Ana Sayfa   |   Görüntülü Dersler  |  Sesli Dersler   |  Kur'an Araþtýrmalarý   |  Ýlmi YAZILAR   |  Aile Eðitim Yazýlarý   |  Çocuk Eðitimi Yazýlarý   |  Yazarlar  |  Ýletiþim

Kur`an-i Kerim ve Mealleri

Namaz Sureleri Tefsiri

Cuma (Tefsir) Dersleri

Hadis Dersleri

Cami Dersleri

Hz. Peygamberin Hayatý (s.a.v)

Ýnsaný Tanýmak (Radyo)

Tv Programlarý

Seminer ve Konferans

Kýsa Dersler

Özel Konular

Fýkhi Konular

Aile Eðitim Seminerleri

Foto Galeri

Üyelik Giriþi

Kull. Adı

:

Şifre

:
   

Ücretsiz Üyelik
Şifremi Unuttum

Güncel Videolar

Eðitimcilere ÖZEL
Gazze Duasý
Gençlerle Ýletiþim (Günýþýðý- Reþitpaþa​)
Uyumlu Evlilik Yöntemi (Bulgurlu)

Namaz Vakitleri

Sayaç

Sayac
Tekil (Bugün) 2517
Toplam 15256262
En Fazla 20355
Ortalama 2608
Üye Sayýsý 1175
Bugün Üye Olan 0
Online Ziyaretci
 
 

Kýyamete ve Cennete Çýkan Yol..

Müslümana gereken, kýnanan alâmetlerden sakýnmak, kýyâmetin kopmasýna sebep olan özelliklerden uzak durmak, belki dünyanýn varoluþ sebebi olan kâmil müslüman olmaya çalýþmaktýr. Bu suretle de âhiretin huzurunu kazandýran dünyanýn huzurunu saðlamak, en azýndan huzura katkýda bulunmaya azmetmek…

16/04/2012

Önce kýnanan alâmetlerinden bazýlarýný görelim sonra da kýnananlardan olmayýp Rasûlullah'ýn, kýyâmete kadar Hakka arka çýkan bir gurubun bulunacaðýný haber verdiði Ýslâm cemaatinin içinde  kâmil mü'min bir fert olma nasýl gerçekleþebilir onu görelim.

Kýyâmetin kýnanan bazý alâmetlerini bildiren hadîsi þerîfler:

1. Sevbân (r.a.)'dan rivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

"Yakýnda milletler yemek yiyenlerin çanaðýna eðilerek toplandýklarý gibi sizin aleyhinize toplanýp birleþecekler." Bir zat: Biz o gün sayýca az mýyýz? dedi. Rasûlullah (s.a.s.): "Tam aksine siz o gün çoksunuz. Fakat siz, o zaman selin üzerinde taþýdýðý çörçöp gibi olacaksýnýz, Allah düþmanlarýnýzýn kalbinden sizin heybetinizi (korkunuzu) çýkaracak ve kalplerinize vehn atacak." Bir zat: vehn nedir yâ Rasûlallah? dedi. Rasûlullah (s.a.s.): "Dünyayý sevmek, ölümü sevmemektir." buyurdu.1

Müslümanlarýn maðlubiyeti azlýktan deðil, dünyayý ve yaþamayý sevmekten dolayýdýr. Düþmaný, ancak düþmanda olmayan silahla yenmek mümkün olur ki o da âhireti dünyaya tercih, Allah'ýn rýzasýný hevanýn arzusuna tercih, ölümü yani þehâdeti yaþamaya tercihtir. Kim Allah'ý tercih ederse Allah da onu tercih eder. Allah kimi de tercih ederse onu korur, düþmanlarýna da gâlip kýlar. Hz. Peygamber'in, müslümanlarý selin üzerindeki çerçöpe benzetmesi, kalplerindeki Allah korkusunun çýkmasý, yerine düþmanlarýn korkusunun müslümanlarýn kalplerine girmesi sebebiyle manevî aðýrlýklarýnýn olmamasýndandýr. Kalplerden Allah korkusunun çýkmasýnýn sebebi: Müslümanlarýn Allah'ýn rýzasýný gaye etmeyip dünyayý ve rahatlýðý gaye etmeleri ve ölümü sevmemeleridir.

2. Ebû Vâkýd el-Leysî (r.a.)'den rivayete göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

"Nefsim elinde olan zata (Allah'a) yemin olsun ki, siz de kendinizden önceki (Yahudi ve Hýristiyan)  milletlerin yoluna mutlaka uyacaksýnýz." 2 Hadis, hasen sahihdir.

Baþka bir hadîs-i þerîfte ise Ebû Saîd-i Hudrî'nin rivâyetine göre þöyle buyurmuþtur:                                                              "Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna, karýþý karýþýna, arþýný arþýnýna týpatýp muhakkak uyacaksýnýz! O dereye kadar ki, þayet onlar kertenkele deliðine girmiþ olsalar, siz de muhakkak (onlara uyarak) oraya gireceksiniz!" (Ravî Ebû Saîd-i Hudrî dedi ki) Biz: Yâ Rasûlallah! Bu ümmetler Yahudilerle Hýristiyanlar mý? diye sorduk. Rasûlullah:"Onlardan baþka kim olacak?" buyurdu.3

Bâtýla uymak ya cehâletten ya da nefse uymaktan kaynaklanýr. Müslüman olmayanlara önce ahlâken ve amelen benzeme sonra da itikâden benzeme meydana gelir. Bu ise ebedî felaket demektir. Müslümanlar o zaman Ýslâm'ý bilmediklerinden ve nefislerine uyduklarýndan dolayý maðlup olacaklar. Çoðunlukla maðluplar gâliplerin dinlerine girerler, galipleri adým adým izlerler. Müslümanlar Ýslâm'ý gerçek olarak bilseler, gerçeðin Ýslâm'da olduðunu görecek, bu sebeple de baþka inanç ve sistemlere ihtiyaç görmeyeceklerinden kendilerinden baþkalarýna benzemeyeceklerdir. Batýlý bir fikir adamýnýn, "Müslümanlar câhil kalýnca Müslümanlýk'tan çýkarlar, Hýristiyanlar da âlim olunca Hýristiyanlýk'tan çýkarlar." sözü  ne kadar isabetli!

