Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1
Toplam 15253746
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
AZ DA OLSA, DAÝMÎ ÝBADET
28/11/2011 - 14:02
 
Abdullah Dai
Amelde bulunan kimsenin, hayatý boyunca devam edenidir

                      Mü’minlerin annesi Âiþe (r.anha) anlatýyor:

                        Rasulullah (s.a.s.), geceleyin hasýrdan bir hücre edinir, namaz kýlar, gündüzleyin onu yere yayar ve üzerine otururdu. Rasulullah, böyle nâfile namaz kýlarken insanlar O’nun namazýna uyup namaz kýlmaya baþladýlar. Nihayet insanlar çoðaldýlar. Bunun üzerine Rasulullah yüzünü insanlara döndürdü de:

                        “Ey insanlar, amellerden gücünüzün yetiþebileceði mikdarý alýnýz. Çünkü Allah, sizler (ibadetten) usanýp bezmedikçe (sevab vermekten) býkmaz. Ve þübhesiz Allah’a göre amellerin en sevimli olaný, az olsa bile devamlý olanýdýr!” buyurdu.1

                        Konumuzun daha iyi anlaþýlabilmesi için önce bu hadis hakkýnda ehil olan þarihlerin beyanlarýna bir göz atalým!..

                        “Sahih-i Müslim Þerhi”nden þöyle denilir:

                        “Hadis-i þerif ibadete devamý teþvîk etmektedir. Ve anlaþýlýyor ki, daimî sûrette yapýlan az ibadet, bir müddet sonra kesilen çok ibadetten daha hayýrlýdýr. Çünkü daimî sûrette yapýlan ibadet,  az bile olsa Allah’a taat, zikir murakabe, niyet ve ihlâsý devam ettiriyor demektir. Bu devam sayesinde az amel, devam etmeyen çok ameli kat kat geçer.”2  

                        “Sünen-i Ebu Davud”un þerihinde ise þunlar anlatýlmýþtýr:

                        “Her ne kadar bu hadis, ibadetlerle ilgili olarak insanýn gücünün yettiði ve devamlý yapabileceði amellere sarýlmayý tavsiye ediyorsa da bu tavsiye aslýnda, sadece ibadetlere aid deðildir. Ýbadetler dýþýnda olan diðer meþru iþler de bu tavsiyenin kapsamýna girmektedir. Meþru olan iþlerin Allah’a en hoþ geleni ve mükâfata en çok lâyýk olaný az bile olsa devamlý ve düzenli olarak yapýlanýdýr. Öyleyse mühim olan çokluk deðil, düzenli ve devamlý olmaktýr. Bu da, ifrat ve tefritten sakýnarak iki uç arasýnda bir derece (itidal) saðlamakla mümkündür.”3  

                        Allâme Ýbn Hacer el-Askalânî (rh.a.) ise:

                        “Amelde bulunan kimsenin, hayatý boyunca devam edenidir.” demektedir.4

                        Konunun ehli þarihlerin de beyan ettikleri gibi, Allah’ýn emrettiði her meþru iþin devamlý olaný makbuldur… Allah’ýn sevdiði ibadet de budur… Muvahhid mü’min kul, Allah’ýn razý olduðu ve Rasulullah (s.a.s.)’in yaptýðý ya da tavsiye ettiði her amel, Rasulullah’ý örnek edinerek yapýldýðý takdir de az da olsa devamlý olunca, Allah’ýn sevdiði ibadet hâlidir… Malum olduðu üzere iman ehli ve itaatkâr olan kulun, Allah’ýn rýzasýný hedefleyerek ve Rasulullah (s.a.s.)’i örnek edinerek yaptýðý her iþi, hâli ve tavrý ibadettir. Ýnsanýn yaratýlýþ gayesi, þirk koþmadan Rabbi Allah’a ibadet etmektir… Mü’min müslüman kulun yaptýðý her meþrû iþi, kulluk vazifesi olan ibadetten baþka bir þey deðildir… Mü’min kulun her iþi meþrû olmalý ve yapýlan her meþrû iþin ibadet olduðu bilinmelidir… Meþrû iþin, hâlin ve tavrýn devamlý oluþu, Allah’ýn rýzasýna uygun olmalýdýr…

                        “Meþrû: Þeriat hükümlerine uygun demektir. Farz, Vâcib, Sünnet, Müstehab ve mübah fiiller meþrû, haram ve mekruh olanlar ise gayr-i meþrû olarak adlandýrýlýr.”5        

                        Mü’min müslüman kul, meþrû olan iþlerinde az da olsa devamlý olduðu takdirde Allah’ýn sevdiði ibadeti yerine getirmiþtir…

                        Mü’minlerin annesi Âiþe (r.anha) þunu anlatmýþtýr:

                        Bir keresinde Rasulullah (s.a.s.)’e:

                        — Amellerin hangisi Allah’a daha sevimlidir? diye sordular.    

