ÇOCUKLARIMIZA Peygamberimizi sevdirmek 

Çocuklara peygamber sevgisi kazandıracak ikinci husus çocuklara güzel isimler koymaktır. Özellikle Sevgili Peygamberimizin isimleri, onun aile fertlerinin isimleri veya yakın arkadaşlarının isimlerini çocuklara vermek onlara peygamber sevgisi kazandırmakta önemli bir merhaledir.
17/04/2017


Çocuklar sevmeye ve inanmaya kabiliyetli yaratılmışlardır. Yakın çevrelerindeki insanlar onlara neyi anlatır, neyi öğretirse onu hakikat olarak telakki ederler. Bu çerçevede sevgileri, nefretleri, kahramanları ve düşmanları oluşur. Onların bu tertemiz beyaz bir yaprak gibi olan zihinlerini, gönüllerini doğru bilgi, inanç, sevgi ile inşa etmek anne babaların en önemli görevlerindendir. Allah Rasulü (s.a.s.) de bu duruma işaret etmiş, anne babanın


çocuğun inanç dünyası üzerindeki etkisini şu şekilde özetlemiştir. “Her doğan çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” (Buhari, Tefsir, 2.) İslam fıtratı üzerine doğan yavrularımızın tertemiz zihinlerine Peygamber sevgisini yerleştirmek için şöyle bir yol takip edilebilir: 


 


Hz. Peygamber’in çocuklarla ilişkilerini onlara anlatarak zihinlerinde bir peygamber portresi oluşturulur. Rasulüllah, çocuklar yaramazlık yaptığında onlara bağırıp çağırmayan, kötü söz söylemeyen, hakaret etmeyen, onları dövmeyip onları yol gösterendir. Mesela Râfi’ b. Amr, çocukken bir gün başkasının hurma bahçesindeki hurmaları taşlarken bahçe sahibi tarafından yakalanmış ve Hz. Peygamber’in huzuruna getirilmişti. Rasulüllah ona, “Hurmaları neden taşlıyorsun?” diye sormuş, o da, “Yemek için” diye cevap vermiş, bunun üzerine Peygamberimiz, “Hurmaları taşlama da dibine düşenlerden ye.” buyurarak ona ne yapması gerektiğini öğretmiş, başını  okşayarak onu sevmiş ve “Allah’ım onun karnını doyur.” diyerek ona dua etmiştir. (Ebu Davud, Cihad, 85.) Hz. Peygamber’in çocuklarla ilişkisini uzun yıllar onun hizmetinde bulunmuş Hz. Enes şu şekilde ifade etmektedir: “Ben Rasulüllah’a on yıl hizmet ettim. Yemin olsun ki, bana asla “öf” demedi. Yaptığım bir işten dolayı ‘Niye böyle yaptın?’, yapmadığım bir işten dolayı ‘Niye böyle yapmadın?’ dediğini de duymadım.” (Müslim, Fedail, 51; Ebu Davud, Edeb, 1.) 


 


Peygamberimiz çocukları çok sever, onlara merhamet ve şefkatle davranırdı. Temim Kabilesi’nin reislerinden Akra’  bir gün Allah Rasulünü, torunu Hüseyin’i öperken görmüş, “Benim on çocuğum var, hiçbirisini öpmedim.” demişti. Hz. Peygamber bunun üzerine, “Merhamet etme- yene merhamet olunmaz.” buyurmuştu. (Buhari, Edeb, 18; Ebu Davud, Edeb, 144.) Bu çerçevede bir bedevi, Hz. Peygamber’e gelmiş ve “Ya Rasulüllah! Sizler çocukları öper misiniz? Hâlbuki biz çocuklarımızı öpmeyiz.” demiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) ona: “Allah senin gönlünden merhameti çekip almışsa ben ne yapayım?” (Buhari, Edeb,18.) diyerek cevap vermiştir. 


 


Sevgili Peygamberimiz çocukların hoşlandığı şeyleri yapar, bazen Abdullah b. Ca’fer,  Üsame b. Zeyt, Fazl b. Abbas gibi çocukları bineğine bindirirdi. (Darimi, İsti’zan, 36.) O,  çocuklardan birini bineğinin önüne, diğerini de arkasına alır ve onları gezdirirdi. (İbn Hanbel, I, 204.) Çocuklar Hz. Peygamber’in bu davranışından dolayı o kadar çok sevinirlerdi ki onun uzun yolculuklardan dönmesini dört gözle beklerlerdi. Ayrıca Rasulüllah yolda yürürken karşılaştığı çocukların başlarını okşardı. (Müslim, Fedail, 80.) 