3. Enes b. Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiðine göre Rasûlullah þöyle buyurmuþtur:

"Kýyâmete yakýn, karanlýk gecenin parçalarý gibi fitneler olacaktýr. Bu fitneler içinde kiþi mü'min olarak sabahlayýp kâfir olarak akþamlayacak ve mü'min olarak akþamlayýp kâfir olarak sabahlayacaktýr. Bazý topluluklar, dünya metaý karþýlýðýnda dinlerini satacaklardýr." 4

Ýnsanýn deðiþimi müessir/tesir edip etki eden kimse olmadýðýndandýr. Müessir olamayan elbette müteessir/etkilenen kimse olur. Müessir müslüman, davasý, ahlâký, baþarýsý, eseri, iyiliði ve Allah'ýn lûtfu ile  gâlip olan kimsedir. Bu müslüman  ölçü sahibi olduðundan, Allah'ýn yardýmýyla yüce ve gâlip olduðundan dolayý Hak üzere sebat ederler. Onlarý maðlup etmek isteyen maðlup olur, aþaðý görmek isteyen kendi aþaðýlýðýný o müslümanda görür, öldürmek isteyen onda dirilir.

Müslümanlarýn hem küfre hem de Ýslâm'a açýk olmasý bütün dünyanýn bir mahalle gibi olduðuna, Internet vasýtasýyla Ýslâm sitesine de gayri müslimlerin sitelerine de uðradýðýndan girdiði sitenin tesirinde kaldýðýna bir iþaret vardýr. Eðer Müslüman Ýslâm'ý ilim olarak bilse ve gereðiyle de yaþasa müessir olup müteessir olmayacaktýr. Ölçüyü de kavradýðýndan dolayý deðiþen deðil geliþen bir seyir izleyecektir.

Ýnsan dinini niçin satar? Herhalde dinini ve dininin kýymetini bilmediðindendir. Aklý sýra dünyayý dinden kýymetli biliyor, kýymetsizi(!) verip kýymetli olaný(!) almakla kâr ettiðini zannediyor. Ýnsana gereken nefsini aklýna, aklýný da imanýna teslim etmektir. Akýl, doðru ve sahih bilgi ýþýðýna sahip olacaktýr ki her þeyin hakikatini görebilsin. Akýl göze benzer, ilim de ýþýða benzer. Göz olmadan ýþýktan istifade olmaz, ýþýk olmadan da göz göremez. Demek ki önce ilim sonra amel gerekir. Amel için de önce terbiye gerekir. Terbiye için iyi ortam, iyi arkadaþ ve iyi terbiyeci, bunlardan daha önemlisi ortamý müsait cemaat gerekir. Yoksa nefis aklý etkisi altýna alýr. Nefsi de, kim galip olursa  nefsi o etkisi altýna alýr.

4. Enes b. Mâlik (r.a.)'den rivayete göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

"Ýlmin kaldýrýlmasý, cehâletin meydana çýkmasý, zinanýn yayýlmasý, içkinin içilmesi ve elli kadýnýn koruyup gözeticisi olacak derecede kadýnlar çoðalýp erkeklerin azalmasý kýyâmet alâmetlerindendir." 5

Ýlmin kaldýrýlmasý, cehâletin meydana çýkmasý, zinanýn yayýlmasý ve içkinin içilmesi Müslümanlarýn Ýslâmî gâlibiyetlerinin olmamasý, ya kâfirlerin ya da nefsine uyan fâsýklarýn idaresi demektir ki her iki durumda da Ýslâm'ýn itikâdî ve idârî hâkim olmamasý demektir.

Ýlimden maksat, Kur'ân-ý Kerîm ve Hadîs-i Þerîflerin ortaya koyduðu gerçekler, ve bu gerçeklerden müctehidlerin istinbât ettikleri vahiy kültürüdür, bu kültürden doðan Ýslâm Medeniyetidir.

Ýlmin kaldýrýlmasý, âlimin ölmesi ve yerine âlimin yetiþmemesine göz yumulmasý neticesinde olmaktadýr. Bu da elbette düþmanlarýn iþine yaramaktadýr. Halbuki ilimden büyük zenginlik, cehâletten kötü fakirlik yoktur. Ýlmin yokluðu arkasýndan her þeyin yokluðunu getirmektedir. Ýlmin yokluðu cehâletten ve nefisten istifade ile insan ve Ýslâm düþmanlarýnýn istilasý demektir. Ýstilaya karþý çýkýldýðý zaman emperyalistlerin, silahsýz müslümanlarýn erkek olanlarýný öldürünce kadýnlarýn erkeksiz kalmasý neticesinde elli kadýna bakan bir erkek kalýr.

5. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.)'den rivâyet edilmiþtir, dedi ki Rasûlullah (s.a.s.) þöyle  buyurdu:

"Ümmetim, onbeþ (kötü) özelliði iþlerse kendilerine bela iner." Bunun üzerine:

Yâ Rasûlallah! Onlar nelerdir? denildi. Cevap olarak þöyle buyurdu:

"Zenginlik belli kiþiler arasýnda dolaþtýðý, emânete hýyânetin ganimet sayýldýðý, zekâtýn verilmesinin zarar sayýldýðý, kiþi karýsýna itaat edip annesine eziyet ettiði ve arkadaþlarýna karþý iyi olup babasýna cefa ettiði, mescitlerde gürültüler yükseldiði, aþaðýlýk adamýn millete lider olduðu, þerrinden korkularak kiþiye ikram edildiði, þaraplar içildiði, ipek giyildiði, þarkýcý kýzlar  alýndýðý, çalgý aletleri edinildiði ve bu ümmetin sonu öncekilerine lânet okuduðu vakit, iþte o zaman bir kýzýl rüzgâr veya yere batmak veya kýlýk deðiþtirmek (gibi bir belâ) beklesinler." 6

Zenginliðin belli kiþiler arasýnda dolaþmasý ya fâizden, ya zekâtýn verilmemesinden, ya da devlet imkanlarýnýn belli kiþilere peþkeþ çekilmesindendir. Emânete hýyânet, emânetin ehil olmayan ellerde olmasýndan olur. Zekât vermek iman iþidir. Ýman olmazsa elden çýkana zarar diye bakar. Hayatý seküler mantýkla sade dünya hayatý olarak görür, âhirete bakmaz, malýn maddî olarak artmasýna bakar, berekete inanmadýðýndan berekete bakmaz, bereket sebebi olan yardýmlaþmaya, zengin ile fakir arasý uçuruma engel köprü demek olan zekat ve sadakaya da yönelmez. Eðer yönelirse riyâkârlýðýndan, Müslümanlarý kandýrmak istediðinden, deve gelecek yere kazý esirgemez de ondandýr.

