Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 2957
Toplam 15256702
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!
03/06/2011 - 14:24
 
Hz. Peygamber, torunlarýný sevdiði bir sýrada, bir Ârâbî/bedevînin, on çocuðu olduðunu, fakat bunlardan hiçbirisini sevip öpmediðini belirtmesi üzerine, Rasûlullah'ýn "Allah senin kalbinden merhameti çekip almýþsa ben ne yapabilirim?!"

Ýslâm'ýn aile anlayýþýnda, normal þartlarda kadýnýn baþlýca görev ve meþguliyet alaný evidir. Bu durum, prensip olarak çocuklarýn ihmal edilmesini büyük ölçüde önlemektedir. Çocuklara sevgi ve yetiþtirme yönünden daha fazla vakit ayýrmasý gereken anne olmakla birlikte, babanýn sorumluluðu da, anneden daha az deðildir. Baba, çocuklarýnýn ve onlarýn müslümanca yetiþmesinin; iþinden ve dünyevî meþguliyetlerinden çok daha önemli olduðunu davranýþlarýyla ispatlamalýdýr. Hz. Peygamber, torunlarýný sevdiði bir sýrada, bir Ârâbî/bedevînin, on çocuðu olduðunu, fakat bunlardan hiçbirisini sevip öpmediðini belirtmesi üzerine, Rasûlullah'ýn "Allah senin kalbinden merhameti çekip almýþsa ben ne yapabilirim?!"  (Müslim, Fezâil 64) buyurmasý, Ýslâm'ýn çocuk sevgisine verdiði önemin örneklerinden biridir. Çocuklarýn, dinî (dinin içine giren ilmî, ahlâkî) ve meslekî bakýmdan eðitilip öðretilmesi, ebeveynin en önemli ve en zor görevidir.

 

Çocuklarýn Eðitimi Konusunda Ana-Baba Neler Yapabilir?

 

Ne yapýlmalý sorusuna verilecek cevabýn þekli, öncelikle bizim nerede durduðumuz ile alâkalýdýr. Nihâî tercihimizi Allah’tan, âhiretten, cennetten, Ýslâm’dan, Kur’an’dan yana yapýp yapmadýðýmýzla ilgilidir. Ýmkân ondan sonraki mesele. Zaten Allah, nihâî tercihini Kendinden yana yapanlara, yollarýný açacak, onlarý güçlerinin dýþýndakinden zaten hesaba çekmeyecek. Ama önce biz bu tercihi yapmýþ mýyýz, ya da böyle bir arayýþ içerisinde miyiz, onu sorgulamamýz lâzým. Yani, Allah’a kulluðu birinci sýraya alýyor muyuz? Ýþimizi seçerken, eþimizi, aþýmýzý seçerken, evlâdýmýzla ilgili tercihimizi yaparken, kendimizle ilgili kararlar verirken Allah’ý merkeze alarak mý hareket ediyoruz? Yoksa, kulluk görevlerimizle ilgili çoðu alanda mâzeret adýyla bahânelere mi sýðýnýyoruz?

 

