Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 1307
Toplam 15255052
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 

 
Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler
06/01/2011 - 15:30
 
Çocuk eðitiminde þu dört þeye özellikle dikkat edilmelidir:

1- Büyükler, çocuklarý, önemsiz ve anlamaz küçük yerine koymayýp; aksine kendileri empatik davranarak onlarýn seviyesine inmeli, onlarýn eðitimi sýrasýnda çocuk olduklarýný daima göz önünde tutmalýdýr. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.) "Çocuðu olan, onunla çocuklaþsýn." buyurmuþtur.

 

2- Çocuklara daima uygun bir dille doðru, tutarlý ve yararlý bilgiler verilmelidir. Bu görev, ebeveynin belli baþlý dinî ve kültürel konularda bilgili olmalarýný gerektirir. Çocuklara, her þeyden önce Allah'ý ve Rasülünü sevdirip güncel itikadî sapmalardan koruyabilecek tevhidî bir imaný gönüllerine severek nakþedebilmek þarttýr. Sonra, þu baþlýklar altýndaki temel bilgiler verilmelidir:

 

a- Ýtikad ve ibâdete dair müslüman için zorunlu bilgiler,

b- Ahlâk ve muâþeret kurallarý, edep ve terbiyeyle ilgili hususlar,

c- Kur'an bilgisi; Kur'an' ý okuyabilmesi, sevebilmesi, anlamýyla ilgilenmesi için gerekli bilgiler,     

d- Çocuðun gelecekte geçimini saðlayabilmesi için mümkün ve uygun olan bilgiler. Anne-baba, bunlarý ya bizzat vermeli, yahut kendi aslî görevi olan çocuðunu eðitip öðretmek konusunda, kendine bir vekil tutmalý, ehil ve emin kimselere bu ilimleri verdirmelidir.

 

3- Ebeveyn, çocuklarýna her yönüyle örnek olabilecek bir hayatý yaþamaya çalýþmalýdýr. Aksi halde, sözleriyle telkin etmiþ olduklarýný davranýþlarýyla yalanlamýþ olurlar. Çocuk da daha çok gördüklerinden, örneklerden etkileneceðinden eðitim baþarýsýz olacak, çocukta da karakter bozukluklarý ortaya çýkacaktýr.

 

4- Çocuklara karþý hoþgörüyü, onlarý þýmartacak, serkeþleþtirecek bir noktaya kadar götürmek, doðru olmadýðý gibi; çocuðun þahsiyetini kazanmasýna engel olacak, onu âsîleþtirecek veya arsýzlaþtýracak þekilde katý bir disiplin uygulamak da uygun deðildir. Ebeveyn, bu konularda daha çok terðib ve terhib (imrendirip özendirme ile sakýndýrýp caydýrma) yöntemlerini kullanmalýdýr.

 

 

Her þeyin kolayýný, basitini seçen günümüz insaný, görev bilincini yitirmiþ, sadece hak ve özgürlüklerinin peþinde sonu gelmeyen koþu içinde yýpranýyor. Müslüman olmanýn gereðini düþünmeyen kiþi, cennetin ucuz, hatta bedava geleceðini umuyor. Hiçbir bedel ödemeden Allah'ýn rýzâsýna tâlip oluyor. Birinin eteðine yapýþarak cenneti garantiye almak, çocuðunu baþkalarýna emânet ederek kolay yoldan yetiþmesini beklemek bunun göstergesi. Kendisiyle birlikte ateþten korumasý gereken evlâdýný baþkalarýna havâle ederek sorumluluktan kurtulacaðýný düþünüyor. Canavarýn eline teslim edilen kuzu türünden, çocuðunu kimlerin eline býraktýðýný bile düþünmüyor.