Karýsýna itaat edip annesine eziyet etmeyi, iyilik ve büyüklüðün kýymetini bilmediðinden, þehveti þefkate tercih etmesindendir. Arkadaþ kýymetini bilip baba kýymetini bilmemek, farz ile nafileyi bilmeyip nâfileyi farza tercih etmesinden belki nâfileyi alýp farzý terk etmesindendir.

Mescidlerde gürültünün olmasý demek, mescidlerde ilim deðil sadece ses olmasý, sese önem verilip ilme önem verilmemesi demek olsa gerektir.

Deðersiz insanlarýn baþ olmasý, deðerin ayak altýna alýnýp deðersizliðin baþ tacý edilmesi demektir. O toplum deðerler toplumu deðil deðersizler toplumu demektir. Deðersizler de ancak dolgu malzemesi olurlar, düþmanlarýn hedeflerine kanalize edilen güruh haline gelirler, nefis elinde gassal elindeki meyyit gibi olurlar.

Þerlilerden korkularak þerlilere ikram edilmesi þerlilerin hakimiyetini ve þerrin revaçta olduðunu ifade der. Hayýrlýlar gâfil olunca hâinler hâkim olur. Sâlihler, fâsýklar kadar cesur olmayýnca fâsýklarýn kuyruðu olurlar. Halbuki müslümanýn konumu Hakda baþ olmaktýr. Her bir ferde de gereken, ehil deðilse Hakda kuyruk olmaktýr.

Þaraplarýn içilmesi, ipeðin giyilmesi, þarkýcý kýzlarýn  alýnmasý, çalgý aletlerinin edinilmesi imanýn mahkûm nefsin hâkim olmasý demektir. Bunlara toplumda deðer verilmesi gerçek deðerlerin unutulmasýný doðurmaktadýr. Nefsin, hevanýn ve þehvetin hâkim, aklýn, kalbin ve ruhun mahkûm olmasý demektir.

Ýslâm Dünyasýnda, Batýlýlarýn oryantalizm gayretleri neticesinde ve bunlarýn oyunlarýna âlet olan gâfillerin de yardýmýyla Sahâbeye, Mezhep imamlarýna ve diðer Ýslâm büyüklerine düþmanlýk baþlamýþtýr. Bir davanýn öncüleri gözden düþürülünce dava da gözden düþürülür. Düþmanýn da istediði budur. Bu faaliyetlere göz yummak, düþmanýn, silah deposunu çalmasýna göz yummak demektir. Hâin ile gâfil netice itibariyle birdir. Hâin depoyu düþmana teslim ediyor, gâfil de uyuyor düþman da alýp götürüyor.

6. Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:"Her biri Allah'ýn Rasûlü olduðunu iddia eden otuza yakýn yalancý deccal gönderilmedikçe kýyâmet kopmayacaktýr." 7

Bu hadîs-i þerîften anlaþýlan net bir sonuç, deccallarýn uzun bir zaman diliminde gelmeleri ve çok olmalarýdýr. Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda peygamberlik iddiasýyla çýkanlarýn iþleri bitirilmiþ ve ortadan kaldýrýlmýþtýr. Þüphesiz o dönemlerde Ýslâm gâlip idi. Þimdi ise Müslümanlar gâlip deðil maðlupturlar. Çünkü Müslümanlarýn nefislerine esir olmalarý neticesinde idare ve irade gâliplerin ellerine geçmiþtir. Bugün Ýslâm ülkelerinde deccallarýn hakimiyetleri sürmektedir. Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda deccallar peygamber olduklarýný söylemiþler, þimdiki deccallar ise, Allah Teâlâ tarafýndan helal ve haram etme özelliðine sahip kýlýnan  Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ortaya koyduðu helal ve haramý reddedip kendileri helal ve haram koymalarýyla bir bakýma peygamberlik iddia etmiþ olmaktadýrlar.

Fitnesinden ve þerrinden sýðýnýlmasý emredilen esas Mesîh-i Deccâl8  Kýyâmetin büyük alâmetlerinden olan Deccal'ýn çýkmasý sonradýr. Bu Mesîh-i Deccâl'ý, Hz. Îsâ (a.s.) öldürecektir.9

Hz. Peygamber (s.a.s.), "Âdem'in yaratýlýþý ile kýyâmetin kopmasý arasýnda Deccal'dan daha büyük bir fitne yoktur." buyurmuþtur.10 Diðer bir hadîs-i þerîfte ise, her peygamberin, kavmini o þaþý ve yalancý Deccaldan sakýndýrdýklarýný haber vermektedir.11 Bir hadiste deccallardan dört tanesinin kadýn olduðu rivâyet edilmektedir.12 En büyük deccal, Îsâ aleyhisselâm'ýn öldüreceði deccaldýr.

Deccal'ýn fitnesinden korunmak için Kehf sûresinin ilk âyetlerinin okunmasý,13 baþka bir hadiste de  son âyetleri emredilmektedir. Kehf sûresinin baþ kýsmýnda iman üzerinde, son sayfasýnda da ihlâs üzerinde durulmuþtur.Deccal'ý mü'min, iman nuruyla tanýyacak, ihlâs ve samimiyetiyle de Allah Teâlâ'nýn yardýmýna mazhar olacak demek olsa gerektir.

7. Enes b. Mâlik (r.a.)'den rivayete göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: "Ýnsanlarýn üzerine bir zaman gelecektir ki, onlarýn içinde dini üzerinde sabreden (emirleri yerine getirip nehiylerinden sakýnmada sebat eden), avucunun içinde ateþ parçasý tutan gibi olacaktýr." 14

Bu durum, Ýslâm'a karþý olanlarýn gâlip ve günah ortamýnýn hâkim, günahlarýn yaygýn olmasýnýn ve müslümanýn da imanýnýn zayýf olduðunun ifadesidir. Ateþe dayanmak ne kadar zorsa, imanýn korunmasýnýn ve imanýn gereklerinin uygulanmasýnýn da o derece zorluðu var demektir. Buradaki teþbih muhalden kinâye deðil, zordan kinâyedir. Âhiret zorluðundan kurtulmak isteyen, elde ateþi tutmak gibi olan din üzere sebat zorluðuna katlanmalýdýr. Zira sýkýntýya katlanmayan sýkýntýdan kurtulamaz. Hadisteki dinden maksat Ýslâm dinidir. Çünkü Ýslâm dininden baþka bir dini Allah Teâlâ kabul etmemektedir. Ýþte âyet-i kerîme: "Kim Ýslâm'dan baþka bir din (Ýtikâdî ve amelî sistem) ararsa ondan (bu din) aslâ kabul olunmaz ve o, âhirette de en büyük zarara uðrayanlardandýr."15

8. Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

"Ýdarecileriniz, iyi kiþileriniz ve zenginleriniz, cömert kiþileriniz olduðu ve iþleriniz de þûrâ ile yürütüldüðü takdirde topraðýn üstü, topraðýn içinden sizin için daha hayýrlýdýr. Ýdarecileriniz, þerlileriniz ve zenginleriniz, cimrileriniz olduðu ve iþleriniz de kadýnlarýnýza kaldýðý zaman topraðýn içi, üstünden sizin için daha hayýrlýdýr." 16

Ýdâre irâdenin, cömertlik kâmil imanýn, istiþâre deðerli fikirlere önem vermenin, katýlým ve atýlýmýn ifadesidir. Ýþte böyle bir ortam, huzur ortamýdýr ki elbette burasý ebedî huzur yeri olan cenneti kazandýran bir ortamdýr. Ýnsanlar idarecilerinin dinlerinden yani gidiþatýndan etkilenirler. Ýdareciler þerli olursa, halk da zamanla þerre yönelir. Zenginlik yerinde kullanýlmaz, zekat ve sadaka verilmezse orta direk yýkýlýr, ezenler ve ezilenler meydana gelir. Genel idarecilik kadýna tevdi edilirse iþlerin bir çoðu aksayacak, emniyet ve güven ortamý zedelenecek demektir. Ýþte böyle bir yer  elbette cennet huzurunu kazandýran yer deðil, kaybettiren yer olacaðýndan, yerin altý yani günah iþlemeden ölümün istendiði yer olur. Kadýnlarýn idarecilik yaptýðý saha ve durumlar vardýr ki o saha da onlardan baþkasýna tevdi edilmesi caiz olmaz.   9. Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: "Siz öyle bir zamandasýnýz ki, sizden kendisine emredilenin onda birini terk eden kimse helâk olur. Sonra bir zaman gelecek ki, onlardan kendisine emredilenin onda birini yapan kimse kurtulacaktýr." 17

Allah Teâlâ, önce bildirmiþ sonra sorumlu tutmuþtur. Mü'minin ilk yapacaðý iþ, sorumluluðunun ilki ilim öðrenmektir. Ýlim öðrenme imkaný varsa, sorumluluktan asla kurtulamaz. Ýlim öðrenme imkanýnýn manisi yoksa yani âlimlerden ilim öðrenmenin engeli yoksa sorumluluktan kurtuluþ yoktur. Ne zaman ilim adamý yok edilir, ilim adamý yetiþtirmenin önü kesilir ise ilme ulaþma imkaný kalkmýþ olur, iþte o zaman sorumluluk ondan bire düþer. Ama bugün ilme ulaþma imkaný var, insaf ve feragat ehli  fedakâr âlimler az da olsa bulunmaktadýr. Bizi kurtuluþa götüren; emrolunduðumuz maruflarýn hâkim, yasaklandýðýmýz münkerlerin mahkum olmasýdýr. Eðer marufun emri, münkerin nehyi terk edilirse kiþiler helâke düþer. Çünkü, din deðerli olduðu bilindiði, dine sahip çýkacak kimselerin çok olduðu yerde marufu emir münkeri nehiy terk edilirse çok büyük kusurdur. Þayet Ýslâm zayýf, zulüm çok, günahlar yaygýn hale gelmiþ, dine sahip çýkacak kimseler az olursa iþte o zaman, onda bir uygulansada kurtuluþ gerçekleþir. Zira Allah Teâlâ insanlara güçlerinin dýþýnda hiçbir þey yüklememiþtir.

10. Abdullah b. Mesûd (r.a.)'un rivayetine göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: "Âhir zamanda, yaþlarý genç, akýllarý ermez bir kavim çýkacaktýr. Yeryüzünün en hayýrlýsýnýn (Hz. Peygamber'in) sözünü söyleyecekler, Kur'ân okuyacaklar, Kur'ân, onlarýn gýrtlaklarýndan aþaðý inmeyecektir. Dinden, okun avý delip geçtiði gibi çýkacaklar." 18

Her iþin baþý ilim ve onun hakikat ve mahiyetini kavramaktýr. Ýlimden sonra o hakikati tasdik etmektir. Tasdik edenler iki kýsýmdýr: Birisi, tasdikini tatbik eder, itaat eder, diðeri, itaati terk eder. Din kelimesi, dinin imanýna da ameline de istimal edilir. Dinden çýkar deyince ya tasdik etmiyor veya tasdikini terk etmiþ demek, ya da tasdik ediyor ama tatbikinden çýkmýþ, fâsýk olmuþ demektir.

Batýlýlar, Ýslâm dünyasýnda son yetmiþ veya yüz senedir Ýslâm'ý içinden yýkmanýn faaliyeti içindedirler. Önce ilmiye sýnýfýnýn içine girdiler. Ýslâmî sahada çalýþmalarý yürüttüler; mezhep imamlarýný ve müçtehidleri tenkit ederek müçtehidleri devre dýþý býrakýp devreye kendilerini koyabilmek için mezhepleri tenkitle iþe baþladýlar, sonra hadisleri tenkide daha doðrusu netice bakýmýndan niyetleri açýsýndan dini tenkit etmeye devam ettiler, daha sonra da Kur'ân-ý Kerîm'in tarihselliði fikriyle Kur'ân'ý devre dýþý býrakmaya çalýþtýlar. Bu iþte mesafe de aldýlar. Bu oryantalistler ve yetiþtirdikleri kafalar tarafýndan yaþlarý genç ilmî çalýþma yapmaya elveriþli olmayan, ilmi kavrayamayan akýllarý Ýslâmî incelikleri kavrayamayan kimseleri yetiþtirdiler. Aklý ve seküler mantýðý ölçü alan bu kimseler de hadisleri reddetmeye, Kur'ân-ý Kerîm'i bu yanlýþ akýl süzgeciyle ve uydurduklarý ilmî done dedikleri þeylerle yanlýþ tevillerle saptýrmak suretiyle dinden çýktýlar. Bir kýsmý dinin itikadýndan, bir kýsmý da itaatinden çýktýlar.