Okul gibi, askerlik gibi konularý çözmek için devlet gücü lâzýmdýr. Müslümanlar günümüzde dünyanýn hemen hiçbir yerinde siyasî otorite oluþturamadýlarsa, bunu mâzeret sayýp kesin haram olan, hatta haramýn ötesinde þirkle baðlantýlý olan hususlara bahane arama lüksüne sahip olamazlar. Siyasî otoriteleri yoksa cemaatleri vardýr (olmalýdýr). Mekke’de camii yoktu, okul yoktu; ama Erkam’ýn evi vardý. Ümmetin evleri vardý. Yani camii, okul fonksiyonunu icra edecek, insanlara vahyi öðretebilecek, çocuklarýný bu noktada korumalarýný saðlayacak, imkânlarýn elverdiði en uygun çözümlere gidilmiþti. Yine Hz. Musa, Firavun gibi azgýn bir zorbanýn her uygulamasýyla tanrýlýk tasladýðý bir yerde risâlet görevine muhâtap olmuþtu. Hz. Musa’yla ve O’na iman edenlerle ilgili bir âyet-i kerime var; meâli þöyle: “Mûsâ’ya ve kardeþine, ‘kavminiz için Mýsýr’da evler hazýrlayýn ve evlerinizi namaz kýlýnacak yerler yapýn. Namazý dosdoðru kýlýn. Mü’minleri müjdele’ diye vahyettik.” (10/Yûnus, 87). Zaferle müjdelenecek mü’minlerin yapmalarý gereken zafere yönelik faâliyetler gündeme gelir. Nedir o? Evleri mescid edinmek. Mescid tâbirini bugünkü vâkýadan yola çýkarak sadece namaz kýlýnýp daðýlýnan yerler deðil; otuz civarýnda iþlevi bulunan, siyasal, sosyal, ailevî ve eðitimle ilgili her türlü düzenlemeyi içeren bir muazzam kurum olarak düþündüðümüzde, evlerin mescid, yani mektep, okul ve insanlarýn ihtiyaçlarýna cevap verecek kurumlar haline getirilmesi emri ile karþý karþýyayýz. Dolayýsýyla hantal yapýlarýn modasý da geçti. Müslümanlar ne kaybettilerse araçlardan, metotlardan kaybettiler. Çok yönlü mobil hizmet alanlarý oluþturmalýdýr. Çok yönlü kullanýlabilecek ve deðiþik planlara müsâit faâliyet için cemaatlere, dernek ve vakýflara çok iþ düþüyor.

 

Öncelikle vurgulamalýyýz ki, Ýslâm’ýn hâkim deðil mahkûm olduðu ülkelerdeki okullarda çocuklarýn þirkten uzak yetiþme özgürlüðünün olmadýðý, kimsenin üzerinde durmadýðý fecî bir durumdur. Öncelikle öðrenci ve öðretmen olarak þirk tornasýndan geçmeme hakký için mücâdele gerekiyor. Resmî âyinlerde þirk unsuru olan hususlar varsa bu törenler, bazý derslerde kabulü ve dillendirmesi þirk olan durumlar varsa onlar, müslüman halkýn baþörtüsü sorunundan çok fazla önemsenmesi gereken en ciddi problemlerdir. Varsa yoksa sadece baþörtüsü yasaðý gündemde. ABD gibi, Avusturya ve diðer Avrupa ülkeleri gibi, baþörtüsünün suç olmadýðý memleketlerde yaþasaydýk, bizim okullardan istediðimiz olmayacak mýydý? Yani sadece üniversitelerde ve sadece baþörtüsünden baþka. Baþörtüsüne bile müsaade etmeyen bir zihniyetin, baþýn içine koyduðu zihniyetin ne olup olmadýðý, ciddi mânâda maddeler halinde net olarak dosta düþmana ilan edilebilmiþ bile deðildir ki, ona göre eylem planý hazýrlansýn.

 

Okullarda Darwin teorisinin ve benzeri özgül aðýrlýðý fazla olmayan birkaç meselenin, bir de ahlâkî problemlerin dýþýnda karþý çýkýlmasý gereken meseleleri yok gibi davranýyor müslümanlar. Yani kim neye niçin karþý çýkýyor, kim neyi niçin istiyor; belli deðil. Karþý çýkýlan þeyler olmazsa olmaz þeyler midir, olmazsa güzel olur cinsinden midir, bu da net deðil.