                        Rasulullah (s.a.s.):

                        “Az olsa da en devamlý yapýlanýdýr.” buyurdu ve : “Sizler, amellerden tâkat yetirebileceðiniz kadarýný üzerinize alýnýz!” tavsiyesini de ilâve etti.6

 

                        Meþrû olan, yani Kur’ân’a ve Sünnet’e uygun olan bir amel, mü’min kul tarafýndan devamlý yapýldýðý takdirde Allah katýnda deðer bulmakta ve kabul olunmaktadýr… Yoksa bir zaman hýzlý baþlayýp çokca yapýldýktan sonra terk edilen amelin kýymeti yoktur… Az da yapýlýrsa, devamlýlýk arzeden Meþrû amel makbuldur…

                        Alkame þöyle demiþtir:

                        Ben, mü’minlerin annesi Âiþe (r.anha) ya:

                        — Ey mü’minlerin annesi, Rasulullah (s.a.s.)’in ameli nasýldý? O, herhangi bir þeyi günlerden birine tahsis eder miydi? diye sordum.

                        Âiþe:

                        — Hayýr, tahsis etmezdi. O’nun ameli devamlý olurdu, dedi.7

 

                        Âiþe (r.anha):

                        — Rasulullah (s.a.s.)’in en çok sevdiði amel sahibinin üzerinde devam eder olduðu ameldi, demiþtir.8

 

                        Mesrûk (rh.a.) diyor ki:        

                        Ben, Âiþe’ye:

                        — Hangi amel Rasulullah’a daha sevimliydi? diye sordum.

                        Âiþe:

                        — Devamlý olan amel! dedi.9

 

                        Hak, doðru, iyi, güzel, hayýrlý, ma’ruf ve meþrû olmak üzere iþlenen amellerin devamlý oluþu, Allah’ýn ve Rasulullah (s.a.s.)’in sevdiði bir durumdur… Farzlarý, tam ve devamlý yapmak her mü’min müslüman kulun kulluk vazifesidir… Bunlarda taviz vermek veya noksan yapmak mümkün deðildir… Nâfilelere gelince, gereðini yerine getirip devamlý yapmak, çok faziletli olup muttakîlerin özelliklerindendir…  Çok yapmaya gücü yetmeyenler, az da olsa devamlý yapmalýdýr… Bu hâl, Allah’ýn rýzasýný gözeten ve önderi Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti üzere olmak isteyenin hâlidir…

                        Ebu Hüreyre (r.a.)’ýn rivayetiyle þöyle buyurdu Rasulullah (s.a.s.):

                        “Farz namazdan sonra en faziletli namaz, gece namazýdýr.”10

 

                        Farz namazýný gereði gibi edâ edenin kýldýðý en faziletli namaz olan teheccüd, yani gece namazýnýn devamlý olmasýný, Rasulullah (s.a.s.)’in ümmeti için arzulayýp tavsiye ettiðini biliyoruz!..

                        Abdullah b. Amr ibni’l-Âs (r.a.) anlatýyor:

                        Rasulullah (s.a.s.), bana:

                        “Ya Abdullah, sen, fulan kimse gibi olma! O, geceden bir kýsmýnda namaza kalkar idi, sonra gece namazý terk etti.” buyurdu.11

 

                        Gece namazý, muvahhid mü’minlerin, takvalarý gereði az da olsa devam edegeldikleri ibadet!.. Ýbadetleri yapmaya çok hýzlý baþlayan amma devamýný getiremeyen gibi olmamak, saman alevine dönmemek!..