Bir baþka tehlike de Hâricî mantýkla Ýslâm adýna müslümanlarý tekfir ettiler, karþý çýkanlarý acýmasýzca karþýlarýna aldýlar. Ýslâm Akâidinin kâfir demediðini bunlar kâfir dediler, kendi yetersiz ilim ve akýllarýyla Ýslâm inancýna ters bir inanca saplandýlar, kendi kendilerine yorum getirdiler yani içtihad yaptýlar ve böylece de dinden uzaklaþtýlar. Bunlarýn en acýnacak taraflarý kendilerini hâlis müslüman, gerçek müslüman, diðerlerini de Ýslâm'dan çýkanlar diye nitelediler.

11. Mirdâse'l-Eslemî (r.a.)'den rivayete göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

"Bu ümmetin ilk önce sâlih kullarý birbiri ardýnca (bu hayattan Allah katýna) gidecek, geriye de arpanýn yahut hurmanýn çalkantý kozalaklarý gibi ýskartalarý, kalacaktýr ki, Allah onlara hiçbir þekilde deðer vermeyecektir."  19

Sâlih, îmâna uygun, Kur'ân'a uygun, vahye uygun, Allah Teâlâ'nýn rýzasýna uygun, Hz. Peygamber'in sünnetine uygun hayat sürdüren demektir. Bu, sahîh ve saðlam ilimle, ihlâslý amelle ve ihsân mertebesinde kulluk etmekle, yaþadýklarýný kendilerinden sonraya örneklikler sergileyerek, yerlerine sâlihler yetiþtirmeye çalýþarak devam eder.

Ýnsanlar arpanýn veya hurmanýn kozalaðýna deðer vermediði gibi sâlih olmayanlara da böylece deðer vermeyeceðini haber vermektedir. Sâlihlerin yolu Ýslâm'ýn yoludur. Onlarýn vefatlarýyla Ýslâm'ýn yolu da ortadan kalkacak ki geride kalan kimseler için  Hz. Peygamber (s.a.s.): "Allah onlara hiçbir þekilde deðer vermeyecektir." buyurmuþtur. Deðer vermemesi, onlarýn þerefini yükseltmeyecek ve onlar için amellerini tartacak bir mizan da koymayacak, demektir. 20

12. Abdullah b. Amr b. Âs (r. anhümâ)'dan rivayete göre Rasûlullah (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: "Þüphesiz Allah, ilmi insan (hafýza)larýndan çekip alývermez. Fakat ilmi, ulemâyý öldürmek suretiyle alýr. Neticede ortada hiçbir âlim býrakmaz. Ýnsanlar bir kýsým câhilleri kendilerine baþ/lider edinirler. Onlara (birtakým meseleler) sorulur, onlar da ilimsiz /bilmedikleri halde fetva verirler. Bu suretle hem kendileri sapýklýða düþerler, hem de (insanlarý) saptýrýrlar." 21

Ýlimden maksat Ýslâmî ilimdir, helalý haramý, hakký bâtýlý, hayrý þerri, iyiyi kötüyü belirtip ortaya koyan kaynaðý vahiy olan ilimdir. Maddî hayatta güneþ ne ise insanlarda da ilim öyle bir konumda, belki ondan daha önemlidir. Ýlim yalnýz baþýna bulunmaz. Ýlim âlimde bulunur. Âlimin gitmesi ilmin gitmesi demektir, ýþýðýn gitmesi, güneþin sönmesi demektir. Âlim de ilim kurumundan yetiþir. Ýlim kurumlarýnýn yok edilmesi, daha tehlikelisi gerçek âlimlerin bulunmadýðý, belki daha da fecisi kötü maksatlý kimselerin ilim adýna kurumlar açmasý cahil olmalarýna raðmen âlim gibi içtihad yapmalarý sapmalarý ve saptýrmalarý neticesini vermektedir.

13. Ebû Hureyre (r.a.) þöyle demiþtir:

Meclisin birinde Hz. Peygamber (s.a.s.) huzurundakilere söz söylerken ansýzýn bir bedevî gelip: Kýyâmet ne zamandýr? diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.) konuþmasýna devam etti. Oradakilerin kimi: Bedevînin ne dediðini iþitti, ama sorusundan hoþlanmadý dedi, kimi de: Belki iþitmedi diye hükmetti. Nihayet Rasûlullah sözünü bitirince: "O kýyâmeti soran nerede?" diye sordu. Bedevî: Ýþte ben yâ Rasûlallah, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah:

"Emânet zayi edildiði vakit kýyâmeti bekle!" buyurdu. Yine bedevî: Emâneti zayi etmek nasýl olur? diye tekrar sorunca, Rasûlullah: "Ýþ, ehli olmayana býrakýldýðýnda kýyâmeti bekle!" buyurdu.22 

Emânet, bizim olmadýðý halde korumasý bize býrakýlan her þeydir. Maddî ve mânevî emânet diye ikiye ayýrtmamýz mümkündür. Maddî emânetler, sahip olduðumuz vücut organlarý, mallar, çocuklar, kurumlar, tarihî eþya, tarihî camiler, zaman, yer altý ve yeryüzü zenginlikler v.s. Mânevî emânetler, Ýslâm ve Ýslâm'ý oluþturan Kur'ân-ý Kerîm, Hadîs-i Þerîfler, kütüphanelerdeki eserler, Müslümanlarýn hayatýnda görülen güzel hasletler, ahlâk, Ýslâmî idareler v.s. Her emânetin kýyâmeti, onun ehli olmayana verilmesidir. Kýyâmet, kurulan ilâhî düzenin, konan þartlarýn ortadan kalkmasý neticesinde yýkýlmasý, diðer âleme hesap neticesinde ya ebedî huzur veya ebedî azap için intikal edilmesidir. Önce mânevî kýyâmet yani mânevî huzurun bozulmasý sonra maddî kýyâmetin meydana gelmesidir.