 

Eðitim, baþlý baþýna kitaplýk, hatta kütüphanelik bir konu. Hele Kitapsýz eðitimin problemleri, açtýðý yaralarýn tedavisi... Eðitim, Rab kavramýný gündeme getirir. Ýnsanlarýn mutlak eðiticisi, terbiye edip yetiþtiricisi Allah'týr. O'nu temel almayan eðitim, eðitim deðil öðütüm olur, eritim olur. Pansuman tedaviler yerine; radikal deðiþim ve çözümler olmadan eðitimden hayýr beklemek, okyanusu yürüyerek geçmeyi düþünmek demek. Câhilî eðitim kurumlarýnda bilginin temel kaynaðý olarak vahy kabul edilmeyip sadece akýl ve duyu organlarý kabul edilir. Laik devlet yönetime, laik eðitim de bilime Allah'ý karýþtýrmaz. Oralara baþka ilâhlar(!) yön verir. Halbuki Kur'an'a göre yönetmek ve eðitmek/terbiye sadece tek Rab olan (terbiye eden, eðitip yönlendiren) Allah'a ve izin verdiklerine aittir, bunlarýn ilkelerini tesbit yalnýz O'nun hakkýdýr. Vahyi, eðitime müdâhale ettirmemek, hem eski Arap câhiliyyesinde, hem de günümüzdeki þirke dayalý düzenlerin güdümündeki modern câhiliyyede ortak þirk kaynaðýdýr. Dünyanýn oluþumu ve insanýn ortaya çýkýþý gibi konularda ortaya atýlan teorilerden tutun, hiçbir konu Allah'a dayandýrýlmaz. Besmele ile baþlamak bile yasaktýr derse, Es-selâm'la sýnýfa girmek gibi. Baþörtüsü yasaðý da gâyet doðaldýr bu zihniyette. Ama, besmele ile baþlama, baþörtüsüne göz yumma câhiliyyenin veremeyeceði tâvizler deðildir. Ve bana göre câhiliyyenin o zaman tehlikesi daha büyük olur. Ýçinde haktan bazý basit hususlar taþýyan bâtýl daha tehlikeli olacaktýr, hakka hiç yer vermeyen bâtýldan. Günümüz bilimleri ve eðitim anlayýþlarý, yaratmayý ve eðitip terbiye etmeyi (rablýðý) Allah'a hiç dayandýrmadýðýndan;  yoktan var edici, yarattýklarýný yönetici bir ilâh ve eðitici bir rab olarak baþka tanrýlara inanýp kul olmaya hazýr müþrik tip yetiþtirmek için çabalar. Kur'an'ýn ilkelerine hiç yer vermeyen, O'nun emir ve yasaklarýný, hükümlerini bilimsel bulmayan anlayýþta neyi eleþtirecek, nasýl düzelteceksiniz? Yaratma konusunda Arap müþrikleri kadar bile Allah’ý kabul etmeyen þirk zihniyeti, bize göre kendisine küçük bir Kitap (suhuf, vahy) verilmiþ bir peygamber olan ilk insaný, okuyup-yazmasý olmayan, hatta konuþamayan, çið et yiyen maðara insaný olarak tanýtýr. Þirk zihniyeti, ilk insanlarýn yaþayýþýný, karanlýk çað safsatasý ile baþlatýr. Çað tasnifleri ve tarihe bakýþ, tevhidî inanýþtan tümüyle farklýdýr. Hz. Âdem’den beri devam eden tevhidî hayat ve hak-bâtýl mücâdelesi unutturulmak istenir. Peygamberler deðil, krallardýr vahyi kabul etmeyen tarihin öne çýkarttýðý. Hak - bâtýl mücâdelesi deðil; savaþlar, antlaþmalar ve uyduruk uygarlýklardýr üzerinde durulan. Müþriklerin hâkim olduðu devlet düzenleri, ileri medeniyetler olarak tanýtýlýr, câhiliyye hayatý ideal toplum modelleri olarak sunulur. Câhiliye eðitiminden geçmiþ ve Ýslâm’ý hakkýyla öðrenememiþ her ýrktan insanýn asr-ý saâdeti; Roma, Atina ve Isparta uygarlýðý, Mýsýr veya Bâbil medeniyetidir. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinin adýndan da anlaþýlacaðý gibi, Din, sadece kültür ve ahlâktan ibârettir, ahlâkýn da uygulanmasý deðil, sadece bilgisi önemlidir bu zihniyete göre.