                        Muttakî mü’minlerin özelliði… Rabbimiz Allah Teâlâ, onlarýn bu özelliðini þöyle beyan buyurur:

                        “Onlarýn yanlarý (gece namazýna kalkmak için) yataklarýndan uzaklaþýr. Rablerine korku ve umutla duâ ederler ve kendilerine rýzýk olarak verdiklerimizden infâk ederler.”12

 

                        Muaz b. Cebel (r.a.) anlatýyor:

                        Rasulullah (s.a.s.):

                        “Yanlarý, yataklarýndan uzaklaþýr.” (Secde, 32/16) ayeti hakkýnda:

                        “Kulun, geceleyin (namaz) için (yataðýndan) kalkmasýdýr.” buyurdu.13

 

                        Bütün bu delilleri gündeme getirdik ki, mü’min müslüman kullarýn ibadet konusunda çok dikkatli ve devamlý olmalarýnýn güzelliði ve iyiliði daha iyi anlaþýlsýn…

                        Seyyid Þerif Cürcânî (rh.a.) ibadeti þöyle tarif eder:

                        “Mükellefin, nefsinin hevâsý hilafýna, Rabbi için ta’zim olarak yaptýðýdýr.”14

 

                        Elmalýlý Muhammed Hamdi Yazýr (rh.a.)’in beyaný ise þöyle:

                        “Þeriat lisânýnda ibadet: Niyete mutevakkýf (baðlý) olarak yapýlmasýnda sevab olan ve Cenâb-ý Allah’a kurbet (yakýnlýk) ifade eden taat-ý mahsûsadýr.

                        Þeriat nazarýnda ibadet: Ýnsanýn ruhen, Cismen, zâhiren ve bâtýnen bütün mevcudiyyetiyle yalnýz Allah’a yapýlan þuurlu bir taat ve kurbettir.”15

 

                        Muvahhid mü’minler, kadýnýyla, erkeðiyle, gencinden yaþlýsýna kadar her cinsten ve her yaþta, yaratýlýþ gayeleri olan þirk koþmadan yalnýzca yegâne Rabbleri Allah’a ibadet etmelidirler… Ýbadette, yani salih ameller iþlemede devamlýlýk þartýna riâyet etmeli, dosdoðru yol olan “Kitab ve Sünnet Yolu”’ndan ayrýlmamalýdýrlar… Az da olsa daimî olan ibadetin þuurunda olan mü’min müslüman kullar, Ýman, Tevhid ve Ýslâm üzere sabit kalýp her ân olumlu geliþmeye ve olgunluða doðru adým atmalýdýrlar…  Dosdoðru yoldan ayrýlmadan yavaþ da olsa hedefe doðru ilerlemek, Akîdeden ve salih amelden taviz vermeden olgunlaþýp geliþmek, mü’min þahsiyetinin kemâlatýdýr… Akîdesiyle salih ameliyle Rabbi Allah’a, Rasulullah (s.a.s.)’i örnek edinerek kulluðunu devam ettirirken, gerek ilim, gerek ahlâk konusunda geliþip olgunlaþan muvahhid mü’min kâmil bir insan olur…

                        Allah Teâlâ’nýn emir buyurduðu ve Rasulullah (s.a.s.)’in gösterdiði dosdoðru yoldan dikkatli, hassas ve þuurlu adýmlarla yürüyen mü’min müslümanlar, kendilerini sapýk yollara çaðýranlara asla meyledemez ve onlarýn davetine icâbet edemezler…

                        Abdullah ibn Mes’ud (r.a.) anlatýyor:

                        Rasulullah (s.a.s.), bir gün bize bir çizgi çizdi. Sonra:

                        “Bu, Allah’ýn (dosdoðru) yoludur.” buyurdu.

                        Ardýndan bunun saðýndan, solundan bazý çizgiler çizdi. Sonra:

                        “Bunlar (birtakým) yollardýr. Onlardan her yolun baþýnda, ona çaðýran bir þeytan vardýr!” buyurdu.