 


Hz. Peygamber namaz kılarken bile çocukları düşünür, onlarla ilgilenirdi. Bazen torunları Ümâme, Hasan veya Hüseyin’i omuzunda, sırtında veya kucağında tutarak namaz kılardı. Secdeye gittiği zaman torununu yere bırakır, kalktığı zaman tekrar alırdı. (Nesai, Kıble, 7.) Namaz kıldırırken cemaatin içinde ağlayan bir çocuk sesi duysa dayanamaz, kıraatı kısa tutarak namazı bir an önce bitirirdi. (Buhari, Ezan, 65.) 


 


O çocuklarla şakalaşır hatta Hz. Enes’in anlatımıyla kimse çocuklarla onun gibi şakalaşamazdı. (Taberani, el-Mu’cemu’s-Sağir, II, 39.) O, çocuklara dil çıkarır, (Süyuti, Tarihu’l-Hulefa, 189.) kovadan aldığı suyu çocukların üstüne püskürtür, (Buhari, İlim 18.) çocukların ayaklarını kendi ayakları üzerine koyarak onları göğsüne çıkarır (Askalani, el-Metalibu’l Aliyye, IV, 72.) omzuna alarak havaya kaldırırdı. (Ali el-Muttaki, Kenzu’l-Ummal, XVI, 274.) 


 


Çocuklara peygamber sevgisi kazandıracak ikinci husus çocuklara güzel isimler koymaktır. Özellikle Sevgili Peygamberimizin isimleri, onun aile fertlerinin isimleri veya yakın arkadaşlarının isimlerini çocuklara vermek onlara peygamber sevgisi kazandırmakta önemli bir merhaledir. Çünkü çocuklar kendi isimleriyle aynı isimleri taşıyan kişileri kendilerine daha yakın hissederler. Mesela; ismi Hamza olan bir çocuk Hz. Hamza’ya, ismi Hatice olan bir kız çocuğu da Hz. Hatice’ye daha çok benzemek ister. Çocuklara böyle isimler verilerek çocuğun ismini taşıdığı kişiyi tanımaya ve sevmeye imkân oluşturulabilir. 


 


Hz. Peygamber’in hayatını, yaşadığı sıkıntıları, savaşlarını, zaferlerini, hikâye tarzında anlatmakla da onu çocuklarımıza tanıtabilir ve sevdirebiliriz. Çocuklar soyut anlatımlardan ziyade hikâyeye bürünmüş somut anlatımları severler.  Özellikle erkek çocuklar macerayı çok sever ve hikâye kahramanlarıyla özdeşleşirler. Kız çocukları ise hassas duygu dünyaları sebebiyle öksüz ve yetim bir peygamberle, işkence, çile ve yurdunu terketmek zorunda kalan bir Peygamber anlatımıyla çok çabuk duygusal bağ kurabilirler.


 


Çocuklar doğum günü gibi özel günleri kutlamayı çok severler. Bu günlerin gelmesini ve bu günleri kutlamayı dört gözle beklerler. Onların bu ilgisi de değerlendirilerek kutlu doğum haftası, mevlit kandili ve diğer kandil geceleri peygamberi tanıtma fırsatına dönüştürülebilir. Mesela bu gibi zaman dilimlerinde çocuklarımıza peygamberimiz için mektup ve şiir yazdırılarak onların zihinlerinde Allah Rasulü'ne dair unutulmaz bir iz bırakılabilir.


 


Çocuklara peygamberimizi anlatırken onu tamamen bir  masal kahramanı gibi anlatmaktan da kaçınmalı, onun  bir insan olduğuna vurgu yapılmalıdır. Özellikle onun tüm insanlar için en güzel örnek olduğu, onun çok yüce bir ahlaka sahip olduğu ve inanan insanların onun ahlakını hayatlarında tatbik etmelerinin gerekliliği de mutlaka çocuklara anlatılmalıdır. Onun ahlakı anlatılırken de soyut kavramlardan kaçınılmalı, cesareti, cömertliği, vefakârlığı, yardım severliği, teşekkür bilinci vb. hususlar onun hayatından yaşanmış örneklerle anlatılmalıdır.


                                                                        


DR. MUHAMMET ALİ ASAR / DİYANET AİLE NİSAN 2017