BU DEVİRDE PEYGAMBERİ ÖRNEK ALMAK 2
(Hz. Muhammed’i (sav) örnek alma konusuna devam ediyoruz)
02/01/2017 - 10:23

-Ayet kime hitap ediyor?

Âyet “Rasûlüllah” derken şeksiz şüphesiz son elçi hz. Muhammed’i kasdediyor. Zira bu sıfat ve er-Rasûl nitelemesi ona mahsustur ve Kur’an’da farklı bağlamlarda defalarca kullanılıyor. Mesela;

“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın Rasûlüdür. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.”(A’raf 7/158. Ayrıca bkz: Bekara 2/143, 214, 285.  Âli İmran 3/32, 53, 81, 132, 153, 172, 183. Nisâ 3/42, 59, 61, 64, 80, 83, 170. Mâide, 5/41, 67, 70, 92, 99, 104. A’raf 7/157. Enfal 8/1, 24, 27. Tevbe 9/13, 88, 99, 128 ve diğerleri)

Hz. Muhammed Allah’ın elçisidir ve O’nun seçtiği peygamberlerin sonuncusudur.

“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.”(Ahzab 33/40. “Rasûlüllah” kavramının geçtiği diğer âyetler için bakınız: Tevbe 9/61, 81, 120. Ahzab 33/53. Fetih 48/29. Hucurât 49/3, 7. Münafıkûn 63/1, 5, 7)

Kendisinde en güzel örnek bulunan elçi de şüphesiz Muhammed’dir (sav). Kur’an ona indirildi. Dolaysıyla vahyi, yani Kur’an’ı tebliğ etmek, açıklamak (beyan etmek) ve uygulayıp örnek olmaktan da o sorumlu idi.

Hatırlayalım ki genelde peygamberlerin, özelde hz. Muhammed’in risâlet açısında görevi şu dört maddede özetlenebililir.

Birincisi: Tebliğ etmek, yani kendisine indirilen vahyi muhataplara uygun bir dille ve metodla ulaştırmak, onları hakka/hidâyete, yalnızca Allah’a kulluk yapmaya davet etmek.

İkincisi; Tebliğ ve davet ettiği şeyin mahiyetini açıklamak, beyan etmek, anlaşılır olmasını sağlamak. Bu konuda olabilecek sorulara cevap vermek.

Üçüncüsü; örneklik (model olmak). Elçi kendisine vahyedileni önce kendisi hayat, ahlâk, karakter haline getirir, ilâhi ölçüleri (hükümleri) kendisi uygulayıp ümmete örnek olmak.

Dördüncüsü ise cihadtır. Yani üç maddedeki hedefleri gerçekleştirmek üzere yoğun çaba göstermek, çok çalışmak, fadakârlık etmek, bu yolda maadi ve manevi infakta bulunmak (Allah yolunda harcama yapmak) ve gerekirse davete engel olanlarla, davetin boğmak isteyen odaklarla günün şartlarında mücadele etmek, savaşmak.

“Andolsun, Allah’ın Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır...”(Ahzâb 33/21)

Bu âyette işaret edilen de hz. Muhammed’in bu risâlet (peygamberlik) görevidir.

“Sizin için... güzel bir öreneklik vardır”Burada kasdedilen öncelikle Kur’an’a ilk muhataplarıdır. Onlar da Peygamber’e iman eden, Allah için muhâcir ve ensar olan, Peygamber ile birlikte bütün zorluğuna rağmen Bedir’de, Uhud’ta, Hendek’te birlikte olan, onunla birlikte Allah yolunda gayret eden ve sabreden sahabelerdir.

Sonra da Kur’an’ın hitap ettiği herkestir. Kur’an’a inandığını söyleyen, müslüman olduğunu beyan eden, hz. Muhammed’I son peygamber olarak Kabul edipp ona tabi olan kişilerdir.