 

"Dünyaya gelen her insan, (Ýslâm) fýtrat(ý) üzere doðar; sonra anne ve babasý onu yahûdi, hristiyan, mecûsi (farklý bir rivâyete göre veya müþrik) yapar." (Buhârî, Cenâiz 79, 80, 93; Müslim, Kader 22-25, Ýman 264). Fýtrat, Allah'ýn, mahlûkatýný, kendisini bilip tanýyacak ve idrâk edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasýdýr. "Ýslâm", yahut en azýndan "Ýslâm'a yatkýnlýk" anlamý taþýr. Fýtrat, ruh temizliði, Hakký benimseme yatkýnlýðý, olumlu yetenek ve meyiller olarak da tanýmlanýr. Fýtrat hadisindeki  "...sonra ebeveyni onu yahûdi, hristiyan... yapar" ifâdesi, çocuklardaki temiz yaratýlýþýn ve iman yatkýnlýðýnýn çocuk devresinde çeþitli etkilere göre deðiþmeye elveriþli olduðunu, dolayýsýyla eðitimin önemini göstermektedir. Hadisteki bu ifâde, çocuðun Ýslâm fýtratý üzerinde saðlýklý bir yapý sürdürmesinin, ya da fýtratý bozulup çeþitli bâtýl dinlerle hastalýklý, ârýzâlý bir hayatýn sebebi olarak sadece anne ve babayý gösteriyor. Çevre þartlarý denilen þey, aslýnda ana-babanýn oluþturduðu, bilinçli veya bilinçsiz tercih ettiði ortamlardýr. Çocuðu yönlendiren okul ve medya da yine ebeveyn tarafýndan seçilip rýzâ gösterilmektedir.   

 

Ýnsanlýðýn  þirk ve isyan bataklýðýndan doðru yola çekilmesi, vicdanýn fýtrî saflýðýna dönüþü, takva ile en güzel olana uyulmasý, Ýlâhî prensip ve Ýslâmî rehberliðe ulaþtýrmak için Ýslâmî eðitim þarttýr.

 

Cenâb-ý Hak, mazlum kurbanlarýn fecî durumunu ve onlarýn esas sorumlusu olan kendi ana-babalarýna yapacaklarý bedduâlarý haber veriyor: "O gün yüzleri ateþ içinde kaynayýp çevrilirken: 'Vah bize! Keþke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e itaat etseydik!' diyecekler. Yine þöyle diyecekler: 'Ey Rabbimýz! Doðrusu biz, efendilerimize, beylerimize ve büyüklerimize (ana-babamýza ve diðer büyüklerimize) itaat ettik de onlar bizi dalâlete (yanlýþ ve sapýk yola) götürdüler. Ey Rabbimýz! Onlara (bize verdiðin) azâbýn iki katýný ver. Ve onlarý büyük bir lânet ile lânetle (rahmetinden uzaklaþtýr)." (33/Ahzâb, 66-68)

 

Çocuklarýnýn gýda ihtiyaçlarýný karþýlamayan ya da tamamen hastalýk taþýyan mikroplu pis gýdalarla onlarý besleyen anne-babanýn suçluluðu kabul edilir de, midelerinden çok daha önemli olan kafa ve gönüllerini aç býrakan veya ondan daha kötüsü, hastalýklý düþünce ve inançlarla doldurulmasýna sebep olan ebeveyn suçlu sayýlmaz mý? 

 

Hadis-i þerifte güzel isim ve iyi terbiye, çocuðun babasý üzerindeki haklarý arasýnda zikredilir (Bkz. Ýbn Mâce, Edeb 3). Çocuðun en mükemmel þekilde yetiþmesi, ihtiyaç duyduðu bütün insanî ve ahlâkî faziletleri, sosyal kural ve davranýþlarý, hepsinden önemlisi tevhidî inanç ve Ýslâmî deðerleri öðrenmesi ve yaþamasý, ruh ve beden bakýmýndan saðlýklý, bilgili ve faziletli, ayrýca meslek ve hüner sahibi olabilmesi için ana-babanýn tüm imkânlarýný kullanarak gayret sarfetmeleri gerekir. Çocuðun hem dünya hem de âhiret mutluluðunu hedef alan böyle bir terbiye, Hz. Peygamberimiz tarafýndan ana-babanýn çocuðuna býrakacaðý "en güzel miras" olarak nitelendirilmiþtir (Tirmizi, Birr 33).

