Bir çınarın ardından
10/04/2013 - 11:04

 

M. Emin YILDIRIM Hoca verdi vefat haberini. Takriben yirmi sene önce “Hayatım İbret Aynası” adıyla hayatını yazdığı, Ertuğrul DÜZDAĞ Bey ile Necmettin TURİNAY Bey’in neşre hazırladığı dört ciltlik eserini ailece çoğu zaman gözyaşlarıyla okumuştuk. (Bu eser, muhtasar olarak tek kitap halinde yakın zamanda Kaynak Yayınlarında tekrar basıldı.) Ahmet Muhtar BÜYÜKÇINAR Hocamızın hayatı, hakikaten ibret vesikalarıyla doluydu. Neler yoktu ki… Yetim kalışı, üvey anne elinde çektiği zulümler… Akranları çocukluğunu yaşarken akıl almadık işlerde çalışmaları, çileler, sıkıntılar, işkenceler… İlim tahsili esnasında yaşadıkları ise şimdiki talebelerin akıl ve hayalinden geçiremeyecekleri cinsten. İdealist bir  Dâvâ adamının o imkânsızlıklar içinde neleri yapabileceğinin de göstergesi. Filmlere konu olacak evlilik macerası, talebe bulup okutmak için verdiği mücadele. Bu mücadele sırasında öğrendiği bir sürü meslek. Tatlıcılıktan, aşçılığa, çocuk oyuncakçılığından, el araba yapımına kadar…

Klasik ekole bağlı kalmasına rağmen bütün gelişmeleri yakından takip eden, ‘asrın idrakine İslâm’ı söyletme’ derdinde ilmiyle âmil bir âlim. Din uğrunda bütün hizmetlerini ‘Allah Rızası’ için yapan hiçbir hizmetinde maddi-manevi ücret almayan, talebelerinin ihtiyacını da kendisi karşılayan müstesna insan. Öyle ki ihtiyaç ve masrafların karşılanması için sabahlara kadar çalışan, sabah namazıyla ‘okuma-okutma’ seferberliğine başlayıp devam eden ‘hizmet ehli’ bir âlim. Çocuk yaşta büyüklerin işini yapan hayat sahnesinin her bölümü; bilhassa ilim talebeleri ve dine hizmetlerle iştigal eden herkese verilecek mesajlarla dolu. Ahmet Muhtar BÜYÜKÇINAR Hocamızın hayatı, derslerle, ibretlerle dopdolu. Hatta televizyonlara belgesel hazırlayan tanıdığım bazı arkadaşlara bu roman tadında yaşananları bir belgesel veya dizi olarak çekmelerini ısrarla tavsiye etmiştim.

Mütercimliğini yaptığı "Hadislerle Müslümanlık" adıyla neşredilen Hayatu's-Sahabe’yi kış geceleri not tutarak okumuş, hocamıza da dua etmiştik. Hakikaten ‘âlimin ölümü âlemin ölümü.’ Hele pek âlim yetiştiremediğimiz asrımızda böyle âlimlerimizin kaybı, yerleri doldurulamayacağı için bütün Müslümanlar nezdinde derin izler bırakıyor. Bir hocamızın ifadesiyle ‘gölgesinde serinlediğimiz bir "çınar"dı. O çınar da gitti.

Beş ay önce kaybettiğimiz Abdülcelil CANDAN Hoca gibi. O da arkasında bir sürü eser bırakarak gitti. En çetrefilli meseleleri Müslümanları kırmadan, dökmeden, incitmeden gerekli ikazını (Kitaba ve Sünnete) uygun şekilde yapardı. Van’da 100. Yıl Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Her görüşmemizde ‘Hocam beyin ameliyatı yapan doktor gibi azami hassasiyet ve dikkat içinde yazıyorsunuz’ demiştim. O’na da Allah rahmet etsin. Makamı Cennet olsun. 

Ahmet Muhtar Hoca 92 yıllık, ilme adanmış bir ömür yaşadı. Yaşayan canlı birer tarihti. İki üç defa birkaç arkadaşla Yalova Esenköy’deki evlerinde ziyaretine gitmiştik. Akranları ve arkadaşları Mahir İz, Ali Ulvi Kurucu, Abdurrahman Gürses ve hocalarından Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ile ilgili hatıraları, yakın tarihimizle alakalı günümüze de ışık tutan tesbitlerini, değerlendirmelerini dinler, yakın tarihimizle alakalı sorular sorar, istifade ederdik. Konuşmalarında bugün hasret kaldığımız şu hususa dikkat çekerdi: "Ders isteyen her talebeyi okutma ve bunun karşılığında da ücret talep etmeme." Bu sözüne halel getirmemek için birden çok meslek edinmiş. Elli yılı aşkın hocalık hayatı boyunca "elin" değil "elinin" emeğini yiyerek geçinmiş. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet GÖRMEZ ve daha birçok akademisyenin yetişmesine vesile olan talebeleri onun canlı eserleri.

Ahmet Muhtar BÜYÜKÇINAR Hocamız da lâyıkı veçhile değerlendirilemeden ebedî  hayata göç etti. Onun vefatı, sadece bir âlimin vefatı değil, aynı zamanda yakın tarihin kırılmalarını,  son dönemde yaşananları bilen, yaşayan “çağın şahidi”nin kaybıdır.

Muhmmed HAMİDULLAH’tan, Ali Ulvi KURUCU’ya, Mustafa Asım KÖKSAL’dan  diğer vefat eden âlimlerimize-âriflerimize kadar hangisinin değerini bildik ki Ahmet Muhtar BÜYÜKÇINAR Hocamızın değerini bilelim. Allah rahmet etsin. Mekanı cennet olsun. Geride bıraktığı eserleri de sadakayı câriye muamelesi görsün. Ruhu şad olsun.