En önemli emânetlerden birisi, genelin huzurunu saðlayan devlet yönetimidir. Devlet baþkaný insanýn kalbi gibidir. Nasýl ki kalp bozulunca bütün vücut bozuluyorsa, insanlarýn kalbi konumunda olan devlet baþkaný da bozulunca bütün milletin bozulmasý baþlamýþtýr. Devlet baþkaný ve ekibinin bozulmasý devam edince milletin de bozulmasý devam etmiþtir. Bunun çaresi idareciliðin ehil olan insanlara verilmesidir. Bunlardan önce herkese ve her þeye yön veren ilmiye sýnýfýnýn, Allah'a ve âhirete inanmayan, din fikrinin yok edilmesi, hayatýn insaný yaratanýn prensiplerine göre düzenlenmemesi gerektiði anlayýþýný yani materyalist ve seküler mantýðý eðitimin temeli yapmasý ve bu eðitim kurumlarýndan yetiþen insanlarýn da bu anlayýþla yetiþmesi, Ýslâm dünyasýndaki kýyâmetin baþlangýcý olmuþtur. Batýda mânevî kýyâmet zaten kopmuþtur. Batýda maddî kýyâmet kopmadýðý için maddî huzur var. Ýslâm dünyasýnda maddî huzur yok, mânevî huzur da mânevî dinamiklerimiz olan âlim ve âriflerin yok denecek kadar azalmasý neticesinde yok olmaya yüztutmuþtur. Ýbrahim b. Edhem'in dediði gibi,“dini yýrttýk dünyayý yamamak için, dünyayý yamayamadýk üstelik dinden olduk.” Bu hususta kurtuluþ, önce ehliyet sonra adâlet daha sonra da gerçeklerin uygulanmasýdýr.

Bu gün bu alâmetlerden kurtulmak isteyen müslümanlara gereken esaslar:

1. Hakka arka çýkan bir Ýslâm cemaati içinde olmak ve bir görev almak.

Buna þu iki þu hadîs-i þerîf-i delil olarak gösterebiliriz: "Muhakkak ki þeytan, ayrýlýp yalnýz kalan koyunu yakalayan kurt gibi (ayrýlýp yalnýz kalan) insanýn da kurdudur. Ayrýlmaktan ve ayrý kalmaktan sakýnýn! Cemaate, (Ýslâmî) topluma ve mescide  yapýþýn." 23

Hadîs-i þerîfte üç þeye sarýlma emredilmiþtir. Kiþinin kendi cemaati olur, onunla alakasýný hiç kaybetmez, kaybetmemelidir de. Ancak diðer cemaatlerle yani Ýslâmî toplumla alakasý olan ne kadar az, belki birbirlerinin aleyhinde, gýybetini yapmaktadýrlar. Diðer Ýslâmî guruplarla mutlaka iyi alakamýz olmalý, birliktelikler kurmalýyýz. Bir de mescidle yani Müslümanlarý toplayan câmî (cem eden-toplayan) ile mutlaka alakamýz olmalýdýr. Bu alaka ile Ýslâm toplumu ile alaka kurmuþ oluruz.

"Allah'ýn eli cemaatle beraber, þeytan ise cemaatten ayrýlýp muhalefet edenle beraberdir."  24

Bir görev almayý gerekli kýlan delil de þu âyet-i kerîmedir: "Ey iman edenler! Allah'ýn yardýmcýlarý olun. Nitekim Meryem oðlu Ýsa havârîlere: Allah'a (giden yolda) benim yardýmcýlarým kimdir? demiþti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardýmcýlarý biziz, demiþlerdi. Ýsrailoðullarýndan bir zümre inanmýþ, bir zümre de inkâr etmiþti. Nihayet biz inananlarý, düþmanlarýna karþý destekledik. Böylece üstün geldiler." 25

Bu âyetten çýkarýlan sorumluluðu yerine getirebilmek için gerekli üç þey:

1) Hakk'ý tanýtan lider,

2) Hakk'ý tanýyan ve lidere itâat eden,

3) Görev alan ve görevini yerine getiren görevli.

Bu âyet-i kerîmeye göre bu üç þart yerine getirilince Allah Teâlâ'nýn yardýmý gerçekleþecek ve zafer olacak demektir. Önce lider, sonra liderin daveti ve davete çaðrýsý, sonra da davete icabetin kavlî ve fiilî  ifadesi, daha sonra da düþmanlara karþý olanlarýn Allah'ýn yardýmýyla zafere ulaþmalarý. Þu âyet-i kerîme de ne yapmamýzý ve kimlerle beraber olmamýzý emretmektedir:

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun (saygýlý olun) ve sâdýklarla beraber olunuz." 26

Bu âyet-i kerîme önce itaat edip isyan etmemek, zikredip unutmamak ve þükredip nankörlük etmemek manasýnda olan Allah Teâlâ'dan korkma emredilmekte sonra da Ensâr'a, imanlarýnda, davalarýnda sadâkat gösteren Muhâcirler'le beraber olun ve onlarýn davalarýna destek olun diye emredilmektedir. Âyetin nüzûl sebebinin özel oluþu mananýn genel oluþuna mani deðildir kaidesine göre bu âyet Ensâr'ýn þahsýnda bütün müslümanlara bir emirdir.

Hakka arka çýkanlarýn kýyâmete kadar bulunacaðý çok önemli müjdedir. Buna dair Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur:

"Ümmetimden bir tâife Hakka arka çýkmakta/yardýmcý olmakta devam edecektir. Onlara muhalefette bulunanlar zarar veremeyecektir. Nihayet Allah'ýn emri/kýyâmet onlar bu halde iken gelecektir."  27

Hadîs-i þerîfte dikkat çekilen konu ikidir: Birisi Hakka arka çýkan bir tâifenin bulunacaðý, diðeri de onlara, muhalif olanlarýn zarar veremeyeceðidir. Bu Hakka arka çýkanlarýn içinde bulunmanýn en büyük faydasý îmânýný korumasý, Ýslâm düþmanlarýnýn, orada bulunan kimselerin îmânýný fitneye düþürmede baþarýlý olamamalarýdýr. Çünkü Allah Teâlâ yardým edeceðini va'detmiþtir. Allah ise va'dinden vazgeçmez. Ýþte âyet-i kerîmeler:

"Ey iman edenler! Eðer siz Allah'ýn dinine yardým ederseniz O de size yardým eder, ayaklarýnýzý sâbit tutar." 28  

"Eðer Allah size yardým ederse, size gâlip gelecek yoktur. Fakat sizi yardýmsýz býrakýrsa ondan sonra size kim yardým edebilir? Mü'minler yalnýz Allah'a güvensinler." 29

Bize gereken o tâifenin yani o gurubun içinde olmak ve gereken görevleri yerine getirmeye çalýþmaktýr.