 

Ýslâm'ýn aile anlayýþýnda, normal þartlarda kadýnýn baþlýca görev ve meþguliyet alaný evidir. Bu durum, prensip olarak çocuklarýn ihmal edilmesini büyük ölçüde önlemektedir. Çocuklara sevgi ve yetiþtirme yönünden daha fazla vakit ayýrmasý gereken anne olmakla birlikte, babanýn sorumluluðu da, anneden daha az deðildir. Baba, çocuklarýnýn ve onlarýn müslümanca yetiþmesinin; iþinden ve dünyevî meþguliyetlerinden çok daha önemli olduðunu davranýþlarýyla ispatlamalýdýr.

 

Okuduðu kitaplarý, gazeteleri, konuþtuðu arkadaþlarýný, terbiye ve eðitim verenleri, seyrettiði filmleri, oynadýðý oyunlarý... kontrol etmeli; gerektiðinde ambargo koymalýdýr. Bütün bunlarý kendi yerine ve daha güzel yapacak Allah korkusunu, ihsan bilincini, tevhid þuurunu gönlüne yerleþtirmelidir. Gecesini gündüzüne katýp, "çocuðumu nasýl müslümanca yetiþtirebilirim?" diye planlar, programlar yapmalýdýr.

 

Çocuk, çocukluk yapýp elini ateþe atsa, sobayý ellemeye kalksa elbette engeller anne-baba; ille de yanmak istese, kendi haline býrakmaz, müsâade etmez, gerekirse, yanmasýn diye, þefkatle tokatlar onu. Çünkü o, neyi yapýnca, nasýl davranýnca yanacaðýný bilemez. Biraz büyüyünce, yine çocukluðun daniskasýný yaparken, cehennem ateþine elini uzatýp çevresinin teþviki ve kendi arzusuyla kendini ebedî alevlerin içine atarken ana-baba seyirci kalamaz. Hele hele bu yanma olayýna yardýmcý olmasý, hiçbir þeyle izah edilemez. Evlâdýný seven ana-baba, çocuðunun cehenneme doðru yuvarlanmasýna göz yummaz.

           

Teslim etmez kâfirlerin ve küfrün eline en kýymetli varlýðýný. Sahip çýkar Ýlâhî emânete, birinci iþi o olur, her þeyden önce gelir onlarý müslümanca yetiþtirmek. Çok küçük yaþtan itibaren Allah sevgisi, Peygamber sevgisi verir; her sevgiden önce ve en büyük sevgi olarak. Ýlâhî emirleri, ibâdetleri niçin yapmasý gerektiðini anlatýr, her konuda þuurlandýrmaya çalýþýr, okuduðu Kur’an’ýn ne olduðunu, ne emirler içerdiðini, anlamýný, namaza niçin ihtiyacý bulunduðunu... öðretir ve sevdirir ona. Her konuda çeþit çeþit güzel kitaplar yazýlýyor, nice konular araþtýrýlarak hazýr lokma haline getirilip kitap, dergi, CD diye sunuluyor. Evlât terbiyesi, çocuk eðitimi konusunda da onlarca kitap var; sorumlu ebeveyn alýp okur, nasýl terbiyeyi emrediyor Ýslâm, öðrenir, tatbik etmeye çalýþýr. 