“Bu âyet, ilk bakışta, Hz. Peygamber'in imanını, cesaretini ve kararlılığını örnek almaları tavsiye edilen Medine'nin o ilk savunucularına seslendiği halde, aslında bütün durumlar ve şartlar için geçerli olan zamanüstü bir muhtevaya sahiptir.” (Esed, M. Kur’an Mesajı, 2/854)

Bu âyet Kur’an bütünlüğü ve kendi bağlamı açısından ele alındığında hükmünün genel olduğu görülür. Bunu sadece Hendek savaşında Peygamberin yanında olanla ilgili düşünmek isabetli olmaz. Bura Peygamber’in hayatının sadece bu bölümünde örnek olduğu söylenmemekte; bilakis mutlak bir örnek olduğu vurgulanmaktadır. O halde bu âyet, müslümanların hayatlarının her alanında hz. Peygamber’i (sav) model bilmeleri ve kişiliklerini bu modele göre şekillendirmelerini emrediyor. (Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 4/401)

Zaten âyetin takip eden cümlesi “sizin için” kısmını aşıklıyor: “Allah’a ve âhirete kavuşmayı uman...” Şüphesiz onlar mü’minlerdir. Ben müslümanım diyenlerdir. Hayatını İslâma göre yaşamaya çalışan inanmış kimselerdir.

Allah’a ve kavuşmayı ummak şüphesiz Allah’a ve âhirete inanmakla ilgilidir. Kim Allah’a hakkıyla inanıyorsa; bilir ki bu iman aynı zamanda Allah’a yakın olmaktır. O’nun sevgisine, rahmetine, vereceği ödüllere yakın olmaktır. Günün birinde O’nun huzurunda hesap için durmaktır (haşrolunacağına inanmaktır). O’nu her an yanında hissetmek, O’nun her kendisini murakabe ettiğini bilmektir.

Âhirete kavuşmayı ummak, Kıyâmetin olacağına âhiret hayatının gerçekleşeceğine şüphesiz iman etmek demektir. Orada hesaba çekiliceğine, iman edip sâlih amel işleyenlerin mükâfata, inkâr edip kötülük ve zulüm yapanların da ceza alacağına bütün benliği ile inanmaktır.

Âyet üçüncü bir şey daha söylüyor: “Allah’ın Elçisi’nde Allah’ı çok zikredenler için de güzel bir örnek vardır.” Allah’ı çok zikretmek O’nu hiç unutmamak, O’nu hesaba katarak hareket etmek, O’nu görüyormuşcasına kulluk etmek, O’nu her an hatırlatıcı ibadet ve sözlerle meşgul olmaktır.

Zikir birilerinin zannettiği belli bir vakitte bir kaç kişinin biraraya gelerek, belli bir sözü, belli sayıda, belli bir ritim ve Peygamberimizin asla yapmadığı bazı folklorik veya sportif hareketlerle, solo veya koro halinde söylemek değildir.

Zaten âyet “Peygamberde sizin için örnek vardır” derken, Allah’ı nasıl zikretmemiz gerektiği konusunda da Peygamber’i (sav) örnek gösteriyor. O diğer ibadetleri yerine getirip ümmetine örnek olduğu gibi, Allah’ı nasıl zikredersek ibadet olur, onu da uygulayıp göstermiştir.

İşte Allah’ı kendisinin emrettiği, Peygamberinin öğrettiği şekilde zikreden ihlaslı müslümanlar için peygamber hz. Muhammed’de (sav), her açıdan ve özellike kulluk açısından en mükemmel örneklik vardır.

Buna göre Hz. Muhammed’in (islâmî) hayatı Allah’tan gafil olanlar, O’nu zamana zaman, arada sırada zikredenler (hatırlayanlar) için değil; O’nu hayatının her anında devamlı ananlar için modeldir. O aynı zamanda Âhiret hayatının olacağına inanmayanlar için değil; Kıyâmetteki sonucun bu dünyada yapılan amellere göre, Peygamber’in örnekliğine benzeyip benzemediğine göre belli olacağı Hesap Gününe iman edenler için mükemmel örnektir. (Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 4/402)

Âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet nümûnesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resûlullah’ın (sav), hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazarî kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa amelî kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Binaenaleyh, onun hayatı ve sîreti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır.”  (TDV Meali 21. âyet açıklaması, s: 419)

-Peygamber nasıl örnek alınır?

Kur’an hz. Muhammed’te “en güzel örnek” olduğunu beyan ediyor. Yukarıdaki soruyu tekrar edelim: Müslümanlar onu nasıl örnek alacaklar?

