AİLEDE SAYGI VE ANLAYIŞ
İnsan ilişkilerini en iyi davranışlar ve anlayışlar belirler. Davranışlarımız karşıdaki insana güven ve sıcaklık veriyorsa ilişkilerimiz iyi demektir. Mutlu bir insan, mutlu eden insandır.
08/04/2009 - 17:41

 Mutlu olamayan insan ise içiyle barışık olmayan ve beklentileri çok yüksek olandır. Beklentilerin yüksek olmasının sebebi ise menfaatlerin kabarık olmasıdır. Herkezin içinde bir menfaat putu vardır. Aslıda bizim davranışlarımızı çoğu kez bu menfaat putu belirler. Bu putumuzu yenebildiğimiz nispette hakiki imana ulaşabiliriz.

Ailede mutluluk, bireylerin birbirini tanımasıyla başlar. Anlamasıyla şekillenir ve vucut bulur, saygı göstermesiyle ve onu düşünmesiyle yükselir. Ancak manevi ve imani doygunlukla zirveye ulaşır.

Ailede eşlerin birbirine saygılı olması, önce bireylerin kendisine saygı duymasıyla gelişir. Eşler birbirlerin öz şahsiyetine değer verdiği nisbette birbirine saygı duyarlar ve anlarlar. Ailedeki huzursuzlukların bir çoğu karşı tarafı anlayamama ve anlamlandıramamaktan gelir. Hadiselere sadece kendi baktığımız pencereden bakarsak yanılırız.

Bizim insanımızın bir çoğunda eşine yeterince değer verememe hali vardır.

Bunun birkaç sebebi vardır;

1. İçinde büyüdüğümüz ailede gördüğümüz davranış modelini sorgulamadan alırız. Çünkü bu kolayımıza gelir. Bize herhangi bir zorluğu yoktur!

2. Eşimize değer verirsem kendisini çok önemli görür yanılgısı!

3. Çevremizdeki inanların davranışlarını kendimize farkında olmadan modelleme yanılgısı!

Bu saydıklarımızın hiçbiri doğru davranış modelleri değildir.

Çünkü kalbi değil nefsi bakıştır.

Evlenmeden önce birbirine son derece nazik ve hoşgörülü ve sevgi dolu olan insanlar, evlenince nedense bir süre sonra değişebilmektedir. Sanki evlenince birçok davranış modeli ortadan kalkıyormuş gibi. Halbiki aslolan saygıyı ve sevgiyi yıpratmamaktır. Çünkü saygının zedelenmesi, zamanla sevgiyide incitmektedir. Sevginin incinmesi, kişileri birbirine bağlayan ve içinde binlerce kılcal damarın olduğu manevi kablonun yara alması demektir.

Ancak yıpranmış sevgilerinde, yinede birçok şeyde olduğu gibi tamiride mümkündür. Yeterki bu konuda doğru ve kararlı adımlar atılsın. Sorunu çözmeyi istemek çözmenin yarısıdır.

Unutmayılım ki kendisiyle evlendiğimiz eşimizle üç bağla birbirimize bağlıyız.

Birincisi, O önce bir insandır. Ona önce insanca davranmalıyız. Diğer insanlara nasıl davranıyorsak eşimizede öyle davranalıyız.

İkincisi, eşimiz bizim din kardeşimizdir ve herhangi bir din kardeşimize yapacağımız davranış olgunluğu eşimiz içinde geçerlidir. Çevremizdeki insanlarla olan iletişim dilimiz eşimiz içinde geçerli olmalıdır.

Üçüncüsü, O sonuçta bizim eşimiz yani hayat arkadaşımız, ahiret yoldaşımızdır.

Biz eşimizle evlenirken, ahirettede onunla beraber olmayı düşünerek ve isteyerek evlendik. Yarın Rahman’ın huzurunda mahçup olabilecek şekilde birbirimize davranmamamız gerekir. Allah (cc) hanımları bize birer emanet olarak vermiştir. Bunun şuurunda olarak yaşamalıyız. Ancak eşlerimizde bunu fırsat bilip bizleri incitici davranışlardan uzak durarak uyum içersinde yaşamasını bilmelidirler.

Evli çiftler kendilerine şu soruyu sormalıdırlar;

-Ben eşimle evli olmasaydım ona nasıl davranırdım?

-Peki evlenince ne değişiyor ki ona karşı tavırlarım değişiyor?

Eşlerin birbirlerine yakın olması birbirlerini yakmasını gerektirmiyor!

Aksine, birbirine yakın olmak anlaşmayı ve kaynaşmayı gerektiriyor.

Evlilikte, ortaya konulan ve tüketilen sevgi bitmez.

Ancak üretilmeyen ve üstü örtülen sevgi azalır.

Tabiiki zayıflayan herşey yeterince beslenince tekrar eski halini alır ve güçlenir.

Ailelerde sevgiyi ve saygıyı diri tutmalıyız. Aslında bu bizimde diri kalmamız anlamına gelecektir.

Aileler bizim kulluk göstergemizdir. Kumaşımızın ortaya çıktığı yerlerdir.

Unutmayalım ki, iyi nesiller iyi ailelerde yetişir…

Ne mutlu Allah’(cc)ı merkez alarak yaşayanlara...

Ne mutlu Allah’(cc)ı herşeyin üstünde tutanlara...

 [email protected]