 

Yüce Peygamberimiz “Hiç bir baba, çocuðuna güzel terbiyeden daha üstün bir þey baðýþlayamaz, býrakamaz” diyor. Eðitim konusunda en önemli görev anne ve babalara düþmektedir. Çünkü, çocuklarýndan direkt sorumlu tutulacaklar onlardýr. Çocuklar, ebeveynlere emânet edilen varlýklardýr. Fýtratlarýný bozdurmamak, onlarý cehennem ateþinden korumak, yarýnlara müslümanca hazýrlamak, tüm þeytânî tuzaklara ve mânevî hastalýklara karþý, koruyucu aþýlar yapmak önce ebeveynin görev alaný ve sorumluluðundadýr. Câhiliyye döneminde küçük yaþlarda kýzlarýný diri diri topraða gömen insanlardan daha fecisini mi yapýyor ebeveynler dersiniz? Onlar, çocuklarýnýn sadece dünya hayatlarýný mahvediyorlardý; Çaðdaþ ana-baba ise âhiretini. Onlar sadece kýz çocuklarýný öldürüyorlardý; þimdiki ebeveyn, kýz-erkek hepsini. Onlar o çaðdaki âdetlere göre kuma gömüyorlardý; þimdikiler ise daha çaðdaþça, televizyona, sokaklara, okullara, kitaplara veya kitapsýzlýklara, çaðdaþ tanrý taslaklarýna kurban ediyor çocuklarýný.

 

Çocuklarýmýzý sevmek ve onlarýn geleceðini düþünmek, dünyadaki vazifelerimizin en güzelidir. Çocuklar, büyüklerin yaþama sevincidir, umutlarýdýr, gelecekleridir. Unutmayalým ki sevgi bedel ister, fedâkârlýk ister. Anne ve babaya emânet edilen varlýklarýn her yönden yetiþmesi emânet edilenlerin sorumluluðundadýr. Öðretmenleri, kitaplarý, çevreyi seçmek, kendi   görevinde onlardan yardým beklemek, asli görevi bir süre için vekillere devretmektir. Unutmamalýyýz ki, hiç bir kiþi ve kurum, anne babanýn yerini tutamaz. Herkes istiyor ki, “filan hoca, filan kuruluþ benim çocuðumu eðitsin, yetiþtirsin, ben de maddî masraflarý  karþýlayayým. Emâneti baþkasýna devrederek zahmetsizce sorumluluðumdan kurtulayým. Ben iþimle gücümle uðraþýrken baþkalarýnýn  yetiþtireceði çocuðumdan dünyada ve âhirette faydalanayým.” Ana-babalýk, çocuðun dünyevî, maddî ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý olarak görülmektedir. Eðitim ve yetiþtirmede de dünyevi ölçüler ön plandadýr. Çocuðun karnýnýn doyurulmasý yeterlidir. Kafasýný ve kalbini baþkalarý doldurabilir. Hatta neyle doldurulduðunu araþtýrmak; uðraþmayý, direkt ilgiyi istediðinden o da yapýlmaz. Bu kadar iþ-güç arasýnda çocukla nasýl uðraþsýn? Bu mantýk, ucuzcu mantýktýr, materyalist mantýktýr. Sorumluluk bilinci deðil; sorumsuzluk ve görev kaçkýnlýðý sýrýtmaktadýr bu anlayýþta.        

 

Okullardan þikâyetçiyiz. Okullarýn câhilî eðitim verdiðinin, ders kitaplarýnýn eksik ve yanlýþlýklarýnýn farkýndayýz. Ama yeterli alternatifler üretmiyoruz, imkânsýzlýktan deðil, isteksizlikten. Çünkü imaný olanýn imkâný da vardýr. Müslüman, çevre þartlarýný aþamayan, zamanýn çocuðu, þartlarýn mahkûmu deðildir, olamaz. Samimi ise, mutlaka alternatifler bulacak, kendisi gibi düþünen insanlarla bu konuda da yardýmlaþacaktýr.        

 

Hz. Âiþe'ler, Ümmü Seleme'ler, Fâtýma ve Zeyneb'ler nerede, hangi okulda yetiþti? Onlarýn önce babalarý, sonra kocalarý hocalarý idi. Eski âlimlerin biyografilerini öðrendiðimizde, hemen hepsinin ilk hocalarýnýn babalarý olduðunu görüyoruz. 

