HZ. PEYGAMBER’İ GÜNÜMÜZ İNSANINA DOĞRU ANLATMAK

Hz. Peygamber’in hayatını anlatmanın ve tanıtmanın en etkileyici yolu onun getirdiği mesajın doğru anlaşıldığını davranışlarımızla göstermemizdir. İyi ve etkileyici bir anlatım, anlatılanın fiilen temsiliyle mümkündür. Günümüzde Müslümanların en önemli sorunlarından biri Allah Elçisi’ni temsil edememeleridir.
14/11/2017


Allah’ın Elçisi’ni (s.a.s.) doğru anlatmak için onu doğru anlamak, doğru anlamak için de onun hayatını ve getirdiği mesajı doğru bilmek gerekir. Ancak asırların geçmesiyle bizimle onun yaşadığı dönem ve getirdiği mesajın arasına giren birçok etken, hem onu hem de onun bize tebliğ ettiği son ilahî mesajı doğru anlamamızın önüne bir kısmı hemen teşhis edilebilen, bir kısmı ise kendisini saklayan engeller getirmiştir. Bütün bu engelleri aşıp Allah Elçisi’nin doğru öğrenilmesi ve anlatılması için sağlam bir metotla yapılacak çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır. Hz. Peygamber’in sahih bilgiyle tanıtılması büyük önem taşımaktadır. Zaman içinde oluşan farklı ve çelişkili bilgilerin bizi yönlendirmesine karşı uyanık olmak zorundayız. Zira Allah Elçisi’ni ve mesajını yanlış tanıtan anlatımlarla da karşılaşıyoruz. Bu anlatımların bir kısmı art niyetli kişiler tarafından uydurulmuş olsa da bir kısmı iyi niyetli insanların eseridir. Bir kısmı ise kolektif aklın ürünü olarak zamanla gelişmiş ve son hâlini almıştır. İşte bu birikim içinde doğruyu anlatabilmek için sahih ile sakimi birbirinden ayıran bir anlayışın ve bilginin bize yol gösterici olması gerekir. Bunun için geçmişte ulemamızın çalışmalarıyla zenginleşen büyük bir birikimin yanında çağdaş araştırma imkânlarını ve metotlarını kullanan günümüz araştırmacılarımızın çalışmalarından yararlanılmalıdır. İslam medeniyetinin şiarı olan bilginin insanlığın ortak malı olduğu ilkesi Allah Elçisi’ni anlamak ve anlatmak için de işlevsel olarak kullanılmalıdır.



Hz. Peygamber’in Kur’an penceresinden anlatılması ihmal edilmemesi gereken bir perspektiftir. Kur’an-ı Kerim, Allah Elçisi’nin yaşadığı dönemden günümüze gelen en önemli kaynaktır. Sıhhati konusunda bir kuşku olmadığı açık olan Kur’an ayetlerinin sebeb-i nüzullerinin de dikkate alınmasının Allah Elçisi’nin hayatının anlaşılması açısından önemli olduğu muhakkaktır. Kur’an’ın anlattığı peygamber ile sahih sünnet ve siyerin anlattığı peygamber arasında çelişki olması mümkün değildir. Bu bilgi kaynaklarının hepsi birbirinin anlaşılması için malzeme ihtiva ettiği gibi Allah Elçisi’nin doğru anlatılması açısından hayati öneme sahiptir. Allah Elçisi’nin hayatı hakkında bilgi veren siyer kaynaklarının yanı sıra hadis kitaplarında da önemli bilgilere ulaşmamız mümkündür. Bu sebeple Kur’an, tefsir, hadis, siyer gibi alanlarda yazılan bütün temel kaynaklar, Allah Elçisi’nin hayatını anlamak için önemlidir. Allah Elçisi’nin tanıtılmasında günümüz imkânlarından yararlanılması gerekir. Bu amaçla görsel ve yazılı sanatlardan yararlanılmalı, asrımızın önemli iletişim kanalları kullanılmalıdır. Sanal dünyanın verimli kullanımının yanında uluslararası bir siyer müzesinin, günümüze ulaşan maddi varlıkların niteliğinin ortaya çıkması ve sergilenmesi açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Dünyanın muhtelif dillerinde yayın yapan yazılı, sanal ve görsel iletişim kanallarının istihdamı, daha fazla insana ulaşmak için önemlidir. Bilinçli ya da bilinçsizce yayılan yanlış algıları bertaraf etmenin yolu, sahih bilgiyi alternatif hâline getirip insanlara ulaştırmaktır. Yanlış ile doğruyu birbirinden ayırabilecek bilgisi ve birikimi olmayan insanların doğru izi bulmalarını beklemek gerçekçi değildir.



Günümüzde İslam ve başta Hz. Peygamber olmak üzere onun değerleriyle ilgili algı operasyonlarının etkisini kırmanın en önemli yolu, bilgiyi doğru kullanmak ve yanlışlıklarla bilgiyle mücadele etmektir. Bunun için tahriklere kapılmadan, sabırla doğrunun anlatımı önemlidir.