Diðer bir hadîs-i þerifte de Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurmuþtur: "Ümmetimden bir tâife Hakka yardýmcý olarak kýyâmete kadar çarpýþmakta devam edecektir. Sonra Meryem'in oðlu Îsâ (s.a.s.) inecek ve müslümanlarýn emîri ona: Gel bize namaz kýldýr, diyecek, o da: Hayýr, Allah'ýn bu ümmete bir ikramý olmak

 

Bu yazý 2866 defa okunmuþtur...

Yorum Ekle

Yazdýr

YORUM LÝSTESÝ

KATEGORÝDEKÝ DÝÐER HABERLER

n

12/02/2024 - 10:58 ÜMMET OLMAK

n

27/11/2023 - 09:29 ÝMAN VE SAMÝMÝYET

n

08/08/2022 - 10:21 ÝSLAM’IN ASLÝ KAYNAKLARINI DOÐRU ANLAMANIN YÖNTEMÝ ÜZERÝNE

n

04/10/2021 - 11:28 KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAN NAMAZ HANGÝ NAMAZDIR?

n

24/05/2021 - 03:53 GERÇEK KIYMET ÖLÇÜSÜ:  SALÝH VE BAKÝ AMEL

n

05/04/2021 - 08:34 FELSEFENÝN ÇALDIÐI ÝNSANLAR

n

08/03/2021 - 11:02 TEVHÝDDEN HÝDAYETE  NEBEVÝ RÝSALET

n

12/01/2021 - 11:25 ÝÞTE TOPLUMUMUZUN HÂLÝ BU

n

06/10/2020 - 02:15 PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN HÝCRET YOLCULUÐU

n

06/10/2020 - 11:27 ÞEHÝTLER ÖLMEZ!

n

31/08/2020 - 04:09 SONUÇLARI ÝTÝBARIYLA ÝSTÝÐFAR VE TÖVBE / Dr. Abdülkadir ERKUT

n

06/07/2020 - 09:49 GENÇLÝK NEREYE GÝDÝYOR? / Abdülhamit Kahraman

n

25/06/2020 - 10:51 ÞÝMDÝ TAM ZAMANI / Abdülhamit Kahraman

n

18/05/2020 - 12:33 CÂMÝLER KAPATILDI  CUMALAR KALDIRILDI AMA.. / Abdülhamit Kahraman

n

23/04/2020 - 04:29 RAMAZANDA HAYATIN VE ÖLÜMÜN MUHASEBESÝNÝ YAPMAK / Dr. Muhlis AKAR 

n

23/04/2020 - 02:47 ÞEHR-Ý RAMAZAN VE SORUMLULUK BÝLÝNCÝ / Prof. Dr. Ramazan ALTINTAÞ

n

06/04/2020 - 10:26 HER HÂLÝMÝZE ÞÜKREDEBÝLMEK / Dr. Lamia LEVENT ABUL

n

30/03/2020 - 10:30 KULLUÐUN EN GÜZEL KIVAMI: ÝHSAN / Prof. Dr. Safi ARPAGUÞ

n

16/12/2019 - 10:13 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) DÖNEMÝNDE ÝLÝM / Prof. Dr. Þakir GÖZÜTOK

n

30/08/2019 - 10:56 HARAMDAN HELALE HÝCRET ETMEK

n

29/08/2019 - 02:59 ZÝKÝR: KALPLERÝ DÝRÝLTEN ÝKSÝR

n

17/12/2018 - 01:05 ALLAH’A YÖNELÝÞ BÝLÝNCÝNÝ TAZELEME: TÖVBE

n

17/12/2018 - 12:56 MANEVÝ ARINMA: TÖVBE

n

19/11/2018 - 10:47 Ýnancý kuþanan gençler

n

19/11/2018 - 10:42 Hz. Peygamberi Gençlere Anlatabilmek

n

17/10/2018 - 03:38 Mescitlerde Namaz Kýlmak ve Takva Sahibi Ýmam Olmak

n

30/03/2018 - 12:31 DEÝZMÝ VE ATEÝZMÝ BESLEYEN ÖNEMLÝ BÝR FAKTÖR ÝBADETSÝZLÝ

n

29/03/2018 - 12:11 MÜSLÜMANLARIN ÝLK KIBLESÝ MESCÝD-Ý AKSA VE MÜBAREK ÞEHÝR KUDÜS

n

04/01/2018 - 10:52 NEFÝS ÝLE MÜCADELE CÝHAD-I EKBER

n

03/01/2018 - 11:14 DÝNÎ TEBLÝÐDE DÝL VE ÜSLUP NASIL OLMALIDIR?

n

14/11/2017 - 11:22 HZ. PEYGAMBER’Ý GÜNÜMÜZ ÝNSANINA DOÐRU ANLATMAK

n

02/10/2017 - 04:02 ÝNSAN ONURU VE ALLAH’A KULLUK

n

02/10/2017 - 03:31 ASIL DÝN AÞIRI YORUM

n

02/10/2017 - 03:08 DÝN GÜVENLÝÐÝ BAÐLAMINDA DÝNÝN DOÐRU ANLAÞILMASI VE YORUMLANMASI

n

19/08/2017 - 09:04 Kurban ya da Baþýndan Serçe Geçen Bir Çocuktur  ÝSMAÝL

n

12/07/2017 - 10:42 ÝNSANLIÐA KARÞI EN BÜYÜK GÜNAH:  FÝTNE

n

13/06/2017 - 12:14 RAMAZAN MEKTEBÝ

n

13/06/2017 - 12:07 EMANET AHLAKI

n

13/06/2017 - 11:59 RAMAZAN MEDENÝYETÝ

n

19/04/2017 - 03:16 HZ. PEYGAMBER VE GÜVEN TOPLUMU: DARU'S-SELAM

n

28/03/2017 - 02:41 SANAL DÜNYA VE  DEÐÝÞEN MAHREMÝYET

n

17/02/2017 - 03:17 PARALEL DÝNLERÝ KÝMLER SEVER

n

17/02/2017 - 12:40 “HADÝS ÝLMÝ”NÝN ÝSLÂMÎ ÝLÝMLER ARASINDAKÝ YERÝ

n

13/02/2017 - 12:17 KALPLERÝNDE MARAZ BULUNANLAR: MÜNAFIKLAR

n

01/02/2017 - 11:12 TEFRÝKAYA DÜÞENLER GÝBÝ OLMAYIN

n

29/12/2016 - 10:25 BÝR GÜVEN ABÝDESÝ:  Muhammedü’l-Emin

n

19/12/2016 - 04:10 Fitne ve Fesadýn Baþka Bir Versiyonu: ÝFTÝRA VE SUÇLAMA

n

18/10/2016 - 11:53 Bir Mektep Olarak CAMÝ

n

26/09/2016 - 11:04 Peygambersiz Ýslam Söylemi

n

22/09/2016 - 12:08 VÝCDANIMIZIN "Selfie"SÝNÝ ÇEKEBÝLÝR MÝYÝZ ?