 

Çocuk, anne ve babaya emânet olarak teslim edilmiþ bir fitnedir/sýnavdýr. Ana ve baba, kendisi veya vekilleri eliyle çocuðun ya Ýslâm fýtratýný koruyacak, ya da þirke bulaþtýracak. Ýkincisi olursa, âhirette de kendisini bu þekilde yetiþtiren büyüklerine evlât þöyle diyecek: "Yüzleri ateþte evrilip çevrildiði gün, 'Eyvah bize! Keþke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e itaat etseydik!' derler. 'Ey Rabbimiz! Biz reislerimize/beylere ve büyüklerimize itaat edip uyduk da onlar bizi yoldan saptýrdýlar' derler. 'Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onlarý büyük bir lânetle lânetleyip rahmetinden kov." (33/Ahzâb, 66-68)

 

Çaðýmýz, bilgi çaðý deðil, bilgi kirliliði çaðýdýr. Modern yaþam biçiminde insanlarýn beyni çöp kutusuna döndü. Vahiyle baðlarý koparýlan insana eðitim kurumlarý, medya, teknoloji, çevre býrakýn âhireti, dünya için bile gereksiz, hatta zararlý þeyleri bilgi ve kültür adýna (insan istemese bile) dayatarak depoluyor. Ýnsanlar, vahye dayalý gerçek ilimden koparýlýp lügat ve itikadî anlamlarýyla cehâlete itilirken, diðer yandan bilgi kirliliðinin kurbaný oluyorlar.

 

Kurumlardan ve çevreden öðrenilenlerin hepsi de yanlýþ ve zararlý deðil elbette. Ama vahiyle, dünyada ve âhirette insaný kurtaracak “ilim”le karþýlaþtýrýlýnca küçük bilgi kýrýntýlarý þeklinde kalmaktadýr bunlar. Býrakýn zararlýsýný, “faydasýz ilimden” bile Allah’a sýðýnmaktadýr tek önderimiz (Tirmizî, Deavât 68, hadis no: 3711). Bilgi kýrýntýlarýnýn “ilim” haline gelmesi için vahiyle saðlamasýnýn yapýlmasý, hazmedilip özümsenmesi, posasýnýn çýkarýlmasý, pratikte faydalý hale gelip uygulanmasý gerekmektedir. Yine illet ve gâyesinin belirlenmesi, Allah rýzâsýna hizmet etmesi, bütün içindeki yerinin uygunluðu ve insanlýðýn hayrýna/salâhýna hizmet etmesi lâzýmdýr. Kur’an’a göre âlim kuru bilgi sahibi, hele kitap yüklü merkep deðil (62/Cum’a, 5); Allah’tan huþû duyup titreyen muttakî kimsedir (35/Fâtýr, 28). O yüzden takvâdan uzak bilgi ilim sayýlmaz, hele vahiyden kopuk ve kiþiyi Allah’tan uzaklaþtýran þeyin adý kesinlikle “ilim” olamaz. Eðitim, insana yön vermek, onu yönlendirmektir. Terbiye (eðitim) insaný inþâ etmek demek olduðundan mutlak terbiyeci/eðitimci ancak Allah’týr. O’ndan kopuk bir eðitimci farkýnda olmasa bile rablik iddiasýndadýr. Osmanlý dedelerinin yaptýklarýnýn tam tersi bir uygulama ile karþý karþýyadýr bugün bu topraklarda yaþayan nesiller; tersine bir devþirme söz konusudur.