                        Sonra þu ayeti okudu:

                        “Bu, Benim dosdoðru olan yolumdur. Þu hâlde ona uyun. Sizi, O’nun yolundan ayýracak (baþka) yollara uymayýn. Bununla size tavsiye etti, umulur ki, korkup sakýnýrsýnýz.” (En’âm, 6/153) 16

 

                        Allah’ýn beyan buyurduðu dosdoðru yolu: Hak Din Ýslâm’dýr… Ýslâm’ýn dýþýndaki yollarýn bütünü, o yollarýn baþýndaki davetçi þeytanlarýn çaðýrdýðý taðutî ideolojiler ve bâtýl düzenlerdir… Taðutî ideolojiler ve bâtýl düzenlerle amel ederek hak yola varýlmaz. Çünkü hak yoldan ayrýlarak, taðutî ideolojiler ve bâtýl düzenlere bulaþýlmýþtýr…

                        “De ki: “Hak geldi, bâtýl yok oldu. Hiç þübhesiz bâtýl yok olucudur.”17 diye buyuran Rabbimiz Allah:

                        “Ýþte bu, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’dýr. Öyleyse haktan sonra sapýklýktan baþka ne var? Peki, nasýl hâlâ çevriliyorsunuz?”18 buyurmaktadýr.

                        Bâtýlý, tamamen ortadan kaldýran hak, Âlemelerin Rabbi Allah tarafýndan beyan buyrulmuþ ve onun geliþiyle bâtýl yok olmuþtur. Hak ortaya çýktýðýnda, bâtýl yok olmaya mahkûmdur… Apaçýk olan hak ile tanýþanlar, inananlar ve amel etmeye gayret edenler, haktan saptýklarý zaman, dalâlete ve bâtýla saparlar… Haktan ne kadar saparsa, bâtýla o kadar meyleder ve haktan ne kadar uzaklaþýrlarsa, bâtýlâ o kadar yakýnlaþýrlar…

                        Akîde olarak bâtýldan kendisini koruyanlar, amel olarak haramlardan ve günahlardan korunmalýdýrlar… Tevhid akîdesini, þirkten, küfürden, bid’at ve hurafelerden koruyanlar, amellerini haramdan, günahtan ve gafletten korumaya gayret ederken, kendisini korumaya çalýþýrken, çoluk-çocuðunu da koruma altýna almalýdýr…

                        Önderimiz Rasulullah (s.a.s.), bu konuda bir örnek vererek ümmetini uyarmýþtýr!..

                        Nevvâs b. Sem’ân el- Ensarî (r.a.) rivayet eder:

                        Rasulullah (s.a.s.) þöyle buyurur:

                        “Allah, doðru yolun anlaþýlmasý için bir misal verir. Bu misalde, yolun iki yaný duvarla kaplýdýr. Duvarlarda açýk kapýlar ve kapýlarýn üzerinde yere kadar uzanan perdeler bulunmaktadýr.

                        Yolun baþýnda bir davetçi þöyle nidâ eder:

                        — Ey insanlar, hepiniz yoldan gidin, ayrýlmayýn!

                        Yolun ortasýnda bir baþka davetçi de, bu yolda yürümeye çaðýrýr. Kapýlarýn perdelerini açmaya çalýþanlara þöyle nidâ eder:

                        — Ne yapýyorsun!.. Orayý açma! Eðer açarsan içeri dalarsýn!

                        (Dikkat edin!) Bu yol, Ýslâm’dýr. Yolun iki tarafýndaki duvarlar, Allah’ýn sýnýrlarýdýr. Açýk kapýlar, Allah’ýn yasaklarýdýr. Yolun baþýndaki davetçi, izzet ve celâl sahibi Allah’ýn Kitabý’dýr. Yolun içindeki davetçi de, Allah’ýn her müslümanýn kalbine yerleþtirdiði nasihatçi (iman)dýr.”19

 

                        Muvahhidlerin, mücahidlerin ve muttakîlerin imamý Rasulullah (s.a.s.)’in bu iki hadislerinde verdiði örneðe ve mesaja çok dikkat edilmelidir… Akîde bakýmýnda taðutî be bâtýl düzenlerden alabildiðince uzak duran her mü’min müslüman ferd, amel bakýmýndan haram ve günah olan þeylerden var gücüyle uzaklaþmalýdýr!.. Nokta kadar menfaata, virgül gibi eðilmemeli, her zaman ve her mekânda dik duruþunu korumalý, asla eðilip bükülmemelidir…

