YEDİĞİMİZ HER ŞEY HELAL Mİ­­­?
Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o sizin için apaçık bir düşmandır. (Bakara/ 168)
26/01/2012 - 14:22

Rahman (c.c)  insanı yaratmış, ona türlü türlü nimetler ve rızıklar sunmuştur. Ancak insanın rızık olarak yediği her şey helal ve temiz değildir. Bunun iki temel sebebi vardır.

  1. Allah (c.c.)’ın bir imtihan gereği olarak yarattığı helal ve temiz olmayan rızıklar.
  2. İnsanoğlunun menfaati ve çıkarları gereği ürettiği helal ve temiz olmayan ürünler.

Birincisinde, Rahman bizleri imtihan etmek istemiştir. Bizlere temizin yanında, içinde azıcık menfaat var gibi gözüken ama temiz ve helal olmayan gıdalarıda koymuştur. O yüzden“size verdiğimiz rızıkların temiz ve helal olanlarını yiyin” demektedir. İnsandan helali ve temizi tercih etmesini istemiş, iradesini ve aklını kullanmasını beklemiştir. İnsanoğlu ise sadece “kişisel menfaatinin” arkasından giderek helal ve temiz olmayana yönelmiştir.

Çünkü helal ve temiz olmayanın içinde “şeytani bir çekicilik” vardır.

Bu sonuç ise ikinci durumu doğurmuştur. Yani insanoğlu azıcık menfat gereği temiz ve helal olmayana yönelmiştir. Çünkü insan için gerçek put “menfaat putudur.”

Menfaat putu en içteki puttur. Diğer putlar hep bunun birer sonuçlarıdır. Halbuki menfaat putunun  gerçektebir süre sonra kişinin kendisine de zararı dokunacaktır.

İnsanoğlunun gıdalarla oynaması, hileli ve katkılı gıda üretmesi, gerçekte kendi bindiği dalı kesmekten başka birşey değildir. Hilenin zararını gelecekte bütün toplum ödeyecektir. O yüzden bu konuda toplumun “bilinçli ve hassas” olması gerekmektedir.

Yaşamak için beslenmeye ihtiyacımız vardır. Yiyip içmeden yaşamak mümkün değildir. Ancak doğru olan birşey varki,önümüze konulan her rızık temiz ve helal değildir! O zaman imanlı ve şuurlu bir kula düşen en akıllıca yol, yediği ve içtiğinin temiz ve helal olup olmadığına çok dikkat etmeli, mutlaka temiz ve helal olanı aramalı ve seçmelidir.

Bu gün temel gıda maddeleri içerisinde helal ve temiz olanlar, yani “helal sertifika” alan gıda firmalarının sayısı hatırı sayılır bir noktaya ulaşmıştır.

Helal ve temiz gıda konusunda insanımız şuurlandıkça, üreticilerde bizlerin tercihlerini dikkate almak zorunda kalacaktır. Nitekimde böyle olmaya başlamıştır. Ancak şu anda gelinen nokta, beklenen en üst düzey değildir. Henüz daha işin başında sayılırız. İnsanımız bu konuya yeterince duyarlı değildir. Hem yeterince anlatılamamış hemde yeterince kendisi anlamak istememektedir. Çünkü anladıkça uygulamak gerekecektir. Uygulamada kendi içinde belli zorlukları beraberinde getirecektir. İnsanımızın bu meseleye biraz kulak tıkamasının sebebi de budur.

Yani insanımız “konforunun bozulmasını” istememektedir!

Ancak yinede bundan on sene öncesine göre, ciddi sayılabilecek bir yol aldığımızda söylenebilir. Anladıkça ve anlatıldıkça her konuda yol alınacağı gibi bu konudada yol alınacağı muhakkaktır.

 

Helal ve temiz gıda neden bu kadar önemlidir?

Çünkü insan vücudu ve tabiatı yediği ve içtiği şeylerle şekillenir. Yiyip içtiğimiz her şey bizim içimizde ve vücudumuzda bir çok şekillenmelere yol açmaktadır. İnsan helalinden yediğinde, helal ile şekillenecek, haram yediğinde de haramla şekillenecektir. Bu durum zamanla bizim ta “inanç odamıza” kadar sirayet edecektir. Meselenin en tehlikeli noktasıda burasıdır. Yani hem fıtrat bozulacak hemde inanç odası deforme olacaktır!

Bu o kadar önemli bir konudur ki, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Kişi bir lokma haram yediğinde onun kırk gün namazı kabul olmaz, başka bir hadiste de duası kabul olmaz” diyor.(Kütüb-ü Sidde)

Konu aslında insanımızın algısından çok daha önemli ve incedir. Hadis deki kırk gün meselesindeki hikmet ise, insanın yediği şeyler ancak kırk günde tam olarak vucuttan atabilmesidir. Yani o haram lokma vucutta kaldıkça namaz ve duanın kabulü söz konusu olamamaktadır. Aslında insan dikkat etmeden ve sorgulamadan yiyip içtiğinde kendisine ne kadar da zarar verebilmektedir.