 

Evler, sadece çocuklarýn deðil; anne ve babanýn da okuludur. Ama ana ve babalarý yetiþtirecek ehil ve emin yerlere büyük ihtiyaç var. Müslüman cemaat ve teþkilâtlara düþen önemli bir görev, çocuklardan önce ana ve babalarý yetiþtirmek olmalýdýr. Evlilik ve ana baba okullarý açmalý, geliþtirmelidirler. Eðer baba evinde ve evlilik öncesinde anne adayý, kendini yeterince yetiþtirmediyse, evlilikten sonra sorumluluk hanýmýn kendisiyle birlikte kocaya âittir. Zarûri olan hususlarý ya bizzat kocasý öðretecek, ya da öðrenmesine imkân ve fýrsatlar oluþturacaktýr.

 

Eðitim, hevâî isteklere (vahyin tesbit ettiði þekilde) istikamet ve sýnýr tâyin edebilecek irâde eðitimini, tevhidî bilinci, ibadete devamý ve ahlâkî özellikleri ihmal etmeyecek þekilde, daha doðrusu bunlarýn temel alýndýðý bir ölçüde deðerlendirilmelidir. Bunlarýn, vahyi merkeze almadan yerine getirilemeyeceði gibi, ümmet planýnda ve ideal tarzda yerine getirilmesi ve eðitim problemlerinin kesin çözümü için Ýslâmî bir otoriteye ihtiyaç vardýr. Bununla birlikte cemaatler ve riskleri göze alabilen müslümanlar, kendi çocuklarýyla ilgili radikal (câhiliyye ile uzlaþmayan) tavýrlar alabilmeli; lokal, kýsmî ve yüzeysel de olsa çözümler üretmek için iþbirliðine gidebilmelidir. Yakýn yaþlarda çocuklarý olan beþ on ebeveyn birleþerek ev ortamýný okula dönüþtürecek çalýþmalar yapabilmelidir. Ama, riskleri göze alamayan mü’minleri býrakýn tekfir etmeyi, onlarý kýracak tavýrlardan bile kaçýnmalý, halleriyle örnek ve alternatif olmaya çalýþmalýdýr. Unutmayalým, bu din, sadece kahramanlarýn dini deðildir. Herkesten kahramanlýk beklenemez. Kaldý ki, günümüzdeki kahramanlar, bu özelliklerini hayatýn tüm alanlarýna da taþýyamadýklarýný itiraf etmelidir. Unutulmamalý ki eðitim, hayatýn sadece bir parçasýdýr; tümü deðil.

 

Radikal çözümlere ve resmî olarak riskli tavýrlara hazýr deðilse ebeveyn, yine yapabileceði hayli tedbirler vardýr. En azýndan cumartesi ve pazar günleri, hiç deðilse bir günün yarýsý, çocuklarýn Ýslâmî eðitimine ayrýlabilmelidir. Mahallenin çocuklarý her hafta ayrý bir öðrencinin evinde velîlerin tâyin edeceði þuurlu bir veya birkaç öðretmenin eðitim ve terbiyesine teslim edilir. Bir mahallede beþ on velî bir araya gelip imkânlarýný birleþtirerek çocuklarý için alternatif çözümler üretebilir. Üretmiyorlarsa, samimi ve gayretli olmadýklarýndandýr, diðer gerekçeler bahaneden öte bir deðer taþýmaz. Bireyler olarak bu iþlerin üstesinden gelinemiyorsa, cemaatleþerek, eðitimin sancýsýný duyan insanlar birleþerek bu hayatî meseleye kýsmî de olsa çözümler getirebilir. Zâten Allah, kimseye gücünün yettiðinden fazlasýný yüklemediðinden, ancak devlet otoritesiyle çözülebilecek ideal ve kesin çözümler de acele olarak beklenmemelidir.

 

Müslümaným diyenlerin genelini baðlayacak þekilde yine de çok þeyler yapýlabilir.  

 

Neler Yapýlabilir?

