Aklı Selim
Bilmek, anlamak, şuurlu olmak anlamına gelen akıl, insanı zararlı fiillerden koruyan bir melekedir...
27/07/2010 - 11:07

 İnsan aklı ile insandır...

Akıl yoksa sorumluluk da yoktur...

Akıl fıtrattandır...

Akıl zaruri bir vasıtadır... Aklın vasatı ise vahiydir... Vahiy dışı aklın varacağı son nokta; vahşettir...

Akıl, Allah’ın insana hem nimeti, hem de emanetidir...

Evet, Allah’tan insana en güzel ödül; akıldır...

Peki, akıl nedir?

Bilmek, anlamak, şuurlu olmak anlamına gelen akıl, insanı zararlı fiillerden koruyan bir melekedir... Akıl kalpte bulunan bir nur olarak da tesmiye edilmiştir...

Teklif akılla başlar...

Akıl seçici, tanıyıcı ve taşıyıcıdır... Akıl ayıraçtır... Hakla-Batılı... Güzelle-Çirkini... Doğruyla-Eğriyi... Akıl ile tefrik ederiz...

Dünya ferahı için akıl...

Ahiret felahı için akıl...

Dinin kendisi için akıl...

Akıl ve iman birbirinin lâzımesidir... Akıl imandan, iman akıldan ayrılamaz ve düşünülemez...

İman, akıl ve ilim birbirini bütünleyendir... Bu üçlünün buluşması kulluk merkezli bir yaşamın gerçekleşmesi demektir... Gerçek hayatın şifresi budur...

İnsanoğlunun mükerrem, muhterem, muhteşem olması akıllı olması ile bağlantılıdır... Ancak bu aklın vahiyle barışık olması gerekir...

Evet, aklın muvazenesi vahye olan mutabakat ve muvafakati ile ilgilidir... Vahye muhalefet aklın hamakat ve helakine işarettir...

Aklın üç ihtiyacı:

1-İstikamet

2-İtidal

3-İhlâs

İhtiyacı giderilen akıl hikmet yolcusudur...

Aklın iki riski:

1- Putlaştırılması...

2- Köleleştirilmesi...

İfrat ve tefrit akıl emniyetine vurulmuş en büyük kelepçedir... Aklın işlevini donduran anlayış da, aklın dizginlerini salıveren akılcı akım da sonuçta akla ihanet etmektedir...

Aklı mutlaklaştıran anlayış aklı şımartıyor ve taşıyamayacağı yükler yüklüyor...

Aklı muattal bırakan anlayış da aklı köreltiyor ve şartlandırıyor... Bu da aklın iptali ya da tatile girmesi anlamına geliyor... Zihni körelten mitoloji, ideoloji, tabu, totem, dogma, töre, teori, gelenek, asabiyet ve aşırılıklar sınır tanımıyor...

İnsanlar aklı kullanma beceri ve yetisini yitirmektedir... Aklı yerli yerinde kullanmaları gerekirken; ya akla aşırı yükleniyorlar ya da aklın önünü kesiyorlar... Her iki durum da akla ihanet ve fıtrata muhalefettir...

Aklın yolu ne cerbeze, ne de hamakattır...

Ne rasyonalizm, ne de akla tahakküm etmektir...

Bize hikmetin biniti olan bir akıl lazım...

Vahye odaklanmış, Allah’a adanmış, İslam’a formatlanmış bir akıl...

Bunun için ise önce aklı vahiyle resetlemek ve rahatlatmak gerekiyor... İşte o zaman; haddini, hesabını, kendini ve Rabbini bilen bir akılla tanışırız...

Bu akıl hesabi değil hasbidir... Hilekâr değil harbidir...

Bu gün aklı kutsayanların aklı nasıl katlettiklerine de tanıklık etmekteyiz...

Aklı giderici, dondurucu, durdurucu, örtücü yani aklı işlevsizleştiren, düşünemez, karar veremez, sorgulayamaz, muhakeme edemez hale getiren tüm oyun, sanat, spor, kültür, töre, gelenek, etkinlik, yasa, müzik, malumat, teferruat, haber, yorum, polemik, görüntü, ses, renk, ışık kimin hüneri? Veya kimlerin tuzağı?

Düzene uygun kafa imalatı için seri operasyonlar devam etmektedir...

Akıl emniyetine vurulan en büyük darbe; genç dimağlar üzerindeki ideolojik tahakkümdür... İnsanları tektipleştirme girişimleri toplum mühendisleri tarafından kesintisiz ve sistematik bir şekilde icra edilmektedir...