                        Çaðdaþ taðutî zalim egemen güçler tarafýndan iþgal edilen Ýslâm topraklarýnda bir asýrdan beri küfür ve þirk kültürüyle beyinleri ve kalbleri kirletilen nesillerin, “Yeniden Ýslâm’a” davet edilmeleri, yeniden Tevhid’le tanýþtýrýlmalarý ve yeniden hayatýn Ýslâm ile düzenlenmesi cihadýnda, Tevhidî mücadelede dimdik duruþunu sergileyen mü’min müslümanlar, mücadele usûllerini yolun baþýna çok iyi araþtýrýp belirlemelidirler… Ýþgal edilip taðutlarýn egemenliðine verilen, þirk ve küfür kanunlarýnýn geçerli olduðu, Ýslâmî hükümlerinin geçersiz kýlýnýp yasaklandýðý topraklarýndaki hayat þartlarýný çok ciddi bir þekilde tahlil edilip, “Kitab, Sünnet, Ýcmâ ve Kýyas” delilleri ölçüsünce gündeme getirilmelidir… Ýslâmî ölçüde belirlenen mücadele ve mücahede metodu çerçevesinde amel edilmeli, gerek iman, gerek amel konusunda taviz verilmeden hedefe yürünmelidir!..

                        Rabbimiz Allah Azze ve Celle þöyle buyurur:

                        “Ey iman edenler, Allah yolunda adým attýðýnýz zaman gerekli araþtýrmayý yapýn ve size (Ýslâm geleneðine göre) selâm verene, dünya hayatýnýn geçiciliðine istekli çýkarak: ‘Sen, mü’min deðilsin’ demeyin. Asýl çok ganimet, Allah katýndadýr. Bundan önce siz de böyle idiniz. Allah, size lütufta bulundu. Öyleyse iyice açýklýk kazandýrýn. Þübhesiz Allah, yaptýklarýnýzdan haberi olandýr.”20

 

                        “Ýþ konusunda onlarla müþavere et. Eðer azmedersen, artýk Allah’a tevekkül et. Þübhesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”21

 

                        “Daru’l-Harb”e dönüþmüþ, iþgal edilen Ýslâm topraklarýnda esaret altýndaki mustaz’af mü’min müslümanlar, mücadele ve mücahede ortamýný oluþturmadan önce, Ýslâm ölçüsünce delilleri ve istiþâreyi gündeme getirmeli, en güzel, en hayýrlý usûlü belirlemeli, karar vermeli ve kararlarý üzerinde ilkeli, seviyeli bir þekilde sabretmeli, yani direnmelidirler…

                        “Her esen rüzgara eðilecek olursan, dað kadar da olsan saman çöpü kadar kýymetin yoktur” diyen Ýslâm arifi, çaðlarý kuþadan bir hakikata vurgu yapmýþtýr!..

                        Rabbimiz Allah’ýn beyan buyurduðu ve önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in gösterdiði dosdoðru yol üzerinde yürürken dirençli olunmalýdýr… Ýman ve ilimle donanmalý, salih amel kuþanmalý ve eðilmeden, bükülmeden Ýslâm’ýn izzetine herhangi bir leke sürülmesine vesile olmadan yola devam edilmelidir… Düþman cephesinin maddeten güçlü oluþu, muvahhid mü’minlerin gözlerini korkutmamalý, en üstün olanýn kendileri olduklarýný unutmamalýdýrlar… Çünkü katkýsýz iman etmiþlerdir… Allah Teâlâ öyle buyurmuþtur!..

                        “Gevþemeyin, üzülmeyin. Eðer (gerçekten) iman etmiþseniz, en üstün olan sizlersiniz.”22

 

                        Muvahhid mü’minler, iman ve Ýslâm kardeþleri olan diðer muvahhid mü’minlerle beraber olmalý, birbirlerinin velîleri olduklarýný idrak etmelidirler… Kâfirler, birbirlerinin velîleri olurken, yardýmlaþýp mazlum halklarý sömürürken, mü’min müslümanlara ne oluyor ki, birbirlerinin velîleri olamýyorlar? Dosdoðru yol üzere bir araya gelemiyor, iman, takva ve teslimiyet ölçüsünce hep beraber “Allah’ýn ipine” sarýlmýyorlar?..