Bunun temel sebebi, insanımızdaki“konformizim hastalığıdır”.

Yani keyfine(kendine) bağlılık!

Alışkanlıklarından vazgeçemeyen ve alışkanlıklarını sorgulayamayan insanlar asla yeni ve doğru alışkanlıklar kazanamayacaktır!

Helale yönelmeyenler, hayıra ulaşamayacaktır.

Gıdadaki şerler (kötülükler) nelerdir?

Gıdadaki kötülükler; üreticilerin doğal ve meşru kâra razı olmamalarıdır. Buna bağlı olarak da üretilen birçok gıda maddesinin içine, özelikle ambalajlı ürünlerinin içerisine konulan sağlık ve dini açıdan uygun olmayan katkı maddeleridir.

Katkı maddeleri tamamen “kârlılığı” arttırmak için üretilmiş tuzaklar ve kazıklardır!

En basitinden başlamak gerekirse, hergün mutlaka tüketmek zorunda olduğumuz ve vazgeçemediğimiz ekmeğin içindeki katkı maddeleridir. İnsanımızın çoğu bilmesede ekmekte tam “18 çeşit katkı” maddesi vardır. İçine katkı malzemesi bulunmayan ekmek ne yazık ki çok azdır. Katkı kullanmayan fırınlarında ne yazık ki almış olduğu unlarının bir çoğunun üretiminde de yine katkı maddesi vardır. Mesele en temel gıda maddesi olan ekmekten başlamaktadır.

Yine hemen hepimizin bilmeden tükettiğimi yoğurtların içerisinde bulanan ve asla caiz olmayan katkı maddelerini nasıl anlatmalı bilemiyoruz!

Tabii olarak üretilse  yoğurt çok faydalı bir besindir. Ancak şu anda marketlerde satılan yoğurtların büyük bir çoğunluğunun içerisinde caiz olmayan katkı maddeleri mevcuttur.  Eğer satın aldığımız bir yoğurt sulanmıyorsa, sürekli katı duruyorsa ve günlerce dolapta beklemesine rağmen tadı hiç bozulmuyorsa biliniz ki katkılı yoğurt tüketiyorsunuz demektir. Hem sağlık açısından, hemde dini açıdan hiç de hoş olmayan bir durumla karşı karşıyasınız.

En güzeli katkısız yoğurt satan yerleri aramak ve bulmak yada evde kendimiz üretmektir.

Ne olduğu tam olarak belli olmayan margarinlerden de mutlaka uzak duralım. Almış olduğumuz tereyağlarını da % 100 tereyağ olup olmadığını biraz araştıralım. Çünkü tereyağlarının bile bir çoğunun içerisine ciddi oranlarda margarin bulunmaktadır. Tereyağındaki diğer katkı maddelerini ve gıda boyalarını da bilmiyorum belirtmemize gerek var mı? Elbette ki temiz ve helal olanlarını da bulmak mümkün. Ancak satıcılara baskı yapmaz isek onları biraz sıkıştırmaz isek onlar nasıl kendilerine çeki düzen verecekler?

Almış olduğumuz etlerin ve tavukların “besmeleli ve helal” olup olmadığına mutlaka dikkat edelim. Her et ve tavuk helal değildir. Biraz araştırma ile bunlar öğrenilebilir. “Helal sertifikası” almış ürünleri tercih edelim.

Biliyorsunuz, insana hakettiği verilir. Biz nasıl isek önümüze de o konulur! Temizde ve helalde ısrar edersek Rahman bizlerin önüne temiz ve helal olan gıdaları koyacaktır. Ama bizler gevşek davranmaya devam edersek Rahman da o zaman bize hak ettiğimizi verecektir.

Ayrıca çocuklarımızı her türlü şekerlemelerden, cipslerden mutlaka uzak tutalım. Şekerlemelerin ve cipslerin içlerine hiç de hoş ve uygun olmayan katkı maddeleri vardır. En güzeli ve en doğalı olan hurmayı sevdirelim.

Unutmayalım, ambalajlı ürünlerin bir çoğunda da hayır yoktur.

Eğer bizler helale harama çok dikkat edersek bilelim ki çocuklarımız dikkat edecektir. Eğer bizler gevşek davranırsak çocuklarımızda gevşek davranacaktır. Onlara yazık etmeye ve temiz olmayan gıdalarla beslemeye hakkımız yoktur.

Biliniz ki; her haramın mutlaka bir helali vardır. Helal dairesi daima geniştir!

Ve biz haram yemeye mecbur değiliz! Sadece nefsimiz istiyor diye bazı şeylere göz yumarsak ahirette nefsimizin hiçte hoşlanmayacağı şeylerle karşılaşabiliriz.

“İnsanın, yedikleri ve içtikleriyle şekillendiğini hiç unutmayalım.”

[email protected]