlmýþ insanýn þu veya bu oranda cinselliðinin ya da cinsî isteðinin istismârýna yönelik kapitalist tuzaklara kapýlmamasý imkânsýz gibi bir þeydir. Bunlara ahlâkî nasihatlerin pek bir fayda vereceði düþünülmemelidir. Ýman olmadan ahlâkýn da olmayacaðýný, gerçek ahlâkýn Kur’an’ý yaþamak olduðunu bu çevre ve düzen kurbanlarýna anlatmak, inandýrmak, benimsetmekten baþka çýkar yol gözükmüyor. Tevhidî anlamda gerçek bir iman olmadan insanýn ahlâklý, nâmuslu ve þerefli olmasý mümkün deðildir. Çünkü izzet; ancak Allah’ýn, Rasûlünün ve mü’minlerindir (63/Münâfýkun, 8).

 

Bazý bayanlarýn aþýrý serbest hareketler içinde, müslüman bir hanýma yakýþmayacak basit tavýr ve baþörtülerine uymayacak çirkinlikte kýyafetle toplum içine çýktýklarý giderek çokça görülen bir þahsiyet problemidir. Bu davranýþlarýn hem kendilerini küçülttükleri, hem örtülü bayanlar hakkýnda yanlýþ ve kasýtlý yargýda bulunanlara koz verdikleri ve hem de dini yanlýþ tanýttýklarý yönüyle fitneye sebep olan bu çeyrek tesettürlü bayanlar, her geçen gün daha da artmaktadýr. Ama, bunu toplumdaki tüm müslüman bayanlara þâmil kýlmak veya böyle davrananlar yüzünden diðerlerini de toplumdan tümüyle uzaklaþtýrmak doðru olmasa gerektir.       

 

Baþörtüsünün tek baþýna ele alýnýp öyle anlatýlmasý ve anlaþýlmasý, onun yozlaþtýrýlmasýna sebep olabilmektedir. Baþörtüsü dinin emirlerinden bir emirdir. Birçok dinî görevin yerine getirilmesiyle baþörtüsü Ýslâmî bir anlam kazanýr. Dinin emirlerini yerine getirmeyen ya da diðer giysi ve davranýþlarý baþörtüsünün ruhuyla baðdaþmayan insanýnýn baþýnda ise o sadece bir bez parçasýdýr. Bir ev düþünün onun üzerinde bulunduðu arâzinin topraðý gevþekse, yaðan yaðmur, esen rüzgâr onun topraðýný oradan alýp götürüyorsa; bu durum, ev içinde oturanlara güven vermeyecektir. Ýþte aynen bunun gibi, iman da saðlam bir zemindir. Ameller ise bu zemin üzerinde yükselen binadýr; baþörtüsü ise bu binanýn çatýsý, tesettür/örtü ise onun dýþ cephesidir. Temeldeki çürüklük binanýn her yerine yansýyacaktýr. Saðlam bir iman olmadan, baþta duran baþörtüsü ne kadar sýký baðlanýrsa baðlansýn, temsil ettiði deðerler; nefis, þeytan veya onlarýn dýþtaki temsilcilerinden gelen en ufak bir rüzgârda uçup gidecek veya baþörtülü ama çýplak denilecek tip oluþacaktýr.

 

Ýçinde, olmasý gerektiði þekilde iman esaslarýný taþýyanlar için baþörtüsü, “baþý gitmeden baþýndan gitmeyecek” kadar deðer ifâde ederken, içinde olmasý gereken imanî deðerleri olmayan veya zayýf olanlar için ise, o hizmet için, üniversite için tâviz verilebilecek bir teferruattýr, olmasa da olur; ya da haram bakýþlarý uzaklaþtýrmak yerine çekiciliði artýracak þekilde istismar edilebilecek bir oyuncak haline gelir.  

 

Örtü Allah’a itaatin simgesidir. “Ben, vücudumda geçici bir süre duracak olan bir kiracýyým, emânetçiyim” diye düþünmeli insan. Vücuduma ait hangi organ olursa olsun o bana O’nun tarafýndan bir hediyedir. Hem de öyle deðerlidir ki, hiç bir hakkým yokken bana verilmiþ. Bunun bana bir lütuf olarak verilmesi karþýsýnda ikram sahibine karþý kayýtsýz kalamam. Bu, saygýsýzlýk olur” diye düþünmeli insan.

Bu Makale 4428 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

10 Sevvâl 1445 |  19.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

O halde hemen Allah'a firar edin (kaçýn). Muhakkak ki ben size, O'nun tarafýndan (gönderilen) apaçýk uyarýp korkutucuyum.


( Zâriyât sûresi - 50)

Bir Hadis

Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

“Allah’ým! Ayakta iken beni Ýslam ile koru, otururken beni Ýslam ile koru, uyurken beni Ýslam ile koru, hakkýmda hiçbir düþman ve hasetçinin isteðini yerine getirme.”

Ýbn Hibban, Ed’ýye, No: 934

Bir Dua

“Allah’ým! Nimetlerinin yok olmasýndan, saðlýðýmýn bozulmasýndan, ansýzýn gelecek
cezandan ve öfkene sebep olan her þeyden sana sýðýnýrým.”

(Müslim, Rikâk, 96)

Hikmetli Söz

Dünya kafirin Cenneti, ölüm korkusu rü'yasý, cehennemde varacaðý son duraktýr.




Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com