                       

Çocukla en fazla meþgul olacak olan anne olduðundan, ilk ve en önemli terbiyeci, eðitimci annedir. Çocuða doðru yolu gösteren, Rabbini tanýtacak, dinini sevdirecek olan önce anne, sonra babadýr. Bu büyük görevleri yerine getirecek olanlarýn, önce kendilerini iyi yetiþtirmiþ olmalarý gerekmektedir. Kendini ýslah edemeyen baþkasýný ýslah edemez. Kendisi doðru olmayanýn gölgesi de doðru olmaz. Yüzme bilmeyen, baþkasýný boðulmaktan kurtaramaz. Kendi eteði tutuþmuþ bir itfaiyeci, baþkasýný yangýndan çekip çýkaramaz. Eðitim, çok yönlü ehliyet ve uzmanlýk isteyen girift bir konu olduðundan, Ýslâm'ý ve naklî ilimleri ana hatlarýyla bilmek bile yetmemekte, içinde yaþanýlan toplumu da çok iyi tanýmak, sevgi ve müsâmahayý, sabrý ve tedrîcîliði, eðitim metotlarýný, insan ve çocuk psikolojisini, pedagojiyi, yani çocuk eðitim ve terbiyesini temel düzeyde de olsa bilen ve uygulayabilen bir seviye gerektirmektedir. Evler, sadece çocuklarýn deðil; anne ve babanýn da okuludur. Ama ana-babalarý yetiþtiren ehil ve emin yerlere büyük ihtiyaç vardýr. Müslüman cemaat ve teþkilâtlara düþen önemli bir görev, çocuklardan önce ana-babalarý yetiþtirmek olmalýdýr. Evlilik ve ana-baba okullarý açmalý, geliþtirmelidirler. Eðer baba evinde ve evlilik öncesinde anne adayý, kendini yeterince yetiþtirmediyse, evlilikten sonra sorumluluk kocaya âittir. Zarûri olan hususlarý ya bizzat kocasý öðretecek, ya da öðrenmesine imkân ve fýrsatlar oluþturacaktýr.

 

Ýnsanlarý Allah'ýn dininden uzaklaþtýrýp kendi sapýk anlayýþlarýný topluma dayatan câhiliyyenin hâkimiyetinde, onlarýn yönlendirmesine açýk kurumlar ve hantal yapýlanmalar yerine; ciddi, özgür ve özgün alternatifler oluþturmak gerekmektedir.


Bu Makale 4401 defa okunmuþtur

 

Yazdýr

YAZARIN DÝÐER YAZILARI

©

01/09/2014 - 16:26 KAPÝTALÝZME VE ÖDENMEME RÝSKÝNE RAÐMEN GÜNÜMÜZDE ÝNADINA ALLAH ÝÇÝN BORÇ VERMEK

©

09/06/2014 - 10:58 MÜCAHÝD EYYUB’UN SEYFÝ, YE CAHÝD FAZIL’IN KEYFÝ

©

04/12/2013 - 14:18 Ana Babaya Ýhsan ve Hz. Ýbrâhim’in (a.s.) Örnekliði

©

22/11/2012 - 15:40 Bir Mücâhid, Bir Komutan Olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)

©

25/09/2012 - 15:15 Kur´an Adýna "Sünnet"i Ýnkâr Edenlere Kur´an Karþý Çýkýyor

©

23/07/2012 - 12:04 Boþ Vakit mi Dediniz? O da Ne ki!?

©

04/06/2012 - 12:01 Þehidlik, Ölüm Biçimi Olmaktan Önce, Bir Hayat Tarzýdýr:

©

02/01/2012 - 12:48 Hafýza Duasý

©

06/12/2011 - 11:57 Müslüman Hanýmlarýn Tesettürü

©

03/10/2011 - 12:25 Kadýn-Erkek Eþitliði mi; Yoksa Adâlet, Uyum ve Birbirini Tamamlama mý?