Önce “üsve” kelimesine bakalım. Kur’an bunu hangi manada kullanıyor?

“Üsvetün” veya “isvetün” kelimeleri “kıdvetün” ve kudvetün-kök, esas, asıl” kelimeleri ile eş anlamlıdır. (İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, 1/109) Bu da ister güzel ister çirkin, ister hoşa giden, isterse zarar veren bir şey olsun, başkasına tabi olurken insanın üzerinde bulunduğu halini, durumunu anlatır. “teesseytü bihi-onu kendime örnek aldım, ya da örnek olarak onu takip ettim” denilir. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât; s: 20)

Aynı kökten gelen teessi ve i’tesâ; birini örnek edinip uymak demektir. Şöyle denilir: “I’tes bihi, yani ona tabi ol ve onun misli (onun gibi) ol.”  Falanca kişi falancayı örnek aldı, yani onun hoşnut olduğundan o da hoşnut oldu, ona ikitida etti (uydu) ve onun benzeri olmaya çalıştı” şeklinde ifade edilir. (İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, 1/109)

Araplar “Senin için örnek olamayacak kimseyi model olarak alma.” Yani uyulması doğru olmayan bir kimseye uyma” derler. (Cevherî, İ. b. Hammad. es-Sıhah, 6/183)

“Üsve”, “teessi edilecek”, yani uyulacak, arkasından gidilecek örnek, meşk, nümûne-i imtisal demektir. Allah’a ve Âhiret gününe kavuşmaya inanıp Allah'ı çok zikretmekte olan kimseler için güzel bir örneklik vardır. Bu örneklik sadece dünya hayatını ve onun süsünü arayanlar, Allah'ı, âhireti düşünmeyenler için değil.”  (Elmalılı, H. Yazır, Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 6/304)

“Teessi (usve edinmek), taklit ve teşebbüh (benzeme) değil; birinin yaptığını onun maksadını gözeterek yapmaktır. Üsve ilan edilen “model” kılınmıştır. Sadece üretilebilir olanlar model gösterilebilir.

Peygamberler örnek alınsın diye insanlar arasından seçilmişlerdir: Yerde yürürler, iz bırakırlar ve izlenirler... Bu âyetin nüzul ortamıyla ilişkisi açık: Hz. Peygamber en kritik insani durumlarda bile duruşunu bozmuyordu. Âlemlere rahmet olmak, bütün insanlığa model olmak demekti. Bu ise, iyilik artsın diye varlığını sadaka vermekti.” (İslâmoğlu, M. Hayat Kitabı Kur’an, 2/829)

İnsanlar hedeflerine ulaşmak için kendilerine uygun örnekler edinirler, kılavuz bulurlar. Bunların yollarını, görüşlerini, hareketlerini izleyerek, bazen emirlerine uyarak, tavsiyelerini yerine getirerek istediklerini elde etmeye çalışırlar. Ya da birilerini taklit ederek onların ulaştığı başarıya ulaşmaya, onlar gibi olmaya çalışırlar. Allah’a iman edip, O’nun rızasını ve Ahirette eşsiz nimetlere ve güzelliklere kavuşmayı uman mü’minler, kendilerine eşi bulunmaz örnek olarak hz. Muhammed’I seçerler. (Heyet, Kur’an Yolu, 4/344)

 Zira onların amacı dünyalık makam, şöhret, zenginlikler, öne çıkmak, zevk ve eğlence, gösteriş, şovu sevenler tarafından parmakla gösterilmek, ya da şov yapmak değil; hem dünyada mazbut, mutedil, huzurlu, gürültüsüz, hoş (tayyibe) bir hayat, hem de öldükten sonra felah (kurtuluş), hoş (tayyibe) bir hayat ve Allah’ın rahmetini hak edebilmektir. Amacı bu olan bir müslüman elbette bu hedefe ulaşmak için, Allah’ın kendisine “en güzel örnek” gösterdiği hz. Muhammed’i model şahsiyet olarak bilecektir.