n

21/09/2016 - 02:57 Boþ Vakit mi Dediniz?

n

10/08/2016 - 01:00 RASULULLAH (S.A.S.) BÖYLE BUYURDU

n

10/08/2016 - 12:44 Narsisistik Kiþilik

n

14/06/2016 - 11:32 Ramazanda Gönülden Tevhidi Yaþamak

n

06/06/2016 - 02:55 Kur’an Ýkliminde Ýyiliklerle Dinamik Bir Hayat Ýnþasý

n

02/06/2016 - 04:44 Ramazan ve iYiLiK

n

02/05/2016 - 12:25 HZ. PEYGAMBER’ÝN MESAJINI DOÐRU ANLAMAK

n

08/04/2016 - 03:14 Yoðunlaþmýþ Ýbadet Mevsimi: “Üç Aylar”

n

24/03/2016 - 10:35 DUANIZ OLMASA

n

24/03/2016 - 10:31 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

01/02/2016 - 11:48 ZÂLÝME HAKKI SÖYLEMEK

n

19/01/2016 - 04:35 ZOR ZAMANDA Müslüman Olmak

n

18/01/2016 - 02:04 Huzurda Huþu ile Durmak

n

18/01/2016 - 01:22 Alný Secdeye Varan Simalar

n

14/12/2015 - 11:41 HZ. ALÝ (Ö: 40/660)’NÝN KUR’AN-I KERÝM ANLAYIÞI

n

01/12/2015 - 02:21 SAHÂBE’NÝN PEYGAMBER SEVGÝSÝ

n

26/11/2015 - 02:10 Namaz: Divan-ý Ýlahîde Durup Tevhide Ermektir

n

19/11/2015 - 03:13 Kur’an ve Sünnet Perspektifinden Bilgi AHlAKI

n

19/11/2015 - 03:11 Ýlim, Marifet ve Hikmet Ýliþkisi

n

22/10/2015 - 12:39 Söz mü Sükût mu?

n

09/10/2015 - 02:23 Haccýn Evrensel Boyutu

n

07/09/2015 - 04:20   KURBAN

n

07/09/2015 - 04:14 Mescitler Arasýnda Mescid-i Aksa’ya Dair

n

06/07/2015 - 12:25 SADAKA-Ý FITIR

n

06/07/2015 - 12:23 TERAVÝH NAMAZI

n

23/06/2015 - 03:48 Þeytanýn Telkini VESVESE

n

19/06/2015 - 04:50 RAMAZAN

n

15/06/2015 - 06:11 Kardeþlik ve Dostluða Açýlan Pencere SELAM

n

15/06/2015 - 03:24 Vücutta Dolaþan Sinsi Düþman: Þeytan

n

12/06/2015 - 03:38 Ýnsanýn Temel Bir Zaafý

n

12/06/2015 - 03:07 Mültecilere Hicret Yurdu            ya da Muhacire Ensar Olmak

n

06/05/2015 - 02:27 DERÝN BÝR MUHALEFET

n

27/04/2015 - 12:31 Merhameti Kuþanmak

n

27/04/2015 - 12:30 Þiddet Karþýsýnda rahmet Peygamberi 

n

17/01/2015 - 04:13 HADÝSLERÝN DOÐRU ANLAÞILMASINDA VE YORUMLANMASINDA TAKÝP EDÝLECEK YÖNTEM

n

23/12/2014 - 04:13 Müslümanýn Varlýkla Ýmtihaný

n

23/12/2014 - 04:12 Ýslami Bakýþla Varlýk ve Servet Algýmýz

n

16/12/2014 - 02:50 SÜNNET VAHÝY ÝLÝÞKÝSÝ

n

27/10/2014 - 03:06 Sabýr-Sâbir

n

24/10/2014 - 04:08 Hz. Peygamber ve Genç Sahabiler

n

24/10/2014 - 03:59 Okunmasý Gerekenler (12)

n

24/10/2014 - 03:53 Ýslam’ýn Gençlik Tasavvuru

n

04/07/2014 - 03:29 BORÇ ve KARZ-I HASEN

n

30/06/2014 - 04:46 Ramazan Ýklimi ve Helal Kazanç Bilinci

n

09/06/2014 - 11:33 ATÂLETÝ TATÝL ZANNETMEK

n

05/05/2014 - 02:42 HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)’ÝN ADÂLET ANLAYIÞI

n

09/04/2014 - 02:07 BÝR YÖNETÝCÝ OLARAK RASULULLAH

n

21/03/2014 - 04:40 Allah’ýn Korumasýný Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazý

n

10/02/2014 - 02:47 Deðerini Bilemediðimiz Ýki Eþsiz Nimet: Saðlýk ve Boþ Zaman

n

04/10/2013 - 05:02 “Hakikat”in Nihai Temsilcisi:  Hz. Muhammed (s.a.s.) 
 

Site Ýçi Arama

11 Sevvâl 1445 |  20.04.2024

Bir Ayet

Bismillahirrahmanirrahim

Þu kimseler gibi olmayýn ki; kendileri Allah'ý unutmuþ, bu yüzden (O da) onlara kendilerini unutturmuþ..
Ýþte onlar, fasýk olanlarýn (yoldan çýkanlarýn) ta kendileridir.


( Haþr Suresi - 19)

Bir Hadis

Allah Rasulü (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur:

“Haya, imandandýr”

(Müslim, “Ýman”, 59)

Bir Dua

“Allah’ým! Bizi baðýþla, bize merhamet eyle, (ibadetlerimizi, hayýr ve hasenatlarýmýzý, dualarýmýzý) kabul eyle, bizi cennete koy, bizi cehennemden azat eyle.”

(Ýbn Ebu Þeybe, Dua, 135)

Hikmetli Söz

En iyi insan kendine hâkim olan kiþidir.
Çünkü baþkalarý ile uðraþmaz.


Canlý yayýn

Ýslam Ansiklopedisi

  Tasarým : Networkbil.NET

@2008 kuraniterbiye.Com