                        Rabbimiz Allah Teâlâ, mü’min Müslümanlarýn hak üzere, Tevhid üzere, iman ve Ýslâm üzere velâyeti gerçekleþtirmezlerse, meydana gelecek felaketi beyan buyuruyor:

                        “Ýnkâr edenler (kâfirler), birbirlerinin velîleridir. Eðer siz bunu yapmazsanýz (birbirinize yardým etmez ve dost olmazsanýz), yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesâd) olur.”23

 

                        Kadýnýyla, erkeðiyle bütün mü’min müslümanlarýn, Allah’ýn emrettiði bu velâyeti, emrolduklarý gibi dosdoðru bir þekilde oluþturmalarý gerekir… Ýmkânlarýn el verdiði ölçülerde azda olsa daimî olan ibadet inancý ve þuuruyla hareket etmelidirler… Taðutu, her yönüyle reddederek Allah’a iman edip salih amel iþleyen mü’min müslümanlarýn birbirlerinin velîleri olduðunu, onlarý yalnýz kendisine ibadet etsinler diye yaratan Allah Teâlâ beyan buyurur:

                        “Mü’min erkekler ve mü’min kadýnlar, birbirlerinin velîleridirler. Ýyiliði emreder, kötülükten sakýndýrýrlar, namazý dosdoðru kýlar, zekâtý verirler ve Allah’a ve Rasulüne itaat ederler. Ýþte Allah’ýn kendilerine rahmet edeceði bunlardýr. Þübhesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” 24

 

 

                   Dipnotlar

                   1- Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Libâs, B. 43, Hds .79

                    Sünen-i Nesâî, Kitabu Kýyamu’l-Leyl, B.17, Hds. 1642.

                    Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Satâtu’t-Tatavvu’, B. 27, Hds. 1368.

                2-  Ahmed Davudoðlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Þerhi, Ýst. T.Y.  C.4, Sh.332.

                3) Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Hzr. Necati Yeniel- Hüseyin Kayapýnar, Ýst. 1988, C.5, Sh. 217.

                4- Ýbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî-Muhtasar, çev. M.Beþir Eryarsoy, Ýst. 2008, C.11, Sh.591.

                5- Ýslâmî Bilgiler Ansiklopedisi, Ýst. 1993, C.2, Sh.250.

                    Ayrýca bkz. Türkiye Diyanet Vakfý Ýslâm Ansiklopedisi, Ýst. 2004, C.29, Sh.378 vd.

                6- Sahih-i Buhârî, Kitabu’r-Rikâk, B.18, Hds.52.

                7- Sahih-i Buhârî, Kitabu’r-Rikâk, B.18, Hbr.53..

                8- Sahih-i Buhârî, Kitabu’r-Rikâk, B.18, Hbr.49.

                    Kitabu’l-Ýmân, B.32, Hds.36’ýn devamýnda.

                    Sahih-i Müslim, Kitabu Salâti’l-Müsafirin, B.31, Hds.221’in devamýnda.

                9- Sahih-i Buhârî, Kitabu’t-Teheccüd, B.7, Hbr.12.

              10- Sahih-i Müslim, Kitabu’s-Siyam, B.38, Hds.202.

                11- Sahih-i Buhârî, Kitabu’t-Teheccüd, B.19, Hds.32.     

                12- Secde, 32/16.

                13- Ahmed ibn Hanbel, Kitabü’z-Zühd, çev. Mehmed Emin Ýhsanoðlu, Ýst. 1993, C.1, Sh. 54, Hds.164. Ayrýca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5, Sh.242.

                14- Seyyid Þerif Cürcânî, Arabça-Türkçe Terimler Sözlüðü-Kitabu’t-Ta’rîfât, çev. Arif Erkan, Ýst. 1997, Sh.150.

                15- Elmalýlý M. Hamdi Yazýr, Alfabetik Ýslâm Hukuku ve Fýkýh Istýlâhlarý Kamusu, Hzr. Av. Ayhan Yalçýn, Ýst. 1996, C.2, Sh.396-397.

                16- Sünen-i Dârimî, Mukaddime, B.23, Hds.208.

                      Sünen-i Ýbn Mace, mukaddime, B.1, Hds.11.

                17- Ýsra, 17/81.

                18- Yunus, 10/32.

                19- Ýmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, çev. Rýfat Oral, Konya, 2003, C.1, Sh.104, Hds. 28/70.

                20- Nisa,4/94.

                21- Âl-i Ýmrân, 3/159.

                22- Âl-i Ýmrân, 3/139.

                23- Enfal, 8/73.

                24- Tevbe, 9/71.