Sihirli kutunun sihri ile büyülenen beyinler, sanal âlemde daha bir savruldular...

Resmi ideoloji akla hükmetme, formel eğitim insanların geleceğini bloke etme uygulamalarından ödün vermiyor... Yasalara yaslanarak yasaklarla tefekküre açılan tüm yolları tıkıyor...

Beyin yıkamalar, kafa karıştırmalar, çağdaş büyüler, modern sihirler, bilimsel kehanetler aklı örtmeye, gerçekleri karartmaya yönelik atraksiyonlardır...

Şeytan da boş durmuyor, önü açıldıkça kapsam alanını genişletiyor, özellikle insan aklını perdeleme yoluna gidiyor...

Selim akıl, temiz fıtrat tehdit altında... Çünkü beyinsizlere gün doğdu...

Akıl emniyeti değil ama alkol tüketimi yasalar güvencesinde... Aklı dumura uğratan alkol satışı rekorlar kırabiliyor...

Bu durum da akıl; öfkeye, şehvete, arzulara, hevaya, hırsa, ihtiras, intikam ve isyana yenik ve yitik...

Çare aklın dizginlerini vahyin eline vermektir...

Rasyonel akıl, seküler akıl, liberal akıl bu sorunu çözmedi ve çözemeyecek...

Tek çözüm; müteal akıldır...

Bedevilikten medeniliğe... Süfliden ulviye... Esfelden eşrefe insanı taşıyacak olan bu akıldır...

İslam medeniyetinin arka-planında müteal değerlere yaslanan ve üretken olan ortak akıl vardır... Çünkü İslam, aklı güvence altına alıyor ve koruyor...

Aklı şaşkınlıktan, sapkınlıktan, karanlıktan koruyansa vahiydir...

Müslüman, nakli akılla kavrayandır... Yine Müslüman aklı nakille dengeleyendir... Yapmamız gereken vahyin kontrolünde akıllı olmaktır... Vahiyden ışığını alan bir akılla akletmektir...

Evet, Müslüman akıllıdır, akılcı değil... Aklı en doğru kullanan Müslümanlardır...

Akıl terazisinin tartabileceği yük bellidir, zorlamaya gelmez...

Bilinmezlerin zoru içinde bocalayan aklın elinden tutan peygamberler olmuştur...

Kur'an; “Ya ulu'l elbab/Ey akıl sahipleri" diye seslenir... Bu çağrıya kulak tıkayanları tekrar uyarır;

"Hala akıllanmayacak mısınız?"

Ve daha önemli bir gerçekle bizi yüzleştirir:

"İnsanların çoğu akıllarını kullanmazlar."

İslam'ın aklı, selim ve sağlam akıldır... Şirk ve şüpheye kendini kapatmıştır... Cahili atıklardan, şeytani etkilerden arındırılmış temiz bir akıldır...

İslam aklı der ki; "Hüküm koyucu Allah’tır."

Bu akıl ışığını vahiyden alır... Akıl-vahiy ilişkisi tıpkı göz-ışık ilişkisi gibidir... Akıl, gözdür… Vahiy ışıktır... Işık olmasa göz görebilir miydi? Allah vahiy ışığını gönderdi ki, akıl vahyin aydınlığında varlık âlemini görsün diye... Alaca karanlıkta tek başına göz ne yapabilir ki?

Akil insanlar için bu yadsınamaz bir gerçektir...

Vahye yaslanan akıl, hikmet, irfan ve ilhamın müşterisidir... İşte en büyük mazhariyet budur...

Mecnun, meczup ve mahcurlara bunu anlatmak ne mümkün!?

Nadanlara ne söylenirse söylensin onların işi ukalalıktır...

Allah Resulü (s.a.v) son noktayı koyuyor;

"Akıllı kişi nefsine hâkim olan ve ölümden sonrası için çalışan kişidir.

Aciz kişi de nefsini kendi hevasına bırakıp da Allah'tan dilekte bulunan kişidir." (Tirmizi)

Demek ki Müslüman’ın aklı kuru bir akıl değildir... Ölüm ötesi yatırımları önceleyen, hesap günü endişesi ile hareket eden akıldır...

Bu akıl işin kurnazlığında fırsatçı, çıkarcı, hileci yollar arayışında değil, bu akıl kalple işbirliği halinde Allah'ın nuru ile nurlanmış münevver bir akıldır...

Aklı uçuk ve karışıklara bunu izah etmek oldukça zor...

Hâsılı kelam; aklı olmayanın dini yoktur, dini olmayan beyinsizlerden ise insanlık az çekmedi...

Aklınıza mukayyed olunuz...