1- Evler okul olmalýdýr. Çocuðun eðitiminden dinimize göre direkt olarak ebeveyn sorumlu olduðundan esas muallim ve mürebbi (öðretmen ve eðitici) anne ve baba olmalý, evler de esas okul haline gelmelidir. Kiþilik/karakter eðitimi esas olarak ancak evde ve aile ortamýnda verilip inþâ edilebileceði gibi; müslümanlýk da, ahlâk, sevgi ve samimiyet gibi erdemler de çocuða mükemmel olarak ancak evde kazandýrýlabilir. "Koca", ayný zamanda "hoca" olmalý; evin reisi, liderliðini evde imamlýk, muallimlik ve muhtesiblik yaparak da yerine getirmelidir. Çocuðunu canýndan fazla seven anne, onun cehennemde yanmasýna rýzâ göstermediðini davranýþ ve fedâkârlýðýyla ispat etmelidir. Çocuðunu cehenneme götüren inanç, düþünce ve eylemlerden koruyacak þekilde onu eðitmenin yollarýný bulabilmelidir.

 

Ýnançlar, deðerler, gelenekler ve iyi alýþkanlýklar, daha çok aile içinde kazanýlýr. Çünkü çocuðun þahsiyetini kazandýðý devre, aile içinde geçer. Çaðdaþ tüm pedagoglar, "altý yaþa kadar çocuðun karakteri nasýlsa, ondan sonraki yaþantýsýnda fazla ekleme yapýlmadan ayný izler devam eder" görüþünde birleþirler. Bu sebeple, ilk yýllardaki eðitim ve terbiye, hayâtî ve hayat boyu önem taþýr.

 

Evlerde müfredâtý önceden tesbit edilmiþ, planlý programlý dersler yapýlabilir, kitap okuma saatleri düzenlenebilir. Bu derslerde, çocuklarýn yaþ ve seviyelerine göre, öncelikle inanç ve ahlâk eðitimleri, rûhî/psikolojik eðitimleri, zihnî eðitimleri, beden ve saðlýk eðitimleri ve giderek cinsî eðitimleri, insan iliþkileri ve iktisâdî eðitimleri verilebilir. Hiç deðilse, bu konularda ehil ve güvenilir kiþilerin eserleri tâkip edilebilir. Çocuða fazla bilgi yüklemekten çok, onu kiþilikli bir müslüman olarak yetiþtirip sevgiye dayalý eðitmek daha önemlidir. Kur'an öðrensin, hâfýzlýk yapsýn diye dinden, Kur'an'dan nefret ettirmek yerine; dinini öncelikle sevsin, Allah, Kur'an ve peygamber sevgisi alsýn, âhiret bilincine ve köklü bir imana sahip olsun denmelidir. Temizlik ve âdâb-ý muâþeret, terbiye ve nezâket de ihmal edilmemelidir.

 

Âile eðitiminde ebeveynin, aðabey ve ablanýn tâkip edecekleri belli baþlý metotlar olarak þunlar sayýlabilir: Örnek olma, uygun örnekler seçip gösterme, güzel çevre seçimi, çevreyi uygun hale getirme ve uygun çevrelerle iliþki kurma, olaylar üzerinde, durumlar ve eþyalarla ilgili ortak gözlem yapma ve yaptýrma, çocuklarý etkin ve özgün düþündürme, pratik zekâ çalýþmalarý, yaparak ve yaþayarak uygulamalý öðrenme yöntemleri, gerektiðinde ölçü ve sýnýrlarý iyi tesbit edilmiþ ödüllendirme ve cezalandýrma, öðüt verme.