Bu Makale 4828 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

12/02/2024 - 11:04 HESABA ÇEKÝLMEK

©

03/07/2017 - 15:52 EN GÜZEL SÖZLÜ OLMAK

©

01/02/2017 - 11:24 KENDÝLERÝNE MÜHLET VERÝLEN ZALÝMLER

©

07/11/2016 - 11:47 ALLAH'IN VELÎLERÝ KÝMLERDÝR?

©

18/10/2016 - 14:06 KUDÜS VE MESCÝD-Ý AKSÂ HAKKINDA BÖYLE BUYRULDU

©

27/09/2016 - 11:22 AZ GÜLÜP ÇOK AÐLAMAK!

©

10/08/2016 - 13:03 KALBLERÝ ÝÞGALDEN KURTARMAK

©

28/06/2016 - 12:04 CAHÝLLERÝ, CEHÂLETEN KURTARMAK

©

02/05/2016 - 12:18 MÜ'MÝNLERÝN MÝSALÝ

©

09/03/2016 - 14:01 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

01/02/2016 - 10:59 DOSDOÐRU YOLDAN SAPMAMAK ÝÇÝN

©

04/01/2016 - 11:38 BÜYÜK CÝHAD

©

01/12/2015 - 13:49 EN HAYIRLI NESÝL BÖYLE ÝDÝ!

©

31/07/2015 - 14:48 Dosdoðru Yolun Eþkiyasý

©

06/05/2015 - 14:28 KALBE DAÝR

©

16/12/2014 - 12:16 AHDE VEFÂ, KATIKSIZ ÝMANIN GEREÐÝDÝR

©

23/10/2014 - 15:41 “BÝZ, ÜMMÎ BÝR ÜMMETÝZ!”

©

01/09/2014 - 15:35 ÜMMETÝN HELÂK SEBEBÝ

©

04/07/2014 - 15:08 KÝM KAZANDI?..

©

09/06/2014 - 11:09 ALLAH’IN KULU VE RASULÜ MESÝH ÝSA (A.S.)’IN HÝKMETLÝ BEYANLARINDAN

©

05/05/2014 - 12:39 MÜSLÜMANLARDAN ÝLKÝ OLMAK

©

09/04/2014 - 13:03 ZULÜMLE ABÂD OLANLAR

©

01/02/2014 - 14:16 MUVAHHÝD, MÜCAHÝD VE ÖNCÜ BÝR ÝSLÂM ÂLÝMÝ

©

04/12/2013 - 13:50 RASULULLAH (S.A.S.) E ÝTAAT

©

04/10/2013 - 14:26 ALLAH’IN SEVGÝSÝNÝ KAZANMA YOLLARI

©

12/08/2013 - 16:04 BU VASÝYET HEPÝMÝZE!

©

16/07/2013 - 13:09 Þirk: En Korkunç Münker

©

19/06/2013 - 16:40 ÞÝRK CEPHESÝNÝN TUZAK TEKLÝFLERÝ

©

20/05/2013 - 15:24 MÜ’MÝNÝN DEÐERÝNÝ BÝL!

©

18/04/2013 - 11:30 SEVGÝNÝN BEDELÝ

©

19/03/2013 - 14:46 CENNETLÝK KULUN AMELÝ

©

19/02/2013 - 11:36 CEMAAT VE AYRILIK

©

28/01/2013 - 13:39 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

24/12/2012 - 15:50 EZELÎ VE EBEDÎ BÝR UFUKTAN BAKMAK

©

24/12/2012 - 15:36 KUR'AN'DA ÝMAN ÝLKELERÝ

©

21/11/2012 - 14:04 TOPLUMSAL DEÐÝÞÝMÝN ÝLKESÝ

©

25/09/2012 - 12:31 ALLAH YALNIZ ANILINCA

©

23/07/2012 - 12:38 EY FIKIH OKUYANLAR, FIKHEDÝN!

©

04/06/2012 - 12:36 RASULULLAH (S.A.S.)’E MUHALEFET ETMEMEK

©

25/04/2012 - 15:42 DEÐERLENDÝRMEDE ÖLÇÜ

©

26/03/2012 - 12:43 "ÝSLÂM EN YÜCEDÝR!"