Allah Elçisi’nin anlatılmasında kişisel çabaların yanı sıra kurumsal çalışmalar da önemlidir. Bunun için yaygın ve örgün eğitim yapan kurumların çalışmalar yaptırması ve bu çalışmaları desteklemesi gerekir. Örneğin Diyanet teşkilatı, Allah Elçisi’ni muhatapların yaşlarına göre kademeli olarak anlatan, ayrıca onun örnek kişiliği ve ahlakı hakkında bilgi veren farklı yaş ve eğitime sahip insanlar için kitaplar yayınlamalı ve bu kitaplara uygun fiyatlarla ulaşılmalıdır. Ayrıca bu kitapların farklı yöntemlerle yazılmış birçok alternatifi hazırlanmalıdır. Bugün Allah Elçisi’yle ilgili çalışmaların geliştirildiği kurum ve kuruluşlara sahip olmamamız büyük bir eksikliktir. Bireysel çalışmaları kurumsal çalışmalarla desteklemek önem arz etmektedir.



Hz. Peygamber’in anlatılmasında muhatabın yaşadığı çevre ve kültürüne uygun bir yöntem ve dilin tercih edilmesi gerekir. Allah Elçisi’ni muhataplarımıza anlatırken onların bilgi ve bilinç düzeyleri önemlidir. Zira anlatılan kadar anlayanın ne anladığıda önemlidir. Doğru bir tasvirin yanlış anlaşılma ihtimali olduğu yerde o tasviri yapmamak daha isabetli bir yöntemdir. Allah Elçisi’nin hayatıyla ilgili her bilgi, her yaşa ve kişiye uygun olmadığı gibi, zihni hazırlığı olmayan kişilerin önlerine gelen konuları konuşmalarının doğru olmadığı açıktır. Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemin ve şartların gerektirdiği bazı uygulamaların farklı kültür evrenine ait olan birbirinden oldukça farklı bilgi ve anlayış seviyesine sahip günümüz insanının birçoğunun zihin dünyasında sağlıklı bir karşılığı yoktur. Bundan dolayı Hz. Peygamber hakkındaki bilgilerimizin dönemin şartları dikkate alınarak yorumlanması gerekir. Bu yorum ise keyfi olmamalı bilgi ve belgeye dayanmalıdır.



Allah Elçisi’ni anlatmaya çalışırken tarihî bir kişilik olan peygamberi anlatmak yerine muhayyilemizdeki peygamberi anlatmak onun doğru anlaşılmasının önünde büyük bir engeldir.



İnsanları etkilemek için iyi niyetten kaynaklansa da Hz. Peygamber, hurafelerle ve yanlışlarla anlatılmamalıdır. Hurafe ile inşa edilen bir anlayışın sapmaya sebep olacağı gerçek olduğu gibi elde edilecek başarının da yıkılması kaçınılmazdır. Hz. Peygamber’in doğru bilgiyle anlatılması, sahih bilginin olmadığı konularda insanların doğru bilgilendirilmesi önemlidir.



Allah Elçisi’ni anlatırken övgüde aşırıya gitmek, onu Kur’an’ın tavsif ettiğinin dışında vasıflarla niteleyerek güya insanların onu sevmesini sağlamak, yanlış anlaşılmasına sebep olacağı için kaçınılması gereken bir yöntemdir.



Hz. Peygamber’in hayatına parçacı değil bütüncül bir gözle bakılması önemlidir. Ayrıca onun yaptıklarını ve getirdiği mesajı doğru anlayabilmek için kronolojik bir perspektif de ihmal edilmemelidir. Esbab-ı nüzul ve nasih-mensuh kültürü bu bakışın tarihî yansımalarıdır.



Hz. Peygamber anlatılırken kullanılacak dil oldukça sade ve anlaşılır olmalıdır. Ağdalı ifadelerle, muhatabın anlamayacağı bir dilin tercih edilmesi amaca hizmet etmez, aksine Hz. Peygamber ile insanlar arasındaki mesafeyi açar.



Allah Elçisi’nin ve mesajının araçsallaştırılması karşılaşılan en önemli sorunlardan biridir. Maalesef Allah Elçisi ve mesajı bazen hakikatin ifadesi amacıyla değil, çıkar elde etmek ya da insanları etki altına almak niyetiyle anlatılmaktadır. Bundan kaçınmak, hem hakikati ifade etmenin gereğidir hem de Müslüman için dinî ve vicdani bir yükümlülüktür. Hz. Peygamber’in istismarına yol açacak bir yaklaşım ve anlatım tarzı muhataba fayda yerine zarar verir.



Hz. Peygamber’in hayatını anlatmanın ve tanıtmanın en etkileyici yolu onun getirdiği mesajın doğru anlaşıldığını davranışlarımızla göstermemizdir. İyi ve etkileyici bir anlatım, anlatılanın fiilen temsiliyle mümkündür. Günümüzde Müslümanların en önemli sorunlarından biri Allah Elçisi’ni temsil edememeleridir. Kuşkusuz onun hayatıyla bütünleştirdiği mesajının yaşanması, onu anlatmanın ve tanıtmanın en iyi yoludur.



Allah Elçisi’ni doğru anlatmanın önemli ve başarılı bir örneği bizatihi kendi mücadelesi ve son ilahî mesajı tebliğidir. O, sabırla, bıkmadan ve bıktırmadan, güzel sözle mesajını anlatmıştır. Kuşkusuz bu hususta da önemli ve başarılı bir örnek vardır.



Sonuç olarak diyebiliriz ki Allah Elçisi’nin anlatımında seçilecek kaynakların sağlam olması önemli olduğu gibi muhatabın belirlenmesi ve mesajın keyfiyeti de önemlidir. Ancak her şeyden önemlisi Allah Elçisi’nin getirdiği mesajın takipçisi olarak onun ümmeti olma bilincinin diri tutulmasıdır.



Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN / Diyanet Aylık Dergi