Rahmeti bol olan Allah



Yüce Allah kullarının fıtratlarını (yaratılışlarını) bilir, asla onlara taşıyamayacakları yükü ve sorumluluğu yüklemez. İnsanlara ancak güçleri nispetinde sorumluluk verir.
05/06/2012


Rahmet dini olan İslam, ilahî bir nefha taşıyan insana merhameti öngörür. En güzel isimler kendisinin olan Allah, azabını söylemeden önce rahmet ve merhametini, af ve mağfiret edici olduğunu haber verir. Onun esma-i hüsnası’nın bir çoğu da merhamet ve sevgisini, cömertlik ve bağışlayıcı hususiyetini vurgular. O Allah ki, “merhamet etmeyi kendine gerekli kılmıştır.” (Enam, 12.)



Allah rahmetini yüz parçaya ayırmıştır. Bunlardan doksan dokuz tanesini kendisine, bir tanesini de arza indirmiştir. Bu bir parça rahmetle bütün yaratılmışlar birbirlerine şefkat gösterirler. O kadar ki, bir hayvanın yavrusunu emzirirken bir kötülük dokunur diye ayağını kaldırması da bu bir rahmettendir. (Müslim, Tevbe,17.) Bu itibarla yaratılmışların var oluşunun ve hayatlarının ber devamının “merhamet “olgusu üzere kaim bulunduğu ortaya çıkmaktadır.



Kur’an Rabbin af, mağfiret ve merhametinin yüksekliğinden bahseder. Rahmeti gazabını aşan ve her şeyi kuşatan Allah insanlara da merhameti ve affedici olmayı öğütler; “Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun. Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenlerki Allah’tan başka günahları kim bağışlar ve bile bile işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran, 133 -135.) buyurur. Allah’ın rahmet ve merhametiyle O’nun kullarının işlediği veya işleyebileceği günahları bağışlayıcı olduğu konusu yer yer beraber zikredilir.(Hucurat, 12; Şûra, 25; Tâ hâ, 82.)



İslami telakkide kişi insan oluşundan kaynaklanan nedenlerle günaha düşebilir, hata da edebilir.Günah tövbe ile affedilmeyen ve temizlenmeyen bir şey de değildir. İlk insan Âdem (a.s.)’in işlediği günah (hata) bütün insanlık âleminin üzerinde kalan bir suç olarak görülmez. Kimse kimsenin günahını yüklenmez. Din, mensuplarını baskı altında bulunduran bir mefhum olarak da görülmemelidir. Kur’an’da; “Âdem Rabbinden bir takım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabbi’ne yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.” (Bakara, 37.) buyrulmaktadır.



Dinde bir merasime gerek olmadan, sade bir şekilde, her yerde, aracıya gerek olmadan işlenen günahlara tövbe edilir. Önemli olan içtenlikle günahlardan af dileyebilmektir. Tevvab (tövbeleri çokça kabul eden) olan Allah günahları bağışlayıcıdır. Gafur olup tövbeleri çok kabul edendir. İnsanlar ataları Âdem gibi hata edebilirler, günaha düşebilirler. Ancak asla Allah’ın rahmetinden ümitlerini kesmezler. Yüce Allah kullarının fıtratlarını (yaratılışlarını) bilir, asla onlara taşıyamayacakları yükü ve sorumluluğu yüklemez. İnsanlara ancak güçleri nispetinde sorumluluk verir. Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. (Bakara, 286.) Dini bizlere ulaştıran Allah’ın elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.) de; “Bütün insanlar hata edicilerdir. Hatalıların en hayırlısı tövbe edenlerdir.” (İbn Mace, Zühd, 30.) buyurur. Allah’ın sonsuz rahmetine sığınmak; hata ve günahlarımızdan dolayı ondan af dilemek durumundayız. Kişinin işlediği günahları çok olmakla beraber,Aziz ve Celil olan Allah’tan rahmetini ümit etmesi tabiidir ve gereklidir. Zira O “Rahmeti gazabına galip gelmiş” olan Allah’tır.



Rahmet ve merhamet sahibi Allah’ın kullarına olan rahmet ve merhameti ne kadar da boldur. İnsan O’nu tanıdıkça O’nun rahmet ve ihsanının cazibesinden kendini alamamaktadır. O’nun kullarına olan rahmeti süreklidir. İnsanlar Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmemelidir. İnsan olmaları itibarıyla kullar günah işlemiş olabilirler, ancak Allah bütün günahları bağışlar, O çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. (Zümer, 53.) Onun kullarına olan merhameti bir annenin çocuğuna olan şefkatinden çok daha fazladır. (Müslim, Tevbe, 22.)



İlahî rahmete ve bağışlanmaya ulaşabilmenin yolu başta insana olmak üzere diğer yaratılmışlara merhamet etmekten geçmektedir: “İnsanlara merhamet etmeyen kimseye de Allah merhamet etmez.” (Müslim, Fezail, 66.) Yine; “Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler (Allah ve melekler)de size merhamet etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 58; Tirmizi,Birr, 16.) hadisi bu hakikate işaret eder. Rahmeti bol olan Rabbimizden rahmetine ve mağfiretine vesile olan amelleri, bütün günahlardan uzak olmayı, adalet ve ihsanı, merhamet ekseninde daim olmayı temenni edelim.