 

2- Münkerden nehy görevi yapýlmalý, çocuk evde karantinaya alýnýp, günlük ve haftalýk arýndýrmalardan geçirilmelidir. Okulun, iletiþim araçlarýnýn, medyanýn, sokaðýn/çevrenin münkerlerinden çocuklar evde arýndýrýlmalý, gönül ve zihinlerine bulaþmýþ tortularýn atýlmasý saðlanmalýdýr. Çocuk eve geldiðinde, yanlýþ bilgilerden, câhilî kültürden, kötü ahlâktan, çirkin alýþkanlýklardan temizlenmelidir; çamurda oynayan çocuðun eve girer girmez temizliði yapýlýp mikroplardan arýndýrýldýðý gibi. Küfür ve þirk baþta olmak üzere kötülüklerden, Allah'a isyan sayýlacak davranýþlardan, yalan ve hayâsýzlýk gibi her çeþit kötü alýþkanlýklardan ve tiryakiliklerin her türünden koruma faâliyetleri yapýlmalý, çocuklarý doðru ve faydalý kaynaklarla temasa geçirmelidir. Okuduðu kitaplarý, gazeteleri, konuþtuðu arkadaþlarýný, terbiye ve eðitim verenleri, seyrettiði filmleri, oynadýðý oyunlarý... kontrol etmeli; gerektiðinde ambargo koymalýdýr. Bütün bunlarý kendi yerine ve daha güzel yapacak Allah korkusunu, ihsan bilincini, tevhid þuurunu gönlüne yerleþtirmelidir. Anne ve babalar gecesini gündüzüne katýp, "çocuðumu nasýl müslümanca yetiþtirebilirim?" diye planlar, programlar yapmalýdýr.

 

3- Emr-i bi’l-ma’rûf yapýlmalý, hakký tavsiye etmeli ve tevhidî eðitim ve þuur verilmeye çalýþýlmalýdýr. Bütün bunlar mutlaka sevdirilerek yapýlmalý; eðer dinden nefret ettirecekse usûl/metod mutlaka deðiþtirilmeli, dini sevdirme ve dinî bilgi konusunda mutlaka birinden tâviz verilmesi gerektiðinde sevgiden/sevdirmekten kesinlikle taviz verilmemelidir. Çocuklara özgüven ve güzel ahlâk kazandýrýlmalýdýr.   

 

4- Helâl haram ayrým ve bilincini aþýlarken, haram lokmadan uzak þekilde temiz gýdalarla beslemenin eðitimle çok yakýn iliþkisi unutulmamalýdýr. Ýsrâfýn her çeþidine ve özellikle zaman savurganlýðýna meyletmeyecek bilinç verilmelidir. Çocuklarýnýn gýda ihtiyaçlarýný karþýlamayan ya da tamamen hastalýk taþýyan mikroplu pis gýdalarla onlarý besleyen anne ve babanýn suçluluðu kabul edilir de, midelerinden çok daha önemli olan kafa ve gönüllerini aç býrakan veya ondan daha kötüsü, hastalýklý düþünce ve inançlarla doldurulmasýna sebep olan ebeveyn suçlu sayýlmaz mý? Ebeveynin çocuklarýnýn midesini doldurup kafa ve kalbini ihmali, kapitalistçe bir zulümdür elbet. Ama þunu da unutmayalým: Nasýl midelerini mikropsuz, zehirsiz gýdalarla, dengeli beslenme kurallarýyla doldurmak zorundaysak; kafalarýna ve gönüllerine giden gýdalarýn da mikroplardan arýnmýþ, çocuklarý zehirlemeyecek ve dengeli beslenmeyi saðlayacak temel gýdalardan seçmemiz gerekmektedir. Abur cuburla midenin doldurulmasý gibi, abur cuburlarýn okunmasý veya seyredilmesi de insaný hasta eder. Bazý ana ve babalar, çocuðuna okul ders kitaplarý dýþýnda kitap almayý, oyuncak kadar bile önemli görmemekte; çocuðunun tevhîdî iman ve ibâdet bilincine sahip olmasýný, güzel duygularýnýn güçlendirilip doðru yönlere kanalizesini lüks saymaktadýr. Kendi çocukluðunda kitapla büyümediði için, çocuklarýnýn kitap ihtiyacýný umursamamaktadýr. Halbuki öyle acâyip bir düzen ve ortamda çocuklarýmýz hayata atýlýyor ki, bu devirde okumayanlarýn, canýna okuyorlar. Tabii, neyi nasýl okuyacaðýný bilemeyenler de intihar etmiþ oluyor.