©

30/01/2012 - 11:45 TEVHÝD VE AHLÂK

©

02/01/2012 - 14:34 EHL-Ý SÜNNET’E GÖRE ULU’L-EMRE ÝTAAT

©

28/11/2011 - 14:02 AZ DA OLSA, DAÝMÎ ÝBADET

©

03/10/2011 - 12:32 ÂLÝMLER: TOPLUMUN ÖNDERLERÝ

©

05/09/2011 - 15:00 AMELLERÝ BOÞA GÝDENLER

©

01/08/2011 - 12:10 Zulmedenlere Meyletmeyin !

©

04/07/2011 - 14:25 YALNIZ ALLAH ÝÇÝN OLMAK

©

03/06/2011 - 15:01 Zilletlerini Düþünmeden Dinlerini Tartýþanlar

©

09/05/2011 - 12:25 Ümmet’in Diriliþi

©

11/04/2011 - 15:19 “Benim Rabbim Kim? Sorusuna Cevab Aramak

©

07/03/2011 - 14:31 Mü’minlerin Yolu

©

14/02/2011 - 13:30 ÜMMETÝN ZAYIF MÜ’MÝNLERÝ

©

06/01/2011 - 11:04 Felâketi Önlemek

©

02/12/2010 - 12:18 Allah’dan yardým dilemenin þartlarý: NAMAZ (2)

©

14/10/2010 - 18:18 Rasulullah (s.a.s.) Sevgisi

©

22/06/2010 - 12:49 Allah ve Rasulünden (s.a.s.) Müjde!

©

18/05/2010 - 11:42 Âl-i Cengiz Oyununa Gelmemek

©

16/04/2010 - 11:55 Allah’tan Baþkasýna Kulluk Yapanlar

©

22/03/2010 - 16:53 Þirk: En Korkunç Münker

©

21/01/2010 - 11:03 Mesuliyeti Ýdrak Etmek

©

23/11/2009 - 16:00 Batýla Tabi Olanlar

©

23/10/2009 - 09:56 Evla Olan Def-i Mefasiddir

©

24/09/2009 - 11:05 "Lâ Ýlâhe Ýllallah Deyin

©

24/07/2009 - 12:13 Mü’minlerin Yolu

©

25/06/2009 - 11:04 Tevhid Kalesine Sýðýnmak

©

01/06/2009 - 16:18 Ümmetin Hakemi : Kur’an Ve Sünnet

©

28/04/2009 - 16:47 Her Çaðda Deðiþmeyen Tavýr

©

07/04/2009 - 15:48 Deðerlendirmede Ölçü

©

09/03/2009 - 16:19 Allah ve Rasulü (s.a.s.)´in Lânetini Hak Edenler

©

17/11/2008 - 23:52 Tevhid ve Dünyevîleþmek

©

05/09/2008 - 13:36 Allah ve Rasulü(s.a.s.)’in Lânetlediði Toplum

©

30/05/2008 - 22:58 Allah’ýn Razý Olduðu Üç Þey

©

02/03/2008 - 16:19 Kur’ânî Sorumluluk
 
 

Site Ýçi Arama

11 Sevvâl 1445 |  20.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

O gün (mahþerde), her nefis kendi nefsi (caný) için mücadele eder ve herkese amellerinin tam karþýlýðý verilir. Onlar (aslâ) zulme uðratýlmazlar.

( Nahl sûresi - 111)

Bir Hadis

Abdullah Ýbni Ömer radýyallahu anhümâ’dan rivayet edildiðine göre
Hz. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ indinde arkadaþlarýn hayýrlýsý, arkadaþýna faydalý olandýr. Yine Allah Teâlâ indinde komþularýn hayýrlýsý, komþusuna faydalý olandýr.”



Tirmizî, Birr 28

Bir Dua

“Allah’ým! Kalbimde nur, gözümde nur, kulaðýmda nur, saðýmda nur, solumda nur,
üstümde nur, altýmda nur, önümde nur var eyle, benim nurumu artýr.”

(Müslim, Müsâfirîn, 181)

Hikmetli Söz

Geçenlerden ibret alýnýz gayretle çalýþýnýz gafil olmayýnýz. Hiç bir hareketinize göz yumulmaz. Hani nerede dünyaya gelipde orada uzun müddet menfaatler saðlayan orayý imar edenler ekip biçenler ve onlarýn kardeþleri. Onlarý unuttunuz mu? Dünyaya Allah'ýn verdiði kadar deðer veriniz.
Ahirettende nasibinizi unutmayýnýz.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com