“Peygamber’de sizin için en güzel örneklik vardır…”Hitap öncelikle Hendek Savaşı zamanıda Medine’deki müslümanlaradır. Sanki şöyle deniliyor: “ Onu örnek alın. Tıpkı onun bu zor günde savaş meydanında, cesur bir bahadır olarak durduğu, canını ortaya koyduğu gibi, siz de koyun. Onun canını feda etmeye hazır olduğu bu yolda, müslüman olarak sizin nefsiniz açısından cimri davranmanız doğru olmaz.”

Mü’minler, onun zor zamanlarda yiğit duruşunu, sebat edişini, cesaretini örnek almaları gerektiği gibi, hayatın başka alanlarında da onu kendilerine model edinmeliler. 

Usûl âlimleri bu âyetle ümmete nisbetle onun konumuna delil getirirler. Onlara göre asıl olan hz. Peygamberin ahlâkının örnek alınmasıdır. Bu âyet sadece Hendek Savaşındaki tutumunun örnek alınmasına mahsus değildir. Zira Peygamber’de olan güzel sıfatlar müslümanlar için alınabilecek şeylerdir. Şüphesiz Peygamber’i örnek alıp bu yolda yürüyenler Allah’ın ikramlarına mazhar olur. Allah’ın en güzel ikramı da bir kimsenin sırat-ı müstakim’de yürümesidir. Esasen peygamberlere muhalaefet edenlerin örnek alınması zarardır, kötüyü tercihtir. Nitekim Kur’an’ın haber verdiğine göre inkârcılar kendilerine peygamber gelip de onları hak yola davet ettiği zaman onlar “Biz atalarımız hangi yol üzere buldu isek, ona tabi oluruz” dediler (derler). Bu demektir inkârcılar kendilerine kötü olan kimseleri örnek alıyorlar.

            Hz. Muhammed’i örnek almak, bir kimsenin doğru yolda yürüme isteğine de uygundur. Zira Peygamber’in örnek alındığı bir hayat sahibini maksada götürür, hayat hedefine ulaştırır, kulluk görevlerini yapmasını sağlar. Âyet açıkça diyor ki “Allah’ı ve Âhiret gününü umanlar için hz. Muhammed’de en güzel örnek vardır.” İman açısından kim Allah’tan korkuyorsa, kim O’nun azabından ürperiyorsa, kim O’nun vadettiği ödüllere kavuşmak istiyorsa örnekliği sadece Peygamber’e (sav) tahsis etmelidir. (es-Sa’di, A. b. Nâır, Teysîru’l-Kerîm’r-Rahmân, s. 661)

            Hz. Muahmmed’in en şiddetli zamanda sebat etmesini örnek almada pek çok güzellikler olduğu gibi, onu her konuda örnek almada da sayısız faydalar vardır. O şüphesiz ki kendi zatıyla mükemmel bir örnektir. Ki onu örnek almak da örnek alan için apayrı bir güzellik olur. Kim Allah’ın vereceği sevabı umuyorsa, kim Âhiret nimetlerine kavuşmak istiyorsa, kim Allah’ın rahmet, zafer ve ikram ettiği günlerini umuyorsa Peygamber’i (sav) imanla ilgili her konuda örnek almalıdır. (Beydâvî, Ö. B. Muhammed, Esrâru’t-Tenzîl, 2/242)

“Yani hz. Muhammed’de kendisine güzellikle uyulabilecek salih (sağlam) bir örneklik vardır. O da Allah’ın dinine yardım ve O’nun Rasûlü’ne arka çıkmak, ona muhalefet etmemek, başa gelebilecek musibetlere sabretmektir. Tıpkı onun yaptığı gibi. Hatırlamak gerekir ki Uhud Savaşında azı dişleri kırıldı, yüzü yaralandı, amcası öldürüldü. Özellikle Mekke’de davet görevini yaparken eziyet edildi, hakarete uğradı, ülkesinden çıkmak zorunda bırakıldı. Ama o sabretti. Bütün bu olumsuzluklara ve zorluklara rağmen o kendi nefsini değil; görevini ve davasını düşündü. Bu uğurda çalıştı.

Mü’minlerin de onu örnek alarak böyle yapmaları ve onun Sünnetini örnek almaları gerekir. (el-Hâzin, M. B. İbrahim, Lübâbu’t-Te’vil, 3/418)

(Devamı var)

Hüseyin K. Ece

27.12.2016

Zaandam-Hollanda