©

05/09/2011 - 14:53 Erkeðin Yöneticiliði ve Dövme Yetkisi

©

03/08/2011 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

04/07/2011 - 12:12 Kadýn-Erkek Ýliþkileri ve Âilede Geçim

©

03/06/2011 - 14:24 Ana-Babanýn En Büyük, En Kutsal Görevi: Çocuklar, Çocuklar, Çocuklar!

©

09/05/2011 - 12:14 Ana Babanýn Görevleri (Çocuðun Ana Baba Üzerinde Haklarý)

©

07/03/2011 - 14:09 Eþler Arasý Ýliþki

©

14/02/2011 - 13:05 Âilede Saðlýklý Ýletiþim

©

06/01/2011 - 15:30 Çocuk Eðitiminde Dikkat Edilecek Özellikler

©

02/12/2010 - 11:34 Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatýnda Çokça Karþýlaþýlan Yanlýþlar

©

15/10/2010 - 19:02 Evlât Ýçin Farz Bir Görev: Ana-Babasýna Ýhsân

©

26/07/2010 - 14:12 Allah’a Ýsyan mý Daha Zordur, Yoksa Yaz Sýcaðýnda Oruç Tutmak mý?

©

22/06/2010 - 12:12 Evlilik ve Aile Hayatý Bir Ýbâdettir

©

18/05/2010 - 11:56 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

16/04/2010 - 11:29 Aile ve Geçimle Ýlgili Kulaklara Küpeler

©

22/03/2010 - 16:40 Cennete de Cehenneme de Götüren Füze: ZAMAN

©

21/01/2010 - 11:05 Yalan; Ýman ve Güven Kaybýnýn En Önemli Göstergesi

©

23/10/2009 - 10:08 Ýlim mi, Bilim mi? Vahiy mi, Cahiliyye Kültürü mü?

©

22/08/2009 - 09:55 Karþýlýklý Hak ve Sorumluluklar

©

28/07/2009 - 12:43 Evliliðin Ýmanla Kopmaz Baðý

©

25/06/2009 - 10:37 Evdeki Hayatý, Müslümanýn Ne Kadar Müslüman Olduðunun Göstergesidir

©

01/06/2009 - 15:44 Kimlik ve Vahyin Ýnþa Ettiði Müslüman Kimliði

©

28/04/2009 - 16:45 Mutluluða ve Ahirete Yatýrýmýn Diðer Adý: Ýnfak

©

07/04/2009 - 14:38 Alâk Sûresi Iþýðýnda Hayatýn Allah Ýçin Olmasý

©

09/03/2009 - 16:52 Zulüm; Allah''ýn Hududunu Çiðnemek Demektir

©

03/09/2008 - 21:56 Kur’an’ýn Ýnsaný Güzelleþtirmesi -I-
 
 

Site Ýçi Arama

11 Sevvâl 1445 |  20.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Ve O, kendisinden istediðiniz her þeyden size verdi. Eðer Allah'ýn nimetlerini saymaya çalýþsanýz mümkün deðil sayamazsýnýz. Doðrusu insan çok zalimdir, çok nankördür.

( Ýbrâhim sûresi - 34)

Bir Hadis

Hz. Enes (r.a.):“Nebî Salla’llahu aleyhi vesellem’e on sene hizmet ettim. Bir kere bana (caný sýkýlýpda) “Öf ” demedi,
niçin böyle yaptýn da demedi, böyle yapsaydýnda deme di.”

Buhari, “Edeb”, 1987

Bir Dua

Hz. Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Allah’ým! Cehenneme götüren fitneden, cehennemin azabýndan, zenginliðin ve fakirliðin þerrinden sana sýðýnýrým.”

(Ebû Dâvûd, Vitir, 32)

Hikmetli Söz

Biz de, bütün mülk de, azîz ve celîl olan Allah'a ait olarak sabahladýk. Hamd, Allah'a mahsustur; büyüklük ve azamet Allah'ýndýr. Yaratma da, emir de, gece de gündüz de, gece ile gündüzü mesken tutmuþ her þey de yalnýzca Allah'a aittir.




Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com