 

5- Ýslâm’ý sevdirmeli, çok küçük yaþtan itibaren Allah sevgisi, Peygamber sevgisi vermeli; her sevgiden önce ve en büyük sevgi olarak. Ýlâhî emirleri, ibâdetleri niçin yapmasý gerektiðini anlatmalý, her konuda þuurlandýrmaya çalýþmalý, okuduðu Kur’an’ýn ne olduðunu, ne emirler içerdiðini, anlamýný, namaza niçin ihtiyacý bulunduðunu... öðretip sevdirmeli. Bir yandan cihad sevgisi ve hazýrlýðý, diðer yandan sanat sevgisi kamçýlanmalýdýr. Balýk avlayýp vermek yerine, balýk tutmayý öðretmeli, Allah sevgisi ve belirli yaþtan sonra da Allah korkusu ve takvâ bilinci verilmeye çalýþýlmalýdýr. Sorumluluk ve görev þuuru aþýlanmalýdýr. Kýz çocuklara küçük yaþlardan itibaren tesettür ve hayâ bilinci, kýz ve erkek çocuklara ibâdet ve özellikle namaz þuuru kazandýrýlmalý ve bu konuda çok titiz olunmalý. 

 

Günümüzde okullarda öðretilenlerin de, öðretilmesi gereken doðrular olup olmadýðý  müslümanca deðerlendirilmeli, evde yanlýþlar tashih edilmeli, küfür ve þirk mikroplarý bünyede büyüyüp yerleþmeden temizlenmelidir. Her akþam, okul, TV, sokak gibi çocuðu etkileyen tüm etkenler ana baba tarafýndan gözden geçirilmeli, özellikle þirk unsurlarý en hassas ölçüyle tespit edilip izâle edilmeli, yerine tevhîdî özellikler geçirilmelidir.

 

Görüldüðü gibi esas iþ, ana ve babaya düþmektedir. Bunun yanýnda elbette çözüme katký cinsinden cemaat ve kurumlarýn da büyük sorumluluklarý vardýr. Demek ki, “çocuðumun eðitimi konusunda ben fazla bir þey yapamam, gücüm ve imkâným yok!” diyemez anne ve baba. Çok þeyler yapabilir ve yapmalýdýr.

 

Yeter ki samimi olsun ve gönülden istesin… 


Bu Makale 4344 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

11 Sevvâl 1445 |  20.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirramanirrahim

Onlar, yemeði, misline (yoksula), yetime ve esire severek (gönülden) yedirirler.




( Ýnsan sûresi - 8)

Bir Hadis

Ebû Hüreyre radýyallahu anh’den rivayet edildiðine göre

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem þöyle buyurdu:

“(Ýþlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoðru olunuz.
Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluþa eremez.”
Dediler ki:
- Sen de mi kurtulamazsýn, ey Allah’ýn elçisi?
- “(Evet) ben de kurtulamam.
Þu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni baðýþlamýþ olursa, o baþka!


Müslim, Münâfikîn 76, 78

Bir Dua

"Rabbim, eðer onlara va'dolunan (azab)ý mutlaka bana göstereceksen,"
"Rabbim, bu durumda beni zulmeden kavmin içinde býrakma." (Mü'minun Suresi 39)

Peygamberizin yapmasý istenen dua

Hikmetli Söz

Ýhtiyarlýk, gençliðin sonu ve neticesidir. Netice ise, baþa baðlýdýr. Gençliðini iyi geçirenin, ihtiyarlýðýnýn da iyi geçeceði umulur.

Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com